hesabın var mı? giriş yap

  • düğünde ölenlerin de milliyetini ve nereli olduğunu özellikle belirtenlerin provokatör olduğu hain saldiri. bize ne lan siirtlilerse? bizim kardeşlerimizin düğününde bombalı saldırı oldu. biz bunu biliriz. nereli olduklarının önemi yok.

  • kendi canlandırdığı iki karakterden, birinin diğerini oynayamayışını da ayrıca oynayan adam. helal olsun.

  • " kim bunlar? " diye merak edenler var ise anlatayım;

    baştan söyleyeyim. ne yereceğim ne de öveceğim. bu yazı sadece bilgilendirme içerecek. pek tasavvufî terim kullanmamaya çalışacağım.

    uşşâkîlik, halvetiyye tarikatının bir koludur ve kurucusu hüsameddin uşşakî'dir.

    halvetiyye, " tarikatların anası " olarak anılan ve günümüzde islâm aleminin en çok mensubu bulunan tarikatıdır.
    halvetiyye'yi istanbul'a taşıyan kişi kanunî sultan süleyman döneminde yaşamış cemaleddin karamânî'dir.
    halvetiyye esasen dört kola ayrılır:

    - şemsiyye
    - cemaliyye
    - ruşeniyye
    - ahmediyye

    işte uşşâkîyye de ahmediyye'ye bağlı bir silsiledir.

    uşşâkîler, " açlık ile nefs terbiyesi " konusunda belki de türkiye'deki en sert uygulamalara sahip olan tarikattır. aslında bu halvetiyye'nin bir iki alt kolu hariç hepsinde yaygındır.
    ekşi sözlük te sürekli eleştirilen sapkın bir yazarın da ahmediyyelerin mısriyye kolundan olduğunu düşünüyorum çünkü bu tarikatteki dengeler oldukça hassastır ve muhyiddin arabî'nin vahdet-i vücud görüşü büyük önem arz etmektedir. lâkin tarikatın ileri gelenleri muhyiddin arabî'nin kitaplarının okunmasını bile yasak etmiştir.
    çünkü bu sapkın yazarda da görüldüğü üzere kişi imanını yitirip, sünnetleri hatta bazı farzları inkâr edebilecek hâle gelebilir.
    ayrıca benimle de arada sırada sohbet edip bu sapkına karşı söylemlerim yüzünden " biz onun iyi yanlarını görüyoruz " diyen arkadaşlara da yazıklar olsun demek istiyorum. adam kalbinizden imanı söküp sizi islâm ile alakası olmayan budizm benzeri bir şeye sürüklüyor siz hâlâ bir köpeğe kölelik etme derdindesiniz. yazık.

    devam edelim;

    hüsameddin uşşakî, buhara doğumludur. 15. yüzyılın son çeyrek diliminde doğduğu düşünülür.
    kendisi de çoğu tarikat ehli gibi bir rüya sonucunda malı mülkü bırakıp tasavvufa yönelmiştir. bu dönemde anadolu, tarikatler yurdudur ve hüsameddin uşşakî de uşak'a gelerek halvetiyye şeyhlerinden ahmedi semerkandî'ye intisap etmiştir.

    ismail saymaz, uşşakîler için " merdiven altı tarikat " demiştir, ben katılmıyorum.
    ismail saymaz'a göre merdiven altı olmayan tarikatler osmanlı imparatorluğu tarafından resmen tanınmış, geleneği ve silsilesi olan tarikatlerdir ve uşşâkîler böyle değildir! fakat durum tam tersi.

    hüsameddin uşşakî, uşak'taki dergahında artık tarikatın şeyhi konumuna yükselmişken kanunî sultan süleyman'ın torunu şehzade murad, kendisine bir mektup yazarak tahtın kendisine nasip olması için dua istemiş ve hüsameddin uşşakî de şehzadeye cevaben " şehzade yola çıksın. osmanlı tahtı onu beklemektedir! " demiştir.
    sahiden de bu sırada şehzade murad'ın babası ikinci selim vefat etmiş ve osmanlı'nın yeni padişahı üçüncü murad olmuştur.
    bu olaydan sonra padişah, hüsameddin uşşakî'yi istanbul'a davet etmiş ve kasımpaşa'da onun için bir tekke inşa ettirmiştir! işte uşşakîlerin günümüzde de merkez kabul ettikleri kasımpaşa'ya yerleşmeleri bu tarihte gerçekleşmiştir.

    1593'te hac dönüşü vefat eden hüsameddin uşşakî'nin kabri de kasımpaşa'daki bu tekkede bulunmaktadır.
    naaşı istanbul'a getirildiğinde onu karşılayanlar arasında aziz mahmud hüdai efendi de vardır.

    günümüzde bu tekkenin de bulunduğu âsitânenin sorumluluğu uşşakî vakfı'na aittir. vakfın resmî sayfasında da yazdığı üzere vakıf, hüsameddin uşşakî'nin oğullarından istanbul kadısı mustafa efendi tarafından kurulmuştur. bu arada şeyhin diğer oğulları da kadılık görevlerinde bulunmuştur.
    vakıf daha doğrusu uşşâkîler musikiye de büyük önem verirler ve türkiye'de tasavvuf musikisinde en tanınmış isimlerin neredeyse hepsi bu tarikate bağlıdır.

    şu sıralar iğrenç bir olayla gündemde olan fatih nurullah adındaki adam, kendisini uşşakî şeyhi ilan etmişse de vakıf bunu inkâr etmiştir.

    tarikatlerde " el almak " diye bir tabir vardır. yani halihazırdaki şeyh, müridlerinden birine el verir ve yeni şeyhi böylece ilan eder. fatih nurullah ise kasımpaşa'daki dergahta kaldığı yıllarda şeyh olabilmek için çok uğraşmışsa da bu kabul görmemiştir. hatta uşşakî vakfı tarafından dışlanmıştır.
    fakat fatih nurullah, bir dernek kurup kendisini uşşakî şeyhi ilan etmiş ve bir anda binlerce mürid bulmuştur kendisine.
    youtube'da fatih nurullah ve müridlerinin zikir görüntülerini bulabilirsiniz.
    bu şekilde bir ayrılık ali kangel aracılığıyla süleymancılarda da var ki zannediyorum iki üç sene önce bir sürü öğrencinin yurtlara girişi bile yasaklanmıştı.
    fatih nurullah'ın ismail ağa cemaati'nden cübbeli ahmet ile yıllardır süren sert tartışmaları vardır. bunları da youtube'dan izleyebilirsiniz.

    uşşakîler kuruldukları ilk asırlarda kuudî yani oturarak zikir yapmaktalar iken zamanla özellikle bektaşî etkisiyle devranî zikirlere başlamışlardır. bunun nasıl yapıldığını da şuradan izleyebilirsiniz:

    .........

    ayrıca fatih nurullah'ın " elimi öpen cennet'e gider " dediği görüntüler için buyrun:

    eyvah eyvah

    fatih nurullah'ın propaganda kanalı ise nurani tv'dir.

    başta uşşakî vakfı olmak üzere uşşâkîyye mensubu birçok kişi ve kurum fatih nurullah'ın uşşakîliğini reddetmiştir.
    bu zat kendisini mehdi dahi ilan etmiştir ama buna şaşırmıyorum. türkiye'deki hatta dünyadaki tarikatlerin çoğu şeyhine mehdi gözüyle bakmaktadır.

    uşşakî tarikatı, günümüzde istanbul kasımpaşa'da yoğunlaşmış olsa da marmara bölgesi'nin tamamında ve bazı arap ülkelerinde çeşitli faaliyetlerini sürdürmektedir.
    ilginçtir ki bu fatih nurullah, uşşakî vakfı'ndan daha çok maddî gelire sahiptir ve daha çok yerde müride sahiptir.

    başına sarık sarar,
    kendine mürit arar,
    ilmi yok neye yarar,
    ahir zaman şeyhleri!

    ~ hoca ahmed yesevî ~

  • sayin bakan suat kilic tvit atmis. "bir yanda 16 saat kesintisiz ucarak gecesini gunduzune katanlar, ote yanda turkiye kaybetti diye kina yakanlar" demis. kina konusunu bir kenara birakalim ve su 16 saat kesintisiz ucmak kavramindan bahsedelim.

    sayin bakan, biliyorsunuz akp hukumeti sayesinde son yillarda ulasim alaninda cag atladik. ben diyeyim bolunmus yollar, siz deyin metro ve diger buyuk projeler, gercekten onemli bir asama kaydedildi. ozellikle hava yolu ulasiminda halkin ucak yolculuklarina ulasilabirligi onemli olcude artti. dolayisiyla artik ucaklar ve ucak yolculuklari hakkinda daha cok sey biliyoruz. artik o eski gunlerdeki gibi degiliz. bu minvalde sizin 16 saat kesintisiz ucus maceranizi gelin hep beraber irdeleyelim:

    16 saat direk ucus yapma kabiliyeti olan ucaklar cift koridorlu, muhtemelen 4 motorlu buyuk ucaklar oluyorlar. bildigimiz kadariyla arjantin'e 16 saat kesintisiz bir ucak tarifesi yok. tarifeli bir ucakla degil de devletin gorevli ucagiyla gittiginizi zannediyorum. zaten turkiye'den ya da rusya'dan arjantin'e gitmek isteyen birisinin sizin gibi "kesintisiz" bir ucus yapma "imkani" zaten yok. belki siz bilmiyorsunuz ama bu halk artik "kesintisiz" ucmanin bir kulfet degil bir nimet oldugunun farkinda. ironik olarak sizin hukumetinizin hizmetleri sayesinde.

    sayin bakan, herhangi bir orta olcekli kurumun ust duzey yoneticisi bile bu tip uzun ucuslarda business class'da seyahat ediyor artik. siz ki turkiye cumhuriyeti'nin hasmetli bir bakanisiniz, herhalde ekonomi sinifi koltuklarda, "bizimki 77 cm" gibi civikliklarla yolculuk yapacaginizi dusunmemizi beklemiyorsunuz bizden. evet sizler gibi akilli ve kivrak zekali degiliz ama o kadarina da aklimiz calisiyor.

    sayin bakan, devletin tam donanimli ucagiyla, tam yatabilen first class koltularda, muhtemelen icinde yatak, dus, masaj vs. gibi fasiliteleri olan bir ucakta, 16 saat kesintisiz yolculuk, sizin zannettiginiz gibi kulfet degildir. gercekten oyle oldugunu dusunuyorsaniz, size oy veren insanlardan bile daha saf olmaniz gerekir ki ben buna ihtimal vermek istemem.

    komik duruma dusuyorsunuz.

  • her kitabında okuyucuyu yerden yere, zamandan zamana savuran pratik bilgilerin öncüsü yazar. ilk kitabı olan görünmez canavarlar, yazarın dünyaya karşı olan tüm tepkisini içinde barındırıyor tahminimce. dünya, toplum, düzen, güzellik, cinsiyet, aile ve daha birçok konuyu yerle bir edebiliyor bu adam. onu okuduktan sonra okuyacağınız diğer olay örgüsü romanlarından da bir hayli sıkılmanıza sebep olacaktır.

    yeni bir kitapla geliyormuş, reklamın içine batmış diyorlar ama hiç sorun değil. yazarların çok para kazandığı bir dünya kimsenin zoruna gitmemeli bence.

  • 80 milyona dayanmış nüfusu olan ülkede kitap okuma alışkanlığı olan kişi sayısı kırk bin, bir de bu yavşaklara dil beğendiremiyoruz anasını satayım. dedirten fışkı. yetersiz dil yoktur, az dil bilgisi vardır. votka. nokta.