hesabın var mı? giriş yap

  • üniversitedeyken arkadaş grubumla bizim eve gelmiştik bi gece kalmaya. işte ertesi gün dolaştık kendi okul şehrimize döndük falan. orada annem demişti oğlum gelen kız arkadaşın mı diye. yok anne demiştim normal kaç yıllık arkadaşım falan aramızda olmaz öyle şey. aman oğlum o kız senden hoşlanıyor bakışından bile belli sen anlamazsın demişti. yok anne saçmalama falan diyerek konuyu kapatmıştım ama bu bende yer etmişti tabii. daha sonra uygun bi anda ben buna yürümüştüm anamdan aldığım gazla da* kız altı ay dalga geçti benle yokmuş öyle bir şey. yaktıydın beni ana sen anlamazsın diye diye :(

  • edit: yine "nereye harcıyor 12-13k cı" tayfa gelmiş amk. ulan insanlar karı-koca doktor olmuş. ne yapacaklar; asgari ücretliler gibi halk ekmekten ekmek alıp bulgur pilavı yiyip ayran mı içecek?

    4-5bin liralık ev kirası, aidatı, araba taksidi, kasko taksidi, mtv'si, 3bin lira civarı mutfak masrafı, temizlikçisi, sosyal aktivitesi, tatili, kaçamağı, restoranı, otu boku topla kaç para yapacak? adam doktor olmuş evinde oturup tiktok mu çekecek?
    tuhafsınız amk. hayat standardı denen bir şey var. amerika'da doktorlar tesla'ya biniyor, bu doktor çift 48 ay boyunca clio taksidi ödüyor. el insaf.

    sözlük yine embesil kaynıyor.

    nasıl alacaklar ulan?
    eve 20bin giriyor diyelim, istanbul'da 1+1 evler 500k. 650-700'lük bir ev beğensen 150-200bin peşinat vermen gerekiyor.

    adamlara 20bin giriyor, bunun 12-13binini zaten net bir şekilde harcıyorlardır.
    tatilidir, arabasıdır, kaskosudur otudur bokudur derken 3-4bin lira tasarruf yaparlar taş çatlasın. 200bin peşinat için 50 ay boyunca o parayı biriktirmeleri gerekiyor kısaca.

    bu ülkede, anadan babadan dededen mal kalmayan, destek almayan kimse eli yüzü düzgün bir ev alamaz.

  • üniversiteden (queens college) yeni mezun olan paul simon'ın, 21 yaşındayken, birkaç aylık süreçte yazdığı, efsane parçadır ..

    'paul simon', albüm desteği alabilmek umuduyla, şarkıyı columbia plak şirketinin yapımcısı 'tom wilson’a dinletir .. wilson, ilk başta parçayı ‘the pilgrims’ adlı bir grubun çalmasını ister ama 'paul simon' ısrar ederek parçanın, ikili olarak seslendirilirse daha etkili sound yakalayacağını savunur ve şarkısını vermeye yanaşmaz .. tom wilson’ın ‘ispatla bakalım’ sözü üzerine 'paul simon', 11 yaşından beri beraber müzik yaptığı arkadaşı 'art garfunkel' ile birlikte sunum yapar ve şirket, performanstan etkilenerek ikiliye albüm için şans verir .. görsel

    'the sound of silence’ın yer aldığı ve 19 ekim 1964 yılında piyasaya çıkan ‘wednesday morning 3 a.m.’, ikilinin aynı zamanda ilk albümüdür ama ne yazık ki tam bir fiyasko olur ve zar zor 2.000 kopya satar .. büyük hayal kırıklığı yaşanır ve 'simon&garfunkel' ikilisi bunun üzerine yollarını ayırır .. 'paul simon', ingiltere’ye giderek kariyerine yalnız devam etme kararı alırken 'art garfunkel' da mimarlık fakültesinden mezun olduğu columbia üniversitesi’nde akademik çalışmalarına geri döner .. işte şarkının ve ikilinin hikayesindeki dönüm noktası da tam burasıdır .. görsel

    albümün başarısızlığına karşın 1965 yılı boyunca, ülkenin farklı yerlerindeki radyo istasyonlarında, 'the sound of silence', dinleyicilerin istek parçası olarak çalınmaya devam eder .. parçaya olan yoğun isteği farkeden yapımcı 'tom wilson', 'paul simon’a haber vermeden, parçanın akustik versiyonunun üzerine elektro enstrümanlar ve davulla remix yapar ve eylül 1965’te bu sefer ‘single’ olarak piyasaya sürer .. çıkar çıkmaz listeleri allak bullak eden parça, ocak 1966’da artık bir numaradır ve yalnızca abd değil birçok ülkede liste başı olur .. bu başarı üzerine 'paul simon' abd’ye geri döner ve ikili tekrar bir araya gelir .. tom wilson : görsel

    ‘the sound of silence’ aynı zamanda ‘the graduate’ filminde de karşımıza çıkar .. 1967 yılı yapımı ünlü filmin yönetmeni 'mike nichols', parçayı o kadar sever ve ikilinin soundunu o denli filmle özdeşleştirir ki 'simon&garfunkel’ın diğer şarkılarını da filmde kullanır .. örneğin 'paul simon', ‘mrs. robinson’ parçasını yalnızca bu film için yazmıştır .. 1969 yılında ilk ödüllerinde olduğu gibi 2003’te ‘yaşam boyu başarı’ ödülüne layık görüldükleri grammy ödül töreninde de ikiliyi sahneye davet eden isim, ‘the graduate’ filminde 'ann bancroft' ile başrolleri paylaşmış olan 'dustin hoffman’dır .. görsel

    bu arada parçanın popüler olduğu tarihlerde süren vietnam savaşı sebebiyle oluşmuş olan savaş karşıtı atmosfer ve yükselen kitlesel sol hareketin şarkıyı bir nevi sahiplenişiyle birlikte bir anlamda şarkının sözlerinin savaş karşıtı duruşla alakalı olduğu gibi bir yanlış algı oluşmuştur ama parçanın savaşla veya savaş karşıtı duruşla bir ilgisi yoktur .. burada da çok ilginç bir detay karşımıza çıkıyor .. 'paul simon', çocukluğunda ışığı kapatarak karanlıkta banyo yaparken şarkı söylemeyi ve sesinin karanlıkta banyo fayanslarında yaptığı ekoyu duymaktan çok hoşlandığını söylüyor .. şarkının ilk dizesi olan ‘hello darkness, my old friend’ (merhaba karanlık, benim eski arkadaşım) aslında işte tam da bu çocukluk anısına gönderme yapıyor ..

    parça ile ilgili son detay da ismiyle alakalı .. ilk kayıtlarda parçanın orjinal adı 'the sounds of silence'tır aslında .. sonraları 'the sound of silence' olarak tanınacak ve sessizliğin 'tekil sesini' bize sevdirecektir .. görsel

    orjinal akustik versiyon

    tom wilson'ın editlediği hit versiyonu

    dip not : derleme için teyid amaçlı kontrol edilen bazı kaynak ve alıntı yapılan görseller : rolling stone, happymag, texasmonthly, producertomwilson.com, wikipedia, grammy.com (türkçe kaynak kullanılmadı, çapraz çeviriler bana ait) .. görsellerle alakalı olarak; özellikle incelememe ve dikkat etmeme karşın copyright engeli göremedim ama yanıldığım bir görsel varsa ve kaldırmam gerektiği konusunda eminseniz lütfen bildiriniz .. görsellerin kullanımında maksadı aşan kasıt veya maddi kazanç amacı yoktur ..

  • ilk okula gittiğim yıllardı. babam emlak işiyle uğraşır ama pek birşey kazanmazdı. annem bakkala veresiye yazdırır, babam cebinde sigara parası olmadan gününü geçirir bende evin en büyük erkeği olduğum için okuldan arta kalan zamanlarımda lokantada bulaşık yıkardım.

    cuma namazı için camiye gitmiştim, çoraplarım adeta savaştan çıkmış gibi delik deşik. oysa hiç utanmamıştım bu halime çünkü yaşadığımız yerde herkes bizim gibiydi. açlık sefillik! adamın biri çoraplarımın halini görüp bana acımış ki elini cebime attı. ben hiçbişey olmamış gibi namaza devam ettim ve namaz bitip camiden çıktığımda cebimi yokladım. adam cebime şimdinin parasıyla 20 tl koymuştu. kendimi çok mahçup hissettim. utanmıştım. hiç unutmam o anları.

  • otobüs yolculuğu, gece 4 civarı, iki yaşlı amca yan yana denk gelmiş, kulakları haliyle az işitince tüm konuşmalara otobüs şahitlik edebiliyor.
    - yaş kaç?
    +84. seninki?
    -81
    +sen daha çocuk sayılırsın be...

  • kendisi ile ayni ahlak anlayisini paylasmamak, hayatimin en onemli ovunc kaynaklarindan biri.