ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
le cola'nın formülü
-
1 litrelik le cola icin formül şu şekilde,
75 cl coca cola
25 cl su
eve alınacak kedi ile mülakat yapmak
-
- kendinizi 5 yıl sonra nerede görüyorsunuz ?
- evde
- eve alındınız
covid testi yalanı
-
türkiye'deki covid-19 hasta sayısının artmama nedenini gösteren durumdur.
denklem çok basit, kimseye test yapmazsan hasta sayısı artmaz.
de'lerin yazılışına takmış güruh
-
imla ne işe yarar?
odamı yeşile boyamış.
o damı yeşile boyamış.
o, damı yeşile boyamış.
o da mı yeşile boyamış?
dilimizi bilmek hepimizin görevi.
(alıntı)
doktor hasta diyalogları
-
- benim ilaçlarım var, yazılcak.
- nedir teyzecim?
- biri ümürhan, öteki piridlon.
- neyy?
- ümürhan!
- imuran mı?
- hee.
- öteki?
- piridlon.
- haa, prednol mü?
- hee.
- ne için kullanıyosun teyze bunları? böbrek nakli mi oldun?
- yok, pemfigus vulgaris var bende.
- ?!? (pemfigus vulgarisi dosdoğru söyledi.)
ofiste klima savaşları
-
bu savaşlarda nasıl bir yenilgiye uğradıysam artık, hırsımdan evdeki klimayı kapatmıyorum bile. 18 derecede çalışıyor ve an geliyor ayaklarım ve burnumun ucu buz kesiyor, hemen gidip çorap, hırka giyiyorum, şapkamı takıyorum ama o klimanın yine de derecesini yükseltmiyorum.
geçen gün öyle kazaklı şapkalı pencereden dışarıya bakıyordum, yoldan geçen biri gördü beni, kalakaldı, bilmiyor tabi evin buzhaneye döndüğünü.
banyo taburesinde yıkanan nesil
-
banyonun sonunda kovanın dibinde kalan az miktardaki suyu kafadan aşağı boca eden nesildir. oh yes!
jazz'ı özdeştirdiğimiz görüntüler
-
çoğu insan jazz'ı bir davranış olarak betimler. bu davranışın da mekanla doğrudan ilgisi vardır. saksafon ya da trompetin ruhtan üflenerek çıkardığı sesin arkasında ya kent silueti ya da ışıltılı bir gecenin renkleri vardır. bunda sinemanın etkisi olduğu aşikar. insanlar izledikleri kliplerin, filmlerin etkisiyle kendini bir ana karakter, o insanı da bir izleyici olarak düşünür.
müzik dinlerken, türe, melodiye ve ritme göre görüntüler çağırır zihin. bunların büyük bir kısmı öğrenilmiş olanlardır. çoğunlukla o müziği ilk kez duyduğumuzda zihnimizin sıçradığı yer neresiyse sonradan da o sıçrayışın adımını atar, mekanla bütünleşiriz. şanslıysak buna eşlik eden bir insan vardır.
bazen de müzik öyle güçlüdür ki varlığınızı o siluetle birleştirir. insan o hayal dünyasında keskin bir duyumla hayata karışır.
john coltrane 'in naima eserini dinlediğimde loş bir odada mıcırlı garaj yolundan giren eski model bir arabanın farlarından çıkan ışık jaluziler tarafından kesiliyor ve karşımdaki duvarı yalıyor.
untitlet original 11383 bana kentte neon ışıkların hızla kayıp gittiği, yorgunluğun sızısına rağmen uyanık ve canlı kalmanın sarsıntısını yaşatıyor.
chet baker 'ın polka dots and moonbeams eserini dinlerken roma'da ışıltılı bir bahar sabahı kırlara gidiyorum.
bu büyük insanlar, gezegenimizin geçmişte yaşadığı yıkıntıyı temize çeken yüce gönülleriyle enstrumanlarına ses verdiler. aynı nefesle konuşuyorum. sevgiler...
koreli küçük kızın yağmurla tanışması
-
türkiyeli kızın yağmurla tanışmasıyla yakından uzaktan alakası yoktur.
türk bebek olsa, annesi astronot kıyafeti giydirir öyle çıkarırdı.
askerlik tecillerinin geri çekilmesi
-
bedelli askerlik başlığında müjdeli haber beklerken; olmaktan korktuğum yerdeyim, omuzlardayım..
(bkz: en büyük asker bizim asker)