hesabın var mı? giriş yap

  • bu ülkede bedava sik dağıtsan aynısını görürsün.

    edit: sonlara doğru bir çalışan hala plastik çatal vermeye çalışıyor. sal gitsin olm arkadaki amca parçalanmış baklava parçalarını bile eliyle toplayıp ağzına atmaya çalışıyor.

  • iskambil kartlarıyla oynanan bir içki oyunu. 3 ya da daha çok kişiyle oynanır. oynanışı şu şekildedir:
    her oyuncunun önüne aynı blackjack'te olduğu gibi 1'i kapalı 1'i açık olmak üzere 2 adet kart dağıtılır. sonra sırayla ortadan kart çekilir, maksat en yüksek toplamı elde etmektir. kart çekme işlemi, "son kart" denene kadar döner. en yüksek toplamı elde ettiğine inanan oyuncu kartını çekmeden önce "son kart" der. o andan itibaren herkesin kart sayısı eşitlenene (yani tur tamamlanana) değin oyuncular birer kart daha çeker. sonuçta herkes kartlarını açıp sayar (aslar 11, resimliler 10, sayılar da değeri kadar puan eder). puanı en düşük olan önündekini fondipler, eğer "son kart" diyen birinci olamamışsa o da içer.

  • biziz.
    mutsuzuz olm. hep bi arayıştayız, hep bi yarışta.
    amaçsızız. bizi peşinden sürükleyecek bi ideoloji yada hedef yok.
    tatminsiziz. herşeyi denedik, herşeyi tükettik.
    yalnızız. etrafımız kalabalıkken de yalnızız. yalnız hissetmedigimiz tek yer kardeşlerimizle uyuduğumuz odada "susadım" diye uyandığımızda bi bardak suyu koşarak getiren o melekle yaşadığımız zamanlardı.
    kandırıldık. hepimize yalan söylediler. hepimize süperstar olacaksın dediler. şimdi ekşide yazıyoruz.

    ne edebiyat çağına yetiştik ne felsefe çağına. ne savaşı gördük ne büyük buhranı.

    fotoğrafı bile içinde olmak için, oradaydım demek için çekiyoruz. yazık oldu bize be... iyi çocuklardık aslında. ziyan olduk.

    zorunlu edit:
    debe olsun diye yazmadım ama iki yüz küsür defa favlanınca dikkati mi çekti ve diğer entryleri de okudum. fight clup eleştirisi getirenlere; bu sözlükte fight clup taki o sahneyi kimsenin bilmediğini, öylece yutturabileceğimi düşünmeniz enteresan. buna arak yada çakma değil gönderme denir. işin ekstra hazin yanı bildiğimiz en sistem muhalifi eleştirinin de yine bir pop kültür ürünü olan hollywood yapımı bir film olması.

    kandırıldık. hepimize umut vaadeden delikanlı dediler, şimdi ekşi de yazıyoruz.

    ne edebiyat çağına yetiştik ne felsefe çağına. büyük buhran... hani şu gazap üzümleri'ndeki dönem... yaşamadık.
    çarıklarımızı da yemedik.
    mutsuzuz.
    amaçsızız.
    tatminsiziz.
    yalnızız.
    ve dün gece bütün bunların etkisiyle, format falan da takmadan, dilime geldiği gibi yazdım.
    canım sıkıldı şimdi... şu farklı renkte bağcıkları olan converse’lerimi giyeyim de kulağımda kulaklık, aklımda derin düşünceler, hiç dikkat çekmeden, çekmek de istemeden istiklal’de biraz yürüyeyim.

  • kişinin bedensel veya zihinsel olarak normal işlev yapabilmesi için bir maddeye bağımlı olma durumu.

    pek bilimsel olmamakla beraber madde bağımlılığının sebebi, maddenin kısa süreli kullanımından sonra vücudun bu maddeyi kabullenmesi ve sistemin** normal düzeylere gelmek için bu maddeye ihtiyaç duymasıdır.

    örnek vermek gerekirse -ki gerekir, hayatında hiç sigara içmemiş "iffet" ile 10 senedir günde bi paket sigara içen "rıza", sigaranın diğer etkilerini gözardı edersek, metabolik olarak aynıdır. peki iffet'e bir tane sigara içirirsek ne olur? iffet'in kanına nikotin karışmaya başladığı andan itibaren, iffet kendini olağandan çok daha farklı, daha bir güzel hissedecek, beyninde kelebekler uçuşacaktır. fakat iffet'e üç ay boyunca sigara içirirsek, iffet de rıza gibi, metabolizmasının sigara içmediği eski güzel günlerdeki gibi çalışması için, yani o ilk sigarayı içirdiğimiz günden önce normalde hissettiği gibi hissedebilmesi için nikotine ihtiyaç duymaya başlamış olacaktır. kendisi kelebekleri çok sevdiyse de başka maddelere geçiş yapacaktır!*

    daha detaylı örneklemek için kafein'i inceleyelim. (bkz: #9648464)
    kafeini hayatında ilk kez alan bir kişide kafein, beyinde halihazırda bulunan nörotransmiterlerin (sinir iletimini sağlayan madde) yanında ekstra güç olarak işe girişir ki bu, kişinin uyarılması, kendine gelmesi, mayışıklık halinden zınk diye sıyrılması demektir.
    diyelim rıza da her sabahki gibi uyandığı gibi kahvesinin yanında sigarasını yakan kişi olsun. rıza'nın "sabah kalkınca kahve içmeden kendime gelemiyorum abi" demesine sebep, beyinde belli bir düzeyde bulunan nörotransmiterlerin, belli bir süre sonra "eeh kafein yapıyo abi bizim işi, biz o kadar kasmayalım kendimizi" demeye başlayıp, normalden az düzeyde salgılanmaya başlamasıdır. fakat kişi o sabah kahve içmezse, bu maddeler bunun farkına varıp "şşş, olm bissürü iş birikti koşun lan" diye eski çalışma tempolarına dönmeyip kafeini beklerler.
    son vurucu detay da "abi yarın sınavım var, kahve de kesmiyo napsam artık" diyen kişinin de aynı iffet'in sigaradan sonra başka maddelere alışması gibi daha güçlü veya farklı yapıda uyarıcılara** başvurmasıdır.

    sonuç olarak insan bedeni, herhangi bir maddeyi alsa da almasa da bildiğini okuyacak, aynı insan olacaktır. ne daha yaratıcı, ne daha zeki, ne daha güçlü...

  • sıçmaya 50 tane zırhlı araçla giden devlet büyüklerinin, fakir asker çocuklarına reva gördüğü muamele.

    içine dolduruyorsun 70 tane askeri, bekle ki hedef tahtası olsunlar. arada bir, kek ve yarım bardak kola da dağıtıyor musunuz yüz fukaraları?

    10 yıl sonra gelen edit: artık o403'le değil kirpi, cobra, ejder yalçın vb ile taşınıyor olduğunu ümit ediyorum. lütfen otobüsle asker taşınmasın

  • hükümetimizin bir bakanının sevindirici açıklaması. en azından dünyanın yuvarlak olduğunu kabullenmiş görünüyorlar.