hesabın var mı? giriş yap

  • ışık hızında zaman akmaz. misal foton için işleyen bir zaman yoktur. sözgelimi andromeda galaksisinde oluşan bir fotonun bizim gözümüze ulaşması ikibuçuk milyon yıl sürerken foton için olan şudur: oradaki bir yıldızda oluşur ve aynı anda bizim gözümüze ulaşır. foton için bu böyledir. bu yüzden zaman sadece gözlemciye bağlıdır demiş anştayn reyiz.

  • bu kullanımda, manidar kelimesi ile ilişkilendirilen zamanlama tabirinin bir şeylere işaret ettiği, bir şeyleri ima ettiğini görüyoruz. anlam haritası zamanlamanın ardında bir çapanoğlu olduğu gibisinden kıllanmaları da kapsıyor. o bakımdan, söz konusu "zamanlama" niyetimize bağlı olarak ingilizcede farklı sıfatlarla, edatlarla tamlanabilir.

    kastettiğimiz anlama göre elimizin altındaki seçeneklere bir bakalım:

    the timing is...

    suggestive (of something) - şayet söz konusu zamanlama bir şeyler ima ediyorsa,
    significant - bir konuya işaret ediyorsa, yani bir şeyleri "signify" ediyorsa,
    evocative - bazı şeyleri andırıyorsa,
    intriguing - konunun gizemli boyutu vurgulanmak isteniyorsa,
    symptomatic - zamanlama, bazı sıkıntıların ampul gibi baş verdiği bir sivilce olarak görülüyorsa.

    .

    not. başka alternatifler de var. çocuğu gönderip getirtebiliriz depodan.

    .

  • gece 2-3 maçı.. nakkaştepe'deki halısahada maç yapılmaktadır ve halısahanın hemen dibinde villalar vardır*

    -ulan skecem oynayacağın topu pas versene lan!
    -abi top iste sen de!
    sibel can: çocuklar biraz sessiz lütfen..

  • eline koluna sağlık dediğim esnaftır. kendi ülkelerinde alışmışlar kadınlara, çocuklara musallat olmaya burayı da öyle sanıyorlar. nerede görülürse kafaları ezilmeli bu çöl farelerinin.

  • başlık: kızın adı rojin

    entry: nerelisin diyorum istanbulluyum diyor.
    aslen nerelisin diyorum.7 kuşaktır istanbulluyuz diyor. ataları bizans kürdüydü galiba amk

  • normalde ortaya çıkan yolsuzluklarından dolayı kodeste olması gereken adam twitter'da trolluk yapıp canlı yayınlara çıkıyor.

    ülkeden nefret etmek için daha iyi bı sebep olamaz.

  • dedemin teyzesi elini öpünce harçlık olarak verirdi. kocaman olunca fazla para verdi sanardım. aradan 20 sene geçti, dedemin teyzesi elini öpünce 50 kuruş veriyor. işte enflasyon işte istikrar.

  • sadece isçilik maliyetlerinin düşmesi ülkeleri daha rekabetçi yapmaz. başka bir entry yazmıştım buraya taşıyayım. (geniş bir konu ben sadece rekabetciliğe sınırlı değindim.)

    türk lirasının hem reel hem de nominal olarak yakın zamana göre zayıf olduğu bir dönemdeyiz; bu durumun olumlu sonucu nedir diye fikir yürütmek gerekirse akla gelecek belki de ilk cevap daha rekabetçi bir kura sahip olmamız sebebiyle ihracatın bu durumdan olumlu etkilenecek olmasıdır. türk lirasındaki değer kaybı tabii ki ihracatı olumlu etkiler fakat tl'nin 1,5'ten başlayıp(2011) 5 liranın üzerine yükseldiği hatta dönem içinde 7 liraların bile üstünü gördüğü süreçte ihracattaki artış bu değer kaybını telafi edecek büyüklükte değil.

    görsel

    rekabetçi kur ihracat üzerinde etkilidir ama tek önemli faktör değildir. çin'in düşük işçilik maliyetlerinden yararlanıp bütün dünyanın üretim merkezi olması sebebiyle düşük işçilik maliyeti ile ihracat arasında bütün dünyada abartılı bir ilişki kurulmaktadır fakat çin'in bugüne göre çok daha düşük gelire sahip olduğu dönemlerde de dünyada çin kadar nüfusu ve nispeten daha düşük geliri olan ülkeler hep oldu; çin'in ürünlerinin rekabetçiliğini sadece düşük işçilik maliyetlerinde aramak çok doğru bir tavır olmayabilir . mesela türkiye'de kişi başı gelir iki yıldır çin'in gerisinde kaldı; peki türkiye dış pazarlarda çin'den daha rekabetçidir diyebiliyor muyuz? pek sanmıyorum. çin'in rekabetçiliğinde tabii ki düşük işçilik maliyetlerinin de etkisi her dönem oldu ama çin'in bütün dünyaya göre maliyet yönünden üretim avantajı kazanmasında düşük işçilik maliyeti dışında birçok faktör etkili oldu, bunların en önemlilerinden biri çin'in ölçek ekonomisi konusunda bütün dünyaya ders vermesidir diyebilirim.

    görsel

    ölçek ekonomisi, bir hizmetin veya üretimin daha yüksek kapsamlı olarak gerçekleştirilmesi sonucu maliyetlerin düşmesine verilen isimdir. basitçe ifade etmek gerekirse bir lokantada kira veya çalışan maliyetleri sabittir; bu lokantanın kapasitesi 100 müşteriye hizmet verebilecek olsun; bu işletmenin ortalama 50 müşteriye hizmet vermesi ile 90 müşteriye hizmet vermesi durumlarında çalışan ve kira maliyetlerinin ürünlerin toplam maliyeti üzerindeki ağırlığı aynı değildir. rekabet ortamında ikinci senaryodaki lokanta aynı ürünü çok daha ucuza üretebilme kabiliyetine sahiptir. başka bir örnek vermek gerekirse bir işletmenin yüksek kapasite çalışması genelde maliyetleri düşürür fakat üretilen ürünlerin müşterilere ulaştırılma hızı yine ürünün nihai maliyeti üzerinde etkilidir. örneğin depo kullanma veya üretim için finansman ihtiyacı duyan işletmeler için ürünün müşteriye 3-5 ay içinde ulaşması ile 1 yıl içinde ulaşması arasında büyük farklar vardır ve bu durum ürünün maliyetini de etkilemektedir. örnekler artırılabilir.

    şirketlerde ölçek ekonomisi kabaca yukarıdaki gibiyken ülke olarak da ölçek ekonomisinden yararlanıp bir hedeflenen sektörde daha güçlü hale gelinebilir. örneğin beyaz eşya sektörü hedef sektör, a bölgesi de hedef bölge olsun. kamu a bölgesine yatırım için teşvikler açıklar, bölgedeki yatırımcılar arttıkça tedarikçilere teşvikler açıklar, sonra onların tedarikçilerine... zincire katılan her şirketin maliyetleri düşer.( mesela işletmeler bir birine yaklaştığı için taşıma maliyetleri ) maliyeti düşen her şirket ürün sağladığı şirketlere daha ucuz ürün üretip onun da daha rekabetçi hale gelmesini sağlar. kamu bu bölgeye alt yapı yatırımları yapar (liman, demir yolu, hava alanı) şirketlerin maliyetleri düşürür. tedarik hızı gibi en az maliyet kadar önemli bir çok konuda bölgenin gücünü artırır. kısacası zincire katılan her şirketin bütün zinciri desteklediği, bunun da yeni halkaları teşvik ettiği bir döngü ortaya çıkar.

    shenzen 1980'lerde hedef bölge olarak belirlenmeden önce 30.000 nüfusa sahip bir kasabaydı; günümüzde shenzen metropol bölgesinde 18 milyon insan yaşıyor. günümüzde dünyanın neresinde olursa olsun elektronik araçların %90'nının en az bir parçası shenzen'de üretilmiştir. yukarıda anlatmaya çalıştığım süreç başarılı olursa hedeflenen bölge bir noktadan sonra sadece ülke için değil, dünya için cazibe merkezi haline gelir. günümüzde dünyada ünlü markaların neredeyse tamamının shenzen'de üretim tesisleri vardır. (apple, sony, samsung, microsoft vs.) peki shenzen'de çalışan gelirleri düşük mü? shenzen'de çalışanların medyan geliri aylık 4.000 dolar civarında; dünyanın neredeyse hiçbir yeri için çok düşük değil... özetle fiyat rekabeti yapmak için düşük işçilik maliyeti önemlidir ama shenzen örneğinde olduğu gibi ölçek ekonomisinin faydaları bir seviyeden sonra düşük işçilik maliyetlerinin sağladığından çok daha fazla fiyat rekabeti avantajı sağlar/sağlayabilir.

    kapsam ekonomisi, bir işletmenin var olan gücünü farklı alanlarda kullanmasıdır. ölçek ekonomisine benzer farkı basitçe şudur. bir şirket çamaşır makinesi üretiyorsa bulaşık makinesi üretmek için gerekli birçok şeye sahiptir. bu şirketin bulaşık makinesi de üretmesi bazı ek maliyetlere sebep olur ama nihai ürünlerde ise maliyetler düşer/düşebilir. geniş çerçeveden bakınca da örneğin bir ülkede bir bölge beyaz eşya sektörü için desteklenmişse örneğin bilgisayar sektörü için bir çok şey bu bölgede hazır bulunmaktadır, bu alana da yönelmek bölgenin ekonomik gücünü artırabilir.

    toparlamak gerekirse fiyat rekabetinde işçilik maliyetleri önemlidir ama tek önemli veya en önemli faktör değildir. bunun dışında ''fiyat rekabeti'' işçilik maliyetleri pahasına yapılıyorsa bir anlam taşımaz yani insanlar bir şeyler üretiyorsa bunda nihai amaç bir kazanç elde etme/ refahı artırmadır. üretilen ürünler ile refah arasında paradoks oluşuyorsa bunun ülkelere de insanlara da faydası olmaz. bu bahsettiğim durum sadece işletmeler için değil ülkeler için de geçerli olan bir paradokstur.(orta gelir tuzağı)

  • benim baba tarafim sizlerin "beyaz turk" diyebileceginiz bir aile ve annemin ailesi ise biraz "anadolu comari" ile iliskilendirilebilecek bir aile. kucukken ben annemin babasi olan dedemin namaz kildigini gorurdum ve ozamanlar icki ictigini gordugum babamin babasi olan dedemden daha ahlakli ve dindar oldugunu dusunuyordum. buyudugumde ise dayim ve hergun namaz kilan dedem dolandiriciliktan hapisteydi.

    obur "beyaz turk" dedem ise mahallenin bildigi en guvenilir insandi. insanlar tatile gittiklerinde evlerinin arabalarinin anahtarlarini dedeme emanet edip giderlerdi. hicbir zaman yalanla dolanla isi olmaz, kandirilsada kandirmazdi. kendisi vefat ettiginde ise babaannemin evine onlarca mektup gelmisti. hepsinde adini bilmedigimiz insanlar dedemin onlara burs verip okuttugunu soyluyordu. onun vesilesi ile onlarca insan hayallerine kavusmus ve okumus ama o bunu hickimseye (babaanneme dahil) bahsetmemisti. ben bu insanin ahlakini istiyorum, "anadolu comarlari"ninkini degil.

  • son zamanlarda iyice sayısı artan, ve bundan daha da cesaret alıp yaptıkları şeyin yanlışlığını fark etmeyen kadındır. tanımadığı kadınlara ısrarla ve küstahça mesaj atan erkekleri tasvip etmiyorum. yaptıkları kesinlikle yanlış. ancak selam yazan, ya da bir şekilde sohbet açmaya çalışan her erkeği de kendi sosyal medya hesabından fotoğraf, isim-soyisim sansürlemeden ifşa eden kadınların yaptıkları daha da büyük bir suç bence. tanımadığın insanlardan mesaj almak istemiyorsan, mesaj alma özelliğini kapatırsın bu kadar basit. bu durumu resmen kendine bir meşgale haline getirmiş, her 3-4 saatte bir ifşa paylaşan kadınlar bile var.

    varan 1

    varan 2

    paylaşırken mesaj atanların isim ve fotoğraflarını ben sansürledim. hanımefendinin paylaşımında sansür yoktu onu da belirtmek istedim. insanı profeminist olup kadın haklarını savunmaktan caydıracaksınız bu gidişle.

    edit: kendisini 'yaptığınız şey çok yanlış.' diye uyardığımda da uzun bir mesajla bana çemkirdi. sanırım gerçekten bazı sorunları var, allah şifa versin.

    mission complet’edit’:
    bu paylaşımları yapan hanımefendi çok pişman olduğunu söyleyip, ifşa ettiği beyefendilerden özür diledi. sonra da hesabı dondurup bu diyarları terk etti. sözlüğün gücünü de bu olay ile birlikte tekrar görmüş olduk. hepinize teşekkür ederim, iyi ki varsınız. bunu yapan ya da yapmayı düşünenlere de iyi bir ders oldu sanırım.