hesabın var mı? giriş yap

  • farkındalık yaratır. "aa süleyman kızmış lan" dersiniz. sen 4 yıl boyunca gün aşırı converse'le kampüs yollarını arşınla, saçın sakalın birbirine girmiş olsun... sonra mezun olurken topuklu ayakkabıyla çık karşımıza. sakalları da kesmiş tabii, kaşları inceltmiş, saçlar fönlenmiş... hayat çok enteresan gerçekten.

  • araba:
    +20 speed
    +5 friendship
    +1 charisma

    ders notları fotokopisi:
    +5 intelligence
    +3 respect

    fazla kalem, hesap makinesi:
    +5 respect
    +3 friendship

    her geçilen sınıf:
    +1 level

    her kalınan ders:
    +10 experience
    -3 respect

    diploma:
    +10000 experience
    +100 level
    -10000 gold

  • flörtlerin ilişkiye dönüşmesini istememektir.

    birbirimizi yemeyelim. bugüne kadar flört ettiğim kimseyle işi ciddi bir ilişkiye taşıyacak enerjiyi kendimde görmedim. muhtemelen sizin için de aynısı geçerli. yoksa bu konuda bir çaba gösterirdiniz. çabanın sonucunda ya flört ilişkiye dönüşürdü ya da flört tamamen biterdi. ama ilişkiye dönüşemeyen bir flört olmazdı.

  • ılginc bir ucus.

    sorular sorular sorular...

    fuel dump opsiyonel bir sistem. o sistem olsa da burada asil karar kaptanin. o ne derse o olur ve olmus zaten. kalkisi muteakiben olay oldugu icin muhtemelen ucagin ana base'i yakinlarinda durmanin mantikli olacagini degerlendirmis ve yakit azaltmaya gitmis. hic bozmayip rotadan devam edebilirdi ama bu defa da yol uzerinde cok alakasiz bir yere inmek zorunda kalabilirdi. simdi size soylemesi kolay geliyor ama daha once hic inmediginiz bir piste inmek sorun yaratabilir.

    simdi musaadenizle buralar gene havacilik uzmanlariyla dolmus ve dolacak ama bu mevzuda 14 yillik tecrubeli biri olarak anlatalim.

    fuel dump cok nadiren kullanilan bir sistem. bu sistem ucagin yakitini guvenli inis agirligina cekmek icin kanat tanklarindan disariya atiyor. guvenli inis agirligi inis takimlarina zarar vermeden inmeye izin verilen maksimum agirlik. eger bir ucak cok agirken inerse en kotu ihtimalle inis takimlari kirilabilir/katlanabilir veya pistte duramaz topraga cikar veya frenler asiri isinir tekerleri yanmaya kadar gider. riskli bir durum. ha burada kaptan risk alip inebilirdi ama gerek yok o riski almaya.

    (#71367994) okyanus otesi ucusla fuel dump'in ne alakasi var? okyanus ortasinda yakit mi bosaltacaksin? arti meraklanmayin okyanus otesi ucanlar deneyimli, saati fazla olan pilotlar. ayrica ucus ekibinden birinin rahatsizlanmasi da aldiklari egitimin bir parcasi. herkes hazirlikli yani herseye.

    (#71368416) daha once hic inilmemis yabanci meydanlara inmek buyuk risktir. o nedenle kaptan burada yola devam etmemistir. ayrica ucakta doktor olmasi o doktorun o ucakta gorulen saglikla ilgili her turlu soruna yetecek anlamina gelmez. neticede o doktor da bir yolcu ve tum yolcularin sorumlulugu once kaptanda daha sonra kabin ekibinde.

    (#71368518) cinayete tesebbus mu!??? abartmayin fuel dump ile ucus emniyeti ve cinayet arasinda nasil bir bag olabilir? su yazilan entry bir daha okunursa mantiksizligi anlasilacak. ayrica okyanus gecisli ucuslara verilen ucaklatin standartlari belli. fuel dump opsiyonel bir sistem ve bir daha yazalim bu sistemin amaci yakit azaltmak. okyanus uzerinde yakit mi azaltacaksiniz ki konuyu cinayete bagladiniz!?

    (#71368668) ucakta yangin cok farkli bir emencisidir ve elbette yakit makit azaltmayip hemen inilip ucagin tahliyesini gerektirir. bu tip cok tehlikeli durumlarda elbette yakit azaltma filan yok en kisa yoldan ineceksin der kitap.

    (#71368672) burada kaptan inisiyatif almis ve inmeye karar vermis. bunun icinde donmus durmus havada. emercensi deklare edilmez bu durumda, emercensi demek ucagin boktan bir durumda oldugunu bildirmektir. burada kaptan divert etmeye karar vermis sadece. ve evet emercensi dediginizde o lafi geri alamiyorsunuz. ha indikten sonra dersiniz ki inerken emercensi durumu ortadan kalkti ama emercensi raporu mutlaka sivil havaciliga cekilir cunku kuleyi oyle bilgilendiriyorsunuz. kule de ona gore davranmak zorunda.(edit-1: deklare edilen emercensi karari iptal edilebilir elbette, burada emercensinin ciddi bir bildirim oldugu icin bir var bir yok denmeyecek ciddi bir sey oldugunu anlatmaya calisiyorum. ıkaz icin @black n white'a tesekkur ederim.)

    (#71368704) ya allah allah herkes bu fuel dump'a takmis. neden eksiklik olsun hocam opsiyonel bu, eger cok gerekli olsaydi opsiyonel degil standart olurdu zaten. 14 senedir havaciliktayim daha havada yakit bosaltan oyle inise gelen ucagim olmadi. cok nadir bu olay, oyle kafana gore actim muslugu bosaltiyorum diyemezsin. karadeniz tarafina cikartirlar genelde o is icin. falan filan... ha bir de pist uzunlugu inis/kalkista cok onemli.

    belki de pilotlar bakti rotalari dahilinde uygun bir pist yoktu o nedenle istanbul uzeri de kalmayi sectiler. neyse yapacak birsey yok olan olmus artik. cok gecmis olsun, en kotu durum boyle olsun...

    edit-2: son karar kaptanin ama occ ile iletisimle divert etme kararinin verilmesinin normal bir prosedur oldugu detayini yazmayi unutmusum. gece gece uykulu yazinca boyle olmus. kusura bakmayin...

  • burak topal isimli arkadaşın yorumlarda konuyu özetlediği yobaz zırvası.

    hadi bunu da açıklayın yobazlar.

    "bir toma 5.650 litre su almakta.
    gezi olayları kapsamında sadece taksim'de 14 adet tomayı ben gördüm. bu ülkede 77 şehirde eylem yapıldı ve neredeyse hepsinde tomalı müdahale oldu. çok düz bir şekilde 200 adet toma eylemlerde müdahalede bulundu diyelim.
    200*5650= 1130000 litre su yapar.
    bu miktar neredeyse günlük tomalarımızın yapmış olduğu müdahalede harcanan su miktarıdır.
    bunu sadece 1 hafta devam ettirmek 7910000 litre suya tekabül eder.
    mininmum hesapla ülkemizdeki tomaların tükettiği su ile:

    tanesi 10 litre su alan kovalardan 791.000 kova su dökülebilir.
    internette o kadar ıcebucketchallenge videosu maalesef yok.

    ki bu müslüman dostlarımız maalesef suyun buharlaşıp yağmur olarak geri yağdığını da bilmiyorlar."

  • babanın asabiyet derecesine göre değişebilecek sonuçlara gebe durumdur. misal benim babam biraz asabi biriydi ve yaşadım ben bu olayı. aslında kötü alışkanlık olarak nitelenebilecek tek huyum buydu; atari. gerek hagar gerek street fıghter gerekse de mortal kombat sosyal yaşamımın tamamını esir almıştı. hatta bu tutku yüzünden dersleri siklemeyip 2 zayıf getirmişliğim bile vardır. o derece yani.

    çok fazla arkadaşım yoktu mahallede. ama eksikliğini de hissetmedim bu durumun. çünkü kafa dengi 2- 3 kişi yetiyorduk birbirimize. maç yapmadığımız ya da bizim deyimimizle zındır zımba oynamadığımız anlarda sürekli atari salonuna kaçıyorduk. öyle ki harçlığın tamamı artık jeton parasına gider olmuştu. öğleden sonra atari oynarız diye okulda hiçbir şey yemiyorduk salak gibi. ken, ryu, sub zero, scorpion okuldan dönmemizi bekliyorlardı ya aminakoyyim, onlara ihanet etmek olur muydu hiç?

    bir süre sonra atari salonunda üzerime sinen sigara kokuları evde dikkatleri benim üzerime çekti iyiden iyiye. herkes sigara içtiğimden şüphelenmeye başlamıştı ve bu babayla yaşanacak bir tartışmanın da habercisiydi. ki çok da geç kalmadı zaten o tartışma. bir kaç gün sonra babam yanına çağırdı beni, gittim. bi' sehpa alıp gelmemi istedi. sehpayı da getirdikten sonra karşısına oturttu ve kendi paketinden 1 sigara uzattı;

    + yak 1 tane hadi!
    - yok baba ben içmiyorum ki! (yüzündeki o samimiyetsiz gülüşü göre göre alırmıyım lan hiç)
    + yak ulan!
    - içmiyorum baba, niye yakıcam?
    + içmiyosun da kaç gündür üzerindeki sigara kokusu ne lan pezevenk?
    - ee.. şeey baba.. hmm
    + bi' de yalan söylüyosun utanmadan! daha orta 1 e gidiyorsun lan, ne bu acelen?
    - baba valla içmiyorum
    + ne lan o zaman bu koku?
    - şey baba.. hmmm
    + tamam gir şimdi odana! ben öğrenirim nasılsa ne olduğunu

    bu diyalogtan sonra 2- 3 gün gitmedim salona ama aminakoduğumun ken'i, chun lee si rüyalarıma giriyordu. küçük kardeşimin üzerinde fatalityler denemeye başladım, o derece özlemiştim oyunlarımı. 5. gün artık daha fazla dayanamayarak gittim salona. 5 gün içinde biriktirdiğim tüm parayla da jeton alıp geçtim konsolların başına. hani sevgilim olsa o vakitler ve görüşmesek, bu kadar özlemezdim sanırım. ekranı öpmemek için zor tutuyordum kendimi lan. valla.

    vaktin nasıl geçtiğini de anlamadım tabii o gün. bedevi bulmuş kutup ayısı gibi koptum dünyadan çünkü. bi' süre sonra biz mortal kombat'ın başındaykene arkadaş dürttü arkadan;

    + yapma olm oyun oynuyoz şurda!
    - olm bi bak istersen
    + neyine bakıcam yaa? dur bi' bitsin şu oyun sonra bakarım

    bu lafı da söyledikten sonra omuzuma dokunan elin daha büyük ve daha ağır olduğunu hissettim ve döndüm o tarafa doğru.

    + ananı skii! babammış lan (içses).
    - napıyosun burda?
    + bab.. bab.. babaa
    - baba yaaa! ben demedim mi öğrenirim işin aslını diye
    + ama sigara içmiyorumki ben!
    - eşşoleşşeğe bak hele! düş önüme hadi eve gidiyoruz
    + baba şu el bitseydi bari (aklımı skiim ben bu lafı söylediğim için)
    - düş dedim önüme lan it oğlu it!
    + tamam baba

    ...

    yolda hiçbir şey söylemedi, susmaktan ya da suskunluktan korkmadım hiç bugüne kadar ama babam suskun olduğu zaman korkardım açıkçası. dövmek huyu değildi ama sağlam ayar çekerdi laflarla. o gün de korkuyordum, çünkü susuyordu sürekli. evde bi' fırtınanın kopacağı belliydi.

    eve geldik yemek yedik, çay içtik ve ama o hala bir şey söylemiyordu. yatmama yakın bi saatte "neden söylemedin işin aslını?" dedi. "korktum" diyebildim sadece. gizli saklı işler yapmanın kötü sonuçları olabileceğini, o yerlerde başıma neler gelebileceğini filan anlattı bu cevap üzerine. sonra da çok nadiren duyduğumuz şeyi söyledi;

    + siz benim canımsınız lan eşşoleşşekler! babadan gizli iş yapılır mı hiç? ya size bir şey olursa?

    o günden sonra ken, ryu ve sub zero badilerimle daha az ve babamın izni dahilinde görüşür olduk. ve hiç kimse de şikayetçi değildi üstelik bu durumdan.