hesabın var mı? giriş yap

  • ''sanatçıya bir şey söyleyeme, siyasetçiye bir şey söyleyeme, sporcuya bir şey söyleyeme, nasıl ülke kardeşim burası?'' diyerek duygu ve düşüncelerime tercüman olmuştur.

    ayrıca yalnız milli takıma değil aynı zamanda nepotizme, faşizme ve iş ahlâkından yoksun herkese verilmiş; sosyal nitelik taşıyan bir ayar olarak da kabul görebilir.

  • ben böyle iddialı haber başlıklarına bayılıyorum.
    kuantum fiziğinin epigenetiğin konuşulduğu dünyada illüzyonistin sırrı çözülemiyormuş. coca cola'nın formülü de bulunamıyor bunlara göre.

    göllerde ötrofikasyon yapan nano kirleticileri bile tespit edebiliyoruz ama kolanın formülünü öğrenemiyoruz.
    vizyon sığır vizyonu olunca her şey çözümsüzleşiyor elbette.

    gelelim konumuza.
    bu taiwan'lı illüzyonistimizin adı/takma adı “yif magic"

    yaptığı gösteri yeni değil daha önce criss angel tarafından yapılmış sıradan bir illüzyon gösterisi. bu gavurların "yan karakterli illüzyon" dedikleri illüzyonistler arasında saygınlığı olmayan bir şov. herkes neyin ne olduğunun farkında sadece kayıtlı videoyu izileyenler bir illüzyon yaşıyor. aynalar, çift katlı ceketler, figüranlar ayarlanıp doğru açıdan çekim yapıldığında böyle ilginç sayılabilecek görüntüler elde edilebiliyor. bunlarla uğraşmak istemiyorsanız ve hepten illüzyonistlikten çıkacaksanız o zaman yine bu gavurların computer generated effect * dedikleri şaşırtıcı görüntüyü sonradan ekleme yöntemini de deneyebilirsiniz. şuradaki gibi mesela.

    he diyeceksin ki adam illüzyonist elbette bir numarası olacak. sihir yapacak hali yok.
    elbette haklısın kamilciğim lakin ben bunun saygın bir illüzyon gösterisi olmadığından dem vuruyorum zaten. olay ekipman ve figüran kullanarak şaşırtmak ise o zaman en kral illüzyonistler aksiyon filmi yönetmenleridir.

    öte yandan en başında değindiğim üzere adamdan ziyade beni gaza getiren haberin başlığı oldu.
    bu çağda sırrı çözülemeyen tek şey, herhangi bir otorite karşısında sorgulama bilinci kapanan toptan cahilleştirilmiş bir halktır.

    böylesi bir zihin felcinin sırrı kolaylıkla çözülemez.

  • kimse yazmamış sanırım, vakti zamanında marlboro camel gibi sigaralara öküz gibi zam geleceği haberi çıkmasından itibaren, daha zam gelmeden bütün sigara satılan yerlerde ne hikmetse o sigaralar bitmişti. sorardınız "abi hiç kalmadı valla hepsi bitti, yenisini de getirmiyor namussuzlar derlerdi". zamın yürürlüğe gimesinden 15 sn sonra o sigaralar raflardaki yerlerini aldılar.

  • simdi farkettim ki gercek hayat boyle bisey degil.
    annemle yarismayi izledikten sonra yemek masasina oturduk.
    her zaman parmaklarimla birlikte yedigim ayse kadin fasulyeyi tadip "damak zevkime uygun degil kubra hanim" diyerek reddettim. bir de ne goreyim kubra hanim beni masadan "git ne halin varsa gor serseri" diye kovdu; arkadan da gudumlu anne terligini firlatti.

    su an odamda web kameraya bakarak
    "bence bu hafta kubra hanim cok stres altindaydi, yemeklerin tadi yoktu" diye kayit yaparken anne yine gelip bu sefer bilgisayar kablosunu cekti, yatagima kactim.

    yorgan altinda puan kartimi kaldiriyor ve 2 veriyorum o da yarin vercegi harcligin hatrina.

    tanim: disarda olsalar hapur hupur yicekleri yemeklere sirf kamera karsisinda olduklarindan ve uc kurus para yuzunden burun kiviran ariza tipleri secen yarisma gorunumlu sahin.

  • kullandığım parfüm ortalama fiyat skalası 200 liranın hayli üzerinde ve bir parfüm 6-8 ay kullanımı sürebiliyor. günde 1 paket sigara içsem 10 lira, 6 ayda 180 gün yapar, 180 günde 1800 lira yapar ki, sigara içmediğimi düşünürsek, senden daha az maliyetli ve senden çok daha güzel koktuğumu söyleyebilirim.

  • (bkz: kar)

    odaya girdiği zaman oleyy diye sevinçle koşup babamın omzundan karları alırdım. uzun bir palto giyerdi. zaten sürekli onu giyerdi. sonra avcunu açar ellerine suyunu damlatırdım. annem "yapma şunu silkelen de öyle gel" diye babama kızsa da o hiç annemi dinlemezdi. ne zaman kar yağsa babamla bu oyunu oynardık. işten yorgun gelse bile o uzun paltosuyla dağ gibi karşımda dururdu. karları alınca da sobanın yanındaki sandalyeye oturup avucunu açardı. ilk zamanları sobaya damlatıyordum ama cıbs cıbs diye annemin kafasını çok şişirdigim için babam sonradan hep ellerini açtı. "karışma hanım o gülünce benim yorgunluğum gidiyor" derdi.

    lan yaşım 30'u geçti. halen dertli olup çıkmaza girdiğim zaman kar yağınca doğru babamın yanına giderim. alırım toprağının üstündeki karları tek tek mezarına damlatırım. ruhuma çok iyi geliyor, umarım ona da geliyordur.

  • plastik cerrahi asistanı olarak nöbetten yazıyorum, şartlar düzelmediği takdirde ileride parmağınız koptuğunda 450-500 bin tlye özele gideceksiniz veya güdük parmakla gezeceksiniz yavaş yavaş hepimiz istifa edeceğiz

    “sen devletin bir memurusun işini beğenmiyorsan s.git. “

    yazan gerizekalı arkadaşım umarım bir gün hastaneye ihtiyaç duymazsın. önyargıların yüzünden belki bugün göremiyorsun ama olay hekimlerin istifasının cefasını yine halkımızın çekecek olması, biz s.gideriz.

    edit: mesaj kutuma böyle fiyat olmaz diyenler görüyorum, onun icin yazma gereği duydum.

    1 hafta önce 3 parmağı koptu bir işçinin, patronuyla acilde karşılaştık ne gerekiyorsa yapalım diyen adama izmir’de el için özelleşmiş bir hastanenin numarasını verdik. tetkikler gönderildi telefonlar edildi, fiyat aldı, 480 bin tl. fiyatı duyunca aynı patron hocam siz dikin vakit kaybetmeyelim demeye başladı. hem personel hem aletlerin kalitesine rağmen 17 saat ameliyat edildi hasta. 3 parmağı da yaşıyor onca soruna rağmen. karşılığında aynı patron fizik tedavi ücretini karşılayacağına cevizli baklava getirdi sağolsun. bugün o ameliyat başarıyla yapıldı. peki yarın ?

  • farklı bir detay yazayım ben de.
    1992 ye kadar sigara paketlerinin üzerinde fiyat etiketi olurdu. zam gelmiş olsa bile bandrol üzerinde yazan fiyat neyse o paradan satılmaya devam ederdi. bu da zamlı fiyata geçişi en az üç ay ertelemiş olurdu. ki bazı yerlerde bu neredeyse yeni zamma kadar bile devam ederdi. bakkalların ve küçük marketlerin vitrinlerinde eski fiyattan sigara bulunur levhaları vardı.
    daha da önemlisi bu yöntemle stokçuluk yapılamazdı.
    süleyman demirel bu sistemi değiştirdi.