hesabın var mı? giriş yap

  • bir yanda fenerbahçe'nin futbol takımına bakıyorsun şampiyonlar liginde final oynasa rakip takımı tutarsın o derece antipatik. bir yanda bu basket takımına bakıyorsun. kenarda büyük ve saygılı bir adam var. mücadele eden, çalışan ama hiç rakibine çirkeflik yapmayan sadece basketbol oynamaya çalışan bir ekip var. sadece takımını destekleyen ona buna parmak sallamayan, saldırmayan bir yönetim var. ( o da son yıllarda) maç oynanırken yalnızca takımını destekleyen, başka takımlara sataşmayan düzgün bir taraftar var. yıllardır bu noktaya gelebilmek için yapılan bir planlama, çaba var. şimdi böyle bir takım varsa rakip de olsa sonuna kadar desteklenir. kendi takımın şampiyon olmuş gibi sevinilir.
    bu başarıyı küçümseyen kim varsa ya fanatiklikten gözü dönmüş bir karakterdir ya da basketbolla ilgili en ufak bir bilgisi yoktur.

    not: bjk

  • üzerinde pek düşünülmez ama bu gerçektir. çünkü bir yavşağı astronot yapmazlar. astronot olduktan sonra yavşaklaşanlara da anında yol verirler. böyledir bu. şansı yaver giden bir yavşak her şey olabilir. polis olur, hakim olur, hatta bakan, başbakan bile olur. ama bir yavşak asla astronot olamaz. pilot da olur mesela. ama yörüngeye çıkacak adam yavşak olamaz.

    2003 yılında, astronot olmaya çok yaklaşmıştım. ama olmadı. seçmeleri geçemeyince, astronotluğun kitabını yazmış olan babam hemen sordu; bi yavşaklığını mı gördüler? hayır, dedim babama, 29 cm ile boydan kaybettim. "neyse, yavşaklık nedeniyle elenmekten iyidir." diyerek teselli etti beni...

  • hayir efendim bitaksi ile %100 alakasi olan olaydir. burada anlatilanlara gore bu adam katil ruhlu, sapik bir herif. boyle tipleri uygulamadan ayiklamak bitaksinin gorevi.polisin vurdumduymazligi da sasirtmadi. illa birinin olmesi mi gerek?

  • "zor zamanlar yaşıyorum, ağır sınavlardan geçiyorum. bu günler bittiğinde, sularım durulduğunda, dengemi bulduğumda, huzuruma kavuştuğumda geleceksen eğer, gelme. ben o gün, daha güçlü, daha katı, bir dağ gibi kıpırtısız ve heybetli olacağım. oysa şefkate bugün ihtiyacım var."

    edit: söz şahsıma aittir.

  • kar ettirebilecek bir eylemdir.

    şimdi bir baktım, imax salonlarındaki cihaz 60.000 lümenmiş. benim evdeki cihazım 2300 lümen gücünde ışık veriyor. dolayısıyla 25 kat daha güçlü bir ampulden bahsediyoruz.

    nette baktım, panasonic'in 300k usd olan bir cihazı var 50 bin lümen. lambası "orta parlaklıkta" kullanılırsa 20 bin saatte değişmesi öneriliyor. değişim ücreti 6 bin usd.

    cinemaximum'un 848 salonu var. bir salonda ortalama 15 saat bir cihaz çalışıyordur. buna göre 1300 günde bir lamba değişimi lazım. yani 4 yılda bir. 848 salon*6 bin usd/4 yıl*9.5 tl= 12 milyon tl/yıl lamba değişim masrafı. yani ayda belki 1 milyon tl lamba masrafı var demektir. bu lambanın orta parlaklıkta kullanılması halinde çıkacak masraf. eğer ki parlaklık artırılırsa muhtemelen yılda 6 milyon tl/yıl masraf artacaktır.

    özetle parlaklığı düşürmek (orta parlaklıkta kullanmak), lambaları istenen ömürden daha fazla kullanmak, ikinci el lambalar kullanmak vs. benim netten bulduğum cihaz için hesaplarsak yılda belki de 6-8 milyon tl kar ettirecektir. diğer bir konu da en yüksek parlaklıkta 4500 watt enerji yakan bu cihaz en düşükte 1000 watt yakıyor. yani günde 50 kw, 848 salonda 42.400 kw/gün ve yılda 15 milyon kw enerji tüketim farkı çıkıyor. bu da şu anki elektrik fiyatları üzerinden 10 milyon tl tasarruf demektir.

    bunların hepsi tabii ki internette bulduğum verileri manipüle ederek benim ulaştığım sonuçlar. buna göre doğru düzgün bir salon yerine, karartılmış bir ekrandan seyirciye film izletmek 848 salonda yılda en az 20 milyon tl tasarruf sağlar ki bu hesaplama benim internette bulabildiğim cihazlar üzerinden. sinema salonuna uygun daha profesyonel cihazlar belki de daha büyük fark yaratır.