hesabın var mı? giriş yap

  • dünyaya bir benzeri daha gelmeyecek olan, 1960 yılı dünya satranç şampiyonu. zamanının; kuru, zevksiz ve beraberliklerin çoğaldığı bir dönemde deprem etkisi yaratmıştır. tal; jose raul capablanca ve samuel reshevsky gibi doğuştan gelen bir satranç yeteneğine sahip değildi; fakat tal'in daha önemli silahları vardı: hayalgücü ve çalışmak. bu iki silah, tal'i satranç tarihinde daha önce görülmemiş kadar kısa bir zaman diliminde, önce büyük usta daha sonra ise dünya satranç şampiyonu yapar. satranç tahtaları; kasparov, carlsen ve kramnik gibi elli tane daha şampiyon görür; lakin bir tane daha tal göremeyecektir. saldırgan oyun karakteri, hemen her oyunundaki ateşlilik, kombinezonlarındaki zenginlik, beklenmedik taktik hamleleri, fedaları... bu yüzden riga sihirbazı, bu yüzden şampiyonluğu elinde en kısa süre tutan dünya şampiyonu olsa bile, dünya şampiyonu olarak ölen alekhine'den daha öte ve daha ziyadedir.

  • lan arkadaş millet iş görüşmesi için geldiği şehirde direkt sanat camiyasıyla temasa geçiyor, kavga ediyor, saman ye doymazsan beni ye tarzı tartışmalara giriyor. bize de düşe düşe saat satan zenciler düşüyor. oğlum bu hayata bir sıfır yenik başlamışız ötesi yok.

  • birbirlerine ilk kez açılma kısmı merak uyandıran görüntülerdir.

    - gıyas iyi adamsın sen.
    - sende öyle.
    - gerçekten iyi duygular besliyorum sana.
    - yüksünme.de hele.
    - bilemedim, sarılasım öpesim geldi, döşüme basasım..

  • (bkz: #155451204)

    ben satıcıya bütün detayları sordum ev alırken. duvarı, camları, tesisatı, temeli...sordum ama adamın dediklerinden hiçbir şey anlamayacağımı bilerek sordum. bir umut belki bir şey bildiğimi sanır da beni kazıklamaz diye. anlattılar da anlattılar, doğal olarak ben hiçbir şey anlamadım. debe entrisindeki teknik terimleri anlamadığım gibi.
    hayır, araştırsan da öğrenemiyorsun. bir internet sitesinde başka bir şey diyor, diğer sitede başka bir şey. standardı bulmak samanlıkta iğne aramak gibi.

    alıcıyı kazıklamak o kadar kolay ki. bir müteahhit, inşaatında yazarın dediklerini yapmadığı halde ben sorduğumda yapmış gibi anlatsa ben gerçekten yapıp yapmadığını nereden bileceğim? "arada argon gazlı double cam" kullandım dese, falanca izolasyon malzemesi kullandım dese bunu doğrulamak için yapabileceğim hiçbir şey yok ki. projeyi alıp baksam ondan da anlamayacağım.

    satıcı ahlaklı olacak, satıcı. alıcı bilemez. keşke cümlenin burasına bir virgül atıp "bilmesi de gerekmez" de diyebilsem. ama bu ülkede bunu diyemiyorum. kazıklanmamak için her bok hakkında bir miktar bilgimizin olması şart gibi bir şey.

    en basitinden, lastikçiye gidiyorum; "fren balataları bitmiş, teker oluk derinliği bilmem kaç olmuş, değişmesi lazım" diyor. ben şimdi balataların gerçekten bitip bitmediğini nereden bileceğim? tekerlerin değişim zamanın gelip gelmediğini nasıl anlayacağım? lastikçiye giden herkes tekerler, balatalar, jantlar hakkında araştırma yaparak mı gitmeli?

    yazar güzel demiş ama, ahlaksız bir müteahhidin bir alıcıyı kandırması kadar kolay bir şey yok. buna engel olması gereken de devlet.
    devlet, alıcı her halt hakkında bilgi sahibi olmak zorunda kalmasın diye var. standart belirleyecek, denetleyecek, uymayanlara ağır cezalar getirecek. toplumun azımsanmayacak bir kısmının ahlaki ve vicdani yetmezlik yaşadığı bir yerde en ufak detaylara bile standart getirecek. "yalıtımı şu malzemeyle yapacaksın, şu kadar kat izolasyon yapacaksın, boyanın şu özellikleri olacak, temel şöyle olmak zorunda... her aşamasını gelip denetleyeceğim" diyecek.

    devlet bunları demediği için de alıcılar müteahhitlerin insafına kalıyor işte. benimki boş istek biliyorum. bırak evi, daha araba piyasası kara borsacıların elinde. arabaların ikinci elinin, sıfır fiyatını geçtiği ülkede kurduğum hayallere bak benim de.

  • maçı izlerken 6 yaşındaki kızım geldi ve baba kırmızılar tombul o yüzden koşamıyorlar değil mi dedi, başka yorum yok.