hesabın var mı? giriş yap

  • "vietnamlılar bana hiçbir kötülük yapmadılar ki onlarla savaşayım." diyerek ve savaşa gitmeyerek nasıl bir insan olduğunu,

    "adım peygamberimin adı onu yere yazdırmam"
    diyerek ve yıldızlar geçidinde yıldızını duvara astıracak kadar şuurlu bir müslüman olduğunu

    "kelebek gibi uçarım arı gibi sokarım"
    "alt tarafı bu da bir iş. otlar büyür, kuşlar uçar, dalgalar kumları yalar. ben de insanları döverim."
    "şampiyonlar salonlardan çıkmaz. şampiyonlar içlerinde tutku, hayal ve amaç olan insanlardan çıkar."
    diyerek ve kariyerinde zirvelerde kalarak gelmiş geçmiş en büyük sporculardan olduğunu

    "hayal gücü olmayan insanın kanatları yoktur."
    "rüyalarınızı gerçekleştirmenin en iyi yolu uyanmaktır."
    "ön yargı karanlıkta kalmış olmaktan kaynaklanır. gün ışığı onu arındırır."
    "seni tüketen, önündeki tırmanılacak dağlar değil, ayakkabındaki çakıl taşıdır."
    diyerek bilgeliğini bizlere göstermiş büyük insan mekanın cennet, komşun ismini aldığın peygamberimiz muhammed s.a.v. olsun.

  • çok iyi bir bilimci olduğu kadar iyi bir öğretmen olduğu da söylenir. yalınlığa ve anlaşılırlığa verdiği önemi makalelerinden görüyoruz.
    aynı zamanda gerçek bir aydındır. bertrand russell gibi aydınların başını çektiği russell-einstein manifestosunu imzalamıştır. radyoaktif sızıntıların korkunç sonuçları konusunda çalışmaları vardır. 1958'de o ve eşi birleşmiş milletler'e nükleer denemelerin sona erdirilmesi için 11 000 bilimcinin imzaladığı bir dilekçe sunmuşlardır. oluşan kamuoyu desteği sayesinde kruscev ve kennedy 'partial test ban treaty' anlaşmasıyla nükleer denemelere bir sınırlandırma getirmişlerdir. ancak nükleer denemeler gizli saklı da olsa devam etmiştir. (bkz: mikronezya ve pasifik'in nükleer tarihi)

  • rezalet puanım: 0/10

    özet: eksik ürün gelmiş. amazon ürünü ücretsiz iade edin, paranızı tümüyle iade edeceğiz demiş. hatta iade edilecek ürünü teslim almak için kargo şirketini kurye yollaması için bile arayabilirsiniz denmiş.

    standart prosedür. başka ne olacaktı? buna dolandırma mı denir?

  • eve kola alındığında, kardeşinle eşit bardaklarda eşit miktarda içmeye kasmayı bıraktığın andır.

  • cenk'in üçlüğüyle goool diye tavana zıpladığım maç. napalım amk gundiyiz anlamıyoz ama ülkemizi seviyoz.

  • yaptığı şikeler ve ahlaksızlıklardan ötürü 2 sene avrupa kupalarından men cezası almış, bu sezon aldığı puanların en az 7-8 tanesini hakem hataları ile kazanmış kulüp taraftarının "melo, muslera, kırmızı kart ühühü" diye ağladığı maç.

    al abi bir sneijder ye.

  • gün be gün inancımı yitirdiğim ber şey. belki ben yozlaşıyorum. hani derler ya özünde iyi bir insan ama çevresi kötü. belki de öyle bir şey ama bolan inancımın yittiğini gün be gün hissediyorum. öyle bir şey galiba benim için gerçek aşk. yaşanılanlar, bir erkeğin bittiği anlardan birisini yaşamak...

    vapura biniyorum. kendine yakınlaşabildiğin muazzam bir yer vapur. ama yalnız bineceksin, açığa çıkacaksın, denizi izleyeceksin. kendini göreceksin suda, kendini dinleyeceksin. öyle bir yer. kapılar açılınca hücüm ediyorum ben de, üstte iyi ber yer kapmak için. ama önümde iki çift var, tin tin tin yürüyorlar, yerde vermiyorlar.

    "hadi yürüsenize, kapcaklar kenarları" diye düşünüyorum, sinirleniyorum. zaten ben olur olmaz hemen sinirlenirim. ama bunlar halen tin tin tin yürüyorlar, yer de vermiyorlar. en sonunda yandan ufak bir aralıktan solluyorum onları, sinirimi de belli etmek için elimi yana doğru açıyorum, görsünler diye. görüyorlar belki de ama tepki vermiyorlar. hemen geçiyorum kapıdan dış kısma ve vapurun gidiş istikametinde bir kenar buluyorum ve oturuyorum. güneş gözlüklerimi takıyorum. güzel güzel manzaranın keyfini çıkarıyorum.

    az önce önümde tin tin tin yürüyen çift de geliyor karşıma oturuyor. "tersine oturdular, zevki çıkmaz ki öyle vapurun" diye düşünüyorum. yan yana oturuylar, bir birlerine iyice yanaşıyorlar.

    garson arsızı geliyor "çay, kola, fanta, gazoz" diye bağırıyor. kız susamış belli "bir tane su alsana" diyor çocuğa. çocuk hemen garsona dönmeden "bir su" diye bağırıyor. eliyle de koltuğa vurarak. anlam veremiyorum yaptığına. sonra su geliyor.

    çocukla kız elele tutuşuyorlar. ben onları izliyorum, ama gözümde güneş gözlüğü var, nasıl olsa görmezler diye düşünüyorum. kız sürekli yere bakıyor, gözleri de sürekli bir oraya bir buraya gidiyor. çocuk da sürekli çok yakından kıza bakmaya çalışıyor. bir şeyler söylüyor. onun da gözleri kıpır kıpır, bir oraya bir buraya gidiyor.

    sonra kucağındaki çantaya bakıyorum. gesf yazıyor. gesf. görme engelliler spor federasyonu. görmüyorlarmış birbirlerini. manzarayı da görmüyorlarmış. benim onları izlediğimi de zaten gözlük takmasam bile görmeyeceklermiş meğersem. gesf.

    kız bir mutlu bir mutlu. çocuk sürekli bir şeyler söylüyor kız sürekli gülüyor, sonra kız bir şeyler söylüyor, ikisi de çocuk gibi gülüyorlar. o kadar mutlular ki. birbirlerinin ellerinden tutuyorlar sıkı sıkı. çocuk kızın saçlarını okşuyor, bilmiyor belki de hangi renk olduğunu ama o kadar seviyor ki onu.

    kız o kadar mutlu ki, gülüşü beni bile ısıtıyor. bu sevgi diyorum kendi kendime, aşk bu. birbirlerini görmeden seven iki insan. birbirlerine bağlanmış iki insan.

    bir birlerinin gözünün içine bakamıyorlar. gözlerim doluyor azicik ama eminin ki birbirlerini herkesten daha iyi görüyorlar. ruhlarıyla görüyorlar birbirlerini. sevginin bir şey ifade etmediği, aşkın basit bir et parçasına dönüştüğü, kötülüklerle çepeçevre bir dünyada birbirlerinin içindeki o güzelliği görebilip aşık oluyorlar birbirlerine. ne yüce bir şey. gerçek aşk bu işte.

    farkettim de ben o çocuk kadar içten gülmemişim şimdiye kadar, kahkaha atmışım bol bol ama sevgiyle gülmemişim. ama gerçek aşk o kadar uzakta ki...

  • daha çok alsınlar, daha çok yesinler. aksırıncaya tıksırıncaya kadar yesinler. bu ülkeden, bu milletten hiçbir halt olmaz. altı ay sonra bu fatih terim'e aslında haksızlık yapıldı denilip galatasaray'ın ya da milli takımın başına yine getirilir. bu seferkinin iki katı para verilir. yiyin ulan, hakkınızdır. hak ettiğimizdir.

  • dunyanin sonunu getirebilecek bir agac kesme operasyonunun adi. ozetle olay $oyle:

    agustos 1976, amerikan ordusunun korumasindaki guney kore ile komunist kuzey kore arasindaki sinir noktalarindan birinde, dmz denen askerden arindirilmi$ bolgede, guney nobetci kulelerinden birinin goru$unu engelleyen irice bir kavak agacinin budanmasi gerekmektedir. bu, her yaz yapilan rutin bir i$tir ama o sene kuzey kore, bir seri guney kore-amerikan ortak tatbikatini i$gal hazirligi olarak gormu$, ve agacin budanmasi icin aradaki bolgeye girecek guney kore ve abd askerlerine izin verilmeyecegi tehdidinde bulunmu$tur.
    18 agustosta kavak agacini budamak icin bolgeye giren iki amerikali, bir g. koreli subay ve 9 asker gozetimindeki i$ciler, agaci budamaya giri$tiklerinde 30 kadar kuzey koreli asker tarafindan sarilirlar. aralarindaki tarti$ma kisa surede arbedeye donu$ur, baltalar konu$ur sonuc 2 amerikali olmu$, 9 guney koreli i$ci yaralanmi$tir.

    vietnam sava$indan yenik cikmi$ abd hukumeti, bu a$agilamaya cok sert tepki gostermeye kararlidir, henry kissinger kuzeyin hemen bombalanmasini istemektedir, ba$kan gerald ford ise once agaci bir keselim, eger tepki gosterirlerse bombalariz goru$undedir. (not : elbette sert tepkinin tek nedeni basit bir sinir bolgesi sorunu degildir, kuzey kore ile guney kore-abd arasi ili$kiler super kotudur, o senelerde sava$ her an beklenmektedir)

    21 agustos 1976 gunu, tarihin en riskli agac kesme operasyonu paul bunyan ba$lar: koredeki tum abd birlikleri dogal olarak alarmda beklemektedir, stratejik hava kuvvetlerine ait cok sayida b 52 agir bombardiman ucagi, olasi bir cati$ma durumunda kuzey koreyi bombalayip -muhtemelen- 3. dunya sava$ini cikarmak uzere havalanmi$tir.

    neyse ki abd askerleri agaci kokten kesip yerine bir anit dikerlerken kuzeyliler bu sefer sinirlarinda kalirlar.

  • pos makinası çalışmıyorsa, pos ile ödeme seçeneğini kapatabilirsiniz. nakit para taşımak zorunda değilim.

    ızıcık ınsın ılın nıkıt ıdıyın.

    esnafın karını ve zararını düşünmekle mükellef değilim!! eğer nakit çalışacaksa da bunu ifade etmeli.

    ha nakitle çalışırken ne kadar vergi veriyor orası da ayrı muamma tabi.

  • yazdıklarımı takip eden varsa hatırlayacaktır, biontech/ pfizer aşısının müritlerinden sayılırım.

    daha önce de yazdım, bu aşı işin teknik detayından anlayanların gözünde en başından bu yana en çok umut bağlanan aşıydı. bu umutlar gerçeğe dönüşüyor.

    yalnız, bu aşının büyük hayranı olsam bile, hatırlatmak istediğim farklı bir şey var: çin aşısı (sinovac) da bnt162'dan (biontech aşısının adı) sonra en başarılı aşı.

    ve hali hazırda milyonlarca dozu üretilmiş durumda, uygulamaya hazır.

    önüme çin aşısı konulsa ve biontech'in aşısına ulaşman ancak altı ay sonra mümkün olacak, çin aşısını ise hemen şimdi olabilirsin denilse, tereddütsüz çin aşısını (sinovac) olmayı tercih ederdim.

    türkiye'de yaşayan bir vatandaş olarak, muhtemelen böyle bir ikilem yaşayabileceğimizi ön görebiliriz.

    bu aşıya ulaşmamız ve sadece bu aşıyı güvenilir saymamız hatalı bir yaklaşım olur. biontech'in aşısına ulaşmamıza dair takvim bir hayli engebeli çünkü.

    1) resmi onaylar

    daha aşı amerikan ve avrupa (fda ve ema) ilac otoritelerine başvurusunu bile yapmadı. kasımın üçüncü haftasında bu başvular bekleniyor. normal koşullarda olsa, bu onay çok uzun süre alırdı. fakat pandemi dolayısıyla son derece hızlandırılmış bir onay sürecinden geçeceği kesin. yine de, bu da bir zaman alacak.

    ülkemizde sağlık bakanlığı genelde avrupa (ema) ile birlikte hareket ediyor, ama (umarım) pandemi sürecinde ema'dan daha hızlı hareket eder, onlardan daha erken onay verirler.

    2) üretim ve lojistik sorunları

    japonya, a.b.d. ve avrupa birliği aşı konusunda biontech ve pfizer ile milyarlarca dolarlık üretim anlaşmalarını yapmış durumdalar. firmanın kurucu ortağının türk olması neticesinde ülkemize de bir parti ulaşması mümkün olabilir mi? soru işareti büyük.

    şöyleki 2020 sonuna kadar en iyimser tahminle 50 milyon aşı üretilecek ve bu aşının muhtemelen tamamı a.b.d., ingiltere, ab., japonya'ya gidecek.

    oysa çin aşısı hazır, 3 faz etkinlik / güvenlik çalışmaları tamamlanmış durumda. hatta biontech aşısından daha yüksek koruyuculuk (yüzde 92 serokonversiyon) oranına sahip. sinavac'ın çok daha büyük sayılarda üretimine başlamış durumda. ve bu aşının taşınması ve saklanması daha kolay.

    bu nedenlerle sinavac'a daha erken ulaşacağımızı tahmin ediyorum. sinovac da, güçlü, aşı konusunda tarihi ve uzmanlığı bulanan bir firma tarafından geliştirilmiş, etkili ve güvenli bir aşı. çin hükümeti dünya kamuoyunda itibarını yükseltmek amacıyla bu aşının dünyaya ulaştırılması için ciddi masrafları karşılamayı da taahhüt ediyor.

    tüm bunlar gözönüne alınacak olursa, evet, biontech aşısının etkinlik verilerinin olumlu gelmesi ve aşıda son aşamaya gelinmesi güzel gelişmeler, fakat illa bu aşının gelmesini beklemek gibi bir ısrarlı tercihin de anlamı yok.