hesabın var mı? giriş yap

  • bu insanlara sırf ırkı türk diye "gurur duydum, işte türk" demek biraz akıl tutulması gelmiyor mu arkadaşlar size de? bu insanların türkiye ile tek bağlantısı sadece burada doğmaları. bu insanlar alman eğitimi ve kültüründe yetişmiş insanlar. "almanyaya giden türk time'a kapak oluyor da türkiyedeki türk neden time'a kapak olamıyor?" diye düşünmek yerine neden almanyada yaşayan iki başarılı insanın kredisini kendimize çıkarıyoruz anlamış değilim.

    edit: özlem türeci hocamızın almanya'da doğduğunu yeşillendirenler oldu. sağolsunlar. elde var sadece uğur şahin hocamız ki o da yanlış hatırlamıyorsam 3 yaşında iken ailesi almanya'ya göçmüş. sıfıra sıfır elde var sıfır.

  • sokakta hiç araç veya insan yoktu. annem kapüşonumu çekmiş sıkı sıkı atkımı bağlamıştı. tek başıma dışardaydım. dizlerime kadar karın içendeydim. karın biriktiği yerlere sırtüsü atlayıp gülüyordum. 1987'ydi istanbul bahçelievlerde, kocasinan semtinde, sultan selim sokaktaydım...

  • foucault ve chomsky ile yapılan 1971’deki söyleşi temelde iki ana eksen üzerine oturmaktadır. ilki, epistemoloji üzerine ikincisi ise insan doğası, adalet, siyaset, iktidar üzerinedir. her iki düşünür de bilimsel ilerlemenin zikzaklı olduğunu, yeni bilgilerin birbirinin üzerine eklenip birikmesi ve yeni teorilerin özümsenmesi vs. meselesinden ibaret olmadığını savunmaktadır.
    foucault, chomsky’nin tersine, bireylerin yaratıcılıklarına, yaratma kapasitelerine, kendi kendilerine kavramlar, teoriler ya da bilimsel hakikatler üretme yeteneklerine (insan doğasına) çok az yer ayırdığını söylüyor. chomsky, insan doğası kavramından, toplumsal, düşünsel ve bireysel davranışlarımıza yön veren şematizmler, doğuştan gelen düzenleyici ilkeler toplamını kastettiğini söylüyor. insanın yaratıcı kapasitesi üzerine vurgu yapıyor. ona göre, yaratıcılık itkisi insan doğasının içkin bir parçasıdır. foucault, özneye tabi olmayan, karmaşık, çoğul, bireysel olmayan bir formasyondan bahseder. foucault, bilimi mümkün kılan düzenlilik ve kısıtlama sisteminin insan zihninden başka bir yerde, hatta onun dışında, toplumsal biçimlerde, üretim ilişkilerinde, sınıf mücadelelerinde vs. bulunduğunu savunur.
    söyleşinin ikinci ekseni ise, aslında alternatif bir toplum tasarımlamanın olanakları, adalet, iktidar meseleleri vs. etrafında şekillenmektedir. chomsky, mevcut bütün toplumlarda var olan tarihsel bir kalıntı olarak baskı ezme, yıkma ve zorlama unsurlarını aşma perspektifine sahiptir. her türlü zorlama ya da baskı, belli bir varoluş alanı üzerindeki her türlü otoriter denetim, mesela sermayenin özel mülkiyeti ya da insan hayatının belli veçhelerinin devlet denetiminde olmasının alt edilmesinin, ortadan kaldırılmasının gerektiğini, içkin bir eleştiriyle aşmaya çalışmanın yetersiz olduğunu savunur. içinde hem ekonomik hem de diğer toplumsal kurumları barındıran federatif, adem-i merkezi özgür birlikler sistemini (anarko-sendikalizm) doğrudan katılım, özgür birlikler düşüncesini savunur. adil bir toplum yaratmak, insan özü ya da insan doğası kavramı üzerinde temellenen insancıl bir toplumsal kuram yaratmak gerektiğini savunur. chomsky, bir yandan özgürlük ve insanlık onurunu bütün kapsamıyla ele alan bir insan doğası kavramı ile yaratıcılık ve diğer temel insani özellikler arasında bağlantılar kurma; diğer yandan da bunu, sözünü ettiğim özelliklerin gerçekleştirileceği ve anlamlı bir insan hayatının sürdürülebileceği bir toplumsal yapı anlayışıyla ilişkilendirmeye çalışmanın çok önemli bir görev olduğunu söyler.
    foucault’ya göre acil görev, toplumsal bütünü fiilen denetleyen, ezen ya da bastıran bütün siyasi iktidar ilişkilerini, gizlenmiş olsalar bile teşhir etmektir. iktidarın hükümetin ellerinde toplandığını ve yürütme, polisi, ordu ve devlet aygıtı gibi beli sayıdaki tikel kurum yoluyla uygulandığını düşünmek eksik bir yaklaşımdır. siyasi iktidarın dışında, sanki siyasi iktidarla hiç ilgisi yokmuş gibi görünen belli kurumlar vardır. siyasi iktidar, sanıldığından daha derinlerdedir, belli merkezler ve gizli destek noktaları vardır. iktidar toplumsal ağın çoklu yakalarında işler. iktidar yayılmıştır, merkezsizleşmiştir, yaygındır toplum boyunca, heryerdedir, çünkü her yerden gelir. iktidar devam eden stratejiler ve ilişkiler dizisi olarak düşünülmelidir. iktidar, doğal ve özsel değil, söylemseldir. iktidarın tanımında tanımsal bir sınır yok. iktidar tüm toplumsal ilişkilere ve etkileşimlere yayılan bir şeydir. iktidarı diğer toplumsal ilişkilerden ayıran hiçbir aralık yoktur.
    foucault için insan doğası kavramından hareket etmek yanlıştır. insan doğası, adalet, insanların özlerini gerçekleştirme fikirlerinin hepsi uygarlığımız içinde, bize özgü bilgi tipi ve bize özgü felsefe biçimi içinde oluşmuş fikir ve kavramlardır dolayısıyla sınıfsal sisteminin birer parçasını oluştururlar.

  • bazı konularda yön gösterici olmak güzeldir. mesela youtube da bu tarz konularda bi sürü nasıl telafuz ediliri gösteren videolar var.

    ancak siz yol göstermekten ziyade aşağılamaya kalkıyorsunuz. isteyen istediği gibi okur yav. çok bariz bi hata mı yapıyor? instagramı iştagröm falan diyorsa dalga geç ve düzelt o ayrı. instegram diye okunan adam hata yapsa da garip bir şey yapmıyor.

    kulağında nasıl geliyorsa onu söylüyor adam.

    geçen gün whatsapp ceosu jan koum ile yapılan bi söyleşiyi izledim. söyleşiyi yapan adam whatsep olarak telafuz ederken programı yaratan adam whatsap diyordu sürekli. programı yaratan adam olan jan koum bile kardeşim ne biçim telafuz ediyorsun hıyar, doğrusu whatsap demedi. yani.

    bu kadar kompleksli olmayın gençler. dünyada yabancı dil telafuzu üstüne birbirini bizim kadar aşağılayan bi toplum bence yok. kesinlikle yok. sizin yüzünüzden koca bi toplum ingilizce cahili olarak yetişti. insanlar konuşmaya korkuyor aman biri dalga geçicek diye. konuşamadıkça da ingilizce ogrenemiyorlar, köreliyor.

    abdde kaç sene yaşadım. çoğu kelimenin telafuzu mahalleden mahalleye bile değişiyor. takılmayın bu kadar.

  • yeni başlayanlar için bir çırpıda güneşin kızları

    --- spoiler ---

    haluk anne hasretiyle yanıp tutuşur.
    haluk'un babası çocukken 3 kardeşten en çok haluk'a girişmiştir.
    haluk'un annesi 3. çocuk doğunca depresyona girmiş kendini çatıdan atmıştır.
    haluk oğlunu (ali) mütemadiyen kemerle dövmektedir.
    haluk eski karısını da zamanında çok dövmüştür.
    haluk'un küçük kardeşi (ahmet) gençken haluk'un şimdiki karısına (güneş)aşıktır.
    haluk şimdiki karısını sırf küçük kardeşine inat olsun diye almıştır.
    haluk'un yeni karısının ikiz kızlarından biri (selin) haluk'un öz oğluna (ali) bir diğeri (nazlı) de haluk'un ablasının (rana) üvey oğluna (savaş) aşıktır, küçük kız (peri) da ablalarının can düşmanının (tuğçe) küçük kardeşine (can) aşıktır.
    haluk, ablasının üvey oğlunun eski sevgilisini (melissa) annesi yerine koymaktadır.
    selin ilk başta ali'nin en yakın arkadaşı emre ile çıkmıştır.
    güneş'in eski kocası (zafer) güneş'e tecavüz etmiştir. ikizler birer tecavüz meyvesidir.
    güneş sonrasında tecavüzcüsüyle evlenmiş, bir de üstüne çocuk (peri) yapmıştır.
    dizide herkes şahsına münhasır psikopat ve denyodur.

    --- spoiler ---