hesabın var mı? giriş yap

  • fahrettin koca beyanıdır. link

    lokantada bulaşan virüs, camide bulaşmayacak demek ki.

    neyse, namaza gidiyorum diye dışarı çıkıp sahili turlayıp eve dönme fikri, çık aklımdan.

  • bir yazar karışmamasını sağlayan tek font budur demiş fakat tam doğru değil.

    times new romanı okunabilir kılan nitelik seriftir. nedir bu serif? harflerin uçlarındaki küçük çıkıntılardır. googlea serif yazarsanız daha iyi görürsünüz, zira sözlük fontu sans-serif yani serif olmayan bir font. iddia odur ki, serif sayesinde görsel işlemcilerimiz harflerin bitişlerini daha kolay ayırt edebilir, bu sayede beyin ve gözler de okumaktan daha geç yorulur. haliyle yazılı basında serif fontlar kullanılır. kitaplar gazeteler alayı seriflidir.

    sans serifin avantajı öncelikle görselliktir. minimalisttir bir kere, sade gözükürler. ama işte uzun uzun sans serif fontla yazılmış bir yazıyı okursanız harfler karışmaya başlar. bu yüzden başlıklarda, tabela ve posterlerde ya da reklamlarda sans serif fontlar kullanılır.

    e peki sözlük niye sans serif? wikipediyi kurarken ciddiye almamışlar mı bunu? işin aslı, baskı değil ekran üzerinde olan harfler için yukardaki kurallar biraz kayıyor. okuma kolaylığı konusu ve estetik konusu zaten tartışılabilir geliyor bana, işin uzmanları düzeltsin. ama ekranlar için şöyle bir sorun var; serif fontların bazı karakterlerinin serifleri bazen piksellerden daha küçük olabiliyor. böyle bir durumda ekran orada olması gerekenden daha büyük bir siyah nokta gösteriyor ve harflerin ince olması gereken bölgeleri gerektiği kadar ince gözükmediği için karakterler çirkinleşiyor. yani düşük çözünürlüklü ekranlı fakirler yüzünden hepimiz sans-serif fontlarla karşı karşıyayız. hatta bakarsanız sözlüğe ya da çoğu siteye, kullanılan fontlarda harflerin kalınlıkları çok değişmez. sebep benzerdir. times new romanda örneğin o harfinin üstü ve altı ya da a'nın üstü incedir.

    baskı metotları geliştikçe font tasarımında daha cesur olmuş insanlar. en eski baskılarda, teee 16. yy civarında falan bu ince kalın bölgelerden kaçınılırken, 18. yy sonlarında ortaya aşırı ince-kalın bölge farkları olan fontlar moda olmuş. times new roman bu iki dönemin arasında bir yerlerde ortaya çıkmış, o yüzden didone dedikleri incelik bakımından yüksek kontrastlı karakterleri olan akımla eski stil nerdeyse sabit incelikte karakterlerin olduğu akımın arasında, geçiş sınıfındaymış. kaynak vikipedi tabi ki. daha yazardm da ablamgil geldi. sevgiler.

  • içinde kabullenmişlik ve umut barındıran hüzün. hüznün olabilecek en yumuşak, tatlı, hatta keyif veren hali. lizbon'da turistik olmayan ve halkın gittiği kulüplerde, her içinden gelen müşterinin ayağa kalkıp gözlerini kapayarak mum ışığında söylediği şarkılarla güzelleşir, güzelleştirir.

  • yüzlerce mühendis yüzlerce teknik personel yüzlerce amirin olduğu bir kurumun karışmış olduğu milyarlarca liralık kaza. yine bir tatil günü yine tcdd kazası. yapmıyorsanız özelleştirin kardeşim. devletin kesesinden ekmek elden su gölden lojmaniniza kadar devletten sömürüyorsunuz ama iki treni idame ettiremiyorsunuz. yazıklar olsun size!

    lan zaten çankırı'ya giden tren sayısı belli. sinyalizasyonu geç lan bari whatsapp grubu kurun birbirinizden haberiniz olsun.
    edit: ayrıca ankara'da tcdd'nin işlettiği başkentray 19:45'de seferleri bitirmeye başladı. ankara'da ego otobüslerinin yetersiz olduğu ve salgın hastalık varken toplu taşımayı rahatlatmak yerine kısmışlardır. ben artık art niyet aramaya başladım. başkentrayın da ellerinden alınması lazım bu tembellerin. ama iş kendilerine gelince eryamanda şeker fabrikasının en merkezi lokasyondaki yeni yaptıkları lojmanları jet hızıyla bitirmişler. önünün yollarını da karayollarına yaptırıyorlar. burası karayollarının görev sahası olmamasına rağmen karayolları müthiş hizmet ediyor kardeşlerine.

  • geçen yıl aralık ayı. bakü'deyim. bitirdiğimiz bir fabrika projesinde sisteme elektrik verilecek. biz de kontrol amaçlı oradayız, yani şantiyede. hava o kadar soğuk ki, 3 dk dışarı çıkıyorum, 3 dk trafo binasına girip ısınıyorum.
    derken azeri şantiye şefi ''gel ofise geçelim çay içip ısınalım biraz'' dedi. çıktık şantiyede yürüyoruz, her yer toz toprak. sonuçta inşaat halinde bir yer henüz. o kadar sert bir fırtına var ki düz yürümek mümkün değil. ayrıca fırtınadan toz toprak gözlere, kulaklara giriyor.
    neyse zor da olsa yürüyoruz. azeri arkadaş geri geri yürüyor, montunu da gözlerini kapatacak şekilde yukarı çekmiş. bana da aynısını yapmamı söyledi. ben de çektim montumu kafama kadar, geri geri yürüyorum. derken biri dokundu. arkamı dönmemle 1 metrelik çukur, içinde uçları sivri inşaat demirleri dimdik vaziyette çakılı bana bakıyor.
    ama işin tuhaf kısmı arkamda kimsenin olmaması.
    o gün tek bildiğim şey şu; kesinlikle iyilik yaptığım bir şeyin karşılığını aldım. allah beni 6 yaşındaki kızıma ve doğacak oğluma bağışlamıştı. aksi halde o çukura düşseydim feci bir ölüm beni bekliyor olacaktı.
    iyilik yapın arkadaşlar, size kötülük yapanlara da iyilik yapın. ben hep yapıyorum ve hiç yanıltmadı beni. her zaman işlerim rast gitti.

    şunu da ekleyeyim; olaydan sonra çukurun etrafını kapattırdım.

    zorunlu edit: hayat çok tuhaf. bu entride allah beni doğacak oğluma bağışladı yazmıştım ama oğlumu bana bağışlamadı. maalesef dün sabah ani bir komplikasyon sonucu kaybettik. halbuki haftaya doğumumuz vardı. dr. dediğine göre kordon bebekten kopmuş. biliyorum, oğlum cennette beni ve annesini bekleyecek.

    edit 2: siz ne güzel insanlarsınız yaa. destek mesajı atan herkesten allah razı olsun.

    önemli edit: geçen ay teste girmedim ama covid olduğuma eminim. eşime de bulaştığını düşünüyorum. hamilelerde kordon kopmasına neden olabilirmiş. lütfen hamileler dikkat edin kendinize. çünkü oğlumuz anne karnında öldü ama doktorların dediğine göre çok sağlıklı bir bebek.
    inşallah cennette oğlumuzla buluşuruz..

  • evindeki, arabasındaki, bisikletindeki tamir/yenileme vs. işleri yapmak isteyenlere küçük ipuçları.

    delme vidalama işleri;

    - beton delecekseniz matkapin "darbeli" moduna almalisiniz (matkapin üzerinde cekic seklinde isaret olur).

    - fayans veya derz delmek icin matkapin "vidalama" modunu kullanmalisiniz. yoksa fayanslar kirilir.

    - matkapla delim yaparken elektrik süpürgesinin ucunu 5 cm kadar delik deleceğiniz yerin altında tutun, etraf batmıyor.

    - duvara bir şey (cok agir olmayan basit seyler) vidalayacaksanız (matkapla deldikten sonra) dübelle uğraşmayın, kürdan alın 2 liraya bi tomar. "delik küçük geldi vida büyük" geldi sorunu yaşamazsınız.

    - akıllı telefonunuza "su terazisi" uygulaması indirin. her anlamda işinize yarayacak.

    - iş eldiveni ve gözlük kullanın.

    edit: agir durumlarda isin ehline birakin buradan bakip tv montaji yapmayın. dubelle bile olsa...

  • bir de bu çıktı başımıza. özellikle instagram'da bolca görebileceğimiz bir örnek.

    atıyorum 3 tane kız arkadaş var, isimleri ayşe, fatma, necla. ayşe ile fatma bir bara veya cafeye gidip orda fotoğraf çektirir ve bunu instagram'a yükler ve mekanı da yazar. necla ise bir sebepten dolayı gelmemiş veya çağrılmamıştır.

    fotoğrafın altına kaçınılmaz yorum gelir;

    ''bensizzzzzzzzzz :(''

    klasik cevap ise gecikmez;

    ''aşkım bir dahaki sefer beraber mutlaka :) özledimmmmm''

    (bkz: bi bitmediniz amk)

  • ateizm ile yeni tanışmış küçük kuzenim ile anneannem arasında geçen diyalog evlere şenliktir;

    - şimdi anneanne yaaaaa, bu evrende olan düzen tesadüf olamaz mı diyorsun yani?
    - gızım allah-ü teala istediyse niye olmasın?

  • aman beşiktaş ve fenerbahçe taraftarları, burada lütfen ''omurgasız, bilmem ne'' diye yazmayalım. yarın öbür gün kendi takımlarımız huzura çıkınca kıvırtmayı beceremeyiz çünkü. maalesef ülkede işler böyle yürüyor, bunun galatasaray'ı, beşiktaş'ı, fenerbahçe'si yok.

    not: beşiktaş.