hesabın var mı? giriş yap

  • kendi gibi düşünmeyenleri aklı sıra sınıflandırıp bu sınıflandırmalara da küçümseyici tanımlar yakıştıran aşırı uçlarda gezinen bir embesilin serzenişinden ibaret olan profillemedir.

    çünkü herkes illa bu embesil gibi düşünmek zorunda. zo-run-da. anlamadınız galiba.

  • birisi birleşik krallik'ta konuşulur, diğeri ise birleşik devletler'de. ikisi arasında ayırım yapabilmek için birkaç anahtar nokta var. bunları şöyle bir inceleyecek olursak:

    - kelimenin sonunda yer alan r harfleri amerikalıların ezici bir çoğunluğu tarafından atlanmadan telaffuz edilir. ancak ingilizler r harfini çoğunlukla atlamayı seçer. (bkz: rotasizm) örnek olarak flavor, father ve warrior kelimelerine bakalım.

    amerikan:fleyvır
    ingiliz: fleyva

    amerikan: fathır
    ingiliz: fatha

    amerikan: woriyır
    ingiliz: woriya

    - genelde kelimenin ortasında yer alan r harfleri de ingilizler tarafından telaffuz edilmez. ancak aynı harfler amerikan aksanında es geçilmeden söylenir. park ve barber kelimelerini ele alalım:

    amerikan: park
    ingiliz: pa'k

    amerikan: barbır
    ingiliz: ba'ba

    - amerikalılar "dance" ve "past" kelimelerindeki a harfini a ve e karisik (a" diye gösterelim) bir biçimde okurken, ingilizler bu kelimelerdeki a harfini direkt a olarak telaffuz eder.

    amerikan: da"ns
    ingiliz: dans

    amerikan: pa"st
    ingiliz: past

    - o harfi de ingiliz ve amerikan aksanını ayırt etmede dinleyiciye cok yardımcı olan bir harftir. "box" ve "john" kelimelerini ele alırsak eğer:

    amerikan: baks
    ingiliz: boks

    amerikan: can
    ingiliz: con

    - şimdi ilk madde ile bir üstteki maddedeyi "honor" kelimesinde birleştirelim:

    amerikan: anır
    ingiliz: ona

    - son olarak da t harfinin kelimenin ortalarında yer aldığı birkaç kelimeye bakalım. hatta yanında bir de iskoç aksanı verelim ki tam olsun. kelimelerimiz şöyle: later - utter - scottish

    amerikan: leydır
    ingiliz: leyta

    amerikan: adır
    ingiliz: ata

    amerikan: sıkadiş
    ingiliz: sıkotiş
    iskoc: sıko'iş

    - ve ilk maddeyle bir üstteki maddeyi birlikte uygulayacağımız better kelimesine bakalım:

    amerikan: bedır
    ingiliz: beta

    genel olarak yukarıda örnek verdiğim kelimelere ve benzer kelimelere dikkat ederek konuşulan ingilizcenin hangi aksana ait olduğu hakkında fikir sahibi olabilirsiniz. iki aksan arasında daha bir çok farklılık bulmak mümkün, ancak en genel özellikleriyle aklıma gelenleri yukarıda belirtmeye çalıştım.

    not: bu da amerikalıların ingiliz aksanını kaybetmeleri, ya da başka bir deyişle ingilizlerin aksanlarını değiştirme kararı hakkında tarihi bir kaynak okumak isteyenlere gelsin.

    edit: amerikan klavyede yazmıştım, i'leri ı'ları düzelttim daha anlaşılır olsun diye.

  • 40 yıllık kedi izleyicisiyim, 1 milyon kedi videosu izlemişimdir bunun kadar ilgincini görmedim ahahasdohaskld

  • 5 dk önce yaşanmıştır :

    70'li yaşlarda bir amcamıza çikolata ikram edilir. kutuda iki çeşit çikolata vardır. biri dark, diğeri ondan daha dark. sütlüsü hiç yok yani.

    amcamın eli en siyah olana uzanır. ikram eden arkadaş der ki : "amca sen şunu al, onu yiyemezsin" amcam bozularak nedenini sorar, zira dişlerini yeni yaptırmıştır. başka bi arkadaş da durumu açıklamak istercesine "amca o bitter" der. ama elbette amacına ulaşamamıştır. zira amcam şöyle cevap verir :

    "eşşoleşşek biterse bitsin."

  • geldik canımız nba finallerine… bu yıl finallerin kendine has, özel bir karakteri var bence. iki takım da “en iyi takım oyunu” ve “en çok mücadele eden kadro” unvanlarını ayrı ayrı alarak buraya geldiler. bu durum geçen sezona göre daha farklı ancak daha “hakedilmiş” bir görüntü veriyor bize. kim jimmy butler ve nikola jokic'ten daha iyi oynadı ki? kim onlardan daha çok hak etti ki???

    neyse, gelelim tahminlere:

    ev sahibi avantajı denver'da ve miami 4-3'lük bir “dişe diş – kana kan” serisinden geldi. denver için “aşırı dinlenmiş” olmak formdan düşmüş olmak anlamına gelebilir ancak ilk maçta miami'nin -her zaman bahsedilen- yüksek rakımlı denver'da ilk maçı adeta “salacağını” düşünüyorum. bu miami'nin mücadele etmeyeceği anlamına gelmiyor ancak bir noktaya kadar direnip bir noktadan sonra da enerjilerini ölçülü kullanacakları fikrindeyim. bu esnada denver aşırı paslanmış ve maç ritminden çıktıysa bir sürpriz galibiyet mümkün ama çok büyük ihtimalle ilk maç denver'ın olur. neyse, serinin taktik bağlamına geri dönersek, nuggets'ın jokic'le arka alanda kurduğu oyunun ve o oyun görüşü yüksek oyununun tüm o backdoor cut larının miami'nin alan savunması tarafından bir noktaya kadar savunulma ihtimali var. denver jokic'i alçak postta da yüksek postta da ayrı işlevlerle oynatabilir ancak onların a planı “dışarda oyunu kuran bir nikola jokic” olduğu ve bu plan yürüdüğü sürece denver sahaya oyun ve skor ağırlığı koyacaktır. savunmada hiçbir zaman harika olmamış denver'ın özellikle kcp ve aaron gordon'dan verim alması gerekiyor. özellikle gordon savunmada kilit isim. adebayo ve butler arasında bolca git-gel yapacağını düşünüyorum. miami alan savunması özellikle jamal murray, mpj ve kcp üçlüsüne inanılmaz bir atış frekansı sağlayacak. bunlar hep heat adına sorunlu durumlar. denver'ın maç kaybetmesi için aşırı sayıda 3 sayı kaçırması, jokic'in oyun kuramaması veya miami'nin alan savunması yaparak onun paslarını kısıtlaması gerekiyor. ayrıca hücumda etkili olup son dakikalarda skor olarak “orada olup” işlerinin biraz rast gitmedi gerekiyor.

    buradan miami'ye gelecek olursak vincent-strus-butler-gabriel-adebayo beşinden çıkmamaları gerekiyor. hatta duncan robinson istim üstündeyken uzun zamandır oynamayan tyler herro'dan insiyatif almalı diye düşünüyorum. boy olarak kısa olsalar da denver'ın oyun tarzı sebebiyle bu beklenenden daha az etki gösterecektir diye düşünüyorum. miami, denver'a göre daha az hücum silahına, hücum setine ve yeterliliğe sahip. hand-off'lar, butler'ın mucizeleri bir kısım sürpriz şutlar derken miami'nin boston'a karşı yer yer yaşadığı yıkıcı şut sokma serileri dışında kazanması, öne çıkması bence zor.

    tahmin:

    ilk maçı denver'ın alması yüksek ihtimal olsa da ikinci maç olağanüstü heyecanlı, keyifli geçecek diye düşünüyorum. denver final heyecanı yaşayabilir ancak tüm stres ve hislerden bağımsız bir şekilde kendi oyununu sahaya dikte edebilen bir jokic var sahada. adebayo ile değil kısalar tarafından savunulacak ve bu sayede durdurulamayacak bir isim olduğu görüşündeyim. triple double'lar havada uçuşacak ve denver bence seriyi 4-1 kazanacaktır. boston'a karşı miami'nin mücadeleyi bırakmayıp onlara kan kusturacağını -skordan bağımsız- tahmin etmiştim ancak denver oyun olgunluğu, işlerini iyi yapma becerisi ve silahların çeşitliliği, keskinliği sebebiyle boston'ın miami'den olduğu seviyeden ciddi şekilde daha yukarda. jamal murray, mpj gibi isimler mutlaka su kaynatacaktır ancak nikola jokic'in bu seride bir “başarı standardı” olacağına kesin gözüyle bakıyorum. 4-1 denver alacaktır. jimmy butler ise bir efsanedir. onun yeri başka. jokic ise espn-reverse racism lobisinin ağzının ortasına manevi tokadını çakacaktır. onlar hala jokic'i küçümsemeye devam etsinler. gerçekten de “bir cisim yaklaşıyor”.