hesabın var mı? giriş yap

  • öğrencidir. 5 kuruşun bile hesabını yapar, babasının parasını yediğinin farkındadır, alın terine saygısı vardır. yata yata kıç büyütenlerin de bunu anlayamayacağının farkındadır.

  • henuz 20 ya$inda olup standart bir ajax imalati olan, gecen sezonki avrupa kupasi maclari ve 2002 dunya kupasinda gosterdigi teknigine bu sene cl* deki performansini da ekleyen yildiz adayi. 1-2 seneye kadar milan, barcelona, real madrid, inter v.s formasini uzerinde gormemiz kuvvetle muhtemel.

  • aşırı hassas olduğum bir konu.
    son 5 senedir yöneticilik yapıyorum hizmet sektöründe. 5 senedir herhangi bir kadın personelim rahatsızlandığı zaman direkt anlıyorum ve hemen evine gönderiyorum. bu benim ya da işletmem için bir kayıp mı? tam tersine, o personel iyi olup geldiği zaman daha iyi çalışmaya başlıyor. kendilerine değer verildiğini hissettikleri her yerde personel iyi çalışır. bunu bilir, bunu söylerim.

    özetin özeti: nihayetinde çoğu personel regl olayını direkt olarak dile getiremiyor ülkemizde. bu konuda da biraz hassas olması gerekiyor yöneticilerin.

  • başıma gelen bok gibi durum…

    2 gün önce evlendik, çıkıp tatile geldik.
    tamamen tesadüf eseri zaten şüphelendiğim bir kadınla aldatıldığımı öğrendim.

    hayatımda hiç bu kadar boktan, anlamsız bir durumun içinde bulmamıştım kendimi.
    bir insan hayatındaki insanı hem aldatıp hem neden evlenir? 2 gün geçmişken alınan ayrılık kararı ailelere nasıl açıklanır? peki ya aldatıldığım günler… anlar… iş çıkışı yorgun argın sırf düzen otursun diye eve iş yapmaya gittiğin anlarda bile evleneceğin insanın o’nunla olduğunu, seni aldattığını öğrenmek… bilen bir ton insanın olduğunu görmek… onların da nikaha gelmesi ve sana acıdılar mı arkandan mı güldüler düşünürken kendini düşünceler arasında kaybetmek… seni aldattığı anlarda saf saf hazırlıklarla ilgili bir şeyler gönderip sorduğunu fark etmek…

    hayatımda daha büyük kötülük, daha büyük kalpsizlik çok az görmüşümdür. daha bir konfor alanımın bile olamadığı evden 900 km uzakta, evsiz ve kimsesiz stresten gebererek kalakaldım. ailelere açıklamak… 2 gün önce kutlama yaptığın insanlara açıklamak… sonra hop bir anda tekrar hatırladığın ‘salak yerine konmuşluk’ duygusu.

    kimseye açıkça bahsedemiyor olmak, bir sevdiğine sarılıp haykıra haykıra ağlayamamak…
    gerçekten delirmelik bir şeyin içine insanın hayatındaki ‘en mutlu günleri’nden birinde düşmek benim gibi güçlü geçinen biri için bile çok dağıtıcı, çok çok zor bir şeymiş.

    allah iyi insanlarla karşılaştırsın duası bu insanlar yüzünden var. keşke beni de allah iyi insanlarla karşılaştırsaydı da bu duyguların altında ezilmek nasıl bir şey hiç bilmeseydim.

    ekleme: öncelikle yazılan destek mesajlarına ve entrylere teşekkür ederim. dönemiyorum ama okuyorum. entrylerde de mesajlarda da nasıl öğrendiğim sorulmuş: bilen, masamıza oturmuş bir arkadaşının kendisine attığı ‘silmenin unutulduğu’ bir mesaj sayesinde öğrendim. deştim, dahasını öğrendim.

    “şüphelendiğin biriyle neden evlendin” diyenlere ne diyebilirim ki çok haklılar.

  • türk tarihindeki bütün yenilgileri bir araya getirsek bir balkan bozgunu etmez. imparatorluğun yüzlerce yıl gözünden sakındığı topraklar birkaç ay içinde elden çıkıp gitti. balkanlar imparatorluk için fas'tan, cezayir'den hatta mısır'dan bile kıyas edilemeyecek kadar önemliydi. öncelikle balkanlarda milyonlarca türk yaşıyordu. manastır veya selanik bir türk'ün gözünde bursa'dan farksızdı. balkanlar en az adana kadar türk toprağıydı o zamanlar. ayrıca imparatorluğun en fazla yatırım yaptığı topraklar da yine balkanlardı. bir anda elden kayıp gitti her şey. yeni kurulmuş üç beş çadır devleti bir araya gelip bir imparatorluğu alay edercesine mağlup etti. sonrası facia oldu. orada yaşayan milyonlarca türkün uğradığı felaketleri utancımızdan bugün bile konuşamıyoruz. sayısız insan öldürüldü, sürüldü, çoğunun mallarına el konuldu. kimlikleri ve isimleri değiştirildi. 1913 yılında başlayan felaket süreci 1989 yılında bulgaristan türklerinin sürgün edildiği yıla kadar devam etti. bu yüzden türk tarihinde balkan bozgunundan büyük bir faciayı bırak onun yanına yaklaşacak bir olay dahi yoktur.

  • iki işletim sisteminin karşılaştırılmasıdır.

    işletim sistemi nedir?

    işletim sistemi en basit tabiriyle donanım ve kullanıcı arasındaki iletişimi sağlayan programdır. ekrana basarak yapmayı talep ettiğiniz şeyi donanıma iletir diyebiliriz.

    bu iki işletim sistemini kullanan cihazlar sıkça karşılaştırılmakta. bu yazıyı okuduktan sonra bu iki işletim sistemini kullanan telefonları daha rahat karşılaştırabilirsiniz. bu iki işletim sisteminin en büyük farkı yazıldığı dillerdir. ios swift dili ile yazılmıştır. swift ise yine apple tarafından geliştirilmiş ve objective-c üzerine kurulmuştur. objective-c yi bildiğimiz c dili olarak düşünmenizde bir kayıp görmüyorum. android ise java kullanarak yazılmıştır.

    bu iki dilin sahip olduğu farklı özellikler yüzünden bu iki işletim sistemi birbirinden farklılaşıyor. şimdi c dili düşük seviye bir programlama dilidir. düşük seviye terimini ise donanıma daha yakın olarak düşünebilirsiniz. dolayısıyla bu dil programcısından yüksek donanım bilgisi talep eder. bu dil donanıma yakın olduğu için esnekliği azdır. bu dille yazılmış bir program farklı bir donanım üzerinde çalışmayabilir. ios cihazların hepsinin neredeyse aynı olması bu yüzdendir. zaten fark etmişsinizdir ki ios işletim sistemini apple telefonlar dışında görmezsiniz, çünkü apple cihazlara göre terzi işidir. yine apple cihazların başka cihazlarla bağlantıya pek müsade etmemesi bu yüzdendir.
    bu yüzden apple'ın her türlü aksesuarını yine apple üretir, başka aksesuarlar sorun çıkarır.

    bu dar hareket alanına rağmen neden bu dil tercih ediliyor peki? çünkü makineye oldukça yakın olması diğer programlama dillerinin erişemeyeceği bir hız kazandırıyor. apple cihazlar takdir edersiniz ki diğer cihazlardan daha stabil ve hızlıdır. kendisine terzi işi olarak üretilen bu işletim sistemi sayesinde diğer cihazların 4gb ram ile yaptığı işi 2gb ram ile yapabilir, daha yavaş işlemciyle daha iyi sonuç verebilir. ios cihazların android cihazlardan daha düşük performanslı donanım kullanmasının nedeni işte budur : yazılımı yetkindir ve yüksek performanslı donanıma ihtiyaç duymaz. düşük performans donanım ise daha düşük enerji tüketimi dolayısıyla daha yüksek pil ömrü olarak karşınıza çıkar.

    gelelim androide. android java ile yazılmıştır. java ise makine üzerinde çalışmaz, makine üzerine bir sanal makine kurar. (java runtime environment yüklersiniz ya, heh işte o) java yazılımlarının çalıştığı bu sanal makine ise hep aynıdır. dolayısıyla herhangi bir donanımda yazılmış bir java yazılımı diğerinde sorunsuz çalışır. bu yüzden androidi her cihazda görebilirsiniz. android işletim sistemini çok farklı markalarda görmeniz bu yüzdendir. daha esnektir, sağa sola her şeyi yapmaya izin verir çünkü makineyle uyum sorunu yaşamaz. hafıza kartı takarsınız, bilgisayara bağlarsınız, değişik markaların farklı farklı aksesuarlarını kullanabilirsiniz. fakat bunun için daha güçlü donanıma ihtiyaç duyar bu da enerji maliyetini artırır dolayısıyla pil ömrünü düşürür.

    kısacası ios işletim sistemi kullanıcı --> ios --> donanım yolunu izlerken android işletim sistemi kullanıcı --> android --> java sanal makine --> donanım yolunu izler. androidin izlediği yol daha uzun olduğu için daha güçlü donanıma ihtiyacı vardır ve ios'tan daha yavaştır. fakat sanal makine üzerinde çalıştığı için daha esnektir.

    bu bilgiler ışığında telefonların işlemci hızını, hafızalarının büyüklüğünü kıyaslamanın isabetsiz bir yorum olduğunu görebilirsiniz. dolayısıyla telefon alırken donanımın özelliğine bakmayın. daha özgür ve geniş bir ortam için pil ömrünü ve stabiliteden feragat ederek androidi seçebilirsiniz. ya da ben zaten çok şey istemiyorum stabil olsun, güvenliği fazla olsun, bozulmasın, istediğim işi hızlı halletsin istiyorsanız ios tercih edebilirsiniz.

  • rekabet iyidir, satsınlar. çeşit olsun, ürünün fiyatı belli olsun. kredi kartına ekstra komisyon da kesmezler hem. bir de vergisini öderler devlete. ayrıca personel istihdam ederler.