hesabın var mı? giriş yap

  • savcıya, haneme tecavüz edip beni öldüresiye dövdüler diyeceğine bunların fetöcü olmasından şüpheleniyorum deseydi serbest falan bırakılmazlardı.

    türkiye normlarında olası bir haber

  • giderek anonimliği elimizden alan sözlük yönetiminin yeni icadı… ne gerek vardı? diğer sosyal medya sitelerinden ayıran özellikler bir bir gidiyor elimizden…

  • mutfakta fare görülmesi üzerine, ev arkadaşıyla para toplayıp fare zehiri almaya karar verilmesi; ancak ay sonu olması münasebetiyle de paranın denkleştirilemeyerek eve fare zehiri alınamaması. yaşanan parasızlık sorunu yüzünden gözü dönen ev arkadaşının, aynı günün akşamında, eve sokak kedisi getirmesi ve sokak kedisinin iki gün boyunca evde yaşaması.

  • o söylediği şey bir nefret kelimesidir. o kelimeyi kimin kullandığına bakılır. eğer siyahsan veya siyahların hakları için çalışmışsan kimse altında art niyet aramaz, ki louis ck’in kullanması bile çoğu kişiyi rahatsız etmiştir. öte yandan benim gibi, siyahların hakları için kılını kıpırdatmamış birisi bu kelimeyi kullanamaz. pewdiepie gibi ırkçı bir şebeğin kullanması ise tamamen ırkçılığındandır.

  • sanki yasli nesil de ulke kaynaklarini peskes cekerek para kazanmadi. hele su anki halimizin sebebi kolay yoldan para kazanmaya calismis yasli ve biyikli dedeler hic degil.

  • türkiye'de, 657 sayılı devlet memurları kanunu'nun 94'üncü maddesi gereğince normal zamanda geçen 10. güne müteakiben "10 gündür mazeretsiz olarak işe geri dönmediği" gerekçe gösterilerek memuriyeti sona erdirilir. ayrıca memurlar maaşlarını peşin aldığından, bir sonraki maaşa kadar kalan gün sayısı hesaplanıp; aldığı maaşı geri ödemesi istenir. astronot bu sürede bulunamayacağından borcu faiziyle birikmeye başlar. ancak bu arada yaklaşık 7190 gün geçeceğinden 6183 sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanun'un 102'nci maddesi uyarınca "kamu alacakları 5 sene içinde tahsil edilemediğinden" dolayı borçları zaman aşımına uğramış olur.

  • sabahları camdan aşağı tükürüp duran, beni her gördüğünde "sen ezgi misin? senin bende mektubun var. *" diyen çılgın üst komşumuz 90 yaşındaki himmet dede kapıda kalmıştı. kapının üstünde anahtarını unutmuş, cebinde de yedek anahtarı kapıyı açmaya çalışmış ama başaramamış. tam kahvaltıya oturmak üzereyiz, gelmiş bizim kapıya elleriyle dizini dövüyor, "ne yapacağım ben!" diye.

    çıktım yukarı. kapıyı biraz zorlayıp, sarstım. sanırım bir süre sonra arkadaki anahtar geriye kaçtı ve ve diğer anahtarla kapı açıldı. nasıl mutlu oldu, ne dualar etti canım benim. neyse, aşağı indim. oturdum kahvaltıya. o sırada evde şekerin bittiğini fark ettim. "neyse çayı şekersiz içeriz" diye düşünürken kapı çaldı. himmet dedem elinde bir kase küp şeker "evde bir tek bu vardı. teşekkür için getirdim" diyor. o sırada evdeki herkes şok.

    sanırım o zamandan sonra kimimiz allah'a, kimimiz karmaya inandı. kimimizin de sikinde bile olmamış olabilir olay. emin olamadım.

    edit: himmet dedem 2 hafta önce vefat etmiş lan.

  • o yazdıklarının yarısını yapsaydı o yazdıklarını yazma ihtiyacı duymazdı. hayat böyle bir şeydir kabul etmek istemeseniz de. iç huzur, tatmin gösterilmek istenen bir şey değildir, tam tersine göstermek zaten bunların eksikliğidir, hepimizde olduğu gibi tıpkı.