hesabın var mı? giriş yap

  • ekşi'deki bütün rezaletleri okumaya çalışan biriyim, gördüğüm ender rezalet deşifresi bu rezalete aittir. dizi izler gibi okudum. querrery rezalet prosesini adeta nakış gibi işlemiş. üstüne bir de rezaletin lansmanı için bütçe ayırmış. ses kaydı almış, bütün silsileyi takip etmiş. pazartesi harbiden mahkemeye de giderse, şahane bir final olur. bize bunlarla gelin kardeşim.

    (bkz: csi beşiktaş)

    edit: geç de olsa gördüm meğer debe olmuş bu entry ve ilk entry uçmuş. merak edenler için: http://justpaste.it/regus_ofis_rezaleti * *

  • maraş gitti mi geri gelmez ama yaptırımlar 1 yıl sonra kolaylıkla geri gelebilir.

    dolayısıyla hiç düşünmeden reddedilmesi gereken teklif.

    ancak iki devletli çözümü kabul etmeleri durumunda, böyle bir teklif değerlendirilebilir.

    edit: ırkçı türk düşmanları hemen heyecan yapmış başlık altında. türkler tarafından zamanında ne kadar küçük düşürülmüşlerse, aşağılık komplekslerini kusa kusa bitiremediler.

    siz gidin stk işleriyle ilgilenin, batılı finansörlerinizin gözüne girin, belki 3 kuruş daha fazla fon alırsınız. devlet kurmak, yönetmek sizin idrak edebileceğiniz işler değil.

    edit2: kıbrıs halkı öyle diyor, kıbrıs halkı böyle diyor diye hikaye uyduran arkadaşlara hatırlatalım, kıbrıs halkı sizin sevgili mustafa akıncı'nıza son seçimde hak ettiği dersi verdi. dolayısıyla ağlaklığın lüzumu yok. türk düşmanlığınıza kıbrıs halkını alet etmeyin.

  • 2015 haziran ayının ortalarından itibaren otomobil severlerin yüzleştiği acı gerçek.

    http://i.imgur.com/ygovpqo.png

    95.100 liraya dayanan fiyatı ile premium olmayan bir markanın c segmenti aracı neredeyse 100 bin lira bandına oturmuş durumda. 2 bin lira maaş alan bir insanın tam 48 ayına tekabül ediyor. 48 ay fotosentez yapan bir insan, bu 4 yıllık süre sonucunda 1200 kg dolaylarında bir metal yığını elde ediyor. daha iyi ihtimalle düşünürseniz 4 bin lira maaş alan bir insan 24 ayda fotosentez ile bu aracı satın alabiliyor. fotosentez yerine yemek falan yemeyi tercih ederse bu süre 3000 yıla kadar çıkabilir.

    insan gerçekten hayret ediyor.

  • isveç'te profesör olamayacak adamın beyanatıdır. isveç'te burhan kuzu'ye benzeyen adamlar baya vardır. türk ve kürt kökenli bu arkadaşların isveç'te ne işler yaptığı da malumdur. burhan da isveç'e gitse bırak profesörü, çöpçü olamaz.

    burhan kuzu cebinde milletvekilliği sayesinde aldığı pasaport olmasa isveç'ten vize alamaz.

  • açılımı fear of missing out olan ve ''gelişmeleri kaçırma korkusu'' anlamına gelen, z kuşağı erkeklerinde daha sık görülen çağımız hastalığı.

    en tipik belirtiler:

    sürekli olup bitenden haberdar olmanın iyi tarafları kadar kötü yanları ve korkulması gereken seviyeleri de var. "gelişmeleri kaçırıyorum" hissi kişide zamanla takıntılı bir hal alabiliyor. sonucunda neler mi doğuyor? şöyle sıralayalım; siz de benzer hisler yaşayıp yaşamadığınıza bir bakın.

    * sürekli yeni bir bilgi akışı olduğu için kişiler herhangi bir bilgiye yeterince vakit ayırıp konsantre olamıyor; hemen bir yenisine geçiyor.
    * herhangi bir konunun derinine inilemiyor; eksik ya da yüzeysel kalıyor.
    * kimin nerede, ne yaptığına takılan kişi, kendisi dışında herkesin çok eğlendiği ve mutlu olduğu hissine kapılıyor.
    * sosyal medyada geçirilen zaman o kadar artıyor ki kişinin rutin hayatında aksaklıklara yol açıyor.
    * kişi çok yorgun olmasına rağmen konuşulanlardan geri kalmamak için arkadaş buluşmalarının hepsine gidiyor ve buluşmaya konsantre olamıyor.

  • -napıyosun?
    +çalışıyorum sen?
    -ben de yazlıktayım, balık tutuyorum.

    (yazlığım var.)

    -napıyosun?
    +çalışıyorum sen?
    -spordan geldim, çok yoruldum. :s

    (spor yapıyorum.)

    -napıyosun?
    +çalışıyorum sen?
    -çok sıcak, evde oturuyorum serin serin.

    (evim klimalı.)

    -napıyosun?
    +çalışıyorum sen?

    bu arada ben niye hep çalışıyom lan???

  • a haber'in bölünmüş ekranda kılıçdaroğlu'nun havalimanından kaçtığı iddia edilen görüntüleri eşliğinde yayınladığı konuşma.

    türkiye türkiye olalı böyle rezil, şerefsiz ve alçak bir güruh görmedi.

    erdoğan konuşurken ne yapacaksınız?

    gel bu hasret bitsin desem?

    yer mi?

  • kendini tek ve farkli gorursen, digerleriyle iletisim ve etkilesimde bulunmazsan beraberligin sinerjisi ve butunlugun bir parcasi olmadigindan bazi alanlarda geriye dusersin veya bunun dezavantajini yasarsin anlamina gelen etki. japon galapagos etkisi olarak da bilinir. butunluk, iletisim, etkilesim ve sinerji avantaj getirir. diger acidan da sadece dezavantaj degil, pozitif etkilerinin olabilecegini de dusunenler vardir. ornegin, bu kisiler, japon teknolojisinin global standartlarina takilmadan ozgur ortamda daha guzel isler cikarabilecegini dusunurler ve yalnizlik yaraticiligi artirir derler.

    son olarak, japonlarin 2000'li yillarda basta ekonomi ve teknoloji olmak uzere diger gelismelerde 80 ve 90'lardaki gibi ilerleyemeyisini galapagos etkisinin sonuclarina bile baglayanlar vardir. bu kisiler, yeterince uzun vadede galapagos etkisinin olumsuz sonuclarinin olumlu sonuclarindan daha fazla oldugunu dusunurler.

    ayrica

    (bkz: galapagos)
    (bkz: galapagos adalari)

  • erkek istediğini giyer, istediği gibi yürür.
    sen bak-ma-ya-cak-sın. bu kadar basit.

    edit: umarım ironiden anlamayan nesil başıma üşüşmez. korkuyorum sözlük.

  • "geçen bir programda konuğun teki bir ürünün markasını ağzından kaçırdı . hemen almaya gittik, nasıl kuyruk nasıl kuyruk... zor bulabildik bi tane."

    "asansörün önünde dikilmiş bekliyorum. adamın sorduğu soruya bak, ‘çağırdınız mı ?’. yok, pişman olup kendi gelsin diye bekliyorum." **