hesabın var mı? giriş yap

  • ağlattığı da görülmüştür.

    başlık: babamın bilgisayar alacak parası yoktu

    entry: sene 2003. maddi durumumuz bir bilgisayar alacak kadar iyi değildi.ben gta oyununu ilk bir misafirlikte görmüştüm. ama oynatmadı evdeki cocuklar sen ne anlarsın diye. babama dedim tek kelime etmedi.eve geldik bir kağıda klavye çizdi bildiği kadarıyla. oyuncaklarımı dizdi. kağıtta çizilmiş tuşlara basmaya başladım. ben basarken babam oyuncaklarımı benim komutlarıma göre hareket ettiriyordu. bütün gece bu şekilde oynadık. tamam belki bi bilgisayar alamamıştı, ama bana hayatımın en güzel gecesini yaşatmıştı, teşekkür ederim tekrardan baba, mekanın cennet olsun.

  • aklıma şu fıkrayı getiren durum

    carlo italya'da bi fabrikada iscidir bi gun charles de gaulle fabrikayi ziyarete gelir. carlo'yu gorunce "carlo bu sen misin inanmiyorum!" der sarilirlar. degaulle beraber guzel anilarini anlatir gider. mudur cok sasirir "vay be" falan. bir kac ay sonra nixon ziyarete gelir carlo'yu gorunce "oo carlo!" der kucaklasirlar. fabrika muduru "yok artik carlo utanmasan papayi da taniyacaksin" der. carlo "taniyorum tabi" der. mudur inanmaz. "bu hafta sonu ayinde halkin arasinda bekleyin ben balkonda papanin yanina cikicam der". mudur gider halkin arasinda bekler. carlo papanin yaninda cikar. kalabaliga bir bakar mudur bayilmis yerde yatiyor. kosarak balkondan iner yanina gider etraftaiklere sorar "beni balkonda gorunce mi bayildi?" diye. ordan biri yanit verir: "yok arkadaki iki japon "bu bizim carlo da yanindaki takkeli kim?" deyince bayildi".

  • sahip olduğunuz potansiyelin, hayat enerjisinin dört bir yandan kişilerce emildiğini, sömürüldüğünü hissetmektir.

    kafanızda milyonlarca fikir, heves; içinizde tonlarca azim varken her fırsatta aşağı çekilip vatan haini, hayırsız, dinsiz yeni nesil ilan edilebilmektir.

    en kötüsü de şanssızlığınızla birlikte zamanında dedesi işçi kontenjanından yurt dışına gitmiş diye orada yaşayabilen ama cahillikleriyle asla o imkanları hak etmediğini düşündüğünüz akrabalarınıza imrenmek, onların sana şükret demesini dinlemektir.

  • "bir şeyi uzun süre bekledikten sonra umutsuzluğa kapılıp hiç içine sinmeyen başka bir şeye razı olduğun anda o beklediğin şey çıkageliyorsa ve onu mecburen hiç hak etmediği bir yere koymak zorunda kalıyorsan tetris oynuyorsun demektir."

  • +43'umle destek verdigim kadindir.
    25'i gecince noluyor saniyorsunuz bir anlasam !

    edit: 43 yasindayim esollari !
    43'ten 25'i cikarabilecek kadar sayisal zekam olsaydi, prefusor filan olurdum !

  • habere göre "bu yazıları kim yazıyorsa karşıma çıksın" demek için basmış ofisi. bütün yazarlar her gün 9-5 ekşi sözlük ofisinde mesai yapıyor zannediyor herhalde kendisi. hayır, varsa öyle bişey bilelim de biz de gelip orda yazalım. zira çok şukela bir ofis ortamı olabilir.

    not: ssg maaşımı bu ay geç yatırmışsın. öptüm kib.

  • z kuşağı devlet yurdunda kalan, porsiyonları yetmeyen, iki öğün bile doğru düzgün yiyemeyen, kahvaltısı akşam yemeği için uzun uzun kuyruklara girmesi gereken, cebinde doğru düzgün parası olmayan, odasında ocağı tenceresi olmayan aç bir kuşak.

    gizli saklı odaya soktuğumuz kettle ile bu yurtta ancak noodle yiyebiliyoruz acıkınca. çok özür dileriz sevgili büyüklerimiz.

    gelen mesajlara inanamazsınız, biri yazmış kettle sokabiliyorsanız tost makinası da sokabilirsiniz diye. sonra da yazmış gece bişi yemeyin zaten diye. ne kadar yaratıcı çözümler bunlar. yurtlara gideken annemizin al yavrum dediği kettle, 10 liraya satılan su ısıtıcılarla bir tutup tüm yurda tost makinası aldıracak. malum partinin “bir daha yemek istesinler” önerisi ile aynı zekada bir çözüm önerisi gerçekten.

    ayrıca durduk yere de üç beş kişi “beyinsiz çünkü z kuşağı” yazmış. y kuşağı sanki bir halta yaramış bu ülkeye de z kuşağına bir şey bırakmış. beyninizi kullansaydınız da sizlerin kararlarının bedelini z kuşağı çekmeseydi. durduk yere sonraki kuşağa beyinsiz deme ihtiyacı duyan bir kuşağı da çok ciddiye almamak gerekir neyse. bütün bu meselenin, noodle yememiz ve maddi problemlerimizin olması z kuşağının beyinsizliği ile ne alaka ya ne alaka… parıl parıl zihinler gerçekten. biri de yazmış ben amerikada okudum ettim harika bi y kuşağı örneğiyim diye bravo sana bravo bebeğim.

    ayrıca olaya sadece ucuzluk açısından bakmak da yanlış. ben pratik oluşundan da söz ettim.

  • silopi' de yol kesip kimlik soran pkklı gruptan kaçmaya çalışırken molotofla yakılan kadın polis.
    olayda bir bekçi ve bir polis de yaralanmış. zeynep polisin durumu ağır.
    yazar notu: sizin yapacağınız açılımın içine edeyim.

  • türkiye sınırları içinde bu kadar berrak, bu kadar temiz göl görmedim. adeta devasa bir ayna...göle bakıyorsun, bulutları seyrediyorsun. beş on metre derinliğe sahip kısımlarda gölün dibini görüyorsun. bir iki nokta haricinde göl çevresinde insan yok. neyse ki burdur hayata epey geç kalmış bir ilimiz de, burayı tarumar etmemişler.

    bu yılki salda bisiklet festivalinin rotalarından biri de göl çevresiydi. mtb kullananlar için bol taşlı, az rampalı, tertemiz turkuaz renkli göl manzaralı bir rotayı keşfettik. gölün etrafında yapılaşma olmadığından, inanılmaz keyif verdi.

    kamp atacaklar için, göl kenarında bir kamping alanı da mevcut. buraya burdurlular çoluk çocuğuyla gelip mangal yakıyor, restoranda düğün tertipliyor, gölde çimiyor. gecenin ilerleyen saatlerinde de tofaş mahsulleri ve tombul efes sahne alıyor. pek sakin değil anlayacağınız. bir iki gün kalmak için tercih edebilirsiniz.

    gelirseniz, yiyeceğiniz iki şey var: burdur şiş ve kıymalı tost. salda gölüne yakın köylerde "tostçu" tabelasına rastlamanız olağan. köylerde bir kahvehane, bir market, bir de tostçu var. sanırım evlerinde tost makinası yok veya tost makinası kullanmak köy meclisi tarafından yasaklanmış. tostun lezzetine gelince, bildiğimiz baba tostu diyebilirim. salça, soğan, maydanoz, kıyma...