• olay aynen şöyle gelişir :
    ekmek ve gazete almak için babasından para alan genç marketin hemen yanındaki atari salonuna uğramamak için kararlıdır. fakat bir kere street fighter, final fight ve bilimum pang virüsleri damarlarında dolaştığı için ayaklarının istemsiz olarak o tarafa yöneldiğini hissetmez. hissetmediği birşey daha vardır, o da aynı anda babasının atari salonunu ziyaret etmek üzere evin kapısında ayakkabılarını giyiyor olduğu. önemli değildir. o, o sırada street fighter'da chun li'yi paralamanın mutluluğu ile az sonra tokatlayacağı zangief'i beklemektedir. kulağında hissettiği sıcaklıkla fenerbahçe maçında mahmut hoca'yla karşılaşan inek şaban ezikliği yaşayan genç, gözleri yaşlı bir şekilde konsolun başından ayrılmak zorunda kalır. o sırada 2. raund yeni başlıyodur, ve daha jetonu bitmemiştir. tabi bunu o sırada burnundan soluyan babaya söylemek için leğen gibi göt ister.
    bu sahne daha sonra gencin hayatında birkaç sefer daha tekrar eder. hatta anadolu lisesi sınavından önce bir nevi terapi için yine atariciye uğrayan gence babası bir kez daha ziyarette bulunur. o sıralarda virüs en yayılmacı evresindedir
  • mortal kombat adlı oyunda sonya adlı karakterle küçüklüğümüzün bir numaralı canavarı olan goro ya karşı çetin bir mücadele içine girilmiştir... etrafta meraklı gözlerle insanlar sizi sarmalamıştır herkes "hadi hadi" diye bağırır ve artık heyecan son noktalardadır... eliniz ayağınız titreyerek yer yer ağlamaklı bir şekilde goroyı yenmeye yaklaşırken arkadan bir el usulce omuzunuza dokunur...

    -çek lan elini bak ölürsem sikerim belanı!
    (bu arada herkes susmuştur ben heyecandan ne olduğunu henüz anlamış değilim ve el bu kez daha sert bir şekilde omzumu sallar)
    -yaa sikicem ama bak akıllı olsana lan!
    -(kalın ve tok bir ifadeyle) bloodless

    arkaya dönülür babanız size doğru bakmaktadır elleriniz hala anlamsızca tuşlara basmaktadır ama artık eve doğru az öncekinden daha büyük bir heyecan ve korkuyla yol alınır.. bu arada benim hesapta olmayan bi şekilde oyunu bırakmamı fırsat bilen etrafımda ki leş kargaları oyunumu çoktan kapmışlardır atari salonundan çıkarken kaptırılan oyuna son birkez daha bakılır ve hüzünlü bir şekilde eve gidilir.
  • atari salonunda denmediği takdirde evde sopa yiyeceksiniz demektir. çünkü atari sadece evlerde olan bir oyuncaktı. eve alındığı yıllarda bizlerin uykusunu kaçırıyordu. gece valideler yatınca onların uyumasını bekleyip, yeterli süre geçtikten sonra sessizce oturma odasına sürünmek demekti bu atariler.

    tabii oyuna kaptırıp bünye kitlenince saatin nasıl geçtiği anlaşılmaz. baba sabaha karşı çişe kalkar ve odadan yansıyan ışıklarla odaya doğru hareketlenir. odanın kapısını açtığında "sen hala yatmadın mı?" diye bir fırça atar. odaya giderken kapının eşiğindeki babadan enseye bir şaplak sonrasında "ucuz atlattık" denilir ve sevinçle uyunur.

    (bkz: ben 6 yasimdan beri atari oynuyom ulan)
  • evet efem var böyle bişi. anneler babalar izin vermezlerdi çocuklarının izbe atari salonu köşelerinde dolanmasına. ben de çok gittim. okuldan çıkar eve gitmeden atari salonuna atardım kendimi. evdekileri kıllandırmayacak bir süre oynar çıkarım derken bi bakmışsın hava kararmaya yüz tutmuş. sonra gidersin eve "neredeydin bakiim sen?" diyen manalı gözler üzerinde dolanıyor. "ahmetcanlardan ders notları alıcaktım. onlar gittim. dalmışım" diye bi yalan yumurtlarsın ama bilirsin ki yemedi ama bişi demez yutkunur "du bakalım görcez ahmetcan'ı mehmetcan'ı" bakışını yapar kapatır konuyu. bi iki gün sonra sen gene atari salonundasındır. saat olmuş akşam ezanı. babanın geliş saati. sen nerdesin? atari salonunda. ama öyle bir dalmışsındır ki arkadaşınla mortal combata bitirmecesine. bi o giriyo, o yanınca bi sen. yukardan zıpla tekme geri zıpla. yukardan tekme geri zıpla. bitircem diye böyle de kaçak oynamaktasın subzeroyla. sonra bi el hissedersin kulağında, tam da finish him vakti gelmiş ama o sırada baba gelmiş sana yapıcak finish himi haberin yok. "noluyo lan!" diye gözü çevirirsin yana ki baba sinirli bi halde almış senin kulağı eline yüzüne bakıyor. bi süre öyle bakar bişi de demez ama el de kulaktan çekilmez. sonra "yürü hadi" der dışarı göstererek. içinden "yaa jetonum kaldı tam da bitiyodu" diyesin gelir ama yemez çıkarsın. kös kös eve gidersin. bi nasihat bi nutuk sonra ne işin varda senin orlarda. gitme öyle yerlere. parasını vereyim git fame city de oyna oynıcaksan. sevmiyorum ben o salonları der. tamam dersin ama bilirsin ki yalan tutamıcaksın kendini.
    bunun daha kötüsü ise babanın seni atari salonunda basması ama pencereden seni görüp eve geri gitmesi ve sen eve gelince nerdeydin sorusuna "ahmetcanlar" diye cevap verdiğinde "öyle mi? gel bakalım naptnız ahmetcanlarda? bi anlat bakalım!!" diye manalı manalı konuşmasıdır. işte o anda "hassiktir lan. görmüş galiba. offf sıçtık " dersin. teey teeey ne günlerdi beeee
  • -abi geçeyim mi?
    +ne abisi lan eşşek sıpası. babayla böyle mi konuşuyon sen!
    -hassiktir gene yakalandık!
    +bırak şimdi nasıl geçicem bu butcher mı ne diyo. yedi bitirdi maaşı şerefsiz.
  • (bkz: babality)
  • ertesi gün fen bilgisi sınavı* olması ve babanın da kimya mühendisi olması gibi şartlar sağlandığında tadından yenmeyecek bir olaydır.atari salonu alışkanlığını bitirmişliği vardır.
hesabın var mı? giriş yap