hesabın var mı? giriş yap

  • --- spoiler ---

    başlık: beyler ülkeyi ecevitte kaydeden var mı

    entry: beyler diyorum ki ülkenin boku çıktı. önceki bölümlerde kaydeden varsa oradan başlatalım. ben ecevit'te kaydetmiştim ama gül ün başbakan olduğu zaman yanlışlıkla üstüne yazmışım.

    çok da parlak değil ama ecevit bölümüne ait kaydı olan oradan başlatabilir mi? oradan 3 kasım 2002 seçimlerinde cem uzana kastırıyoruz. yüzde yedi küsürdü, onu kastırıp yüzde yirmi yirmibeşe çekersek bu iş tamamdır.
    --- spoiler ---

    olm lksjdlkadaklsd

  • vakt-i zamaninda, bill gates'in comdex fuarlarinin birindeki sacma yorumlarina general motors'un verdigi yanit da esasli ayarlardandir. söyleki:

    bill gates:

    "eger gm bilgisayar endüstrisinin gösterdigi atilimi gerceklestirebilseydi, bugün 25$'lik arabalarla yolculuk ederdik. 1000 mil'lik yolu da 1 galon benzinle alirdik"

    gm'in basin aciklamasi:

    " eger teknolojimizi microsoft gibi gelistirmis olsaydik, araclarimiz özellikleri asagidaki gibi olurdu:

    1. her ne sebepten olursa olsun araba günde iki kez cökerdi. (orjinal kaynakta cökmek fiili icin crash fiilinin kullanilmasi ayari daha da renklendiriyor tabi)

    2.yollar her yeniden asfaltlandiginda yeni bir araba almaniz gerekirdi.

    3. arabaniz otoyolda durduk yere bozuldugunda yolun kenarina cekmeniz, tüm pencereleri kapatmaniz*, motoru tekrar calistirmaniz ve pencereleri tekrar acmaniz gerekirdi.

    4. sola dönmek gibi basit bir manevra yaptiginizda araciniz duracak ve tekrar calistirilmayi reddedecekti. bu durumda motoru tekrar yerlestirmeniz gerekecekti.

    5. macintosh günes enerjisiyle calisan, daha güvenilir, 5 kat hizli, 2 kat daha kolay kullanilabilir bir araba yapacakti. ama bu araba toplam karayollarinin sadece %5'inde kullanilabilecekti.

    6. yag, isi vs. göstergelerinin yerini sadece "arabaniz gecersiz bir islem yürüttü ve kapatilacak" uyari lambasi alacakti.

    7. hava yastigi acilmadan önce "emin misiniz?" diye soracakti.

    8. genellikle arabaniz sizi durduk yere arabadan disari atacak ve ayni anda kapi kolunu tutup, anahtari cevirip, radyo antenini bükene kadar da tekrar iceri almayacakti *

    9. her yeni bir araba modeli üretilisinde sürücülerin araba kullanmayi tekrar ögrenmesi gerekecekti, cünkü tüm kontrollleri bastan asagi degismis olacakti.

    10. aa tabi son olarak... motoru durdurmak icin "baslat" dügmesine basmaniz gerekecekti * "

    edit: bu noktada bir gercegi ifade etmek lazım efenim. internet'te bircok site ve blog tarafindan, bu açıklama ve ayarlaşma silsilesinin yalan oldugu ifade ediliyor. basit bir şakanın hikayeye dönüştürülüp microsoft ve general motors'a (evet volkswagen degil, gm. düzeltildi) ithaf edilmesi gibi bir durum var gibi.
    entry başucu eserlerimde birinci sıraya yerleştigi icin vicdanen böyle bir aciklama yapmayı uygun gördüm *. olayı ciddiye almayıp gülüp geçelim, ms ve gm patronlarının işi gücü bırakıp mahalle karıları gibi birbirlerine laf yetiştirmeyebileceklerini aklımızdan çıkarmayalım.

  • beşiktaşımın 5-1 kazanarak ,
    10 maç yapsalar 10 galibiyet alacaklarını düşünen kasımpaşalı yöneticiye ,
    spora ya da rakibe saygısı olmayan donk isimli ahlaksıza ,
    tayyip diye inleyip duran kudurmuş kasımpaşa taraftarcıklarına ve bu siyasi söylemi kısmayan lig tv ye ,
    emenike daha çok üzülmesin diye kart göstermeyen hakeme ve bunu destekleyen mhk ile federasyona ,
    sözlükte öten galatasaraylı efendilikten nasibini almamış ergen trollere
    koyup geçtiği bir maç olmuştur.

    şampiyon oluruz olamayız bilemem ama bu maçın anlamı budur.

  • bu tip hastalar için doktorlara uyuşturucu iğne atan tüfeklerden vermek lazım.
    uzaktan vurup bayıltsınlar, ondan sonra teşhis ve tedavi sürecine geçilebilir.

    edit: hatta bu görevi yapacak doktorları da buldum , sniper anestezi uzmanları.
    snistezistler..

  • öncelikle geçmiş olsun.

    başlık hukuk bilmeden hukukçu takılan tayfayla dolmuş yine. öncelikle kısa bir bilgi: (bkz: müteselsil sorumluluk)

    siz restorana yemek yemeye gittiğinizde o restoranın anlaşmalı valesine veriyorsanız aracınızı, ayrı firma olsa dahi restoranın anlaşmalı vale şirketi, sürücü (vale) ve restoran müteselsil sorumlu olur. aralarındaki iç ilişkiyi üçüncü kişi konumundaki zarar görene ileri süremezler. yani araç sahibi zararını isterse restorandan alır, restoran daha sonra vale şirketine şirket de sürücü (valeye) rücu eder.

    yıllar önce benzer bir dosyamız istanbulun en eski ve o dönemin zenginlerinin mekanı olan bir restoranda olmuştu. bahsettiğim olayda araç çalınmış, daha sonra araç anahtarının vale tarafından değil valelerle aynı renk ve benzer kıyafet giyen hırsız tarafından teslim alındığı anlaşılmıştı. yargıtay isabetli olarak basiretli bir tacirin kendi otopark alanında kendi çalışanlarıyla aynı giysiyi giyip vale gibi davranarak anahtar çalmaya çalışılması durumunda vale şirketinin de restoranın da sorumlu olduğunu zira restoranın hakimiyet alanında müşterilerin restorana ve markasına güvenerek hareket etmesinin hayatın olağan akışına uygun olduğunu değerlendirmişti.

    tabi kaskonuz var ise bu detaylarla uğraşacak olan kaskonun rücu birimidir. siz aracınızı kaskodan yaptıracaksınız.

    önemli not: kasko değer kaybı ödemez arkadaşlar değer kaybını her halükarda vale şirketi sürücü ve restorandan isteyebilirsiniz, bilginize. kaskodan değer kaybı talep ederseniz bir de karşı vekalet ödemek zorunda kalırsınız.

    edit: imla

  • öncelikle belirteyim, herhangi bir dine mensup değilim. din kavramından da hoşlanmam.

    lakin, bu adamın geçirdiği değişimi olumlu buldum. yani öyle ya da böyle kendisine huzurlu gelen bir yol seçmiş. bir şekilde mutluluğu bulmuş. ayrıca önceki haline göre de psikolojisi daha sağlıklı gözüküyor. insanların mutluluğu ve huzuru nerede bulacağını bilemeyiz. ben saygı duydum. tabi bunların gerçek olduğunu düşünerek söylüyorum. yalandır, roldür bilemem.

    bir de bir anımı anlatmak istiyorum. üniversiteye hazırlanırken gittiğimiz dershanede bir hasan vardı. içkisi, esrarı, çapkınlığı boldu hasan'ın. bir kaç hafta ortadan kayboldu. geri geldiğinde tamamen değişmişti. bir gece bir rüya gördüğünü, tüm hayatını değiştirmeye karar verdiğini söyledi. tamamen sofi bir adam oldu. önce çok garipsedik, geçici bir şey olduğunu düşündük. hatta doğru bildiği yoldan döndürmek için de epey tahrik ettik. ama hasan bu yolundan dönmedi. ısrarlarımıza rağmen de rüyasını hiç anlatmadı. sınava girdik, üniversite için ben başka bir şehire gittim, hasan da sınavı kazanamamış, işe girmiş çalışıyordu. bundan bir sene kadar sonra bir akşam bir haber geldi. hatırlayanlar olacaktır, 2005-2006 yılları gibi istanbul topçular'da bir iş yerinde patlama olmuştu. kimya fabrikası gibi bir şeydi. hatırladığım kadarı ile yazıyorum, başlığını bulursam editlerim. o patlamada insanlar, ölmüş veya yaralanmış, çevre iş yerlerinden insanlar yardıma koşmuştu. fakat ikinci bir patlama daha olunca yardıma giden insanlardan da bir çoğu ölmüştü maalesef. bizim hasan da o yardıma koşanların arasındaymış. henüz 20 yaşında göçüp gitmişti bu dünyadan. ölümün iyisi olur mu bilmem ama umarım bu dünyadan huzurla ayrılmıştır.

    edit : (bkz: 31 ocak 2008 istanbul patlaması). yıl 2008, yer de topçular değil davutpaşa'ymış.

  • ilk başta her zamanki taksi yolculuklarından birini geçireceğimi düşünüyordum. elimi kaldırdım şoför yanaştı ve atladım taksiye.

    - moda'ya abi

    dedim yine her zamanki gibi
    neyse aradan dakikalar geçti teoman'ın şarkısı çalmaya başladı radyoda*hani şu 'bir kar tanesi' falan diye giden. birden şoförümüz mırıldanmaya başladı
    - bir kar tanesi...
    tam bu sırada ben de düşünuyorum 'vay be eskiden paso arabesk soylerdi bu herifler artık teomandan gidiyolar galiba' şeklinde.....tabi şarkıyı nasıl devam ettirecegini nerden biliyim..

    aynen şoförün ağzından;
    - bir kaar tanesii ol, kon sikimin ucunaağaa.....................(aynadan bana bakarak) birader rahatsız olmuyosun dimi?
    - yok abi ne demek agzına sağlık..

    edit:imla

  • ben çağdaş bir ebeveynim arkadaşım! her ne kadar çocuk daha çağdaşlığımı gösterebileceğim yaşa gelmediyse de ben kendimi biliyorum. çocuğumla arkadaş olacak, onunla dertleşecek, gece gezmelerine birlikte çıkacağız bunları biliyorum, ben çağdaş bir babayım arkadaşım.

    ama ne oluyor, nasıl oluyor bilmiyorum ama benim de dahil olduğum geniş bir çağdaş baba grubu yeni doğan çocuğunun kırkı çıkana kadar (kırkı çıkmak) hurafelerin esiri oluyor ya da bir tek ben böyleyim ama genelleme yapınca kendimi daha rahat hissediyorum. aman çocuğun üstünden bir şey verme, kırkı içinde her banyo suyuna saçı güzel olsun diye tarak, el işi güzel olsun diye tığ koy, banyo suyunu elekten geçir su kırk delikten geçsin, kovaya yumurta kabuğundan kırk kere su doldur bahtı güzel olsun. bezlerini gece atma, çamaşırlarını gece dışarıda bırakma, burnunu sık burnu güzel olsun, kulağının üstüne yatır kepçe olmasın ve daha neler neler. çağdaş baba olma yolundaki ilk adımlarımda hurafelerin bayrak taşıyanı oluyorum farkında değilim.

    aynı çağdaş baba yine aynı hurafelerin izinde. resmen kayınvalidem ile hurafe yarıştırıyorum. o diyor ki “bizde çocuğun kırklık suyuna tuz konmaz, ben diyorum ki yanlış biliyorsun azıcık tuz koyup koltuk altına ayaklarına süreceksin ki ayakları, teri kokmasın. o diyor ki çocuğun göbeğini boş bir alana göm içi ferah olsun ben diyorum ki hayır üniversite bahçesine gömelim ki bir ayağı okulda olsun. kendimi tanıyamıyorum, gece kayınvalidesi ile oturup çay içerken hurafe tokuşturtan bir oldum.

    ben çağdaş bir ebeveynim arkadaşım, çocuğun kırkı içindeki banyo suyuna soğan kabuğu koyup, “duruluk, geldiği yere gitsin murdarlııık” diyecek biri değildim. biraz daha büyüsün bakalım, sanırım içimdeki çağdaşlık henüz açığa çıkmaya hazır değil.

  • güneydoğu anadolu yöresinde birçok baharat (karabiber, kırmızıbiber, tarçın, kekik) ve bilumum kuruyemiş kırıntılarının (karpuz çekirdeği kabuğu, ceviz ve antep fıstığı gibi) karıştırılmasıyla hazırlanan bir yiyecek (kahverengi renkli, toz halinde bir şey bu; hani neye benzediğini merak edenler olursa diye söylüyorum).
    bu şey kahvaltılarda zeytinyağı ile birlikte sunulur (ekmeği önce zeytinyağına sonra da bu karışıma banarak yersin; gerçi ben hazzetmem ama hazzedenler bilirim).
    ayrıca bu yöredeki kuruyemişçilerde 500 gramlık paketler içinde satılır (ne de biliyormuşum be).

  • allah'tan belediye başkanı dedirtmiştir. mazallah bu zihniyet cumhurbaşkanı falan olsa kendine kaçak saray yaptırır.