hesabın var mı? giriş yap

  • ege (8) ile telefonda...

    ege: anne ben 150 lira topladim bu bayramda...
    romica: oo super oglum, benim bile o kadar param yok
    ege: kac poundun var senin?
    romica: cebimde 50 pound kaldi.
    ege: yani kac lira?
    romica: 125 lira kadar...
    ege: simdi' ben turkum ya, gidip bir ingilize 200 lira versem bana kac pound verir?
    romica: 80 pound kadar...
    ege:oha amma da az, neden?
    romica: kur farki oglum, ekonomi mi anlatayim sana telefonda simdi?
    ege: peki bir ingiliz gelse de bana 200 pound verse ben ona kac lira veririm?
    romica: 500 lira...
    ege: niye salak miyiz biz, butun insanlar esit degil mi? ben niye daha cok veriyormusum!
    romica: ingilizle para alisverisi yapmayiver be oglum...
    ege: gunahimi vermem zaten de, mesela anne, bir iskoc bana 200 iskoc parasi verse...

  • indirilen altyazı, filme uyuyor mu diye bakarken, sürekli diyalog olmayan sahnelere denk gelmek.

  • aynı anda herkes hasta olursa sağlık sistemi tıkanır, yoğun bakımlarda yer kalmaz, italya gibi oluruz o zaman. amaç enfekte olunmasını engellemek değil, hasta sayısını zamana yaymak. süreç içerisinde toplumun %60-70'i enfekte olacak diye öngörülüyor.
    edit: kelime düzeltildi, yazar arkadaşlara teşekkürler.
    ek olarak lanetli çaylak arkadaşlardan birinin eklememi istediği videoda detaylı olarak bu soruya cevap veriyor.link

  • benim kardeşim(12) de yatağında osura osura minecraft oynuyor, videoyu gösterdim, tenezzül edip 10 saniye izledikten sonra durdu ve şu çıkarımı yaptı: bu çocuğun dersleri kesin 100dür

    felsefe piri asıl burada eyy çocuk

  • böyle kurumsal şirketlerde bu işin çözümü basit. gerekli mercilere şikayette bulunun, olayın kamera görüntüleri vs. zaten mevcuttur. bu tarz kurumlar özellikle müşteri ilişkilerine önem vermek zorunda. aptal müdürenin gerekli cezayı alması, belki işine son verilmesi çok olası.

  • bugün ölüm yıldönümü olan ve tüm dünyada modern hemşireliğin kurucusu olarak kabul edilen nam-ı diğer “lambalı kadın”.

    florence nightingale, ailesi kendisinden daha farklı şeyler umarken 1837’de tanrının kendisine ‘ilahi bir çağrı’ yolladığını ileri sürerek kendisini hasta bakımına ve sağlığına adadı.

    17. yüzyıl ve 19.yüzyıl arası dönem, tıp tarihçisi fielding garrison tarafından “hemşireliğin karanlık çağı” olarak tanımlanır. bu dönemde hemşireler deneyimsiz, yeteneksiz olmakla ve hatta “hemşireliğin amacına aykırı davranış”larıyla anılıyordu. hemşirelerin çalıştıkları hastaneler de kirli ve düzensiz olduğundan, salgın hastalıkların hızla yayılmasına olanak sağlıyordu. hastaneler, o dönemin insanları için “ölüm yeri” olarak biliniyordu. florence nightingale’in köklü ve refah içinde yaşayan ailesinin, kızlarını böyle bir yerde çalışmaktan alıkoymak istemesi de doğal karşılandı.

    florence nightingale 1859’da kaiserwerth’te kırım savaşı boyunca hemşirelik hakkında öğrendiği ne varsa derlediği “hemşirelik üzerine notlar” isimli kitabını yayınladı.

    orijinal adı “notes on nursing” olan kitap, yardımcı ipuçlarıyla hasta bakımı hakkında bilgi veriyordu. nightingale’e göre hijyen, temiz hava, uygun ışıklandırma ve iyi bir diyet programı her hastane için temel gereksinimlerdi. tavsiyeleri birçok hastaneyi “ölüm yeri” olmaktan kurtaran nightingale’in 200 kitabı daha bulunuyor.
    hayatının geri kalanını yatağa bağlı bir hasta olarak geçirse de, kurduğu bağlantılarla fikirlerini tüm dünyaya yaymaya devam etti.

    sözlerinden biri: “ilerleyen bir dünyada iki çeşit insan bulunması gerekir ki bunlar; orada bulunan en iyiyi benimseyen ve bundan hoşlanan ile daha iyiyi dileyen ve onu yaratmayı deneyenlerdir.”*

    dipnot: kendisine lambalı kadın lakabının takılmasının nedeni, geceleri kanlı sargı bezlerini değiştirmek için kışla koridorlarında sürekli lambasıyla gezmesiymiş.

  • ilginç bir oyun, ilginçliğinin kaynağı, bir çok detayı, farklı stilleri ve ince ayarları olmasına rağmen, sokaktan birini çağrıp "at bakim lan" dediğinizde yüksek skor yapma olasılığı hayli fazla. yine de istikrar sağlaması çok düşük bir ihtimal ama sonuçta insanı çıldırtıyor, hiç bir teknik detaya hakim olmadan çötenk diye koyuyor strike'ı...
    hazır yazmaya başlamışken biraz ayrıntılarından söz edeyim,
    dikkat edilmesi en gerekli nokta diye bir hedef gösteremeyeceğim çünkü nerdeyse, her nokta aynı öneme sahip, birine önem verilmediğinde sonuçlar hiç de cezbedici olmuyor.
    bu önemli noktalardan bir tanesi denge
    denge bir kaç elemanla sağlanıyor, sol kol bu dengeyi sağlarken temeli oluşturuyor. (tabi sağlaksanız) atışa başlarken, sol kol yere paralel ve öndeyken, top line'a salındığında kol yere paralen ve yana açık oluyor. kolla beraber, sağ bacağın, sol bacağın arkasına atılması ve öne doğru eğilmek dengeyi oluşturan elemanlar.

    topu sallamak; atışı yapmadan önce hangi stili kullanırsanız kullanın (ya da hiç kullanmayın) toplu önde ve yukarda tutmak, bunun nedeni topun kendi ağırlından yararlanarak daha hızlı atmak ya da atarken fazladan efor sarf etmemek.

    eğilmek; atışı yaparken, mutlaka ama mutlaka yere yakın olmakta fayda var. bu, topu fırlatmaktan çok yerden lobutlara doğru yuvarlamak adına bir önlem. bunun yanında eğilirken, sağ bacağı, sol bacağın arkasına atmak da, atışı yaparken hem eğilme eylemini hem de topun bacağa çarpmasını önler.

    hiza; atış yapılırken, tam ortadaki lobutu hizalamak yanlış bir düşünce. tek seferde hepsini devirmek için ortadaki lobutla sağındaki ya da solundaki lobutun ortasına atmak doğru olan, bunun yanında eğer falso verip yapılırsa bu, strike olasılığı daha da artar.

    hız; bowlingte sanılanın aksine, eşek gibi hızlı atmak çok da yararlı bir şey değildir. alınan hiza, topun ağırlığı ve lobutların yerine göre hızı seçmek çok önemlidir. bu bağlamda şu anda “aha böyle atacaksınız” diye gösteremediğim için, en fazla şunu söyleyebilirim; güç gösterisi yapmanın akli yolla alakası yok.

    adımlar; genelde farklılık gösterse de, 2 ya da 3 adım sonunda atış yapılmış olmalıdır, fazlası zarar... buna göre, atışa başlarken top önde ve göğüs hizanızda durur, ilk adımın sonunda top aşağı ve geriye doğru düşmektedir, ikinci adımın başında top yukarda ve arkadadır, bu noktadan sonra oyuncu yere daha yakın olmalı ve dizlerini kırmaya başlamış olmalıdır. üçüncü adım başlarken top artık geri gelmektedir ve tekrar önünüze geçecektir, burada üçüncü adım atıldığında ayağınız önde değil, sol bacağınızın arkasında bitecektir ve top yere bırakılmış değil ileri doğru salınmış olacaktır.

    bu kurallardan sonra, birkaç şeyden daha bahsetmek gerekiyor sanırım,
    oyun oynanırken, uygun kıyafet erkekler için kumaş pantolon, kadınlar için ise yine pantolon ya da şort etek oluyor. bu kıyafet kuralı çok önemlidir ve turnuvalarda dikkat edilen bir husustur. bunun yanında her ne kadar yazılı olarak olmasa da atış sırasında sol ve sağ line da oyuncu atış yapmakta ya da atış hazırlığı yapmakta ise oyuncunun atışının sonu beklenir, bu hem bir saygı hem de line dan topun fırlaması sonucu yan linedaki oyuncunun strike ına katkıda bulunmamak adına yapılır. bowling centilmen oyunlarındandır, itiraz yapılırken, yüksek bir skor yapıldıktan sonra, yapan olduktan sonra, oyun kazandıktan sonra her zaman mütevazı olmak yazılı olmasa da beklenen bir davranıştır.

    puanlama; bu oyunu yönlendirme konusunda çok etkili. atışın bir sonraki atışı ve dolayısıyla sonraki skoru nasıl etkileyeceği puanlamadan takip edilip, oyuncunun oyundaki konumunu anlamada etkili bir eleman. puanlamada strike ve spare farklı ekstra puanlar getirir. strike bir sonraki atışın ilk ve ikinci bölümünde alınan toplam puanı ikiyle çarparak ekler, spare ise sonraki oyunda ilk bölümde alınan puanı ikiyle çarpar.

  • kondüktörler için inceledikleri çaylaklık entryleri "sözlük'te bu ayarda bir yazar olacağım" türünde bir taahhüt. yazar olduktan sonra çaylaklık entrylerindeki özeni bir kenara bırakıp canavara dönüşen yazarlar kondüktörlerin zamanlarını çaldıkları gibi, sözlük'e de zarar veriyorlar.

    artık çaylaklık entryleri uygun bulunarak yazar yapılmış yeni yazarların sonraki entrylerinde aynı özen görülmediği takdirde kondüktörler bu yazarları uçurabilecekler.

    çaylaklık ile sözlük yazarlığı arasındaki geçiş sürecinin ya yazarsın, ya değilsin keskinliğinde olması ileride değişecek şeylerden, bu aynı zamanda hepimiz için ileride olacaklara bir alıştırma da olmuş olur.

    not: halihazırda entry silme ve yazar uçurma yetkisi olanların bu yetkileri aynen devam ediyor olacak.