hesabın var mı? giriş yap

  • şimdi bu çözünürlük işlerini meslek edinmiş biri olarak "aradaki fark" kavramını bir de ben irdeleyeyim:

    görsel bir medyanın hazırlanması gereken çözünürlük, izlenme mesafesi ile doğrudan orantılıdır. örneğin, yakın mesafeden yani en fazla 1-2 metre uzaktan görülecek bir görsel medya hazırlıyorsanız, bunun olabildiğince yüksek çözünürlükte üretilmesi kaçınılmazdır. fakat mesafe büyüdükçe, insan gözünün ayırma gücü de orantılı olarak azaldığı için, daha uzaktan izlenecek medyaların yüksek çözünürlükte hazırlanması anlamsızlaşır.

    32-40 inç genişliğinde, 1280*720 çözünürlükte bir televizyonda oynayan filmi, 5 metre mesafeden izlediğinizde bunun dvd mi, yoksa hd yayın mı olduğunu anlamanız mümkün değildir. bu farkı anlayabilmeniz için ya televizyonun 70 inç olması, ya da siz televizyona iki metre daha yakınlaşmanız gerekir.

    daha bilinen bir örnek verelim:

    eğer kaliteli bir dergi üzerindeki fotoğrafa dikkatle bakarsınız, fotoğrafın çok küçük noktalardan oluştuğunu farkedersiniz. bu noktaların sayısı, dergiye bakılan mesafeden (30-50 cm) yeterli netliği yakalayabilmek adına inç karede 288 veya 300 adettir. aksi takdirde, daha az nokta kullanılırsa (çözünürlük düşerse) dergide göreceğiniz fotoğrafların da kalitesi düşer (bkz: gazete).

    fakat aynı fotoğrafı, 3-10 metre uzaktan bakılması gereken 70x100'lük bir poster haline getirmek isterseniz, yüksek çözünürlükte baskı yapmanız anlamsızlaşır. bu nedenle poster baskılarının hemen tümü inç başına 300 değil de 100-150 noktadan oluşur. bu postere 3 metre mesafeden baktığınızda, dergideki ile aynı kalitede görürsünüz. oysa, çözünürlük yarı yarıya düşmüştür fakat bunu algılayamazsınız.

    aynı fotoğrafı daha da büyütüp 7x10 metrelik dev bir poster haline getirdiğinizde ise kullanmanız gereken nokta sayısı dramatik bir biçimde azalır. çünkü bu boyutta bir fotoğrafa "bakılması gereken" mesafe 10 metrenin üzerine çıkar. dolayısıyla inç başına 15-30 nokta yeter de artar bile. bu dev postere de 10-15 metre mesafeden baktığınızda dergideki baskı kalitesiyle arasında fark olmadığını görürsünüz. çözünürlük neredeyse 1/10 oranında düşmüş olmasına rağmen gözünüz bunu ayırd edemez.

    evinizdeki televizyon 32-42 inç civarındaysa ve siz bu televizyonu yaklaşık 5 metre mesafeden izliyorsanız blu-ray dvd farkını ayırd edemezsiniz. ya televizyonunuza biraz daha yaklaşın, ya da 50 inç'ten daha büyük bir televizyon alın.

    haaa "saçmalama, arada bariz fark var ve görülüyor" diyorsanız, bu benim haksız olduğumu değil, sizin gözlerinizin ayırma gücünün normal insanlardan çok daha iyi olduğunu gösterir.

  • bu sahsin gecirdigi operasyonlari, zihinselliginin ve duygusal durumunun bir parcasi olarak yorumlamak gerek. bir insan neden uzayliya benzemek ister. bunun herhangi bir objeyi/nesneyi idealize etmekten, model almaktan cok daha baska anlamlari olsa gerek. uzayli olmak; insanlara, topluma, dunyaya, en cok da kendine yabanci olma arzusu bilindisi bir motivasyon olarak gorulebilir.

    gecirdigi bu operasyonlari, 17 yasindaki bir adolesanin kimlik arayisinin bir parcasi olarak da nitelendirebiliriz. nitekim, su anda da 22 yasinda imis. yani hala bir adolesandan bahsediyoruz. belki de hicbir seye benzeyene kadar, hicbiri olana kadar, bir hic olana kadar surdurecek bu eylemi.

    yargilamadan once, icinde bulundugu aileyi, anne ve babayla (eger varsa) kurdugu iliskiyi bir incelemek gerek. benzer durum aslinda x'e benzemeye calisan (barbie'ye, kardashian'a) tum adolesanlar icin de gecerli. kimliginden, varligindan nasil bir rahatsizlik duyuyor ki bambaska bir kimlige burunmek istiyor? birey olma sorumlulugu mu agir geliyor, ailenin cocuk uzerinde kurdugu agir bir baski/beklenti mi var? bir istismar/ihmal yasantisi mi var? birilerinden/bir seylerden intikam almak mi isiyor? bu cocuk neyi kompanse etmeye calisiyor?

    bu sorulara yanit alindigi olcude aciklanabilecek bir durum. benzer arayislarin ergenlik donemine denk gelmesi tesaduf olmamali. uygun zaman ve sekilde mudahale edilirse ilerleyen yillarda kuvvetle muhtemel yasayacagi kisilik bozuklugunun da onune gecilmis olur ama su saatten sonra artik cok gecmis gibi geliyor. yitip giden onlarca cocuktan/ergenden biri olmus bile.

  • başlık "türk vatandaşlarının büyük çoğunluğunun rus roman karakterine dönüşmesi" olacaktı fakat karakter sınırı engel oldu.

    dışarıdan kendimize bakınca gogol'un "palto" kitabındaki akakiyeviç gibi palto almak için para biriktirir olduk.

    bugün sizi soğuktan düzgün şekilde koruyacak en dandik ceket 1500-2000tl

    bu ceket fiyatı gerçek insanlar ve kendini insan gibi hissedenler için. kendine her şeyi reva gören cahil zihniyet için 100tl ye de var.

    bu başlık kendine değer ve önem veren gerçek insanlar adına açıldığı için trollerin doluşmasına gerek yok. geçip şu fiyata da mont var demeyin.

    doğalgaz zamları yüzünden her sabah raskolnikov gibi titreyerek uyanmamıza da az kaldı. raskolnikov ile bir diğer özelliğimiz ise iki kesiminde beş kuruş parasının olmaması.

    tolstoy'un “insan ne ile yaşar” kitabındaki bir bölümde 2 dönüm fazla arazi alacağım diye gün boyu yürüyüp yorgunluktan ölen şark kurnazı köylüye ne demeli? siz bu karakterde kimi görüyorsunuz?

    yüzlerce roman karakteri sığabilir bu başlığa benim aklıma bu üçü geldi.

    umarım sofie'nin dünyasındaki gibi bir kaç sene sonra gerçekten bir kitap içinde yaşadığımı öğrenmem.

    edit:imla

  • hayalini kurdugum tim.

    tamamen gonullu olarak bir sosyal platformda orgutlenip, edebiyattan bilime kadar, turkcesi olmayan bircok sayfayi turkceye cevirebiliriz,

    bunun icin hem vakti, motivasyonu olan arkadaslarin varligina eminim, biz yapmazsak kim yapacak ki bunu?

    hem bir sosyal sorumluluk projesi, hem turkceye hizmet, hemde genel kulturun artmasi adina guzel bir girisim.

    ben kendimce, sayfalari kisa kisa ceviriyorum, en azindan wikipedianin sol frameinde turkce gorunsun diye, ama bir elin nesi var? bugune bugun 2000 kisi 5 er sayfa cevirse 10.000 sayfa yapar ki, inanilmaz bir gelisim,

    belki wikipedianin turk modlariylada entegre calismak gerekiyor, uzerine dusecek arkadaslari tesvik icin herseyi yapmaya hazirim, kalabaliklastikca motivasyonumuz da artacak.

    ----------------

    edit:

    evet arkadaslar, sayenizde hem katilim cok fazla, hemde isteklilik, hepinize tesekkur ederim, oncelikle bir facebook grubu altinda toplaniyoruz,

    bu grupta hem kim ne ceviri yapmis onu paylasacagiz, hemde talep ettigimiz, imece usulu ile cevirecegimiz sayfalari belirliyoruz,

    bu gruba katilin, daha sonra kapali gruba donusturulecek.

    ayrica google docs sayfasinda da toplaniyoruz, hangi yol sizin icin daha verimliyse katilmaniz yeterli,

    illa ingilizce ceviri degil, herhangi bir turkce ansiklopediden 2 sayfa aktarsaniz bile cok verimli, dil bilmenize gerek yok,

    oncelikli amacimiz, wikipediadaki turkce madde sayisini artirmak.

    ilginize cok tesekkurler.

  • recep reis'e 10-15 milyar dolar fişeklesinler, verir bence.

    tanım editi: "ben de moskovayı talep ediyorum. yani?" tadında bir haber

    ek: milyonlarca mülteciyi "resmi olarak kabul ettiği bir şekilde" para karşılığı ülkesine yığan adam için söylenen sözü hakaret sayanları da gördük şükür.