ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ya ben 76 yaşındayım beni tahrik ediyorsun
-
yav yürü git be dayı.. kız bir pantolon bir beyaz body giymiş ''anadan üryan dolaşıyorsun,beni tahrik ediyorsun'' diyorsun ya...
kadının kıyafetinin depremle ne ilgisi var be.. kafayı yemişsin,sağa sola sataşmaya yer arıyorsun.
senin kafa yapının içine edeyim küfrettiriyorlar ya...
yurt dışında istanbul'a en benzeyen şehir
-
(bkz: lizbon)
edit: aşağıda benim gibi düşünenleri cehaletle suçlayan, kendisine olan yanıtımı kamuya açık şekilde yazmadan direk kendisine kibar ve gülücüklü bir mesajla ilettiğim, ancak yanıtında "salak" ve "davar" şeklinde hakaretamiz ifadelerde bulunan dallamaya* da belirttiğim gibi; 6 ay barcelona'da, 1.5 yıl buenos aires'te yaşamış, kahire'de deniz olduğunu zannedecek, buenos aires'in 7 tepeli istanbul'la alakasız şekilde dümdüz olduğunu bilmeyecek kadar zırcahil dallamanın* bahsettiği tüm şehirleri bizzat görmüş, hatta bu dallamanın kimsenin zorbalığa uğramaz dediği barcelona'da 2 metre cüssemle bir soyulma, bir gasp yaşamış bir şehir plancısı olarak cevabım gene aynı: lizbon.
ispat niteliğinde şu görseli de şuraya bırakalım:
https://listelist.com/…14/08/lizbon-listelist-6.jpg
edit: entry'de adı geçen dallama* uçurulmuş. bu agresiflikle çok bile kalmış burada.
gelinine cumhurbaşkanlığında kadro açan kayınbaba
-
bi yukardaki cesur yüreği tebrik ediyorum,
iyi ki varsın.
edit:
tanım: yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe. tanımda olmadı ya neyse.
tık
milli dayanışma kampanyası
-
biz neden vergi ödüyoruz 1 kişi bana bunu açıklayabilir mi? neden yani neden? her zor zamanda futbol kulübü gibi sms kampanyası başlatılacaksa neden vergi veriyoruz yok mu açıklayacak biri?
ya da fransızlar, amerikalılar niye ihtiyaç duymuyorlar sms'lere?
(bkz: ihtiyat akçesi)
babanın söylediği unutulmayan sözler
-
10 kişi televizyonda film izlerken aletin birden bozulması üzerine;
-o kadar kişi izlerseniz tabii bozulur.
maaş olarak ne bekliyorsunuz
-
is gorusmelerinin banko sorusudur, muhakkak cikar.
rakam olarak degil "bu isi gercekten istedigim icin buradayim, maas olarak beni tatmin edecek bir sey teklif edeceginizi dusunuyorum" tarzi bir cevap vermenizi beklerler.
rakam olarak cevap verince de "firmamizda calismayi maas icin mi istiyorsunuz" derler bir de. yok anasini satayim spor olsun diye calisacagim. para icin calismak ayip mi? kari mi satiyosunuz firmada?
the human centipede
-
modern insanın sistem ve düzen algısını merkeze yerleştirip onun etrafında sistemi derinlemesine eleştiren bir yapıya tanıklık ediyoruz bu filmde..
yetmiyor.. bu film bize yalnızlık kavramı üzerinden çoğulcu fakat eklektik bir yapılanmanın asla mümkün olamayacağını haykırıyor, gözümüze sokuyor.
yetmiyor.. kurmacanın bütün imkanlarından faydalanarak gerilim ve korkunun sınırlarında iğrençlik tanımını yeniden yapıyor..
bu da yetmiyor.. temelinde oldukça esnek olduğu halde, aynı kalıplarla topluma rehberlik etmeyi sürdürebilen geleneksel ahlakın suratına bir tokat indiriyor..
yetmiyor.. umudun tükendiği yerde yeni bir umut varolabilir mi sorusunu kazıyor belleğimize.. elbette cevap veremiyoruz..
yetmiyor.. insan hayvan ikilemiyle yüzeysel indirgemeciliğin kitabını yazan elitizmin içten pazarlıklı algısına acımasızca meydan okuyor..
bitti mi.. bitmedi..
yetmiyor.. dünyayı, karanlık odalarda hazırlanmış global soslu yapay kültürlere mahkum eden, egemenlerin kucağına iten masonik üst yapıyı deşifre ediyor.. doktor figürüyle simgelediği bu mekanizmayı seyirciyi yerine mıhlamak için kullanıyor...
...
şaka len şaka... ben böyle filmin taa avradını skeyim...
steam
-
indirim yapti diye eleştirilen platform. sonunda eksicilerden bunu da gördük.
seni seviyorum'a verilebilecek en acı cevap
-
-seni seviyorum
-beni sevme bana ver
bilgisayardan anlıyorum hareketleri
-
karşında bir adet "bilgisayardan anlamayan mal" varsa yaptığın en basit hareket bile bu kapsamda değerlendirilebilir.
yıllar yıllar önce:
ben: klavyede numaralara bassam da yazmıyor. çok uğraştım yazmıyor.
karşımdaki : (burada konuşmasını bekledim ama konuşmadı)
ne mi yaptı? hepiniz tahmin ediyorsunuz zaten. numlock tuşuna bastı ve geri döndü gitti. yine hepinizin tahmin ettiği gibi arkasından mal gibi bakakaldım.
yıllar sonra başka bir şehir, başka bir şirket
acemi çalışan: klavyede numaralara bassam da yazmıyor. klavyem mi bozuldu?
ben: (ben de konuşmadım)
yüzümde manidar bir sırıtış ile numlock tuşuna bastım.
ama arkamı dönüp gitmedim. sonuçta empati yapmam kolaydı. arkamdan mal gibi bakmasına izin veremezdim.
yıllar önce benim yüzümde de beliren "bukadarbasitbirşeyinasılolurdaakıledemem bakışı" ile bana bakan minik arkadaşa "üzülme benim de başıma gelmişti" dedim.
böylece bu duruma düşen tek salağın kendisi olmadığını bilmenin iç huzurunu yaşamasına müsaade ettim. *