hesabın var mı? giriş yap

  • bir yıl kafa izni almanın gavurcası. bu ingilizler olsun abdliler olsun aussieler olsun üniversiteye başlamadan önce 1 yılı kendilerine ayırıp vuruyorlar kendilerini yollara. tabi ille genç yaşta olmuyor adam 30una gelmiş bir finansçıyken atıyor sigortalar, basıyor istifayı düşüyor yola. bir de israilliler var ki mutlaka parantez içinde anlatmam lazım: bu arkadaşlar genç yaşta askerlik yaptıkları için daralıp yine yollara vuruyorlar kendilerini ama biraz da mecburiyet olmuş. girin mesela khaosan road'a bir sürü israillinin işlettiği acente görürsünüz kapısında camında ibranice ilanlarla; ha bu vayandaşlar alır bu turları gidip orman, börtü, böcek göreceğine uyur arabada, neyse...
    bu durum o kadar yaygındır ki hosteller bu gap yearcı arkadaşlarla kaynamaktadır. ha sen dersen yarın öbür gün "dünya önümde diz çök, ben tavafa geliyorum seni" indiğin ilk havaalanında zaten bu işi yapan yüz tane sarı kafayla karşılaşırsın. bizde gezme kültürü açık büfe, tur rehberi, heşey dahil kapsamında olduğundan ters gelir bu gap year bize. hostelde mi kalınırmış?, sokaktan mı yenilirmiş? ne kadar pis...

    bilgi notu: oneworld alliance 1 yıllık kombine uçak bileti hizmeti vermektedir: http://oneworldrtw.innosked.com/

  • geçmişe gitmeyi özleyen bir insan değilim. mutlaka anılacak çok güzel şeyler var oraya ait, istenmeyen kötü anılar gibi. ben daha iyi bir geleceği 89'a dönmeye yeğlerim. öyle de olmalı. ne var ki, şimdiki an o günün hayal kurulan geleceği olmaktan çok uzak. hayıflanılan şey galiba daha çok bu. insanlar geçmişe bu anlamda özlem duymuyorlar aslında, korkulu gelecek tasvirlerinden, ümitsizlikten geriye çekiliyorlar. bizim geleceğimiz nasıl olmalıydı? özgürlük ve adalet tüm topluma yayılabilirdi. yoksa, nema problema.

  • sabah yazarı hilal kaplan'ın yaptığı alkışlanası savunmadır.

    kaplan, 5 yıl önce 15 temmuz'da gerçekleşen darbe girişimini hatırlatarak, bu nedenle erdoğan'a tam teşekküllü ve ultra lüks bir yazlık saray yapıldığını yazmış.

    işte bu kadının da yeteneği bu. kimsenin göremediği o küçük noktaya görebiliyor. mesela biz adam orada sefa sürecek, ejder meyveli smoothielerle ferahlayacak, torunlarıyla deve güreşi yapacak zannediyorduk. iyi ki hilal kaplan'ı okuyoruz da gerçekleri öğrenebiliyoruz.

    bu arada 15 temmuz da hakkikaten erdoğan'ın dediği gibi "allah'ın lütfu" imiş. kamu bütçesinden masalsı bir yazlık saray yapıyorsun, "15 temmuz'dan korunuyorum" diyorsun. kıyak iş.

  • kardeşini öldüren ve suçu mahkeme kararı ile sabit olan polis memurunu hedef göstermiştir. doğru yanlış tartışılır fakat kendisinin, kardeşi öldürülmüş bir ağabey olduğunu unutmayın. sağda solda her boka intikam çağrıları atılan bir memlekette çok mu anormal geldi?

    edit: başlık başa.

  • artemisia absinthium. absinth in ana maddesi, son derece aci bir tadi olan, boyu 120-130cm arasinda degisen, grimsi yesil renkli yapraklara sahip bir bitkidir. tedavi edici ozelligi antik caglarda kesfedilmis buyuk agrilar ve hastaliklarda cesitli bitkilerle karistirilarak cay, macun, surup haline getirilip kullanilmistir. yazili olarak elde bulunan en eski kullanimi de rerum natura da gecer. her hastalikda hemen artemisia absinthium kullanilir. cocuklar icin bir karisim hazirlaniyorsa cok aci olmamasi icin icine cok az bal katilir. ayrica yine m.o 1500lerde, misir da yazilmis olan ebers papyrusdeki recetelerde bitkinin ilac olarak kullanimina rastlanir.
    ortacagda cadi diye yakilan kadinlarin devamli tasidigi bitkiler arasindadir... cadilarin(!) en buyuk amaci hastaliklara, agrilara en cok da dogum agrilarini hafifletmek amacli karisimlar hazirlamak oldugundan artemisia absinthium hazirladiklari her karisimda bulunur. ayrica kotu ruhlardan korunmak ve arinmak icin de yapraklari tutusturularak etraf tutsulenir ki cadilar yakilirken bir miktar artemisia absinthium da onlarla birlikte yakilir kotu ruhlari arinsin diye... daha sonra erkek egemen bunyenin sozum ona cadi olan kadinlarla es kaza yaptiklari baris sonucunda bitki ilac yapiminda kullanilmaktan tutun, seytan cikarma rituellerine kadar her alanda kullanilmaya devam etmistir...
    bu calicik hemen her iklimde yetisebilen ve takriben 180 cesidi olan bir turdur ve bu yuzden dunyanin pek cok yerinde kullanimina rastlanir. mexica kizilderilileri halen rituellerde pelin otunu kullanirlar. ilac olarak kullanimi yaygindir. ayrica tutunle beraber ezilerek kullanimi mevcuttur. but smoking causes cancer diyerek 1800lere donuyoruz.
    18.yy sonlarina dogru artemisia absintium aritilarak yuksek miktarda alkolle karistirilip ilac haline getirilmistir ve adi absinthe olan bu ilac bir sure sonra mucizevi bir icki olarak kullanilmaya baslanmistir. sarhosluktan ote halusinasyonlara yol acan icki bohem cevrenin en sevdigi sey haline gelmistir. toulose lautrec, manet, van gogh, picasso, hemingway, emile zola, degas ve daha adi aklima gelmeyen pek cok mudavimi eserlerini bu green fairy ile vermislerdir...
    bugun hala o donemdekine yakin halleri yapilmaktadir.
    ayni donemlerde pelin otu sweden bitter diye bilinen ve konyakla karistirilarak yapilan surubun da en onde gelen bitkilerinden biri olmustur. bugun hala ot karisimini alarak evde yapabildiginiz, ya da yapilmisini alabildiginiz isvec surubu kanser dahil olmak pekcok hastalikda bunyeyi guclendirici olarak kullanilmaktadir. suursuzca suya filan karistirmadan yarim bardaga yakin icilmemesi siddetle tavsiye olunur.

    bu kadar tarihce ve kullanimindan sonra eklemek isterim ki arastirmaci ve merakli bir bunye olarak otu kurutup kendi kendinize olcusunu filan bilmeden cesitli deneyler yapmaya lutfen kalkismayiniz. bin turlu yararinin yaninda doz asimlari muhtemel olumle sonuclanmaktadir...

  • tam boykot edeyim diyecekken zaten hiçbir şarkısını dinlemediğimi, hiçbir filmini izlemediğimi farkettiğim sanatçı. kimdi lan bu?