hesabın var mı? giriş yap

  • sene 2008 istanbulda makine mühendisliği okuyorum. okuyanlar bilir makine bölümüne dişi hoca bile sokmazlar. öldürülme tehlikesi var çünkü. abazanlıktan üretebildiğimiz tek şey kaldırgaçlar. askeriyeden farkı yok ortamın, yemeklere şap atsalar yeri yani. okul apışarası kokuyor. ama arkadaş ortamında bir sıkıyorum allahım sanırsın okumaya pavyona gelmişim. derslerde filan yanımıza kons oturtuyoruz. öyle ortamlar var.
    uzatmayalım, bir gün dayımla konuşuyorum, paso yalan atıyorum tabi. karı kız alkol uyuşturucu ben sıktıkça dayım tekbir getiriyor telefonda. bizim ki buna inanıp; olm bir yunan misafirim var iş alacağım, onunla gelelim ortama filan sokalım alalım işi dedi. ulan elin yunanı istanbul ortdıbını ne yapsın amk demedim tabi, getir dayı getir buralar fena dedim. yolunacak kaz bulmuşum bırakır mıyım? ben hiç ciddiye almadım ama bu iki hafta sonra aradı, yeğen cuma akşamı oradayız hazırlan. hazırlan dediği de cigara ex karı kız vs vs. dedim ki dayı hazırım, bundan daha hazır olamam, gelin. bir iki de yunanca kelime ezberledim adama şirinlik olsun diye. neyse geldiler, ben tabi ooo adelfos kalosorisma filan ne dediğimi bile bilmiyorum adamı yağlıyorum adam demesin mi ne diyon amk? hoaydaa. meğer bunun yunan dediği izmirde doğmuş büyümüş adı da beşir. dedim yunanistan'ın neresindensin gardaş? hoşgeldin, diye sarıldık yunana. neyse yemek filan yendi birer bira verdim bunlara dedim yavaştan başlayın ortamlar fena, sağlam kafayla çekilmez. sarhoş etmem lazım ki pavyonu gece kulübü diye yedirebileyim. sohbet muhabbet derken bizim yunan, kanka cigara yok mu ya dedi? olmaz mı ya yeter ki isteyin amk müptezelleri diye malı hazırladım. bunlar dayımla mevlana gibi dönmeye başladı cigarayı. plan süper işliyor birer kadehte viski dayadım arkasından. bir yandan hadi hadi viskileri çekin çıkalım diye acele ettiriyorum bir yandan da allahım inşallah ölmezler diye dua ediyorum. 15 dakika sonra kafalar oldu roket, tak diyorum kahkaha atıyorlar. bunlar bana nasıl teşekkür ediyor, olm mal harikaymış, ne kafası varmış zart zurt. dedim siz durun daha hatunlara gidicez o zaman görün.
    neyse bunları bindirdim arabaya, sanırım burada ki her istanbullunun bileceği bir mekana geldik.
    mekan cıvıl cıvıl. istanbulda ne kadar 40 yaş üstü alkolik varsa orada. tam aranan ortam. masamıza doğru yürüyoruz. oturduk, bir solist var allah günah yazmasın dilberay ondan daha güzel. hoşgeldiniz beyler diye selamladı bizi. dayım diyor ki vay bin solisti de mi tanıyorsun? gibtin mi lan doğru söyle? estağfurullah dayı dedim bize yakışmaz. garson geldi, dedim reyis bunların kafa roket sen masayı doldur.
    beş dakikada ne kadar ölüm riski taşıyan meze varsa masaya doldurdular. masada keyifler yerinde ben de kendi halimde eğleniyorum filan masaya bi döndüm, yunan cigaranın etkisiyle masada ne varsa silip süpürüyor. inşallah dedim zehirlenmez. bunlar deliler gibi eğleniyor tam istedikleri ortamı sağladım kendimle gurur duyuyorum, dayım işi alıcak neyse abi bizim yunan tuvalete gitti geldi, dayıma dönüp; erkan abi bir ishal olmuşum allah seni inandırsın zütten işedim. konslar şok. bizim beşir masaya oturdu ardından mekanın güvenlikleri patara kütere bizim yunana bir giriştiler, atatürk böyle zulmetmemiştir yunana. vurmayın herif yunan ülkeyi kötü tanıtıyorsunuz filan bağırıyorum ama kimse duymuyor. olay duruldu abi ne oldu dedim; amk çocuğu pisuvara sıçmış dediler. utançtan yerin dibine girdim, yunan gülüyor.
    tabi dayım o arada korkudan ayılmış. durumu, ortamı, rezaleti fark edince; ulan şerefsiz senin getireceğin mekanı gibiyim bu karılar ne lan
    diye bağırınca güvenlik bu kez dayıma girişti. ne olmuş lan karılara diyip
    dövüyorlar. dedim bari iyi dövün de beni dövecek gücü kalmasın aq
    neyse hesabı filan ödetip bizi attılar dışarı. dayım dayağı yiyince ayılmış, kafası yerinde ama yunan hala pert. ölümden ilk kez korktum. bindik arabaya kimse konuşmuyor. arada bir yunanın osuruk sesleri harici çıt yok. abi acil tuvalet bulun dedi bizim beşir. aha dedim sıçtık.
    arabayı durdurdum dedim in aşağı amk arabaya sıçma seni denize dökerim. bu kahkaha atayım derken zütü tutamıyor zart zurt bırakıyor.
    neyse bunu indirdik ayakta duramıyor dayaktan anası gibilmiş hala gülüyor. sapa bir köşeye çektim dedim şu bahçeye gir duvarın dibine sıç.
    dayım arabada kımıldamadan oturuyor, beni nasıl öldüreceğinin planlarını yapıyor bende arabaya yaslanmış beşir'in sıçmasını bekliyorum. 10 dakka 15 dakka derken beşir'den ses yok. dedim bakayım öldü mü bin. bahçeye yaklaştıkça osurma sesleri geliyor. iyi dedim ölmemiş. kafayı bi uzattım bu baya tuvalete oturur gibi oturmuş ama pantolon filan üzerinde. dünyam başıma yıkıldı. geri zekalının kafa nasıl gidikse donu filan sıyırmadan oturup sıçmaya başlamış. kanka hala var da sıçamıyorum diyor. dedim pantolon dolmuş, bi ayağa kalk yer açılsın. dayı dedim beşir böyle böyle yapmış. dayım dedi ki beşir kalkarken pantolonu çorabın içine sok dökülmesin. böyle sükunet olamaz.
    beşir kalktı pantolon çorabın içinde şıpıdık şıpıdık yürüyor. ceket meket ne bulduysam serdim koltuğa beşir'i oturttum. arabada bir koku var sanırsın beşir insan yemiş. polis filan çevirse kokudan 50 sene yeriz. bütün camlar açık, öğüre öğüre geldik eve.
    nihayetinde beşir işi dayıma verdi

    sistem33

    edit : okuyun ama şukulamayın rica ediyorum, en beğenilen entry'm olacak yoksa

  • başlık: belediyenin cenaze arabasını çalıp her gece
    entry 1: mezarlıkta terör estiriyorum
    entry 3: helal piç millet o arabaya binmek için ölüyo amk

  • o da ablası gibi dopingli çıkmıştır. madalyası dahil aldığı tüm ödülleri geri verecektir.

    peki bize yaşattığı yalancı gururu, ağlamıştım ulan ben sizi izlerken evde tek başıma bu yaşımda ilk kez başka birinin başarısıyla gururlanıp ağlamıştım yazıklar olsun

    şahsi fikrim, onun da ablasının da ibret olsun diye vatandaşlıktan çıkarılması, ağır olur mu olmaz mı bilmem ama ülkenin doping dosyalrına bakarsak artık birilerinin ibret olması için ceza alması gerek.

  • iyi, hoş film. bir alegori, simge, metafor çorbası ama. bunlar filmi kötü yapmıyor. az buçuk siyaset, sosyolji, politika, felsefe, tarih vs bilen herkes zaten filmin meselesini okuyabilir. o yüzden yönetmene olan tüm sevgime rağmen kör gözüne göndermelerini demode buldum. yani hamam böceği göndermesi, köpekler gibi merdiven inip çıkmalar, kan, koku, kaya vurgusu vs o kadar bariz ve galiz bir farkındalıkla atılıyor ki izleyici önüne sanki bundan daha derin bir hikaye anlatılamayacak oluşun bahanesi hazırlanıyor yönetmen tarafından. işin içine biraz da kara mizah katarak zaten ince ve benzer olan zeminini biraz daha sağlam tutmaya çalışıyor yönetmen biraz kurnazlıkla. bir şey aşırılığa vardırıldığında alegoriye kaçar. yani simgeselliğini yitirir. izleyicisine de çözümleme alanı bırakmaz. maalesef filmin genel yapısı bu şekilde seyrediyor. kaldı kı mantık hatası denebilecek birçok şey var. bundan çok daha incelikli şeyler izledik bazılarınız sıkıcı olduklarını düşünüyor olsa bile. burada filmi genel anlamda diğerlerinden ayıran şey güney koreli sinemacıların kodları. filmlerinin gramerinin hep ayrı bir ritmi ve perdesi var. yani ana akıma paçayı kaptırmıyorlar o açıdan. kurgu konusunda her zaman iyi iş çıkarıyorlar. filmin ne hikayesi, ne anlatımı daha önce görmediğimiz bir şeylere denk geliyor. ama kendi içinde özel bir sinemacının dokunuşlarını da sonuna kadar hissettiriyor. joon-ho bong hollywood sularında orta karar iki film çektikten sonra memleket sularına dönüş yaparak birkaç başyapıtının izlerini sürmüş nihayet. chan-wook park'ın memleket sularına dönerek sinemasının özünü hatırlamasına benzer bir dönüş joon-ho bong'un dönüşü de. umarım bu adamlar kendi toprakları dışında film çekme maceralarına girmezler bir daha. ha bu arada geçen sene beoning gibi asırlık bir başyapıt çekildi. yani kısacası güney kore sineması bizim canımız ciğerimiz küçük aksamalara rağmen.

  • bu geceki efsane begüm ayarından aklımda iki cümle kalmış, topluma hizmet amacıyla paylaşıyorum:

    1. öyle 3-5 tane kamyon arkası yazısı ezberlemekle delikanlı olunmuyor.
    2. süper kahraman logosunun içine kendi baş harfini koymakla da süper kahraman olunmuyor.

  • yurtdışı ile ilgili bir anı anlatıldığında kendisine hava atıldığını zannedip komplekse giren insancıklar.

  • galatasaray'da oynadığı ve gönderilmek istediği son sezonda hayatının en önemli ve doğru kararını vererek şu an bulunduğu konuma ulaşmış adam.

    evet kolayı seçebilirdi herkes gibi. kendisini trabzonspor istiyordu mesela. bilen bilir tugay aslen trabzonludur. gidip trabzonspor'da oynayabilirdi 1-2 sene. sonrasında adı bilinmeyen bir anadolu takımında emekliliğini verebilir, birbirinden şahane futbol tartışma programlarında birilerine ağız dolusu hakaret edebilirdi. "galatasaray vefalı değil, vefa bir semt ismi olarak kaldı" kalıbını kullanan ilk oyuncu olarak tarihe geçebilirdi yerel futbol tarihimizde. ama o öyle yapmadı. çalışmaya ve öğrenmeye karar verdi. gitti kendini futbolun gerçekten oynandığı topraklara attı. iskoçya'nın en büyük iki takımından biri olan rangers'da oynadı. orada bir şeyler öğrendi ve gerçekten sevildi. işte burada hata ben başta olmak üzere tüm galatasaray taraftarında. biz sevemedik tugay'ı onların sevdiği kadar. bu sevgiyi görünce birden gençleşti zaten. buradayken gitmeyen ayaklar orada tutulamaz oldu. ve premier lig. zamanı karıştırıyor olabilirim ama yanlış hatırlamıyorsam en az 8 sezondur bu ligde oynuyor tugay. hem de bu ligin kurucu kadrosunda olan bir takımda. bu takımın kaptanlığını bile yaptı. dikkatinizi çekerim. türkiye'de gönderilmek için yer aranan bir adamdan bahsediyoruz burada. gidiyor ve bir premier lig takımının kaptanlığını yapıyor. ayrıca ölesiye seviliyor. millet oyundan çıktığında ayakta alkışlıyor, kendisinden maestro diye bahsediyor. hatta yabancı kaynaklı bir haber sitesinin yorumlarında bir blackburn taraftarı "hayatımda ilk kez pazar günü ağlayacağım galiba, gitme tugay" yazıyor.

    ben de kendisine diyorum ki gelme tugay. kal orada ve o takımın menajeri ol. o adamlar enteresandır, daha doğrusu sadece futbolu severler. boro küme düştü ve hala gareth southgate var takımın başında. orada kal ve daha da gururlandır kendini. ha biz de gururlanırız ama emin ol duyduğumuz utanç bastırıyor gururu.

    yolun açık olsun.

  • "eğer size birisi bir şeyi kimin icat ettiğini sorarsa ve siz o şeyi icat edenin kim olduğunu bilmiyorsanız tesla icat etti deyin, büyük ihtimalle doğru cevap vermiş olursunuz. "