hesabın var mı? giriş yap

  • evet diyenlere muavinlerin uygun muammeleyi yapacaklarına dair bir his sahibi olmama neden olan açıklamadır.

  • engellenen insanlarin nedenini sorcak kadar umursamadiklari ancak sozluge yazacak kadar umursadiklari olaydir.

  • tayyip'in cagrisina uyup da türkiye'ye dönmeye karar verecek kadir akilli(!) bilimadami da... ne bileyim...

  • tuhaf gelebilir ama sık sık yaşadığım bir durum. benimle yaptığınız planları istediğiniz zaman iptal edebilirsiniz. sakın "ya son dakika iptal edilir mi, o kadar bilet aldık, şimdi ayıp olur?" falan demeyin. olmaz efendim ne ayıbı? gereksizce eğilip bükülmenize, bahaneler bulmanıza ve hatta aramanıza bile gerek yok. "ben gelmiyom ha" yazan basit bir sms yeterli olacaktır. size asla bozulmam ve kesinlikle trip atmam çünkü planların iptaline bayılırım. zira bu bana o günü yeniden istediğim gibi dizayn etmeme imkan verir. sakın plan yaptığım insanları sevmediğim anlamına falan gelmesin. sadece genelde planlara dahil olurken modum yüksektir ve "tamam" demişimdir fakat nedense o gün geldiğinde evden çıkmak yerine ölmek bile daha mantıklı bir hale gelir ancak juli zeh'in söylediği gibi; malesef geçmiş cimridir ve özellikle alınmış kararları asla geri vermez. geçtiğimiz hafta sonu arkadaşlar pazar günü teee ebesinin rumeli hisarı'nda kahvaltı ayarlamışlar. hani köylerde hiç olmayan anlamsız şeylerle dolu 'köy' kahvaltısı var ya sabah akşam renkli led tabelalarla çakıyorlar, ondan. yaklaşık 6-7 kişi gidilecek..söz vermişim işte.

    sabah sanki işe gidiyormuş gibi kalk, banyo yap, giyin..arabanla o tek şeritli sahil trafiğine gir, kornaları dinle.. ayrıca muhtemelen denize sırtın dönük veya anca şöyle biraz geriye yaslanınca yanındakinin saçlarının az üstünden boğazın anlamsız bir yerini azıcık görebileceğin bir yere oturtacaklar seni. veya sen dört tarafın denizlerle çevrili olacak diye beklerken bir bakmışsın saç ekimi yaptırmaya gelmiş rambo bantlı, savaş gazisi görünümlü araplar çoktan sarmış her tarafını.

    kafanın üstünden tuhaf bakır sahanlarda pastırmalı omletlerin geçtiği bir masa, aklına çok güvendiği için kalem kağıt kullanmayan bir garson ve tabii ki eksik gelen siparişler..koştura koştura geldiğim mekanı skeyim. sonra sen o eksik şeyleri söyleyeceksin ama onlar asla gelmeyecek..boşa da bekleme bro çayın soğuyacak. hooooppp bi dk şimdi içme. noldu ya? masadaki kızlardan biri instagrama #köykahvaltısı #love #rumeli temalı fotoğraf koyacakmış gül kanka. bu zorlu süreçte çeşitli masalardan sürekli "bizim 2 çay vardı hocam" tarzında yükselen sesler duyacağız. mekanda hayalindeki kahvaltıyı yapamayan ve bu yüzden deliren, orta yaşlarda, boyası gelmiş bir kadın olacak..arkadaşların bir şeyler anlatırken, o abla sürekli sucuğundan yumurtasına yakınacak, duymamaya çalış. masaların etrafında acayip sesler çıkararak koşturan 4-5 yaşlarında çocukları ve onları hiç umursamayan ebeveynlerini de unutmayalım. ulan hani bu çocuk prensti, prensesti? ilgilensenize olm çocuklarınızla. kedi görünce yılan görmüş gibi sandalyesine çıkıp çığlık atan ilginç kızlarla ve kedileri büyük bir ciddiyetle masadan uzak tutmaya çalışan çatık kaşlı erkek arkadaşlarıyla da karşılaşabilirsiniz, çok şeapmamak lazım.

    neyse işte, pazar günü yatakta tavana bakıp tüm bu korkunç sürece kendimi alıştırmaya çalışırken telefon çaldı ve bir sebepten ötürü plan iptal oldu. ulan aniden öyle içten bi sevinç yaşamışım ki gözümden yaş düştü yaş. tabii telefonda karşıya "yesss beeeeeee yesssssss be abiii işte buuuuuuu!!" falan yapamıyorsunuz, daha çok "aaaa yapma abi ya :((" falan diyorsunuz o an. resmen tüm o coşku içinizde patlayıp bir damla yaşa dönüşüyor işte. düşünsene bak hem o kadar yolu gitmedim, hem o kadar insanla görüşmedim, hem aram bozulmadı, hem bana karşı mahçup oldular, hem de artık istediğimi yapabilirim. daha güzel ne olabilir acaba?

    koca gün bana kalmıştı ve uzun bir aradan sonra hafta sonumu başkaları için feda etmemiştim. italyanca bir atasözü der ki; 'dolce far niente'. yani 'hiçbir şey yapmamanın keyfi'. hiçbir şey yapmamaya karar verdim ama nedense evden çıkmak bir 'zorunluluk hali' olmayınca ekstra bir enerji de geliyor insana. bana da öyle oldu galiba ve aniden dışarıda buldum kendimi. arabayı tam olarak vatan şaşmaz hareketiyle bıraktım, dokunmadım bile. önce bir pastaneye gidip en sevdiğim şeyleri seçip paket yaptırdım, sonra denize karşı, kimselerin olmadığı bir bankta hepsini gömdüm. uzun zamandır gözüme kestirdiğim bir banktı. kornalar yerine martılar. uzun zamandır gözüme kestirdiğim martılar. hem yakından martı izlemek kadar güzel çok az şey var. ayrıca ne zamandır bu kadar sessiz olmamış bir pazar günü. sonra böyle arabasız zor geldi amk eve gidip arabayı aldım, lol.

    dünyaca ünlü aşktan geriye kalanlar sergisi gelmiş istanbul'a ve benim bir planım yok^^. jehan barbur'un ise bir planı var, sergiye konser vermeye geliyormuş abooovv olaya bak. bastım gittim. hem sergiyi geziyorum, hem barbur dinliyorum. o kadar mutluyum ki mutluluktan kafam güzel oldu. şarkı arasında "jehan'cım daha çok kalmak isterdim ama ferhan bekliyor" dedim. tam anlamadı ama bozulmadı da. ne güzel ya bugün kimse kimseye bozulmuyor. ucu ucuna yetiştim ferhangi şeyler'e. sanırım bu 22. kez falan. oyun gereği elektriklerin kesildiği, ışıkların söndüğü ve oyuna çakmakla devam edilen bölümde yine laf attım sahnedeki ferhan şensoy'a; "jeneratör yok mu hocamm??" dedim. "var" dedi, "ibneliğine çalıştırmıyoruz" diye de devam etti. herkes yerlerde, ben yine yerlerde. 22. kez değil, 122. kez gideyim yine aynısını desin, yine gülerim.

    oyun bitince tramvaya bindim, tünel'de indim, sonra da tarihi tünel metrosuna bindim. yapım yılı 1875. açılışında kadir topbaş kurdela kesmemiş, kimse bir platforma çıkıp arkasındaki gözlüklü korumalarla birbirinden alakasız konularda halka konuşmamış, batının bizi kıskandığından falan bahsetmemiş-ki bence kesin kıskanmışlardır çünkü londra'daki tek metro hattı hariç dünyada başka bir yerde metro yok o güne kadar-. iniyorum antikadan. hayır karaköy'de işim yok ama gelmişken bi çay içerim, kulağımda sainkho'dan i walk. ben zaman zaman ferhangi şeyler izleyip oyun bitince tramvaya biner, anlamsızca tünel'e gittikten sonra tarihi tünel metrosu'na atlar ve karaköy'de bi çay içerim. çok sonradan bu rutinimin sebebinin küçükken babamla yaşadığım mutlu bir gün olduğu ortaya çıktı. babam 1991 yılının sıcak bir pazar günü bana ufak bir istanbul gezisi yaptırmıştı. çizdiğimiz rotada beyoğlu da vardı, ferhangi şeyler de. tramvay da vardı, tarihi tünel de. ben o günü yeniden yeniden yaşamak için ara sıra bunu neredeyse bilinçdışı bir şekilde tekrar ediyormuşum.

    babam o pazar günü benimle plan yapmıştı. açıkçası iptal olmamasından dolayı halen memnuniyet duyduğum bir plandır. iyi ki de iptal olmamış. ulan resmen yazının sonunda görüşüm değişti. neyse. babam o pazar günü benimle plan yapmıştı. ne de güzel yapmış. fakat siz yine de benimle yaptığınız planları son saniye bile olsa iptal etmekten çekinmeyin, babama bakmayın.

  • ölümsüzler adlı askeri birimi sayesinde 200 yıl hüküm süren imparatorluk.

    pers ölümsüzleri (the persian immortals), mö 550'den mö 330'a kadar yaklaşık 200 yıl boyunca hüküm süren ahameniş imparatorluğu'nun neredeyse tüm ömrü boyunca faaliyet gösteren seçkin bir askeri birliktir. 10.000 kişilik ordu, hem imparatorluk birliklerinin omurgası olarak aktif ordu içerisinde hem de imparatorluk muhafızı olarak görev alıyordu.

    büyük kiros tarafından kurulan ahameniş imparatorluğu batı asya'da geniş bir alanda hüküm sürüyordu. büyük kiros, imparatorluğun iran platosunun güneybatısındaki merkezinden, medya olarak alınan bölge (kuzeybatı iran) ve lidya krallığı da dahil olmak üzere birçok bölgeyi fethetti. daha sonra, doğuda indus vadisi'nden batıda balkanlar'a kadar uzanacak, nüfus bakımından tarihin en büyük imparatorluğu haline gelecek imparatorluğun temelini attı.

    birliğin kuruluşu:
    ölümsüzler'in ilk olarak mö 539'da babil'in ele geçirilmesinden sonra ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. büyük kiros yönetimi altında, babil'i yönetmek üzere atanan kadın komutan pantea arteshbod'un ölümsüzler birliğinin mimarı olduğu düşünülür.

    kuruluşlarına dair ksenofon'un cyropaedia'da farklı bir iddiası vardır. ona göre bu birlik, pers ordusunun en güçlü askeri birliklerinden spada'dan (taxmaspada) bir saray muhafızı tarafından toplamıştır.

    ölümsüzlerin seçilmesi:
    ölümsüzler, büyük ölçüde perslerden oluşuyordu ancak asimile edilmiş medler ve elamlılar da birliğe katılıp yüksek sorumluluk getiren pozisyonlara getiriliyordu. spada gibi kendi askeri teçhizatlarını temin etmesi gereken ölümsüzler de ahameniş toplumunun zengin kesimini oluşturuyordu.

    genç erkekler henüz beş yaşındayken spada üyesi olmak için eğitiliyor, ata binmeyi, ok atmayı, avlanmayı ve zorlu koşullarda hayatta kalmayı öğreniyorlardı. 20 yaşına geldiklerinde asker olarak görevlendiriliyor, 50 yaşına geldiklerinde emekli olmalarına izin veriliyor ve emekli maaşı ve arazi alabiliyorlardı.

    spada içerisinden savaş yeteneği ve karakteri nedeniyle seçilen kişiler ölümsüzler birliğine alınıyordu. ölümsüzler'in spada'nın sadece onda biri kadar kalabalık olduğuna inanılmaktadır.

    ölümsüzler isminin nedeni:
    tarihçi heredot'a (herodotos) göre ölümsüzler tam olarak 10.000 kişilik bir güçtü ve bu adı bu sayının korunmasından alıyordu. bir ölümsüz askeri öldüğünde, ciddi bir şekilde yaralandığında, hastalandığında ya da emekli olduğunda hemen yerine yeni bir ölümsüz alınıyordu. bu şekilde birlik 10.000 kişilik popülasyonu azalmadan görevine devam ediyordu. ölümsüzler ayrıca savaş alanında ölülerini bırakmıyor ve düşmanlarına cesetlerini göstermiyordu. karşınızdaki ordu sürekli 10.000 kişi kaldığında ve öldüklerini de teyit edemediğinizde isimleri de haliyle ölümsüzler oluyor.

    ölümsüzler'in kullandığı silahlar:
    ölümsüzlerin ana silahı yaklaşık 1.8 metre uzunluğunda ve ucu oldukça keskin olan mızraktı. mızrağın diğer ucunda ise düşmana balyoz gibi vuracakları ve ölümcül olan bir denge ağırlığı bulunuyordu.

    ölümsüzler'in en seçkin 1.000 üyesinin mızrakları diğerlerinden biraz daha uzundu ve denge ağırlıkları elma şeklindeydi. elma, prestiji simgeliyordu ve imparatorluk muhafızlığı görevini de yürüten bu 1.000 asker "elma taşıyanlar" olarak anılıyordu.

    ölümsüzler ayrıca tek elle kullanılabilen ve sagaris olarak anılan bir savaş baltasıyla birlikte bir dizi küçük silah da taşıyorlardı.

    ölümsüzler'in üniformaları:
    bilindiği kadarıyla kafa aksesuarına pek dikkat etmezlerdi. farklı kaynaklarda, farklı biçimlerde taçlar giydikleri belirtilmektedir. bazı kaynaklarda bu taçların, yüzü kaplayan, rüzgar ve tozu uzak tutan keçe başlıklar olduğu, bazılarında ise kumaştan yapılmış basit bir başlık oldukları belirtilir.

    vücut zırhları balıkların pullarına benzeyen ve üst üste binen bronz ve demir plakalardan oluşuyordu. ayrıca hasır ve tahtadan yapılmış, kalın ve deri kaplı kalkanlar taşıyorlardı.

    ölümsüzler, okçu süvarilere destek olmak için savaş alanında onların yanında yürürdü. gökyüzünün kararmasına neden olacak kadar fazla ok havadayken ve güneş, ölümsüzler'in zırhında parıldarken bir çok şehir bu manzaradan korkup şehre yaklaştıklarını gördükten hemen sonra savaşmadan teslim oluyordu.

    ölümsüzler'in zengin olduğunun kanıtı:
    bu kanıt yine heredot'un anlatılarında bulunur. ölümsüzler'in üzerlerinde taşıdıkları büyük miktarda altın içeren kıyafet ve zırhlar haricinde yaşam şekilleri de zengin olduklarını söylüyor.

    bir ölümsüz ne zaman seyahat etse, cariyeleri için üzeri kapalı vagonlar, büyük ve donanımlı köle maiyetleri ve diğer askerlerden farklı olarak develer ile taşınan kişisel eşyalarını da yanına alıyordu.

    ölümsüzler ne kadar başarılıydı:
    büyük kiros'un m.ö. 530'daki ölümünden sonra ölümsüzler, mısır'ı fetheden oğlu kambises ve büyük darius da olmak üzere ahameniş imparatorluğunun ömrü boyunca aktif olarak görev aldı. darius'un yunanistan'ı işgali sırasında ölümsüzleri de kullandığı kabul edilir ancak ölümsüzlerin varlığı maraton savaşı'nda kaybetmesini önleyememiştir.

    ölümsüzler'in en çok anıldığı savaş, kserkses'in, selefi darius'un yenilmesine misilleme olarak maraton savaşı'ndan 10 yıl sonra yunanistan'ı işgal etmesi ile ortaya çıkmıştır.

    thermopylai geçidinde, kserkses'in düzenli birlikleri spartalıların sert direnişiyle karşılaştı. spartalı general i. leonidas'ın 300 kişilik seçkin askeri birliği kserkses'in ordusunu sadece durdurmamış, geri de püskürtmüştür. kserkses'in thermopylai savaşı'ndaki b planı ölümsüzler'i göndermek olmuştur.

    ölümsüzler'in sparta saflarını yarıp geçmesinin nedeni büyük ihtimalle spartalılar'ın düşük silah gücüne sahip olmasıydı.

    kiros, imporatorluğunu genişletirken birliklerinin karşısına çıkanlar genelde kendi birlikleri ile benzer zırh ve silahları kullanıyorlardı. zırh ve silah konusunda eşitlik olduğunda öne çıkan perslerin üstün dövüş becerileri oluyordu. bununla birlikte, persler, m.ö. 479 yılında kserkses önderliğinde girdikleri plataia savaşı'nda spartalıların daha gelişmiş silahlara ve zırhlara sahip olduğunu verilen müthiş kayıplarla öğrendi.

    ölümsüzler dağılması:
    plataia savaşı'ndaki büyük yenilgilerine rağmen ölümsüzler, iii. darius önderliğinde, m.ö. 331'de büyük iskender'in makedon kuvvetlerine karşı savaştıkları gaugamela savaşına kadar faaliyette kaldı.

    büyük iskender, kiros'un hayranıydı ve etrafında kendisini koruyacak elit bir pers askeri gücünü elinde tutmayı seçti.

    yazar polyaenus bu askeri birlikten "pers süslemeleriyle süslenmiş, en yakışıklı ve en uzun boylu perlerden oluşan ve kısa kılıç taşıyan, 10.000 pers" diye bahsetmiştir.

    büyük iskender'in m.ö. 323'teki ölümünden sonra imparatorluk dörde bölündü. imparatorluğun orta asya ve mazopotomya'yı kapsayan kısmı seleukos imparatorluğu'nu kuran makedon kumandan seleukos nikator'a verildi. ancak bu dönemden sonra ölümsüzler'in faaliyetlerinin ve imparator muhafızlığı geleneklerinin devam edip etmediği bilinmiyor.

    ölümsüzler dağılsa da etkileri yok olmadı. bölgenin yedinci yüzyılda müslüman kontrolüne geçmeden önceki son pers impratorluğu olan sasani imparatorluğu m.ö. 224'te kurulduğunda yine ölümsüzler olarak adlandırılan bir elit asker sistemi kuruldu.

    ölümsüzler'in etkilerinin, bizans imparatorluğu'nda yine ölümsüzler olarak anılan birliğin, napolyon döneminde, halkın ölümsüzler olarak tanımladığı imparatorluk muhafızları birliğinin, pehlevi hanedanı'nın javidan olarak anılan ve 5.000 gönüllüden oluşan muhafız birliğinin ve iran islam cumhuriyeti'nin devrim muhafızlarına bağlı 65. ve 55. hava indirme tugayları'nın kurulmasıyla devam ettiği düşünülür.

    kaynak: history extra

  • güçlü bir kız. alışveriş poşetlerini kendi taşır, otobüste sıkışan camı açar, yolda kalmış arabaya el atar, kavanoz açar. e daha ne olsun.