hesabın var mı? giriş yap

  • okulda bir arkadaş anlatmıştı böyle bir yöntemi. kız epey bir güzel. eleman çekingen bir fotoğraf öğrencisi. kızın uzaktan fotoğraflarını çekiyor. bunun için ciddi bir mesai harcıyor.
    günlerce, haftalarca kızın yolunu gözlüyor.
    bazen kar yağıyor, sırf onun beyazlar içinde bir kardelen gibi yükseldiği bir kare için bekliyor.
    bazen yağmur, fırtına hiç dinmiyor, eleman yılmadan bekliyor...
    en sonunda kızın çok güzel bir karesini yakalıyor. çok doğal ve kızın tüm güzelliği, fotoğrafa yansımış... eleman o kareyi çerçevelettirip hediye paketi yapıyor.
    kız bir gün okulda yürürken, tüm cesaretini topluyor ve karşısına çıkıyor.
    şaşıran kızla hiç konuşmadan elindeki paketi veriyor.
    kız paketi açıyor, kendi fotoğrafına bakıyor...
    bir süre sonra kız hüngür hüngür ağlamaya başlıyor.
    "hiç kimse benim için böyle bir şey yapmadı" diyor...
    olayı dinleyenler, heyecanla soruyor;
    ee peki sonra, eleman kızla sevgili oldu mu?
    anlatıcı yanıt veriyor...
    bizim eleman çok çirkindi laa, kız kabul etmemiş...

    kıssadan hisse: önemli olan yarışmaktı...

    oha: 500 küsür favori ve 2015'in en beğenilen entry'lerinden biri olmuş. emeği geçenlere sevgiler.

  • zamanında sahiplerinin gezi'de eylem yapan muhalif gençlere "it, köpek" diyebildiği kızılkayalar, dünya'nın en iyi ıslak hamburgerini bedava bile dağıtsa almayacağım için beni ilgilendirmeyen fiyattır.

    bunların hepsi kardeş, amca çocuğu servet gider memiş gelir.

  • kural değişmez. küçük çalarsan hırsız olursun, büyük çalarsan beyfendi. bu da öyle.
    daha 4-5 yıl önce cemaati destekleyen başbakan, milletvekili pozisyonundaki adamlar bırak yargılanmayı şu an kahraman ilan edilirken, çapı daha küçük olan adamlar günah keçisi ilan ediliyor. ikiyüzlülük bu milletin damarlarına sızmış. yapacak bir şey yok.

  • durum çok kötü çok. bu gece benim bütün umudum tükendi artık. herkes tedbirini alsın arkadaşlar.
    verilen vergiler nerede? içtiğimiz su bile vergi. işsizlik fonu nerede? ah nerede vah nerede.

    size destek olmayacağım çünkü yarın işime son verilirse aç bırakacaksınız.

    size destek olmayacağım çünkü göz göre göre işe gitmek zorunda bırakılıyorum, evde bekleyenlere ne zaman bulaştıracağım diye düşünüyorum.

    size destek olmayacağım çünkü kötüsünüz.

  • bir yazı başlığıydı sanırım, kitaplığımı düzene koyarken, atmaya karar verdiğim dergilerden birinde gördüm. o kadar haklı geldi ki. hayatın sıkıcılığı, yaşadığımız depresyonlar, bunalımlar, ayrılıklar, hüzünler, iç sıkıntıları.. anneye anlatsan, anne üzülür çünkü. dayanamaz. karnının ağrıdığını söylediğinde gece uyanıp yanına gelen, kapıdan yüzünü görüp ağrı çekip çekmediğini anlamaya çalışan anne, platonik aşık olduğunuzu öğrense kötü olur mesela. yüreciği kaldırmaz.
    bazı acıları ise anlayamaz nedense. anlayamazmış gibi göründüğü acılar da vardır o anne-çocuk dengesini korumak uğruna. bu yüzden saklı kalır bazı acılar.
    -anne, denir bazen.
    -he annesinin gülü, der. biter her şey.
    nasıl denir ki, anne ben olmayacak bir işe giriştim diye. ya da anne ben bi bok yedim, cezasını çekiyorum, nasıl denir.
    denmez.
    anneye gülümsenir arada.
    şöyle bir bakar anne, "ne o, hasta mısın" der. "başım ağrıyo biraz" denir. "yat uyu biraz" der anne. süt getirir, içirir. odaya gidip kapı kapanınca ağlanır belki. ama anneye duyurulmaz hıçkırıklar.
    annenin sandığı kadar mutlu olamaz kimse. anneye biraz rol yapılır.

  • anlama guclugu ceken ne kadar cok mal var. burada sorun para kazanan adamlara dava acmasi degil. para kazanmayan, oyle bir amaci da olmayan kisilere de dava acilmis olmasi. sapla samani karistirmayin. adam 10 sene once 15 sene oncenin paylasimindaki karikaturu bulup ona dava acmis. madem bu kadar buyuk bir ticari amac var, o dava actigin ve senin karikaturunun ustunden para kazanan adamlar 15 sene sonra sana cevap vermek yerine isvicre'de, miami'de takiliyor olurdu.

    sen de kendi malligina yan, 1 karikatur paylasip millet koseyi donebilirken ben niye bir sik olamadim diye. neyse kinaye var amk burada, simdi bunu da anlamayanlar olur yine kesin.

  • yazar kasa atan adam değil, yazar kasa atması için meclise gönderilen adam.

    aynı hafta içinde yazar kasa atma, hastane raporları, rahmetli ecevit'in ayakta duramadığı, meclis basamaklarının ecevit çıkabilsin diye kısaltılacağı haberleri medya tarafından pompalanmıştı. bunu organize edenler; rte liderliğinde siyasal islamcıları iktidara hazırlayan abd (büyükelçi yrd. temsilciliğinde) ve o zamanlar -maalesef- hükümet ortağı olan mhp (tuğrul türkeş temsilciliğinde) idi. haberleri köpürten de doğan medya grubuydu (aydın doğan temsilciliğinde).

    sonra da abd ile iş tutan mhp her nasılsa başka mecraları abd'ci olmakla suçladı. rte'yi iktidara taşıyan aydın doğan da rte tarafından çöpe çıkarıldı.

  • + iş ilanınız için gelmiştim.
    - geç geç otur şöyle, yani sen şimdi bunların hepsini biliyor musun?
    + evet, hepsini biliyorum. ama c## diye bir şey yokmuş onu da oturdum baştan yazdım. alın.
    - oha, valla tebrik ediyorum ya nasıl öğrendin bunların hepsini, ben geçen sene bi php öğreneyim dedim kafam allak bullak oldu yea helal olsun.
    + eh işte çalıştık, geliştirdik kendimizi, malum iş bulmak zor, ne gibi bir iş için arıyordunuz peki siz?
    - yok kardeş ne işi, geçen arkadaşla iddiaya girdik de ben dedim bunların hepsini bilen adam yoktur, o dedi vardır, derken verdik ilanı.
    + ne yani?
    - tebrik etmek için çağırmıştım, üff, assembly çok zordur herhalde di mi?

  • 36 saat nöbet tutarken tüm dikkatini hastalarına vermesi gerekiyordu, bir anlık bir hata başkalarının hayatına mal olabilirdi.
    nöbet bitimindeki hata ise kendi hayatına mal oldu.
    doktorların bu şekilde çalışması ne insani ne de yararlı.

    edit: kaza değil cinayet