hesabın var mı? giriş yap

  • bir kere korkmadım onda da gözümü ambulansta açtım. yıllar önce trafikte biriyle tartışmıştım, artık kavga edecek kıvama geldik ben tam yumruğumu sıktım tiger uppercut yapacağım sırada elektrikler gitti ama sadece bende gitmiş. gözümü ambulansta açtım. sonra hastanede babama n'oldu dedim, ilk rauntta nakavt oldun dedi, herif tek yumrukla beni asfalta yapıştırmış. ben tabi umursamıyormuş gibi işi şakaya vurdum, ağzımı yamultup "adrian adrian" diye bağırdım hastanede.

    ilkokul birinci sınıftan sonra ilk kavgam bu olacaktı ve ben kendimi çok hazır hissediyordum. ama beni tek yumrukla harikalar diyarına gönderen bir boks hocasıymış. bir insan boks yapabilir, hobi olarak yapar profesyonel olarak yapar hiç sorun değil ama boks hocası nedir arkadaş. türkiye'de kaç tane boks hocası var bunların kaçı trafikte seyir halinde? zaten herif boks hocası gibi de değildi. senin benim gibi biri işte. insanda şans olsa arabadan fadıl fıdıllıoğlu gibi biri inerdi. neyse şikayetçi olmadım, o da özür diledi zaten. konu kapandı ama kafamdaki şişlik baki.

  • sebep - sonuç ilişkisi kurmaktan aciz aptallar yine başlamışlar ötmeye.
    aptal mısınız yoksa aptal rolü mü yapıyorsunuz?
    serbest piyasaya sahip bir ülkede ucuzdan bir mal - hizmet alana saldırmak nedir ulan?
    gecenin bir saati kimin yüzünden böyle bir hata oldu diye sormayın siz anca cırcır ötün aptallar.

    edit: ellerinde olmaması gereken bir sürü doları 7 küsürden bozarken şov yapıp kendini ifşa edenler oldu da ne oldu diye sorarlar adama.

  • "tzaousios" (çavusios) adıyla doğu roma imparatorluğu'nda da hem bir askeri rütbe hem de bir saray unvanı olarak kullanılmış türkçe sözcük ve askeri rütbe.

    çavuş sözcüğünün kökenine bakıldığında göktürkler'e kadar gitmek gerekiyor. orhun yazıtları'nda da geçtiği bilinen çabış unvanı muhtemelen ulak ya da vezir gibi manalara gelmekteyken sözcüğün kökeni olan "çabmak" fiili ise "haykırmak, bağırmak, sesle çağırmak, haber vermek" gibi hem birbirine yakın hem de birbirinden farklı anlamlara gelmektedir. göktürkler ve uygurlar'da kullanıldığı bilinen bu rütbenin daha sonra "dûrbaş" adıyla gazneliler ve iranî devletlere geçtiği de tarihçilerce ifade edilmektedir.

    (bkz: pers rönesansı/@ncpzbsn)

    doğu roma imparatorluğu'na dönecek olursak; kuvvetle muhtemel malazgirt sonrası anadolu'nun hızlı türkleşmesini takiben sözcüğün yunanca sesletilmiş versiyonu olan "tzaousios" ifadesi imparatorlukta günlük kullanıma girmeye başlamıştır. bu unvana sahip bilinen ilk doğu romalı asker konstantinos margarites'tir. kendisi, bugün kabaca balıkesir ve çanakkale yöresine tekabül etmekte olan neokastra theması içerisinde çok hızlı yükselen bir asker olarak üstün hizmetler vermiş ve bu başarıları da dönemin iznik imparatoru ioannes vatatzes'in kulağına gitmiştir. margarites'i iznik'e çağırtan imparator, tarih araştırmacısı mark bartusis'in belirttiğine göre bu askere "megas tzaousious" yani "büyük çavuş" unvanın bahşetmiş ve kendisini sarayına aldırmıştır. margarites'in ve daha sonraki çavuşların saray içerisinde tam olarak nasıl bir görev üstlendikleri net olmasa da kuvvetle muhtemel askeri bir görev ifa ettikleri ve kelimenin etimolojik kökeninden hareketle tahminen saray ile thema birlikleri arasındaki iletişimin verimli bir şekilde sağlanması gibi bir misyona sahip oldukları speküle edilebilir.

    iznik imparatorluğu, paleologos hanedanı önderliğinde yeniden konstantinopolis merkezli doğu roma imparatorluğu'na evrildiğinde de kullanılmaya devam eden bu unvanın bilhassa 14'üncü ve 15'inci asırlarda ise saraydan ziyade imparatorluğun uzak toprakları olan despotluklar bünyesinde kullanıldığını ve tamamen askeri bir terime dönüştüğünü görmekteyiz.

    14'üncü asırda bilhassa vilayetlerin idaresinde pay sahibi olan kephale ve kastrophylax rütbeli yöneticilere yardımcı olduklarını ve muhtemelen koruma tarzında bir görev üstlendiklerini anladığımız "tzaousios" unvanlı askerlerin 15'inci asırla birlikte ise neredeyse sadece mora'da görüldüğünü ve imparatorun oğlu ya da akrabası olan mora despotlarının en üst rütbeli askerleri olarak kayıtlara geçtiğini belirtmekte yarar var.

    (bkz: kephale/@ncpzbsn)
    (bkz: kastrophylax/@ncpzbsn)

    1453 sonrasında osmanlı'ya bakıldığında ise genellikle orduda nizamı sağlamakla yükümlü askeri görevlilere verildiği bilinen ve ellerinde madeni asa ya da sopalarla disiplini tesis ettikleri kayıtlarla sabit olan çavuş unvanına, 16'ıncı asrın başları itibariyle layık görülmüş 80 ilâ 100 civarında asker bulunduğu bilinmektedir.

  • otobüs dolusu insanları kongrelere taşıyıp salgını yayana sesi çıkmayan emniyet teşkilatımızın güzide polisleridir. bulmuşlar bir garibanı bir de biz ezelim demişler.

    "yakarsa dünyayı garipler yakar"

  • askerde ege ordu denetlemesinde avluda bekleşen 10.000 askerin içinde beni bulup tekmil soran tuğgenerale avazı çıktığı kadar bağırarak tekmil vermek ve sonrasında bölük komutanı tarafından tebrik edilmek.
    26 yaşında adımı soyadımı söylebildiğim için tebrik alacağım hiç aklıma gelmemişti.

  • (viskiden hiiç anlamayan ben ve zihni bulanık tekel şop adamı arasında geçer)

    - viski alıcam, neler var?
    - old mac satmıyoruz canım.
    - old mac ne? viski mi?
    - evet ama burda yok, aşada market var oraya sor.
    - neler var peki başka?
    - ucuz viski olarak old mac var..
    - amca hani yoktu old mac?
    - aşağıdaki markette var dedim ya evladım.
    - off boşver yaa... cube var mı?
    - bilmiyorum canım, aşağıdaki marketin sahibiyim ben, arkadaşın yerine bakıyorum.
    - ooooldu...

  • geçen ay karım iş arkadaşlarıyla kadıköyde bir restauranda yemek yiycek, akşam saat 7'de de ben gelip arabayla alıcam. neyse trafik mrafik derken geç kalıyorum. karıma da telefon ettim sen de yola doğru yürü ara sokaklarda uğraşmayalım diye. neyse saat 7 buçuğa yaklaşırken gelebildim. baktım hanım hızlı hızlı yürüyor noluyo diye bakarken baktım 3 kişilik it sürüsü bizim hanıma bakıp bakıp gülüyor bişeyler konuşuyo, en sonunda biri ıslık çaldı, birisi vay yavrum modunda laflar atıyo. nevrim döndü ne oluyo lan diye üstlerine koşarken bunlar kaçmaya başladı. 1.90 boyunda kaslı maslı adamım tırstılar büyük ihtimalle.

    şimdi soru şu ben orda olmasaydım ne olacaktı? bütün kadınların başına koruma mı dikicez başlarına bişey gelmesin diye. daha önce sözlükte defaatle söylemişimdir. bi müddet kadın hakları konusunda çalıştım. mağdurelerin ağzından öyle hikayeler duydum ki mesleği bırakma noktasına geldim. bazı geceler uykum kaçar hala. taciz tecavüz ayrı, şiddet ayrı. burnu kesilmiş üzerinde kızgın demir izi olan kadınlar. siz bunları tahayyül edebiliyo musunuz?

    hala gelmiş "hikaye, kezbanlar ilgi çekmek için yapiyur" diyen adamlar var yahu. ha şu var tecavüz iftirası atan kadın da çok gördüm. ama onların konuşmasından dahi ayırt edebiliyosunuz. tecavüze uğramış kadınların ses tonundan, olayı anlatırken girdikleri ruh halinden dahi anlayabiliyosunuz.

  • aynı ilçenin bir başka semti olan moda boyunca bunun masalı versiyonunu yapan, üstüne üstlük bir de fahiş fiyat ödeyenlere göre daha akıllı bulduğum genç arkadaşlardır. afiyet olsun.