hesabın var mı? giriş yap

  • millet trafikte beklerken sıranın başına kaynak yapıp şeride girerek milletin hakkını yiyen birinin yakarması.

    edit: şu son anda kaynak yapanlar böyle cezalar yedikçe içimin yağları eriyor. biz mal gibi bekleyelim, beyefendi sıranın en önüne kaynak yapsın, sonra da şikayet etsin.

  • pablo escobar'ın oğlu. babasının hayatını anlatan narcos dizisi hakkındaki bazı yanlışlıkları facebook hesabında yazmış.

    bazılarını çevirmeye çalıştım.

    - dizide uyuşturucu işlerine bulaşmış gibi gösterilen manevi amcam carlos henao'nun o işlerle hiçbir alakası yoktu. tam aksine çok iyi, çalışkan ve iyi bir aile adamıydı. annemin de çok iyi bir arkadaşıydı. amcam henao aynı zamanda mimardı ve babama bazı köprülerin, yolların ve binaların yapımında yardım etti fakat illegal işlere hiçbir zaman bulaşmadı.

    - babam atlético nacional değil, independiente medellín taraftarıydı. daha babamın tuttuğu takımı bile doğru dürüst bilmeyen senaristler hikayenin kalan kısmını nasıl doğru anlatabilirler ki?

    - babamın yaverlerinden la qiuca 1991'de new york'ta tutuklandı. yanlış belgeler yüzünden amerika'da uzun süre tutuklu kaldı. 100'den fazla yolcu ve mürettebatın öldüğü avianca'daki uçak kazasından sorumlu tutuldu fakat bombalama eyleminin asıl sorumlusu carlos castano'ydu.

    - hapishaneden kaçış sırasında çok büyük bir olay olmadı. sadece 1 hapishane görevlisi hayatını kaybetti. babamın hapisten çıkabilmek için hukukçulardan yardım aldığı doğru değil.

    - limon, büyük amcam osito'nun adamlarından biriydi. onların 20 yıl boyunca şöforlüğünü yaptı. escobar ailesine herhangi bir ihanette bulunmadı.

    - cali ve medellin kartelleri miami ve ny'ta kalma konusunda anlaşmaya varamadılar. dizide anlaştılar gibi göründüler fakat bu doğru değil. uyuşturucu işi o kadar büyük ki bugün bile bu denli ayrışmalar olabiliyor.

    - cia, los pepes hakkında catano kardeşlere herhangi bir bilgi vermedi. bu işte cia'in bir parmağı yok. bu işi yapan kişi fidel castano'ydu.

    - annem hiçbir zaman silah satın almadı ya da kullanmadı. bu konuda anlatılan her şey yalan. tek bir el ateş dahi etmemiştir.

    - babam escobar, dizide gösterildiği gibi carrillo'yu kendisi öldürmedi.

    - babam son günlerinde yapayalnızdı. dizideki gibi yanında bir sürü adam yoktu. zaten adamlarından angelito ve chopo hariç hemen hepsi ya öldürüldü ya da teslim oldu.

    - babam hapishaneden kaçtıktan sonra dizide gösterildiği gibi hiçbir zaman rahat içinde yaşayamadık. kaldığımız evler hep kenar mahalledeydi.

    - leon'un miami hikayesi yalandan ibaret. o amerika'da yaşamıyordu ve babama tüm işlerde her zaman sadık biri olmuştu. dizideki gibi babamı satmadı. castano'lar tarafından kaçırılıp işlence edildikten sonra medellin'de öldü. babam için savaşırken öldü ve bunların hiçbiri dizide gösterilmedi.

    - babam cali halkını hiçbir zaman tehdit etmedi. sadece cali karteli ile savaştı.

    - ricardo priscus dizide gösterildiğinde aslında çoktan ölmüştü.

    - babam gilberto rodriguez'in kızına ya da o ailenin herhangi bir üyesine düğünde saldırmadı. hatta aralarında ailelere dokunulmaması konusunda bir anlaşma vardı. 13 ocak 1988'de kız kardeşim ve annemin yaşadıkları yeri bombalamalarına rağmen babam onlara bu tarz bir eylemde bulunmadı.

    - babam bizi asla onunla beraber yer altında yaşamaya zorlamadı. bizim için en iyi şeyin eğitim ve diğer fırsatlar olduğunu düşünüyordu.

    - babamla atış denemeleri yaptık ama dizide gösterildiği gibi değildi.

    - almanya seyahatimiz dizide gösterildiği gibi değildi. büyükannem bizimle seyahat etmedi.

    - virginia vallejo'nun babamın parasını reddettiği olayı tamamen yalan. zaten babam hapishaneden kaçtıktan sonra kendisiyle herhangi bir şekilde görüşmedi. annem de aynı şekilde konuşmadı.

    - babam tequendama otelinde bize telefon göndermedi.

    - dizide gösterildiği gibi hiçbir gazeteci tequendama otelinin önünde öldürülmedi.

    - babam öldükten sonra annem cali karteli tarafından şehirde bir görüşmeye çağırıldı. o dönem kolombiya'da 40'tan fazla mafya babası vardı. sonrasında bizi soydular ve babamdan kalan mülkleri aralarında bir ganimet gibi paylaştılar.

  • fransız heykeltraş auguste rodin'in eseri. türkiye'de akıl hastanesinin bahçesine konmuş bu heykeli diğer ülkelerin koyduğu yerler:

    * israil: tel aviv ve rad veri iletişimi merkezi’nin giriş lobisi.
    * japonya: tokyo’daki kyoto ulusal müzesi, batı sanatları ulusal müzesi
    * norveç: oslo’da national gallery of norway
    * ingiltere: cambridge üniversitesi (jimmy tide house)
    * vatikan: the vatican museums, collection of modern religious art
    * kanada: maclaren sanat merkezi,
    * meksika: museo soumaya.
    * amerika: maryland, baltimore museum of art, new york, canisius college, buffalo, cleveland sanat müzesi, columbia üniversitesi, michigan, detroit sanat enstitüsü, missouri, nelson-atkins museum of art kansas city, kentucky, louisville üniversitesi, pennsylvania, rodin müzesi philadelphia, washington, the maryhill museum of art, goldendale, san francisco, the california palace of the legion of honor, california, stanford üniversitesi ve norton simon müzesi, pasadena, washington d.c, the national gallery of art, florida, bal harbour shops, miami
    * avustralya: melbourne the national gallery of victoria ve sidney the sydney opera evi
    * arjantin: buenos aires parlamento binası önü

  • bilimsel bi prensip, karsi karsiya oldugunuz bi problemde hersey esitse, en basit aciklamanin dogru oldugu varsayilir. mesela basiniza kus pislediyse ve buna sebep olarak:
    1 devlet kusu basiniza konacagina delalet etmek icin verilmis ilahi bir isaret( hemen milli piyango bileti alin)
    2 pisleyen bi kusun altindan gectiniz
    benzeri iki sebep varsa bunlardan 2. olani kabul edilir
    yanlis hatirlamiyorsam contact isimli carl sagan senaryolu filmde bu konudan dem vurulmustu

  • ayağında terlik olan biri bacak bacak üstüne atmışsa terliğin topuğuna vurup ayaktan fırlamasını sağlamak. harika.

  • yedi sekiz yaşlarındayken o zamanlar bıçkın bir ergen olan halamın oğlunun dandirik teybinden tekrar tekrar ibrahim tatlıses'in seni yakacaklar şarkısını dinleyip hüzünlenirdim, gözlerime yaşlar dolardı. " seni yakacaklar benim yerime, seni tanrı bile affetmeyecek". kimi yakacaklar ulan, kimi affetmeyecekler? oyuncak tavşanını mı? daha adam gibi kıçımı yıkayamıyordum o yaşta afedersiniz, bu ne hüzün, bu ne melankoli?

  • bundan 12 yıl evvel muhteşem bir ekibin çıkardığı, hala eski sayılarını hayranlık ve kahkahayla okuduğum müthiş bir mizah dergisini, ekşi'yi 11 sayı çıkardıktan sonra çok satmadığından kapatmak zorunda kalmıştık. derginin ekibinin bir kısmı tv programlarına metin yazarı oldular, hatta bazı talk show'larda arz-ı endam ettiler. bir kısmı da dergiden sonra aynı mizahı kullanarak dijital bir proje ürettiler: zaytung. online dünyada ekşi dergisinden daha büyük bir marka oldu.

    penguen'in kapanma haberini ilk duyduğumda bencilce üzüldüm. bencilce çünkü aslında uzun zamandır mizah dergisi okumuyorum. hayır amerika'da yaşadığımdan değil. hepsinin yurtdışına abonelik seçenekleri var. yani penguen'i pınar gibi boykot etsem de en fazla bu kadar zarar verebilirdim. kısacası yok olmasına dair umursamazca hareket ettiğim bir derginin yok olmasına üzüldüm.

    insan hatıralarından bir daha onlara tekrar kavuşamayacağını bilerek ayrılmaktan dolayı üzülüyor. bu üzüntüye de hiçbir zaman hazırlıklı olmuyor. her seferinde hayatımızın fotoğrafının bir parçası siliniyormuş gibi hissediyoruz. penguen benim için bir dönemin genç mizahı, yeni soluğuydu(bkz: penguen/@ssg). "biz bu işi daha iyi yaparız" iddiasıydı. leman'daki vasat kadroyu geride bırakıp genç, kaliteli kadrosu ve erdil yaşaroğlu ile çıkmıştı. sonra aynı hareketin bir benzerini uykusuz penguen'e yaptı. en son umut sarıkaya uykusuz'dan ayrılıp tek başına kendi dergi çıkarmaya başladı. sanırım artık matruşkanın sonuna geldik.

    12 yıl önce basılı yayını anlamadığımı düşünmüştüm. "herhalde bilmediğimiz dinamikler, bu işin kaşarı değiliz ondan" demiştim. bugün ise penguen'in açıklamasını okuyunca anladım ki, basılı yayın, hatta dijital bile olsa periyodik yayının sonuna gitgide artan bir hızda yaklaşıyoruz. bittiğini de ilk olarak bağımsız yayınların batmasından anlıyoruz çünkü maddi olarak dayanıksız olan onlar. ekşi dergisi 2005'te kapandığında satış rakamları aynı gruptan çıkan elele dergisinden daha fazlaydı. ancak grup daha az satan dergiyi prestij gerekçesiyle parasını bastırarak yayında tutma gücüne sahipti. oysa bağımsız adamda öyle bir sermaye yok. mecbur ilk o batacak. depremden önce havalanan kuşlar gibi ilk bağımsız yayınların uzaklaştığını görüyoruz.

    penguen'e üzüldüm ama bize müthiş mizahçılar, yeni dergiler, muhteşem kapaklar (ara: penguen kapağı) güzel hatıralar bıraktı. kapanmış mizah dergileriyle sulanmış bu topraklar onu da bağrına basacaktır. huzurla uyusun.

    dergiler biter, kağıt biter, mizah bitmez. efsane kadrosunu yeni başka daha güzel projelerde görmek dileğiyle.

  • sene 2003 lise son. dershaneye gidilmektedir. (dershaneden sürekli kaçılır)
    lise biter öss'ye girilir haliyle barajı bile geçemem. zira ben meslek lisesiyim. okulda gördüğüm dersler radar, denizde haberleşme, yük işlem, gemi manevraları gibi derslerdir.
    (bkz: matematik ne arar la meslek lisesinde)

    tabi aileye mahçup olunur. kırtasiyeden bir matematik (konu anlatımlı) birde geometri (konu anlatımlı) kitap alıp. yazın günde 3 saat kendi kendime ders çalıştım.
    sadece 2 ay (inanmayabilirsin ama evet gerçek) sonunda artık ne geometriden ne de matematikten soru kaçırıyordum.

    2004 haziran geldi. öss ye girildi. 45 mat sorusuna 1'i boş (çok uğraştım yapabilmek için) 44 cevap verildi.
    sınav sonunda 44 mat neti geldi. o yapamayıp boş bıraktığım soru hatalı olduğu gerekçesiyle iptal edildi.

    ama hiçbirşey fark etmedi. sonuçta yine meslek liseliydim. sonuç değişmedi

    tekrar hazırlanıp biyoloji, fizik, kimya çalışıp onları full yapsaydım yine birşey değişmeyecekti. meslek liseli olmak demek üniversite okuyamamak demekti. bu yüzden hazırlanmadım. okumaktan, ders çalışmaktan nefret ettim.

    ne olurdu lan bende üniversite bitirseydim. çok özeniyorum valla. hala üniversite öğrencisi görünce içten içe kıskanıyorum. bende öğrenci evinde yaşanabilecek en dumur olaylar bu başlığa yazsaydım ne olurdu. gerçi yazmadım değil. ama insan kıskanıyor işte. yada ne bileyim böyle olmazdım. kız arkadaşlarım filan olurdu. sizin gibi normal bi insan olurdum.

    insanlar ben matematikten anlamıyorum, kafam almıyor diyince sadece gülüyorum. çalışınca oluyor güzel kardeşim. öyle özel öğretmene, dershaneye filan gerek yok. içinde istek varsa eğer kendi kendine bile başarırsın.

    satırlarıma burda son verirken şunları eklemek isterim; dünyanın en güzel mesleği öğrenciliktir. kıymetini bilin. okuyun. ne olursa olsun okumaktan vazgeçmeyin.

  • sting'in büyük ayıbıdır.

    inanmayanlar olabilir ama maalesef var böyle bir klip... inanılmaz ama gerçek...

    sting'in çektiği desert rose isimli klip, serdar ortaç'ın klibinden çalıntı çıktı.

    bu orijinali:

    http://www.youtube.com/watch?v=yhvkuawxvpq

    bu da sting'in yaptığı fikir hırsızlığının belgesi:

    http://www.youtube.com/watch?v=c3lwwbslwqg

    neyse ki sting efendi, deli gibi uğraşmasına, klibi birebir şekilde taklit etmesine rağmen serdar ortaç'ın karizmasını ve yakışıklılığını taklit etmeyi başaramamış. ee kolay mı arka koltukta oturan serdar olmak... önüne kadın şoför oturtup, eline bi de kamera falan almış ya, özenti sting!

    yalnız serdar abimiz... karizma tamam ama şarkının ismi biraz garip olmuş sanki? bazı insanlarda farklı çağrışımlar yapabilir.