ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
erleri tehdit ettiği için hapis cezası alan teğmen
-
sonuna kadar haklı olan teğmendir.ibadet yerleri belli iken gidip koğuşta kılarsan bu askeri ciddiyete sığmaz.resmen erler kumpas kurarak teğmeni cezalandırmışlar.
vah benim türk silahlı kuvvetlerim vah.
------------------
edit
çok sinirlendim.teğmene verilen bu cezaya sus pus olan rütbeliler artık tamamiyle tayyibe biat etmişlerdir.şerefiniz varsa teğmeni kurtarırsınız.o ''er''lere de askerlik hayatlarını dar edersiniz.
aldatan kadını yakalama yöntemleri
-
hiç aldatılmadığım için bilmiyorum ve merak ediyorum ama bi arkadaşım aldatılmıştı, onları gözlemledim. kızın sendeki en basit şeye bile tahammülü azalmışsa, başkasına tahammülü artmıştır. örneğin hapşırdığında iyi yaşa yerine, ya ödümü kopardın yavaş ya...diyorsa başkasındadır artık kalbi.
debe edit: ilk kez debe'ye de girmiş olduk, hadi bakalım.
eeeeey türk insanı, atana ve cumhuriyetine sahip çık, başka türkiye cumhuriyeti yok.
murat boz
-
bu adam niye her yerde biri bana açıklayabilir mi?
2007 yılında ilk albümünü çıkarmış. 15 yıldır gündem olan tek bir şarkısı yok ama her yerde.
menajeri kimse murat boz'dan daha fazla kazanmalı bence, zira bütün işlerini o denli ayarlıyor ki adam tüm "popüler" dalgaları yakalayıp orada kendini konumlandırabiliyor.
"mesajını aldım,"dan ibb konserlerine geçmek büyük başarı. acun'dan sonra netflix'e de geçmiş. diziyi izlemedim, izlemeyi de düşünmüyorum ama bu adamdan kaçamıyorsunuz. her yerden bir şekilde karşınıza çıkıyor.
cağ kebabı
-
erzurum'un oltu yöresine ait kebap çeşidi. erzurum deyincede akla gelen ilk şeylerden biridir. lakin erzurum şehir merkezinde tortum cağ kebabı diye geçer ve satılır. zamanında tortum ilçesinden insanlarda almış, yapmış ve tortum cağ kebabı demiş.
köyünden şehir merkezine doğru cağ adedi başına 2.5 tl'den 7 tl'ye kadar çıkmaktadır. hepsinden yiyen biri olarak diyebilirim ki tad anlamında çok büyük bir fark yoktur. 2.5-5 köy fiyatları olurken 5-7 şehir merkezi fiyatları oluyor. gram olarak da 50-70 gram arası değişiyor. merkezde genel olarak kongre caddesi'nde yaygındır. elbette diğer yerlerde de vardır. ama yoğunluk ordadır. sebebini bilmiyorum (genelde kuyumcular bir yerde, rent a car'cılar bir yerde, ayakkabıcılar bir yerde, tekstil yerleri bir yerdedir erzurum'da. aynı meslek grupları bir aradadır.)
ama sanıldığı gibi sadece dönerin yan yatırılmış hali değildir. bir kere sığır etinden normal döner vurulabilirken, cağ kebabı küçükbaş hayvan etinden yapılır. et öncesinde soda veya su ile bir gün suda bekletilir sonra arasına baharat ve soğan katılarak yapılır. tabi bu kabaca hazırlanışı, elbette detayı vardır. kesimi de basit görünmesine rağmen ustalık gerektiren bir iştir. ince ve düz kesmek gerekir. genel olarak erzuruma has lavaş ekmek ile tüketilir. dığer lavaşlara göre oldukça ince ve lezzetlidir. yedikten sonra eliniz ve kıyafetleriniz et kokar, yanınızda parfüm falan bulundurmanız yararınıza olacaktır.
ortalama bir kişi 4-5 cağ ile doyabilir. lakin 35 tane yiyenini de görmüşlüğüm vardır. kendisi insandı, bildiğiniz kulakları falan vardı. büyük cağ kebap restoranlarında rekor cağ yiyenlerin sayısı falan vardır. hatta rekoru kırandan para alınmayacağı da söylenir.
ilk bakışta pahalı ve kebap olduğu için sıradan görünse de, aslında farklı ve hak eden bir yiyecektir. yemek isteyen dostlara mekan konusunda da yardımcı olabilirim.
bir bilgisayar oyununda yapılmış en zalimce şey
-
en iyi arkadaşıma yaptım böyle bir zalimliği. sene 2012. yeni telefon almıştı. bir satranç oyunu indirmiş, eşiyle dostuyla satranç oynuyor. iyi de oynuyor pezevenk. bana da ısrar etmeye başladı. benim de hiç o taraklarda bezim yok. sadece kurallarını biliyorum. tepinmesiz oyun sevmem ben. neyse, uzun ısrarlar sonunda bir maçı kabul ettim.
oyuna başlamadan önce bilgisayara satranç programı kurdum. zorluk ayarını da kökledim. telefondan da açtım satranç uygulamasını, arkadaşımın davetini bekliyorum.
davet geldi, kabul ettim ve oynamaya başladık. önümde pc, elimde telefon, adamın yaptığı hamlenin aynısını bilgisayara karşı yapıyorum. en üst zorluk düzeyindeki bilgisayar mükemmel hamlelerle karşılık veriyor. bilgisayarın hamlesini arkadaşıma karşı oynuyorum. adam 10 dakika bekleyip ıkına sıkına hamle yapıyor, ben 2 saniyede karşılık veriyorum. ilk maçı 10 hamlede falan kazanmış olabilirim.
mesaj attı, rövanş yapalım mı diye. kazanacağından o kadar emin ki "rövanş" diyor. tamam dedim, yapalım. ikinci maçı kazanmam 10 hamle bile sürmemiştir. telefonla aradı. heyecanlı heyecanlı soruyor, kursa mı gidiyorsun, doğal yetenek mi bu diye. ben de satranç sevmiyorum ki kursuna gideyim falan diyorum.
7 yıl geçti, adam bir daha oynayalım demedi.
gotik mimari
-
orta çağ mimarisi olarak da bilinir. orta çağ'ın ortalarından sonuna kadar yapılan yapılarda yaygın bir şekilde gotik* mimarisinin özelliklerine rastlanır.
dünya üzerinde en önemli sayılabilecek gotik mimari eseri fransızlar için notre dame katedrali, italyanlar için ise milano katedralidir (bana göre de milano katedrali). bu iki yapı arasında da fransızlar için mona lisa, italyanlar için son akşam yemeğinde olduğu gibi bir çekişme vardır.
gotik yapılar uzun, görkemli ve sivri hatlara sahiptir. tüm bunlar tanrı' nın ve din fenomeninin o dönemde her şeyden üstün tutulduğunun göstergesidir.
gotik mimarinin karakteristik özelliklerinden biri olan dayanma kemerleri, yapıların ağırlıklarını yayması sayesinde, o döneme kadar cesaret edilemeyip yapılamayan devasa büyüklükte yapılar inşasında kolaylık sağlamasının yanında, pratik ve dekoratif olmasıyla da çok kullanılan bir inşaat tekniğidir. aynı şekilde sivri uçlu kemerler ağır ve büyük tavanların ağırlıklarının yayma konusunda başarılı olduğu kadar göze de hitap eder. gotik mimari’den önce ise tavanlar sadece daire ya da dikdörtgen biçiminde olabilirken, sivri kemerler sayesinde kubbeli, ihtişamlı yapılar yapılmaya başlandı.
romanesk inşaat tekniklerinin gelişmesiyle temelleri atılmış olan bu mimari tür yatay düzlemden dikey düzleme geçişin miladıdır.
yapılarda vitraylarla süslü büyük pencerelerin kullanılması daha aydınlık, daha ferah bir ortam sağlamıştır.
en ince noktasına kadar süslemelere önem verilir bu sebeple tek bir yapının inşası uzun yıllar boyu devam eder.
köln katedrali:
https://eksiup.com/p/6y2617bamj52
https://eksiup.com/p/vn261959shmq
https://eksiup.com/p/yi26219n7qyo
https://eksiup.com/p/cq2622wmadjr
notre dame katedrali:
https://eksiup.com/p/wx2623xa3h9t
https://eksiup.com/p/hf26247bue36
https://eksiup.com/p/592626fn5syw
duomo di milano:
https://eksiup.com/p/gj2628vb3ua8
https://eksiup.com/p/o626294wb68h
https://eksiup.com/p/fa2630yevkw2
zenginlik belirten ufak detaylar
-
birisi lv cüzdan yazmış. lc waikiki sandım bi an. google'layıp anladım sonra.
bu da benim fakirlik gösteren detayım olsun :(
fenerbahçe ülker
-
bir an son torbadan san antonio spurs çıkacak diye bekledim cidden.
kol gibi gruba düştük yine.
berrak turşuları
-
(bkz: kutahya barinaginda kopeklerin birbirini yemesi) başlığında okuduğumuz insanlık dışı olaylardan sonra sağduyu göstererek kalan hasta çocukları (sağ kalanların hepsi hasta diye bilgi aldım, bu durumda hepsi oluyor)eskişehir'de özel bir kliniğe aldırarak bakımlarını üstlenmesiyle gönlümde taht kurmuşlardır berrak turşuları bundan sonra ölene kadar berrak turşuları yemezsem ne olayım
şahsiyet (dizi)
-
haluk bilginer'in başrolde oynadığı, toplumsal ve siyasi pek çok olaya göndermeler yapan harika bir yerli dizi. kısa, öz ve oldukça manidar olmuş.
beğendiğim bir replik:
‘’bu burçlar falan var ya astroloji yani, prensip olarak çok saçma bir defa. insanın kişiliğini doğum tarihinden anlayamazsın. hele geleceğini tahmin etmek, doğum tarihiyle olacak şey değil o. o nasıl olur ancak biliyor musun? doğum yeriyle. insanın geleceğini de kişiliğini de doğum yeri belirler. esasında bu burçları doğum yerine göre ayarlamaları lazım.
bak, insanın doğum yerine göre kehanette bulunsalar mesela onu anlarım. sonuçta trablus'ta, peşaver'de ya da angola'nın herhangi bir köyünde doğmuş bir çocuğun hayatının neye benzeyeceğini tahmin etmek zor değil. eh… toronto'da, oslo'da, tokyo'da doğmuş da az buçuk ne olacağı belli. bizim anadolu insanı bunu bilir mesela. onun için de yeni tanıştığı bir kişiye “burcun ne?” diye sormaz. “memleket nere?” diye sorar.
bir de yükselen burç meselesi var. o da vatandaşlık oluyor, yani hangi ülkenin vatandaşı olduğu. o da önemli. suriye'de doğmuş bir suriyeliyle suriye'de doğmuş bir fransızın kaderi aynı olmuyor tabi. burcum halep ama yükselenim fransız. o zaman iş değişiyor tabi. ya da burcum kongo yükselenim belçika. durum farklı. işte benim burcum da kambura. benim kaderim de kambura. ben eğer bugün buralara geldiysem, sırf kambura'da doğduğum içindir.’’
cemil, şahsiyet, 6.bölüm
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
-
- bes yil sonra kendinizi nerede goruyorsunuz?
- 5 yıl sonrayı inanın bilmiyorum,ama 5 milyar yıl sonra gunes sistemi, andromeda galaksisi icine cekilerek yok olucak, dunyadan geriye sadece bir gaz, toz ve gazete kagidi bulutu kalacak. şimdi sizi, 5 dakikalığına da olsa, yaptığımız bu mülakatın anlamsızlığı, komikliği ve gündelik dertlerimizin zavallığı üzerine düşünmeye davet ediyorum. otherwise i' ll release the cobra.