hesabın var mı? giriş yap

  • 5 m2 odada 3 yıl açlıkla mücadele etmiş peygamberin ümmeti bu olmamalı.

    islam dini mütevazılikten gösteriş dinine devrildi.

    berra'nın mevlidi

    edit: imla ve link eklendi.

    mesajlara cevap: arkadaşlar fikriniz varsa bunu entry olarak girin herkes okusun beni de bu şekilde rahatsız etmemiş olursunuz. adam dinle ilgili düşüncesini bana mesaj atıyor alt tarafa yazabilirsin. hayır amacım kimseyi kırmak ya da üzmek değil ama illa kalp mi kıralım?

    ister inan, ister inanma o senin sorunun.

  • bazı şarkıcıların şarkıları dolu doludur ama hayatları boştur. bazılarının hayatları dolu şarkıları bomboştur. bazılarının ise, hayatları şarkılarını, şarkıları hayatlarını doldurur ki bu çok nadir rastlanan bir durumdur. işte bir insan frank sinatra'yla ibrahim erkal'ı bu sebeple eşit derecede sevebilir. mesela büyük bir aşk hikayesi vardır, bütün sanat hayatını besleyen. şurada #63089145 bahsini etmeye çalışmıştım biraz. devamı gelecek onun, ama şimdi konu bu değil. sonra bir ara sanatçıları organize edip 81 ilde 81 okul kampanyası başlatmış, yeterli desteği göremeyince kendi payına düşeni ( sanırım 3 okul ) yaptırıp bırakmıştı. hatta aynı dönem haydi kızlar okula kampanyası için reklam filminde şarkı söyleyen sezen aksu'ya '' ama sezen abla hangi okula? okul yok, okul yaptıralım '' demiş, cevab alamamıştı.

    üç mucize hakkım olsa birini tam şimdi onun iyi olması için kullanırdım. sanatçı kısmından bağımsız, soğuğundan başka hiçbir şeyi gelişmemiş o coğrafyaya umut olmuştur bu adam. hayalperest bir ilkokul öğrencisiyken televizyondaki renkli hayatlara bakıp '' birileri bizi bu lanet coğrafyaya hapsetmiş, orada yiyollar, içiyollar, eğleniyollar. biz burada sessizce yaşayıp yok olucaz '' diye söylendiğim günlerden birinde babam '' bak o da buralı, hemen şu dağın arkasında köyü '' diyerek önce tv'deki ibrahim erkal'ı, sonra pencerenin karşısındaki dağı göstermişti. ve böylelikle sırtımı yasladığım dağ olmuştu ibrahim erkal. başarabilirdim.

    o günden sonra yaşıtlarım '' bir dünya bırakın biz çocuklaa ra '' yı filan dinlerken ben ibrahim erkal'ın a kuzum uykusuzum unu dinliyordum. hatta okula yeni gelen bir öğretmen hadi içinizden birisi şarkı söylesin demişti de onu söylemiştim. öğretmen bayağı beğenmiş, 23 nisan'da okul bahçesindeki etkinlikte sahneye çıkarmış yine söyletmişti ki bu anıda unutamadığım kısım; şarkının girişi biraz sönük, nakaratta coşuyor. nakarata gelirken yanındaki öğretmene omuz atmış, '' bak şimdi '' demişti bizim öğretmen. ben de patlatmıştım yı alanım yoooookk!ve onlar da yetenek sizsiniz jürisi gibi büyük büyük şaşkınlıklarla aynı anda basmışlardı alkışı. sonra bi daha söyletmişlerdi filan. biri de demedi ki sen ilkokul çocuğusun, hadi kuzuyu anladık, ne bu mutsuzluk umutsuzluk? peh ulan. aynı öğretmenler coğrafyamızın okumakta gözü olmayan çocuklarını okuyarak ibrahim erkal gibi olabileceklerine ikna etmişti. büyüyünce ne olacaksın? ibrahim erkal. ibrahim erkal nasıl olunur? okuyarak. tabi.

    neyse işte. sonra aramıza deep purple'lar, bob dylan'lar, leonard cohen'ler filan girdi ama onun yerini kimse dolduramadı. bakmayın siz kıçı kırık popülistlere ibrahim erkal iyi bir insan, özgün bir sanatçıdır. bütün sevip de kavuşamayanlar gibi hep hüzünlüdür. umarım bu geçirdiği kaza sadece beyninin frontal lobunda ufak bir değişiklik yapar ve bütün o hüzünlü anıları unutarak uyanır, kendisiyle sağlam bir kara komedi filmi filan yaparız.

    az bilinen şu efsane şarkısıyla bu entryi noktalıyorum. umarım şarkı bitene kadar iyi haberi gelir.

    edit; okul üçmüş.

  • -lık eki türkiye türkçesine özgü yapım eki, -dan ise farsça bir ek ve taşıyan, muhafaza eden anlamına geliyor. çayı muhafaza eden nesne çaydan oluyor yani. mesela hanedan var bir de, bu da haneyi muhafaza eden, taşıyan anlamı ihtiva ediyor. cüz ise belge ya da kitap parçaları demektir ki cüzdan olunca bunları taşıyan nesne anlamına ulaşıyor.
    zindan var öte yandan, bu kelimenin de hikayesi de bunlara benzer ama bunları bana öğreten kişinin* şu anda bulunduğu yer olmasından ötürü anlatmaya dilim varmıyor.

  • cumhurbaşkanının söylediği sözü referans gösterilerek atılan manşettir. burada yanlış manşeti atanda değil, manşetin atılmasına neden olan sözü söyleyendedir.

  • eskişehir belediye başkanı yılmaz büyükerşen 1999 yılında şehri devraldığında, ilk etapta tramvay, tarihi yerlerin restorasyonu ve müzecilik alanlarında faaliyetlere başlamıştı.o dönem genç/yaşlı herkes "tramvayın eskişehir için gereksiz olduğu", "eskiden meyve sebze hali olarak kullanılan yerlerin restore edilmesine gerek olmadığı" "müzenin ne işe yarayacağı" gibi şikayetlerde bulunmuşlardı. 2004te neredeyse seçimleri kaybediyordu. aradan 23 sene geçti eskişehir anadolunun bozkırında bir turizm şehri oldu. -her ne kadar kendisinden hoşlanmasam da- yılmaz özdil'in eskişehiri özetleyen bir yazısı

    konuyu yerebatan sarnıcına bağlayacak olursam; istanbul'da metro, restorasyon, müze, altyapı ve öğrenci/gençlere destek faaliyetleri ön planda. tıpkı eskişehirin 2000lerin başındaki hali gibi.ancak istanbulun toparlanması eskişehirden çok daha uzun zaman alacaktır. bu tarz projeler bana istanbul hakkında ümit veriyor. umarım yeterince sabırlı olabiliriz.

  • içinde atatürk ve cumhuriyet bayramı geçmeyen hutbe.

    aynı diyanet cumhuriyetin faydalarindan sonuna kadar yararlanmakta, faiz yemekte, dine güncelleme getirmekte, lüks içinde yaşamakta beis görmez fakat atatürk'ün kurduğu cumhuriyeti anmaktan imtina eder.

    fetullah gülen hoca efendiyken hutbede onu öven, fetullah gülen fetö olunca hutbede onu yerden yere vuran diyanet, ülkesinin kurucusunun adını bile anmıyor. bu gibi iki yüzlüler değil diyanet işleri başkanlığı yapmak, herhangi bir seviyede din görevlisi bile olamazlar. zira kendileri ben ve benim gibi nice insanı dinden ve cuma namazından soğutmuştur.

    son olarak hakkım size haram olsun, haram olsun, haram olsun.

    kaynak

    edit : atatürk'ü anmak zorunda değillermiş. ulan vatan haini köpekler, biz yıllarca cumada sizin terörist hoca efendinizi dinlemek zorunda mıydık? onun için para dilenirken gıkınız çıkmıyordu da ülkenin kurucusunu anmaktan mı imtina ediyorsunuz? madem cumhuriyete karşısınız. çıkın cuma hutbesinde biz cumhuriyete karşıyız deyin. cumhuriyeti sevmeyen gitsin arap kabilelerinde yaşasın.

  • ferrari modellerim * * * * *

    gerekce: oglum kac yasina geldin hala oyuncak arabayla mi oynuyorsun?

    halbuki ne ebay birakmistim, ne italya ya giden tandikilara yalvarmistim o modelleri toplayana dek...

    2 hafta konusamadim annemle, en sonunda muhabbetin bombasi ise suydu:

    -üzülme oglum oyuncagi yerine gercegini alirsin ileride

    sustum...

  • yolcu 1: hostes hanım bakar mısınız?
    hostes: buyrun.
    y1: şu arkadaki koltuk (acil çıkış tarafındaki koltuğu gösteriyor) buradan daha geniş ben oraya geçebilir miyim?
    h: maalesef efendim. koltuk değişikliği yapılamıyor.
    y1: neden?
    h: acil çıkış kapısındaki kapılar ek ücrete tabi oluyor ve ek ücret ödeyenler oturabiliyor.
    y1: ya hanım kızım boş oturayım ne olacak işte?
    h: efendim maalesef belirttiğim gibi sizi oraya alma şansım yok.

    [adam burada uf puf eder, hostes gider.]

    yolcu 2 [adamı tanımayan başka bir adam]: ya geç hemşehrim kimse oturmuyor n'olacak!
    yolcu 3 [adamı tanımayan adamı tanımayan, yolcu adamı da tanımayan başka bir adam]: tabi tabi ya geçin ne var oturacaksınız da yiyecek misiniz sanki koltuğu n'olur yani!
    yolcu 4 [aslında kimsenin yüzüne bakmadan, konuştukları çevresindekiler tarafından duyulacak şekilde konuşuyor]: aman şirket politikasıymış insanlara eziyet etmekten başka bir şey değil..
    y1 [acayip gaza gelir hostesi falan dinlemez ve bir hızla yerinden kalkar]: tabii ya sanki ne var yiyecek değiliz ya koltuğu. [oturur] oh be ayaklarım rahat etti vallaha.

    [y1 y2 y3 y4 arası karşılıklı tebessümler]

    hostes gelir, bakar, dudağının kenarlarını kulaklarına doğru çekme, gözlerini kapama ve kafasını sağa doğru çevirmek sureti ile sitemkâr bakışlar atıp geri döner.

    hostes --> emir kulu. ekmek kapısı. türk.
    yolcu 1 --> kendine kalsa yapmayacağı bir şeyi biraz gaza gelince kolaylıkla yapabiliyor. türk.
    yolcu 2 --> küçük meselelerde birine destek olmayı çok sever. türk.
    yolcu 3 --> küçük meselelerde biri birine destek olunca olaya dahil olmaktan çok hoşlanır. türk.
    yolcu 4 --> ortalık galeyana gelince çorbaya tuz atmak, birlik ve beraberlik duygusunu güçlendirmek temel görevidir. türk.

  • insanlar hakkinda ortada hic bir sey yokken dedikodular cikartip, sonrasinda da "herkesin kendi ozel hayati" demek hangi seviyede gerizekalilik oluyor kim bilir.

  • başlık: türk kizi google dan mail hesabi...

    entry1: alamaz cünkü adamlar cep telefonu numarasi istiyor. olmaz olamaz.

    başlık: camide nike ayakkabimi caldi picin teki

    entry1: iyi ilerde zekat vermedim demessin

    entry2: vay amk 15 senedir camiye gitmiyorum nasıl lan hala aynı mı bi değişiklik var mı?

    entry3: ben bugün parmak arası terlikle gittim nikeyle döndüm