hesabın var mı? giriş yap

  • matematik bilmeyen suserları saptamamızı sağlayan dandik pizza dükkanları zinciri.

    bakın arkadaşlar temelden alıyorum 1>0, 2>1, 3>2,....... 32>30 .....

    yani neymiş "otuz dakikada pizzanızı getiriyoruz, getiremezsek pizzanız bizden." diyen bir kurum 32 dakikada getirdiği pizzayı ödemek zorundadır. bu kadar basit.

    şunu da not düşeyim kayda geçsin: son beş siparişimin hiçbirinde 45 dakikanın altında elime pizzam ulaşmadı. her seferinde aynı bahane "sistemdeki adresiniz yanlış görünüyor 10 dakikadır evinizi arıyorum." hemen laptop'u kapıp "bak güzel kardeşim bu site yemeksepeti.com size sipariş verdiğim site. bu da kayıtlı adresim. hata var mı? tarif açık mı? sorun benim adres kaydımda değil, sorun sizin bana abuk subuk promosyon postaları göndermek için adresimi eski haliyle kaydeden sisteminizde." dediğim zaman da ık mık deyip kaçıyorlar.

    yok iki dakkadan ne olurmuş, yok zart zurtmuş... 2 liradan ne olur her siparişi 2 lira eksik ödeyek mi?

  • ben hayatımda bir siyasinin bu kadar aleni bir şekilde hakaret ettiğini görmedim. fena tazminat öder. altılı masanın tepkisini merak ediyorum. çünkü üslup inanılmaz kötü.

  • ah çıkmış 2 mekanın. sevindim.

    mekanlardan birisi, 4 arkadaştık... 3 kişi kalktı bi kaç bişey içip. ben de son bi bira içeyim gitmeden dedim. sipariş verdim. abi bugün cumartesi, diğer arkadaşların gelmeyecekse veremem dediler. içip kalkıcam dedim. birayı verelim yolda iç mekanda tek oturamazsın dedi..

    daha önce de benzerini diğeri yapmıştı bir başka cumartesi. yine eve dönerken bi bira içeyim 10dk dedim. bana sokağın aşağısında bi boşluk gösterdi. orda ayakta içer misin demişti.

    umarım açılmaz hiç biri diyorum.
    sevgiler.

  • aids, bilmemne über güçlerin silah olarak üretip de tam başarılı olmayan mikrobu falan değildir, aids in tedavisi yıllardır bulunamıyor bunda ilaç firmalarının etkisi falan var da değildir.

    kısaca, milyon dezenformasyon hastalığıdır.

    1) aids biyolojik silah olarak geliştirilirken labovatuardan sızmış başarısız bir silahtır.

    hayır. aids, maymunlarda (şempanze)lerde var olan bir mikroptu. bunu hayvanları avlayıp yiyen kişiler tarafınca, bu hayvanları avlarken yaralanmalarından sızdığı, buradan da insanlara geçtiği, buradan haiti-jamaika gibi bölgelere yayıldığı ve amerikaya geçtiği tahmin ediliyor. bunların hepsinin olasılık olarak gerçekleşmesi birkaç onyıl olduğu gibi yüzyılları da bulmuş olabilir.

    doğada virüsler hala mutasyona uğruyor ve bizim bilmediğimiz ileriki tarihlerde yenileri de çıkabilir. aids de bunlardan biriydi.

    2) aids, ilaç şirketlerinin zengin olması için çözümü kasten bulunamayan hastalıktır.

    hayır. aids, kendini replike ederken replikasyonu tekrar kontrol eden enzimi üreten dna dizilişinden yoksun bir virüstür. dolayısı ile aids, kendini replike ettiğinde 1den 100e kadar baz hatası verir. kısacası aids bir tür grip virüsü gibidir, sürekli evrimleşir. bundan dolayı ilaç şirketleri büyük yatırımlar yapıp karşılığında bir hiç almak istemezler. bunun yerinde anti-viral ilaçlara kasar, klasik aşı geliştirme metotları ile uğraşmaktansa özel tedavi metotları üzerinde çalışırlar.

    ayrıca, aids hastalarının çoğu afrikalı ve doğu avrupalı fakirlerdir ki bunların alım güçleri bu ilaçlara yetmez. aids epidemik bir hastalık da olmadığından sadece kuzey amerikalı ve avrupalı yüzbinküsür hastadan gelir peşine koşmaz.

    3) aids e bağışıklık kazanan insanlar var, onlardan biri de biz olabiliriz?

    hayır. hiv virüsü t hücrelerinde üzerinde özel bir tür proteine tutunur. bu protein bazı şanslı kişilerde bulunmaz, dolayısı ile hiv t hücresini enfekte edemez. yani savaşarak değil, bir tür imkansızlıktan ötürü hiv bu insanları enfekte edemez.

    4) hiv öldürür.

    hayır. hiv eğer aids safhasına ulaşılmazsa kontrol altına tutulabilir. hiv kanda belirtilen düzeyin üstüne çıkmadıkça aids oluşmaz. bu da hastanın teoride çok uzun yaşamasına el verir.

  • bir şeyler düşündükten sonra bir de bakarsınız ki aslında kitap okuyorsunuz ve o sayfadaki hiçbir şeyi anlamamışsınız.

  • tekstil dünyası ve markalar konulu gündelik yaşam sohbetlerinin ayrılmaz bir parçası olan haykırış. "gucci, versace, roberto cavalli bunlar hep bursa'dan alıyorlar ipliği" gibi sohbetlere ek olarak "misal tommy hilfiger... burda pahalı ama abd'de zencilerin üstündeymiş. çöp toplayan adam bile giyiyormuş abi" şeklindeki uyarıları duymadım diyen insan ebedi mutluluğu ve huzuru şu yalan dünyada bulmuş demektir. inşallah bir gün bizim de moda sektörümüz gelişir de lc waikiki'yi bir barak obama ve karısının üstünde, terlikilerini de çocuklarının ayaklarında görürüz. oscar töreni öncesinde brad pitt'le ancelina coli'ye "çok şıksınız. tasarımcınız kim?" dendiğinde nur yerlitaş cevabını duyarız. grammy ödül töreninde "çok şıksın keti" diyen muhabire keti peri'nin "şıkım çünkü bir türk markası olan seçil'den giyiyorum, ayakkabıları da kızılay'daki kimlik mağazasından aldım" dediğini işitiriz. inşallah göreceğiz bu günleri de. inanmak istiyorum.