hesabın var mı? giriş yap

  • sincapa fısıldayan soliste sahip müzik grubu.

    gruptaki fecilik buradan geliyor olsa gerek. kız düşürcem diye bu kafar detaylı çalışmaya gerek yok lan. öyle marjinalliğin amk.

  • "oy deposu sorgulamaya baslamakta" dan sonrasını okumadım. sorgulama ne olm? nereden çıktı bu iyimserlik böyle, hayırdır?

    bu memlekette bu kadar mal varken, o herifin o koltuktan anca cesedi kalkar agalar; bunu bilin ve rahatlayın, tadını çıkarın.

  • yapısal farklarını yazmıyorum, onu da anlamışsınızdır artık. puronun filtresi yoktur, içe çekilmez. purodaki ana mantık, dumanı çektikten sonra aromayı almak için ağızda 1-2 tur döndürüp salmaktır. puro sigara içer gibi peş peşe çekilmez, dakikada 1-2 duman çekilmesi makbuldur aksi takdirde tütün çok ısınacağından yanık tadı gelir. puro tercihen kibrit veya puro çakmağıyla yakılmalıdır, normal çakmaklarla yakıldığında puroya çakmağın içindeki gazın tadı karışacağından aromasını bozabilir. puronun külü sigara gibi vurularak atılmaz, külü normalden daha uzun bir hal aldığında küllüğün kenarına hafifçe dokundurarak kendiliğinden düşmesi beklenilir. puro sigara gibi küllüğe basarak söndürülmez, bunu yaparsanız ortalık leş gibi kokar. puroyu kendi haline bıraktığınız zaman duman yapmaz ve 5-10 dakika içinde söner. ha tabi tüm bunlar hakikaten puro için geçerlidir, ortamda artistlik yapıcam diye tekelden aldığınız tane 4 lira purolar için değil. adam akıllı puro humidor dediğimiz, nemlendirici kutularda saklanılır, kurumuş puro samandan farklı değildir çünkü. adam akıllı puro içmek isteyenler avm'lerdeki tobacco shop'lardan ve gerçekten çalışan humidor'da saklanan gerçek purolardan alıp deneyebilirler. romeo y julieta, montecristo gibi purolar başlangıç için güzeldir, özellikle romeo'nun no 1'i. ha tabi bunların teki 20-25 liradan başlıyor o da ayrı bir mevzu ve alırsanız kesmek için bir de makasa ihtiyacınız olacak ama sakın ola gidip de normal makasla falan kesmeyin. alırken rica edin mağazada kessinler. puro güzel hobi ama biraz tuzlu hobi, saklama kaplarından çakmaklarına, küllüklerinden çeşit çeşit makaslarına kadar envai çeşit ürün yelpazesine sahiptir.

  • hirsiz olmadiklari icin sevilmiyorlarmis. bu sehirden ulkenin en buyuk hirsizina ne kadar oy ciktigini bilmesek inanicaz.

    iticiliklerinin asil sebebi ise simariklik derecesinde sinirli davranislaridir.

  • atatürk'ün emriyle, türk dil kurumu özellikle öz türkçe adları derleyip bunları kitapçıklar halinde muhtarlıklara ulaşacak biçimde tüm yurda dağıttı.

    sülale adı olanlar ya da kendi seçenler vs uygun olan isteklerini yazdırdı. isteyen de bu listelerde beğendiğini seçip soyadı olarak aldı.

    bu yüzden çoğumuzun adı arapça-farsça iken soyadlarımız çok büyük oranda türkçedir.

    yaşa atatürk!

    not: sözünü ettiğim kaynak kitap bu. öyküsü de tanıtım bülteninde kısaca açıklanmış. buraya da ekleyeyim.

    --- spoiler ---

    eserin kitap olarak ikinci basımı ise 1935 yılında, ulus-devlet inşası sürecinin en önemli merhalelerinden biri olan soyadı kanunu’nun kabul ve yürürlük tarihiyle örtüşen bir dönemde, dâhiliye vekâleti tarafından yapılmıştır.

    kitap vekâlet tarafından sadece basılmakla kalmamış, ayrıca kitaptan alınan isim listeleri dönemin dâhiliye vekili şükrü kaya’nın talimatıyla anadolu ajansı tarafından gazetelere gönderilerek neşredilmiş, nüfus müdürlüklerine dağıtılmış, 1936 yılında ise kısaltılıp türk adları başlığıyla jandarma genel komutanlığı eliyle üçüncü defa basılmış, bu yolla etkisi en uzak kasaba ve köylere kadar uzanmıştır.

    böylece, bugün türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının kullandığı pek çok soyadının kaynağı olarak belge niteliğinde, batılılaşma ve vatandaşların türk kimliğiyle yeniden tanımlanma sürecinin aynı zamanda ideolojik enstrümanlarından biri olan, kültür politikasının son derece değerli bir verimi ortaya çıkmıştır.

    --- spoiler ---

  • yunanistanın samos adasında hediyelik eşya olarak satılan bir bardak. söylediklerine göre bu bardağı pisagor dizayn etmis ve eger dogru ise bence bu muazzam bardak milattan oncesinden gunumuze pisagorun biraktigi en degerli eserlerinden biri olmustur. bardagin sekli ters duran bir kilise canina benzer. tam ortasindan orta parmak goruntusunde bir naah isareti cikar. pisagor "azla yetinmeyi bilin, acgozlu olursaniz elinizdekileri de kaybedersiniz " demis ve bu bardakla kanimca soyut felsefeyi gozle gorulen elle tutulan bir somut nesneye donusturmustur. bu noktada sasirmak, isin gizemini ve suprizini yasamak istiyorsaniz , altta yazdiklarimi okumayin ve gunun birinde boyle bir bardak elinize gecerse icine istediginiz kadar suyu doldurup icin..

    --- spoiler ---
    bardagin ozelligi nedir derseniz, altina baktiginizda boyle bezelye eninde bir delik var. bi de bardagin icinden cikan parmagin dibinde iki delik. ve bardagin yarisini biraz gecince bir cizgi. siz bardagi bu cizgiyi asmayacak sekilde doldurdugunuzda hersey normal, herhangi bir bardaktan farki yok. cizgiyi asip bardagi cok doldurdugunuzda ise, asagidaki delikten, bardagin icindeki tum su bosaliyor..
    --- spoiler ---

    ister pisagor ister bir baskasi, her kim dizayn ettiyse bu bardagi, uygulamali anlatiyor adama anyayi konyayi..

  • valla turkiye sinirlarinda hakli olarak kabul edilmeyecek bi tiptir. sebebi sizin(ve bizim) gibi kopeklerinizin de psikolojik sorunlu olmasidir.

    yurtdisinda restorana kopekle giriyor adam. hatta tasmasi dahi yok bak dikkatini çekiyorum, tasma yok, dev gibi köpek. kopek icerde dolaniyor, yanina geliyor. resmen dost arkadas. zerre zarari yok. tek bi havlama yok, huzursuzluk yok. en ufak endişe duymuyorum. muhabbet etsen dinler o derece sakin huzurlu bakiyor gozlerine zerre tanimadigim 1 metre boyunda kopek.

    turkiyede oyle mi? kopek saga cekistiriyor sahibi sola. kendini egitememis ki kopegini egitsin. sokakta dikkat edin tasmali sahipli kopegine bile yön veremez cogu insan. kopek cekistirir sahibini. neden?? egitimsiz cunku. kopekler huzursuz, kavgaci, saldirgan. nerdeyse hepsi psikolojik sorunlu.
    ben de istemem kopekle girmesini burda kimsenin restorana. ama yurtdisinda keyf bile aliyorum.

    gecen gun muglada adamin biri golden ile bi kafeye oturuyor. goldenda sorun yok belki bilmiyorum. bu sefer sokaktan gecen psikolojisini bozdugunuz o sokak kopekleri (3 tane) goldena saldiriyor aniden. mekan darmadagin. tvde de
    gosterdiler. 1-2 kisi de ayirmaya calisirken isiriliyor hafifce.

    ulan yurtdisinda havlayan kopek gormedim ben nerdeyse. italyada kopek sosyallesme parklarina bile gittim. 100 tane kopek birarada keyfle oynuyor sevisiyor opusuyor.

    ulan almanyadayim. 500 kisi var icerde sabah kahvaltisi dev gibi mekan. sadece 1 tane bebek vizildiyor surekli. garsonlar bile susturmaya calisiyor. nereli?? istanbullu bi turk ailesinin bebegi tabiki nereli olcak.

    huzursuzluklar ulkesi burasi. herkes psikolojik sorunlu. hayvanlar dahi.

    ek: bu arada bence her şeye rağmen restorana tasmasını kısa ve kontrollü tutmak kaydı ile köpekle girilebilir ama o köpek bi kişiye saldırdıgında ya da rahatsız ettiğinde onun cezasını en ağır şekilde sahibine verecek yasal düzenlemeler yapılmalı. bu koşulda bence zerre sorun yok.

  • kazanamayacağı tek maçı ölüme azrail'e karşı yaptı. yıllarca parkinson ile boğuşup üstüne ölüme bile karşı koymağa çalıştı olmadı yapamadı.

    tüm zamanların en iyisi the greatest of all time mekanın cennet olsun. nur içinde yat şampiyon.

  • kuzen antalyada polis asayişten trafiğe geçti. bu yeni geçtiği zamanlar yoğun bir işim var bu mesaj attı plakanı ver diye ben de niye diye sorgulamadan verdim. bu piç tut sen arabanın nesi var nesi yok diye bakmaya gir. arabanın da muayene yok aradı beni arabanın muayenesi yok diye eee dedim ceza yazmam lazım diyor. lan ben kayserideyim sen antalyadasın bu nasıl saçmalık daşşak mı geçiyon falan dedim ama yok sisteme düştü bir kere yazmam lazım dedi yazdı. sen esnaf adamsın her şeyin tam olur diye sorgulayım bir sistemi çözmeye çalışıyordum diyerek açıkladı bunu.

  • bize ayiligin ne demek oldugunu hatirlatan ayi, ulan son zaman da kedi sever gibi ayi seviliyor, ay ne sevimli ne sempatik falan diye.
    gercek ayilik budur iste.