ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran kişisel iletiler
-
galatasarayın deplasmanda panathinaikos u 3-1 yendiği ve fenerbahçenin evinde twente ye 2-1 yenildiği akşam. bir galatasaraylı tarafından yazılan kişisel ileti:
-"iki gün yurtdışına çıkalım dedik, evdeki kuşu sikmişler."
27 mayıs 2023 engin ardıç'ın ölmesi
-
iyi bilmezdik. hakkım varsa * haram olsun. iyi niyetlerimi astım artık kimseye iyi niyet yok. hayattayken yaptığı kötülüğü umarım öbür tarafta yaşar.
26 eylül 2016 clinton trump münazarası
-
ulan amina koduklarim ne demek bize ne, ne demek 'bize etkisi ne olacak'.
burada fenerbahce - asagi poturge macina binlerce entry giriliyor. gs - fb maci oldugunda sozlukte yer yerinden oynuyor her saniyesi icin 2500 ayri baslik aciliyor. sahadaki 20 kusur milyonerin ne yaptiginin, kime pas verdiginin asil sana etkisi ne olacak, onu dusunsene man kafali?
survivor'in sana etkisi ne amina kodugum?
valla yok boyle bir kafa abi.
robin van persie güiza gibi oynarsa olacaklar
-
guiza gibi oynarsa eyvallah da kendi gibi oynarsa sıkıntı büyük.
yabancıların türkçe konuşurken yaptığı hatalar
-
soğuk ve yağmurlu bir havada incecik giyinmiş türk sevgilisine zorla kapşonunu taktırmak isteyen ve bunu hem pratik olsun hem sempatiklik olsun amaçlı türkçe söyleyen sevgili ile girilen diyalog:
- takar mısın şu kapşonu kafana!
+ hayır ya, sanane
- taksana ya, hasta olacaksın!
+ sana ne beeee! annem misinn ya!( o sırada ben senin annenim şeklinde türkçe bir cümle kurmak isterken)
- ben senin ananın :) (yüzde o baaak nası da süper cümle kurdum ifadesi)
+üdjsdhgs, oha.
31 mart 2013 saatlerin 1 saat ileri alınması
-
saat 3.00'da saati ileri alıyoruz, saat oluyor 4.00. burası tamam, da problem şu: saat 3.00'da utah- brooklyn maçı var arkadaş. ancak bu işlemi gerçekleştirdiğimizde 3.00 diye bir saat olmamış oluyor. e saat 2.00'da alabilirsiniz falan da denmiyor. dolayısıyla zamanın boşluğunda bir şeyleri yitirmemiz söz konusu, biri bi'şey söylesin lütfen?
yazarların ilişki durumlarını anlatan cümle
-
"kaciyorum kovalayan yok, kovaliyorum kacan yok, oyle mal gibi kosup duruyorum durduran yok."
introvert
-
herkesin lider, takım çalışmasına yatkın, popüler olması beklenildiği dünyada biraz anlaşılamamış insan topluluğu. hayır, daha önce de belirtildiği gibi asosyal değiller, özgüvensiz hiç değiller. hayatın kaotik akışı içinde “kendilerini dinleme”yi seviyorlar. eğer bu akışa fazla kaptırıp kendilerinden uzaklaşırlarsa mutsuz ve depresif hissediyorlar. introvert tarafı daha baskın biri olarak bunu bu şekilde algılamam birazcık geç oldu. çünkü gerek iş, gerek okul hayatında gerekse özel hayatta olması gerektiği hissettirilen, örnek olarak gösterilen durum biraz daha extrovert olmak. dolayısıyla durumda hiçbir yanlışlık olmamasına rağmen, kendinizde bir sorun olup olmadığını sorgulamanız veya kendinizi sıkıcı olarak adlandırmanız bir yerde kaçınılmaz olabiliyor.*
aslında kendinizi bilip belirli kalıplara uymaya zorlamamak, bunun dışında birbirimize anlayış gösterip introvert olmayı "değiştirilmesi gereken bir durum" olarak görmemek en doğrusu bence. konuyla alakalı şahane bir konuşma izlemek isterseniz:
http://www.ted.com/…in_the_power_of_introverts.html
zafer çağlayan'ın 45 milyon dolar rüşvet alması
-
çünkü siyasal islam bunu gerektirir.
aileye boşanacağını açıklamak
-
bütün aile gün içinde aranır. mümkünse akşam erken gelin, konuşmamız lazım gerek denir.
kızım söyle işte diye baskılar gelirken, öyle telefonda söylenecek gibi değil denir, gözden iki üç damla yaş düşer.
akşam herkes geldiğinde "boşanmaya karar verdim" denir.
derin bir sessizlik yerini yavaş yavaş dozu artan bir gürültüye bırakır.
son sözüm "sizden bu konuda izin istemiyorum, bilgi veriyorum" olmuştu. sağlam durun. ailenizin "millet ne der" baskısına aldırmayın. sizi mutlu görünce, onlar boşanmanın ne kadar normal ve aslında mutlu eden bir şey olduğunu görecekler.
sabredin ve aileniz hayatta olduğu için şükredin...