hesabın var mı? giriş yap

  • tam bir azınlık düşmanı, egemenlerin istediği tipte bir düzen çocuğu. herhangi bir azınlığa mensup biri veya kendini azınlıkların yerine azıcık koyabilen insanları ciddi bir şekilde rahatsız edecek, mide bulandırıcı bir zihniyete sahip yazdıklarından bir demet:

    "hımm bunu mu giysem ayy bu da travesti bekir'in iş kıyafeti gibi duruyor".

    "taksidi ile bile bir rus kızını kiralayabileceğim fondötenimi ayy rengi ne iyiymiş dur süreyimdiye atladıkları zaman suratlarını cırmıklayasım geliyor".

    "yaz sıcağında omzuna koyduğun ince kazakla da kendine zengin süsü vermeye çalışmışsın ama buram buram kırıkkalede kuaförlük yapıyorum diye bağırıyorsun".

    "bronz tenin güzel bir şey olduğunu kim çıkartmışsa aklına sıçayım ben onun. arabaların önüne atlayıp silim mi abi diyen bebelerden bir farkı yok. bok rengi saç, kara sarı ten".

    çok öfkelendirici, çok zavallıca.. kendisinin beyniyle ilgili hiçbir halt söylemeyip, dış görünüşünü eleştirenlerin ("dış görünüş eleştirmek"? bir insan sabah kalkar ve saçını sağa veya sola doğru tarar, kimisinin dişi yamuktur, kimisinin saçı yeşildir.. 'eleştirmek' ne demek? nasıl sığ bir beyin, ne kadar da meşru durumda.. 2011 yılında..) bu 'eleştiri'leri de ayrıca mide bulandırıcı.

  • yakın bir dostuma güzel bir müşteri memnuniyeti deneyimi yaşatmış market.

    arkadaşım kanyon'daki mağazalarında gezinirken yere düşüp kırılmış bir ürünün ıslak zeminine basarak kayıp düşüyor ve şans eseri fiziksel olarak ciddi bir yaralanma yaşamıyor (ama 2 hafta topalladım dedi) bu esnada cep telefonu kırılıyor vs.

    mağaza yetkilileri kendisi ile hemen ilgileniyorlar, özürler vs. neyse uzatmayalım dostum doktor kontrolüne gideceğim diyor, "beyfendi elbette gidin, her türlü masrafı karşılayacağız" diyorlar. türkiye şartlarında olayın sıcaklığı ile verilen bu tür sözler genelde tutulmaz ama duyduğu ağrı sebebi ile doktora gidiliyor, neyse bir şey yok.

    kırılan telefonunu tamir ettiriyor + doktor faturası mağazaya bir dilekçe ile veriliyor ve 10 gün içinde tüm masrafları ödeniyor.

    diyeceksiniz ki "ee yapılması gereken yapılmış", ekşi sözlükte o kadar çok rezalet okuyoruz ki, müşterisine gerçekten doğru muamele ve yaklaşım yapan yerleri de arada bir övmek lazım. hep sopa olmaz biraz da havuç verelim.

  • şerefsizliğin daniskası! evde kal diye ayak yapacaksın, mesajlar atacaksın insanlara, uygulamamızdan işlem yapın diyeceksin, şirinlik yapacaksın. sonra kendi çalışanın, timsah gözyaşlarını yüzüne vurunca adamı kovacaksın. özür dilemek yetmez. vodafone bedel ödemeli!

  • gece 4 gibi çıkıp sokakta pokemon avladığım oyun. işin garibi bir araba durdu, kolay gelsin o pokemon mu dedi içindeki 4 genç, evet diyince buralarda var mı pokemon diye sordular. asdfasdf. var diyince 4'ü de indi, telefonlar çıktı, aramaya koyuldular. ya güzel bir olay, ya da toptan kafayı yedik.

    ankara çayyolu'ndan selamlar.

  • on yıllardır kendini aşırı ciddiye alan aksiyon filmleri önce sinemada gişe rekorları kırıp, sonra da tvlerde ratingleri uçurdu.

    marvel filmleri dediğiniz, çizgi roman uyarlamalarıdır. çizgi romanlar da büyük hayal güçlerinin çizgilere dönüşmüş halleridir ve görselliğiyle ön plana çıkan edebiyat unsurlarıdır.

    hayal gücü çocuklarda daha çok ön plandadır. bazı büyümüş çocuk kafalılar da hala hayal gücüyle beslenir. bu gerçek dünyadan keyif almak için elle tutulur öğeler gün geçtikçe azalırken, insan ilişkiler çürümeye yüz tutmuşken, hayal güçlerine tutunurlar. başkalarının hayal dünyalarına ortak olmaktan da geri kalmazlar.

    aşırı kasılmış, devlet adamı kurtarmacalı, kaçak kovalamacalı birbirinin karbon kopyası aksiyon filmleri mi, yoksa marvel filmleri mi derseniz, size kahkahalarla gülmekten başka tepki vermem.

    bu konuyu eleştiren herkes görüntü yönetmenliğinin ve dramanın zirvelerde gezdiği sanat filmleri takipçisi olabilir. ama marvel filmlerinden keyif almak, bu tür filmleri takip etmenize engel değildir. bir taraf seçmenize, seçmediğiniz tarafı da ölesiye kötülemenize gerek yok.

    ps: 30 küsürlük ergen spor.

  • tür. baldwin effect. amerikalı psikolog james mark baldwin’in adıyla anılan 1896 tarihli, öğrenme ve taklit yeteneğini artıran mutasyonların doğal seçilim tarafından destekleneceğini öngören teori.

    teori, bir türe ait organizmaların yaşantısı boyunca elde ettiği davranışların ve kimi zaman fenotipik özelliklerin gen havuzunu nasıl şekillendirebileceğine dairdir. teorinin bir psikolog tarafından ortaya atılması tevekkeli değildir çünkü sadece, edinilen davranışın doğal seçilim üzerindeki etkisini açıklayan dar fakat etkileyici bir teoridir. ilk bakışta lamarck’ın edinilmiş karakteristiklerin kalıtımı kuralını çağrıştırsa da olay tamamen, davranışta, türün diğer üyelerinden öğrenmek suretiyle meydana gelen bir değişikliğin ortamdaki seçilim baskısının yönünü değiştirip gen havuzunu bu yönde manipüle etme prensibine dayanıyor.

    örnek olarak zıplama yeteneği olmayan bir kurbağa türünü düşünelim. sinekle beslenen bu türde, türün hiçbir üyesi sineklere ulaşmak için zıplamazken, sinekler aşağı yukarı türün her üyesine eşit miktarda dağılacaktır. ama diyelim ki bir kurbağa zıplayarak daha çok sinek yakalanabileceğini öğrenmiş olsun. zıplayabilen kurbağa daha çok sinek yakalarken zıplayamayanların payına düşen sinek sayısı azalacaktır. işte bu noktada seçilim baskısı bir anda değişir, zıplamamak grup üyeleri için artık eskiden olduğu gibi bir seçenek değildir. zıplama yeteneğini arttıran mutasyonlar bu baskı uyarınca seçilirler ve böylece bir süre sonra gen havuzu zıplama yeteneği olan kurbağalar ile dolar. hatta zıplamanın hayatta kalmaya sağladığı büyük avantajın baskısı artık popülasyonumuzda çok net olduğu için daha da yukarıya zıplamayı sağlayacak genler seçilir.

    bu, grubun hayatta kalmakta başarılı üyelerinin davranışlarının sosyal öğrenme ile* gen havuzunu nasıl değiştireceğine güzel bir örnek, ama teori daha temelde bireysel öğrenme yeteneği de kapsıyor. örneğin şimdi zıplayan kurbağa türümüzün avı olan sineklerin her türü yenilebilir olmasın; düz çizgili sinekler yenilemezken noktalı sinekler yenilebilsin. ilk zamanlarda düz çizgili sinekleri tercih edenlere kıyasla noktalı sinekleri tercih edenlerin sayısı popülasyonda artacaktır, bu da doğal seçilimin noktalı sinekleri yemeye meyilli olan kurbağaları tercih etmesine yönelik bir baskı oluşturacaktır. eğer bu baskının kurbağanın genleri üzerindeki etkisinin hızı, aynı baskının sineklerin görünüşlerini kontrol eden genleri üzerindeki etkisinin hızından yavaş değilse, ortamda (kurbağa için) nispeten durağan seçilim koşulları hakim olacağı için sosyal öğrenmenin yavaş işleyen dinamikleri kurbağa için sorun olmayacaktır. ama eğer sineklerin dış görünüşü nesilden nesile hızla değişiyorsa, sosyal öğrenme kurbağa için yeterince efektif olamaz. bu noktada kurbağa için, hangi sineğin yenilebilir olduğunu öğrenmek büyük fark yaratacaktır. öğrenemeyenler elenecek, öğrenenler soylarını devam ettirebileceklerdir. böylece genel bir öğrenme yeteneği gen havuzunda hakim olacaktır. baldwin etkisi, öğrenme yeteneğinin organizmanın genotipine olan işte bu etkisidir.

    görüldüğü gibi anne-babadan çocuğa genetik olarak aktarılan bir “edinilmiş davranış” bilgisi yok, dolayısıyla teori lamarkçı değil.* hatta tam tersine, lamarck’ın kalıtım mantığından habersiz ortaya attığı zamanına göre son derece makul (türlerin kökeninden yaklaşık yarım yüzyıl önce yayınlamış lamarck bu fikirleri ve bırakın modern sentezi, darwin’in ilk dönemdeki fikirlerini dinlemiş olsa teorisinin yanlışlığını kendisinin de kabul edeceği biyoloji camiasında genişçe kabul edilen bir gerçek) fikirlerine benzer sonuçlara tamamen farklı mekanizmalarla nasıl ulaşılabileceğini ortaya koyması açısından lamarck’çılığın (değilse bile edinilmiş karakteristiklerin kalıtımının) tabutuna çakılmış ampirik kazıktır, teorik kazık ise baldwin’ininkiyle aşağı yukarı aynı dönemde çakılmak üzeredir: (bkz: weismann bariyeri)