hesabın var mı? giriş yap

  • milletin kolu bacağı koparken bazılarının buna tanıklık etmeyi rahatsızlık olarak görenleri göstermiştir.

    millet ölüyor sayın gerizekalı. sen de fotosunu görmekten mi rahatsızlık duyuyorsun?
    ilgili sayfalara girme ve o yalan hayatına devam et madem.

    burada gelip baktığın şeyler hakkında ne ağlıyorsun?

  • "matkap var mı hüseyin abi sende" diye sordum bundan 5-6 ay önce bizim apatman görevlisine, herif "yoo neden olsun ki" diye cevap verdi. kalakaldım öylece. haklı tabii adam.

  • "çok ürpertici"
    "aman allah'ım ben de uyuyamadım."
    "sevgilimin de başına gelmiş."
    "ninem de uyuyamamış" yorumlarının yazıldığı durum.

    arkadaş iyi misiniz siz? buna bu kadar anlam yüklerken gerçekten ciddi ve samimi misiniz? şaka mı la bu?şu an ben buraya "22 ağustos günü başımın ağrıması" diye başlık açsam en az 3000 kişi "benim de başım ağrıdı, alla alla" diye entry girer.
    kendinize gelin.rahat olun.civarda olun.

  • 1977'liyim. 90'larda ben çocukken, kemal sunal'a gülenlere entelektüel düzeyleri yüksek insanlar hor bakardı. eşekoğlu eşşek demesine gülen cahiller falan denirdi. biraz sosyoekonomik düzeyi yüksek insanlar izlese bile gizlerdi bunu.
    tespit yüzde yüz haklı. o dönemleri yaşayan bilir. tam olarak şu an recep ivedik karakterine gülenlere yapılan muamelenin tümü ile aynısı yapılırdı.

    mesela 90'lar popu için, nerede eski cem karacalar nil buraklar nilüferler, nerde bu ibişler, bunlar hep sabun köpüğü denir, nefret kusulurdu. şimdi youtube yorumlarına girip bakıyorum 90'lar popunun ''hey be ne günlerdi, bir de şimdiki rezillere bak'' falan yazılmış hep.

    ya da tarkan o meşhur kareli pantolonuyla kıl oldum abi klibini yaptığında şu anda aleyna tilki için ne duyuyorsam su damlası gibi birebir aynı şeyleri duyardım.

    bu devran hep böyle , yıllandıkça kıymete biniyor sanırım bazı şeyler.

    doğu toplumları daha gerofilik(yaşlı sevici) ve nostaljik oluyorlar kültürel olarak. yeni olandan bir tiksinme, hep geriye doğru bakış var bu topraklarda. bu toplumlarda başarıdan ziyade kıdem, yıl, nicelik önemlidir ve saygı duyulur. mesela bir mekanik ustası işini iyi yaptığı ile değil, uzun yıllardır bu işi yapıyor olması ile daha çok övülür.

    facebook'un sahibi zuckerberg'in bir röportajını izlemiştim. facebook arayüzünde yaptıkları her değişiklik ortadoğu ve asya'da hemen kullanıcı kaybına yol açarken, batı medeniyetinde her yenilik, yeni müşteri getiriyormuş.

    statükocu toplumuz. hep geçmişe özlemle yaşıyoruz. değişiklikler ve yeni olan her şey hemen bir öfke getiriyor yanında.

    uzun zamandır ekşide okuduğum en doğru tespit.

  • konu erkek ise gerekli olmayan tanışma yöntemidir.

    bir erkek sizi gördüğü zaman durmadan bakıyorsa bilin ki o bir apaçidir. ya saçma bir nedenle (pardon bağyan ateşiniz var mı? saat kaç vs) muhabbet etmeye çalışır yada bir süre sonra gider.
    kaçın ve oradan uzaklaşın!

    bir erkek sizi gördüğü zaman hafif gülümsüyor, fark etmeden bakıyor ise o bir ekşi sözlük yazarıdır. sizden bir hafif gülümseme almadan harekete geçmez ve yaratıcı bir cümle ile tanışmaya çalışır.
    boynunuza fularınızı takın ve ona hafifçe gülümseyin. ilişkiniz başlayacaktır.

    bir erkek sizi gördüğü zaman ortadan kaybolmuşsa ve etraf sessizse bilin ki o bir çapkındır, kadın avcısıdır.
    merak etmeyin o sizi mutlaka bulur!

  • --- spoiler ---

    çubuklu bok gibi olmuş.

    --- spoiler ---

    niye abi? niye bok gibi olmuş. nesi bok gibi mesela? çubuk mu yok? çubuklar yamuk mu? kalın mı ince mi? ne bekliyorsun çubuklu formadan beklentin nedir? normal çubuklu forma lan işte. güzel ve sade olmuş formalar, ben bir falso göremiyorum.

  • adam en ünlü olduğu zaman 18 ay askerlik yapmış daha ne yapsın lan?

    edit:
    bolca miktarda mesaj alıyorum genelde yaşı yetmeyen yazar yahut çaylaklardan;
    askere 2000- 2001 yılında gitmiştir. o yıla kadar 1200'ün üzerinde gösteriye türkiye, avrupa ve amerika'da çıkmıştır.
    senaryosunu da yazdığı her şey çok güzel olacak filminde 1998 yılında başrol oynamış ve film o zaman 1.8 milyon izlenmiştir.(yurtiçi ve yurtdışı) reklamlar, star tv'de yayınlanan gösterileri vs. vs. yani en aktif döneminde 18 ay, er olarak yapmıştır askerliği.

    aynı dönemde askerlik yapması beklenen ve ünlü olan tarkan ise çeşitli yollardan askerlikten kaçmış ve bedelli açıklanınca da o şekilde yırtmıştır.

    bu entry bedelli yapanları kötülemek için yazılmamıştır, cem yılmaz'ın kendisi de gösterilerinde bedelli olsaydı yapacağını söylemiştir.

    edit 2:
    cemcim gösteri için vip bilet 2 kişilik olsun cnm, optm by!

    edit 3: cem çok cimrisin olm lan

  • adam kızların açığını bulmuş.

    başlık: aşık olup açılamayanlar panpalar gelin lan

    entry: alın size fırsat...

    kıza gidiyosunuz ve şöyle diyorsunuz :

    s - sensin amk
    k - kız

    s : sana bi soru sorabilir miyim ?
    k : tabi
    s : eğer sana sevgilim olur musun diye sorsam vereceğin cevapla bu soruya vereceğin cevap aynı mı olurdu ?

    hadi amk koşun açılın

  • anne kuşlar neden yavrularının dışkılarını yer?

    bazı kuş türleri, "dışkı kesesiyle beslenme" adı verilen bir davranış sergilerler. bu davranış, anne kuşları, yavrularının dışkısını yiyormuş gibi gösterse de asıl amaç farklıdır. dışkı kesesiyle besleme, birçok kuş ebeveyni tarafından yuvalama alanlarını temiz tutmak ve yavrularını yırtıcı hayvanlardan korumak için kullanılan bir yöntemdir.

    yavru kuşlar çok küçük olduklarından kendi başlarına dışkılama yapamazlar. bunun yerine atıkları, ebeveynlerinin beslendikten sonra üretmelerine yardımcı olduğu "dışkı kesesi" adı verilen bir mukoza zarında tutulur. bir nevi bebek bezi. bu kese, atıkları çevreler ve yuvayı nispeten temiz tutar. yuvada atık birikmesini önlemek için ebeveyn kuşlar dışkı keselerini dikkatlice toplayacak ve bunları atmak üzere yuva alanından uzaklaştırırlar.

    dolayısıyla, ebeveyn kuşların görünüşte yavrularının atıklarını yeme eylemi aslında yuvanın kokusunu potansiyel yırtıcı hayvanlardan uzaklaştırmanın bir yoludur. yuva ortamını nispeten hijyenik ve güvenli tutarak yavruların hayatta kalma şansını artırmaya yardımcı olan bir stratejidir.

    audubon.org

  • gaudinin binanın yapımında kullandığı malzeme**, güneş ışığını ve bilumum kiri pisi emen bi malzeme olduğundan, zamanla kararma özelliğine sahiptir, bu sebeple ilk başta yapılan bölümlerle sonradan eklenen kısımlar arasında belirgin bir renk farkı vardır. gaudi, zamanında bu özelliğini sallamamıştır büyük ihtimalle çünkü binayı boyamayı düşünüyormuş kendisi. farklılığın diğer bi sebebi de, gaudinin başka malzeme kullanma lüksünün zamanında olmamasıdır. (bkz: maliyet). söylendiğine göre, kendisi gelecek nesillerin daha sağlam, yeni teknoloji malzemelerle binayı güçlendireceklerini söylemiştir. bu sebeple günümüzde granit başta olmak üzere çeşitli malzemelerle tamamlanmaktadır yapı.
    la sagrada familia kilise, katedral falan değildir, tapınaktır. en yüksek kulesinin 170 metre olması planlanmıştır, ancak gaudinin orijinal planında bu kuleyi camdan yapmak olduğundan, halen bu probleme bir çözüm aranmaktadır. şeffaf, dayanıklı ve cam gibi kırılmayacak madde bulunduğu anda yapılmaya başlayacağı söylenir ancak henüz daha bilemiyorlarmış ne yapacaklarını. bu en yüksek kulenin ucunda devasa bir haç olacakmış ve geceleri denizden bir fener gibi görünecek ve gemilere yönlerini bulmada yardımcı olacakmış*. gaudinin "hanging model" adıyla hazırladığı, yer çekimi ve ağırlık noktası gibi fiziksel olgularla binaların sağlamlığını, konstrüktif özelliklerini anlamada yardımcı olan, baş aşağı duran model, genellikle zincirlerin ve ağırlıkların kombinasyonu ile hazırlanır. modelin normal halini görmek için asılı duran modelin altına eğimli bir ayna koymak yeterli olur. "modernista" akımının babası olan gaudi, la sagrada familia ile harikulade bir iş çıkarmıştır ancak la pedrera'nın inceliği ve bütünlüğünü* taşımaz.
    binanın diğer bir özelliği de, katalanların kesinlikle türk olduğunu kanıtlamasıdır. şöyle ki, bahsi geçen yapının hemen altından hızlı tren geçirmeye karar veren katalan yetkililer, koca barselonanın başka yerini bulamamışlar, illa ki para basan, dünyanın en ünlü şantiyesinin altından geçirmeye karar vermişler. halkın tepkisini çeken bu karar, yetkililerce "bizce hiçbi zararı yok, şahane olucak bak valla" şeklinde geçiştirilmeye çalışılmaktaymış. işi üslenen şirketin başka projelerde yaptığı 2 tünel girişiminin daha kullanılmadan yıkılmış olması, halkın tepkisine kabartma tozu eklemiştir. ancak, katalanların türk olduğunu söylememin tek nedeni bu değil. sagrada familia'yı, anlaşılan o ki, fazla benimseyememiş katalan yetkililer, zamanında tapınak alanına dahil olan bölgeye "hayatta bitmez lan bu, ahaha tipe bak" türevinde yaklaşımlarıyla kaçak bina yapımına izin vermiştir. kayıtlarda park olarak geçen bölgede her yer bina doludur şu an. ancak azimli bir grup inanan, yapı bittiğinde (!), *sol taraftaki binaların yıkılacağını, onların yerine orda şukela bir glory facade yükseleceğini düşünmektedir.*
    gidip de kulelere tırmak isteyenlere tavsiye, passion facade tarafından kasmayın, gidin nativity facadein yanındaki asansöre, yarısı kadar bir bekleme süresi oluyor. ayrıca turla gitmemişseniz, ve bir rehber istiyorsanız, sakın ola ki tapınağın sunduğu rehberli tur olayına girmeyin, gidin bankodan autoguide alın paşa paşa, kat kat fazla bilgi aldığınız gibi, tura katılan abuk insanlarla da iletişime girmek zorunda kalmazsınız. zira rehberli turda, rehberiniz passion facade, nativity facade ve iç tasarım hakkında genel bilgi verdikten sonra sizi şutlayacak, müzeyi gezdirmeyecek ve birçok ayrıntıyı da anlatmayacaktır. son olarak, eski de olsa bir öğrenci kartınız varsa (üzerinde tarih olmamak kaydıyla) her türlü giriş ücretinin neredeyse yarısını ödemek gibi bir ayrıcalığınız oluyor.

  • ülkemizde günümüz müziğini nasıl buluyorsunuz?

    "her şey bambaşka ve pırıl pırıl olabilirdi. hayatımız, sanatımız, ilişkilerimiz, sokaklarımız, doğamız, sahillerimiz, eğitim sistemimiz, siyasetimiz, maalesef giderek bir batağa saplandı. oysa yüz yıl önce geleceğin ufkuna bir gökkuşağı çizilmişti. gerilemeyi ilerleme diye topluma zerk eden zihniyet, türlü karalamalarla gerçekleri ekseninden kaydırarak, kendi ufukları kadar bir gelecek çizmeye başladılar. güzellikler karartıldığı için, insanlar yetinmeyi öğrendi. o yüzden bazı istisnalar dışında, artık bütün kavramlar sahtedir. bu kıyamet ortamında mucizevi bir şekilde yetişen aydınlık fikirli insanlar ve onların çağdaş eserleri, çölde açan çiçekler gibi."

    (2017 yılı son röportajından)