hesabın var mı? giriş yap

  • tabii kelimesiyle en çok karıştırılandır. hatta çoğu kitapta da aynı hataya sıkça rastlanır oldu son zamanlarda. dolayısıyla benim gibi obsesifleri hasta etti bu yanlış kullanım. tabii doğal, olağan, alışılagelen ve elbette anlamlarını içerir. tabi ise bağlı, bağımlı, ilişkili . tabii de "i" uzatılarak; tabi de ise "a" uzatılarak seslendirilir. *

  • aslinda her insan bu yanilgiya duser. hatta kendine her seyden bir pay cikarir. bak benim sevdigim resmini facebook profil resmi yapmis, bak bu paylastigi sarki ikimizi anlatiyo vs gibi ama gercekler cok farkli dostum. hic ozlemedi, ozlemiyor ve ozlemeyecek.

    ama belki bi baskasini ozluyodur.. gercekler aci kabullenmeliyim, kabullenmelisin...

  • yine akp'nin bu kadar alması mümkün değil diyenler gelecektir ama bence normal sonuçlar.

    bu düzenden nemalananları, akp sayesinde torpille işe girenleri, iş alanları, zır cahil çomarları toplayınca bu çıkıyor.

  • yavuz "hırsız" modunda gerçekleşmiştir. utanmadan "at gözlüğu" diyor süprerzekalı ablam.

    af edersiniz ama bu ülkede insanlara "at gözlüğünüzü çıkarın" diyecek en son insanlardır akp'liler.

  • "ankara'da olduğun sürece artık ankara'da ben de varım" cümlesinin apaçık bir tehdit olduğunu idrak edemeyenlerin beğenmediği rezalettir.

  • butun turkiye sathinda miras paylasilan her yer. %99.9 degil %100 calisir.

    malum kucuk yerlerde fazla ekonomik deger uretilmediginden miras mevzusu din kadar onemlidir. hele belli bir yas grubunun ustu icin bu iki konu herseydir. miras dindir, din mirastir.

    buralarda biraz gulmek isterseniz "amca senin hanimin annesinden kalan bahcedeki buyuk payi kayinbiradere mi versek, malum ayetler belli" deyin. sonra arkaniza yaslanip izleyin.

  • 80 yaşındaki sevin teyzenin bir gün barbaros bulvarında karşıdan karşıya geçmesi gerekir. sevin teyze, hem görmekte hem de yürümekte zorlanmaktadır. dolayısıyla karşıdan karşıya geçmek onun için çok zordur.

    kendisine yardım edecek birini arar gözleri. derken gözüne genç bir delikanlıyı kestirir. hemen yanına gider :

    sevin teyze : evladım seninle karşıya geçebilir miyim?
    delikanlı : peki teyze.

    beraber karşıya geçerler.

    sevin teyze : teşekkür ederim evladım.
    delikanlı : ne demek teyzeciğim. asıl ben size teşekkür ederim.
    sevin teyze : neden evladım?
    delikanlı : ben körüm.

  • izleyicide yoğun bir duygusal etki bırakmak için izlenen klasik bir strateji.

    insan beyni eskileri, eskilerin yaşandığı zamandan daha güzel anımsamaya eğilimlidir. romalılar buna "memoria praeteritorum bonorum" derlermiş.

    nostalji duygusu, toz pembe retrospeksiyondur, bilişsel bir önyargıdır. insanın gerçeklik görüşünü bozar, lakin bireyin kendisine duyduğu saygıyı artırır ve psikolojik olarak faydalıdır. geçmişe duyulan bu özlem, evrimin insanoğluna miras bıraktığı bir tür psikolojik kalkandır.

    post apokaliptik filmler hayatta kalma mücadelesini işlerler, yani canlıların en temel dürtüsünü. bu tür filmlerde görülen depresif fütürizm, izleyiciye yabancılık, güvensizlik duygusunu verir. böylelikle nostaljinin zıttı bir etki yaratır.

    nasıl sıcak ve akışkan çikolatalı sufleler ve buz gibi dondurmalar aynı tabakta servis edildiklerinde, ağızda etkileyici bir tat bırakıyorlarsa; post apokaliptik filmlerdeki retrofütürizm de aynı şeyin insan beynine yapılışıdır. yıkık dökük bir metropolde, tek başına swing diyen biri, izleyiciye kolay yoldan duygusal kargaşa yaşatır; film endüstrisi de haliyle bayılır buna.