hesabın var mı? giriş yap

  • işte bu ya. tam da ülkeyi refaha kavuşturacak hamleler ne olmalıdır diye arkadaşlarla tartışırken bu haber ilaç gibi geldi. güzel ülkemin güzel insanları artık haremlik selamlık seyahat edecek. oh be. artık bilim adına atılımlar yapmanın tam zamanı. artık sen bana değdin, ben sana değdim, taciz ettin derdimiz olmadığına göre tam yol ileri arkadaşlar.

  • -namazla boyun ağrılarımdan kurtuldum doktor.
    +hmm. röntgeninize göre boynunuz yok ağrımaması lazım zaten.
    -nasıl yani?
    +gitmiş. omurganız komple yok :(

  • telefonda bir vedalaşma seramonisi.
    sondaki sağol'lar yersizdir zira sağol denecek bir durum yaşanmamıştır , sadece boşluk doldurur. bir nedeni de ''yeni bir mevzu açılmadan bir an önce bitirelim'' paniğinin karşılıklı olarak yaşanmasıdır.
    iki taraf da bu kelimeleri aynı anda apar topar sıralar ve birbirini dinlemez. hani o an birisi hissettirmeden karşıdakine annısskim filan dese diğeri garibim farketmez bile.
    son sağol'un son hecesinin telaffuz edilmesiyle hiç beklemeden aramayı bitir tuşuna basılmalıdır.

  • ingilizce olan pneumonoultramicroscopicsilicovolcanoconiosis "çoğunlukla yanardağlarda bulunan çok ince silis tozunun solunmasıyla oluşan hastalık" anlamına gelen ve aslında everett m. smith tarafından yalnızca en uzun ingilizce sözcük olması için yaratılan ve çoğulu da (pneumonoultramicroscopicsilicovolcanoconioses) aynı derecede uzun olan bir sözcük

    pneumono = akciğerlerle ilgili (latince, yunanca'dan)
    ultra = ötesi (latince, "ultraviyole"deki gibi (morötesi))
    microscopic = oldukça küçük (latince/eski ingilizce, yunanca'dan mikron, küçük, ve skopos, görünüş)
    silico = silis (latince)
    volcano = yanardağ (latince)
    coni = toz ile ilgili (yunanca: konis, toz)
    osis = hastalık / durum (yunanca)

    bu şekilde bölüp okunabilir.

    kaynak : wikipedia

  • aslan burcu erkeği hakkında yazılanları okuma gereğini duymuşsan bacım yaklaş. başucu kitabın burda.

    aslan burcu erkeği zamanla sevmez, sonradan sevmez, sevdiğininin farkına varmaz sonradan. aslan burcu severek başlar işe. aslan burcları o egosunun, kibirinin, piçliğinin ya da siklemezliğinin altında bir aşk inancı taşır. çıtkırıldım, dokunsan ağlayacak bir duygusallık değil bahsettiğim. her konuda olduğu gibi kendi doğruları varsa, aşk konusunda da kendi doğruları vardır. aşka inançları vardır. bir gün karşısına çıkacağını düşünür.

    o kişinin karşısına dikildiğini gördüğü zaman aslan burcu erkeği, aşık olmanın hakkını verebilecek şekilde bocalayacaktır. karşısındakinde kusur bulmaya, geçmişini didik didik etmeye, en küçük hatasında yıkıp dökmeye başlayacaktır. aslan burcu için bazı şeyler zamanla olmaz. halledilmesi gerekenler halledilir, aşk öyle yaşanır.
    kişiye aşık olunmaz. aşık olunmuş kişi çıkar gelir, sonra aşk yaşanır.

    bu kısımları da sağ salim atlattıysanız, aslanın yıkıp dökmelerine, sayıp sövmelerine, hiddetlenmelerine göğüs gerdiyseniz bitti sanmayın. bitmedi.

    her şeyi yapın, laf sayın. sizi seviyorsa ağzını açmaz. trip atın, değer veriyorsa güler geçer. şımarın, nazlanın, trip atın, kapris yapın. hoşuna gider hatta bu. ama sakın aslanın hevesini kaçırmayın. aslan sizin karşınıza kendini yenip çıkmıştır zaten, onun kendi içinde yendiğini tekrar diriltmeyin. bir kez yaparsanız bunu, ölü bir bebeğiniz olacaktır. bitmesi kesin bir ilişkide can çekiştirecektir size. algılarınızı piç edecektir.

    aslan varsa, geçmişiniz yoktur. bu bencillik değildir. ego değildir. çünkü o da geçmişini silip çıkmıştır karşınıza. başkasını gözünüz görmeyecek. çünkü seviyorsa aslan, başkasını gerçekten gözü görmez. yalan konuşmaz, iş çevirmez, saklamaz, gizlemez. kaçanın kovalanacağını bilir, kovalayacağını bilseniz de kaçmaz. bilse ki gizemli adama aşık olacaksınız, gizemliyi oynamaz. inadına dürüst olur size. yaptığı budur ve sizden de bunu bekler.

    aslan kendinden bilmiştir insanları. güven problemi vardır. aslan ve diğerleri vardır çünkü. sizin karşınıza dikildiyse, güvenmek ister önce. bir kere şüphe duyarsa asla güvenemez. hep tetikte kalır. ama güvendiği zaman da bir insanın bir insan evladına güvenemeyeceği kadar güvenir. o kadar da güvenmenizi sağlar.

    velhasıl, etmeyin eylemeyin. aslanın hevesini kırmayın. hayal kırıklığı yaratmayın. biraz eğin başınızı, 1 alıyorsa sizden 10 verecektir. bekleyin. yaşayın, görün.

  • yunan efsanesine göre theseus gemisiyle birlikte girit'ten zaferle dönünce atinalılar, theseus'un gemisi'nin hatıra olarak korunmasına karar verirler. geminin tahtaları eskidikçe yenileriyle değiştirilir. (bkz: restorasyon) bir zaman sonra geminin tüm parçaları değiştirilmiş hale gelir. bu durumda gemi hala theseus'un gemisi midir?

    gemide girit'te fiziksel olarak bulunmuş hiçbir parça kalmamıştır. dolayısıyla artık bu gemi o gemi değildir diyenlere hak verebiliriz. öyleyse bu gemi tam olarak hangi tahtasını kaybettikten sonra theseus'un gemisi olma vasfını yitirmiştir? heraklitos bu durumu bir paradoks olarak kabul etmeyip, geminin zaten atina'ya geldiğinin ertesi günü bile aynı gemi olmadığını, aynı gemide iki defa yıkanılamayacağını söyler.*

    aristo maddeyi meydana getiren dört sebep sıralar: şekil, madde, amaç, etkin neden. maddenin ne olduğunu belirleyen şey şekli olduğuna göre gemi hala aynı gemidir. üstelik geminin bulunuş sebebi, amacı da değişmemiştir.

    paradoks bu kadarla sınırlı değildir. geminin değiştirilen her parçası saklanmış olsa ve bunlarla ikinci bir gemi yapılırsa ne olur? eski parçalarla yapılan gemi theseus'un gemisi olur mu? cevap evetse, bu durumda iki tane mi theseus'un gemisi olur? yoksa eskinin dirilmesi yeni parçalara sahip geminin sıfatını kaybetmesine mi sebep olur?

    1 yılda vücudumuzdaki atomların neredeyse hepsi değişmiş oluyor. yeni atomları genlerimizdeki kodlara göre -ki genlerimizi oluşturan atomlar da değişiyor- tekrar dizdiğimizden aynı görünüyoruz ama 1 yıl önceki yapı taşlarımızın hiçbiri bizimle değil.

    konu bir bakıma madde ve mana çatışmasıdır. atinalılar theseus'un gemisi'nin onlara kazandırdıklarını unutmamışlardı. zamanla parçaları değişse de taşıdığı anlam onlar için değişmemişti.

    bizi biz yapan nedir? sevip değer verdiğimiz insanlar tam olarak hangi noktadan sonra o artık benim sevdiğim x değil noktasına ulaşır? hangi tahtaları değiştikten sonra? veya bizim hangi tahtamız değiştikten sonra?

  • evet uyuyoruz. yapıyoruz bu terbiyesizliği. elimizden gelse daha da uyuruz. 2 saat yapabildiysek 4 saate, 4 saat yapabildiysek 6 saate hasretiz. çünkü ertesi gün ruh gibi olabiliyor insan. karşısındaki hastanın dediğini anlamayabiliyor, derdini dinleyemeyebiliyor. buna kızanlara da kızardım eskiden ama geçen akşam "gece 12de mi gideceksin eve?" dedi bir hasta ninem. "hayır" dedim. "sabah mı gideceksin?" dedi. "hayır teyzecim" dedim, "yarın akşam 5te.." "oy kuzum, uyusan bari biraz" dedi. bisssürü de dua etti. bunu nefes alamayan koahlı bir hasta yaptı. o teyze onu dedi ya, ipimde değilsiniz ibişler. ne siz ne uykusuzluk, yorgunluk.

    http://www.ntvmsnbc.com/id/25419697/

  • "-risk aldığınızı söylüyorsunuz. bu sorulardan dolayı işinizi kaybetseydiniz, pişmanlık yaşar mıydınız?

    -hayır. 15 yıldır en kaba tabiriyle televizyoncuyum. 4.5 yıldır kamera önündeyim. tanımadığım insanlardan ‘sizi ve programınızı çok seviyoruz’ kelimelerini duymak bir armağan. ancak ben bundan çok kolay vazgeçerim. bu işte kimleri gördüm, ellerin üzerinde taşınan ve bir anda esamesi okunmayan. benim mesleğim metin yazarlığı ve televizyonculuk. onu da yapmazsam mutlaka bir iş bulurum kendime. ‘kelime oyunu’yla başlamadım hayatıma, onunla da bitirebileceğimi zannetmiyorum. o yüzden bir sıkıntım, pişmanlığım olmaz. şimdi kazandığımdan daha az para kazanırım çok sorun değil. çok az paralarla yaşadığım zamanlar da oldu."

    tanım: adam tam bir delikanlı çıktı rıza baba.