hesabın var mı? giriş yap

  • stad kaldırılsa sanki yeşil alan yapılacak. burası türkiye. ali sami yen’e yapıldığı gibi yerine 50 katlı kuleler dikerler. sadece maç günleri olan trafik her gün olmaya başlar.

  • filmdeki karakterler şu an ne yapıyor;

    deniz: 2 sene sonra girdiği sınavda mimar sinan end. tasarım bölümünü kazandı. 5 sene okudu. 2003'te mezun oldu. biraz bakındı. askerliği aradan çıkartmak istedi. gitti geldi, işe girdi. 2014 e kadar deneyim kazandı, kazandığını yedi. tam para kazanmaya başlayacaktı ki memlekette bombalar patlamaya başlayınca çalıştığı şirket turkiyeyi terketti. 1 yıl boş kaldı. sonra son maaşının yarısına iş bulunca kaçırmak istemedi. halen o şirkette çalışıyor. umraniye serifalide oturuyor. evlendi. 2 yaşında oğlu var. şimdiden yüzme kursuna verdi çocuğu. konut kredisi taksidinin bitmesine 4 yıl kaldı.

    denizin annesi; çocuklarının hayatını darlamaya devam etti. kizi üniversitede işletme okurken eve çıkınca o da kızının yanına gitti. yaşlandıkça huysuzlasti. simdi deniz ile ebrunun çocukları olunca yaşama azmine kavuştu. bi birine bakıyor bi diğerine.

    ebru; trakya üniversitesi işletmeyi bitirdi. 2001 yılında mezun oldu. 1 sene yurtta kaldı sonra arkadaşları ile eve çıktı ailesinden gizli. 3 sevgilisi oldu. 3. ile halen evli. okulu bitirince ingilizce kursuna gitti. ingilizce anlıyor ama konuşamıyor mertebesine erişti. 2004 te garanti bankasına girdi mt olarak. halen garanti bankası selamicesme şubesinde yönetmen olarak çalışıyor. brüt 14.000 alıyor neti 10.000 anca yapıyor. çocuğu 10 yaşında. göztepede butik bir okula gidiyor. konut kredisi taksiti yeni bitti. yeni ev bakıyorlar.

    denizin babasi; 2000 yılında emekliliğine 6 ay kala kalp krizinden öldü.

    aslı; bir sonraki yıl 18 tercih yaptı. odtü sosyolojiyi kazandı. 2003 yılında bitirdi. istanbulda bir iki ajansta takıldıktan sonra 2005 te fransaya gitti master için. orda medyaya merak saldı. turkiyeye döndü. dijital medyanın ilk yıllarında önemli dergilerde çalıştı editorlukler yaptı. 2010 yılında evlendi. 2016 yılında besiktastaki bombalı saldırıda yaralandı. sonra turkiyeyi terketti. halen fransa'da yaşıyor.

    burak; serseri gibi takildi durdu 2 3 yıl daha. 2001 krizinde bodrumda kriz sebebiyle batan bir barı -çevresi çok geniş olduğu için- onlardan aldığı borçlarla devraldı. 2006 yılında tüm borçlarını bitirdi. 2013 yılına kadar şahane isler yaptı. sonra sıkıldı. 500bin dolara barı devretti. o tarihte yeni bir mimar sevgili yapmıştı, onunla amerikaya gitti. 6 sene orada yaşadı. orada mimar sevgilisinden ayrıldı, yazılımcı bir kızla takıldı. onun sayesinde bitcoin işine girdi. bir süre devam etti. sonra sıkılıp bıraktı. btc 1300 dolar iken 150 bitcoin karşılığında işi devretti. bitcoin 20bin doları görünce herseyi bıraktı barda çalışmaya başladı. 2020 de amerikadan geçici olarak ayrıldı. halen bodrum'daki yazlığında takılıyor. su an 95 bitcoini ve 110 adette etheurum'u var.

  • benim içime dert olmuş alacaktır. 1 mart 2010 tarihindeki malvarlığı açıklamasında görülen ve 16 haziran 2011 tarihindeki malvarlığı açıklamasında yerini aynen koruyan alacaktır.

    arkadaşım kimsin sen? sen kimsin ki başbakandan borç alıp 1 yıl boyunca ödemiyorsun? bak bu daha 2011 rakamı, yıl 2012 oldu belki hala ödemedin. başbakanın bankada 3 milyon 390 bin 384 tl'si, 25 bin euro'su, 199 bin 867 doları olabilir, parası var diye niye borcun üstüne yatıyorsun arkadaşım. neden bu halk çocuğunun parasını vermiyorsun? belki kendisi 4 milyona bir şeyler alacak ama 3 milyon 400 bin lirası olduğu için alamıyor? efendiliğinden alacağını da isteyemiyor, bunları düşünüyor musun hiç?

    bak arkadaşım, başbakan güzel bir insan, tutmuş sana 500 bin lira borç vermiş, tamam güzel kullanmışsın, işini görmüşsün ama yeter, yıl olmuş ver artık borcunu. hiç mi utanmıyorsun bu gariban dostu, halk çocuğu başbakanın parasının üzerine yatmaya? biliyorum o söyleyemiyor sana ama ben buradan sesleniyorum, versene olm artık şu borcunu!

  • sabah 3'te 4'te taksim'den gelirdik, hafif sarhoş, bambi'de dilli kaşarlı yenmiş, soğukta akm'nin yanındaki (veya gümüşsuyu'ndaki) dolmuşa yürünmüş, dolmuştan indikten sonra tüttüre tüttüre eve gelinmiş halde, resmen sabahın köründe yatmadan önce son bir tv açardık, zaga hala devam ediyor olurdu.
    o kadar çok dışarılardaydık ki televizyon'da canlı izleyebildiğimiz tek program zaga'nın son bölümü olurdu. konuklar monuklar da pek umrumuzda olmazdı.

    ne güzel bir dönem, ne güzel bir histi o.

    ek tanım: bir kuşağın çok farklı hatırladığı bir program.

  • özellikle etsiz çiğ köfte diye başlık açılmasına rağmen "nolur çiğ köfte demeyin buna :(" diyenleri var. ne diyelim ulan daha? taklitçi pezevenk çiğ köfte mi diyelim, anasına mı sövelim? etsiz çiğ köfte diyoruz işte! a aaa, hayret bişey...

  • tatil dediğimiz şeyin bir rahatlama, huzur bulma ortamı olması gerekmiyor muydu? kakuma mülteci kampında hayatının değişmesini bekleyen sudanlı gibi yerde yatarak tatil mi olur amk?