hesabın var mı? giriş yap

  • diline sahip çıkan insanlardır.

    ayrıca ana dilini doğru kullanmak da "ruh hastalığı" olarak görülüyorsa o zaman ben de ruh hastasıyımdır.

    ulan öküzler, bir zahmet artık "şey"in ve bağlaç olan "de, da"ların ayrı yazıldığını öğrenin ki biz de sırf siz doğru kullanın diye zırt pırt sizi uyarmaktan vazgeçelim, hayır sonra "takıntılı-sorunlu-garip insan" biz oluyoruz. bu gibi şeyleri yanlış kullandığınızda cümlenin anlamı tamamen değişebiliyor, bunun da farkına varsanız keşke. hani yaptığınız şey basit dilbilgisi hatası olmaktan çıkıp kendi dilini konuşamama haline dönüşüyor. e bu da komik oluyor tabii ama siz sizi düzeltenlere kızmakla meşgul olduğunuz için kendi rezilliğinizin farkına varamıyorsunuz. kabak yine biz "ruh hastaları"nın başına patlıyor.

    sinirli not: "diline sahip çıkmak" deyince bunu milliyetçilik sanan insanların varlığını görmemi sağlayan başlık oldu an itibariyle. canım benim bak şimdi, ben amerika'da yaşasaydım orada kullandığım dile sahip çıkacaktım, her normal insanın yaptığı gibi. çünkü ana dilim ingilizce olmuş olacaktı ve ben onu doğru kullanmaya çalışacaktım, bu kadar basit.

    not 2: "bağlaçlara -ek işareti konmaz. bitişik olan -de -da'ya işaret konur." diyenlere teşekkür ediyorum, çok haklılar. ben bu hatayı yaptığımı fark etmemiştim, düzelttim şimdi. bakın, uyarılmak ve doğrusunu öğrenmek güzel.

    not 3: "ana dil" olmalıymış doğrusu, uyarılar üzerine tdk'ya * * * anca bakabildim. mesaj yağdıranlara teşekkürler. onu da düzelttim şimdi. vay arkadaş, başka hatam varsa yine söyleyin.

  • birçok kültürde uğur getirdiğine inanılan zanaatkar.

    eski çağlardan beri baca temizleyicisine dokunmanın, onunla tokalaşmanın, düğün konukları arasında baca temizleyici bulunmasının, hatta evlenilen günde baca temizleyicisi görmenin dahi uğur ve bereket getirdiğine inanılır.

    bu inanış eski çağlara dayanır ve hakkında birçok rivayet vardır.

    en yaygın olan açıklama, baca temizleyicilerinin “ocağın tütmesini” sağladığı, ayrıca yanıcı kurumu bertaraf ettiği için yangından koruduğu, böylelikle eve bereket ve uğur getirdiği yönündedir.

    başka bir rivayete göre, 1066 yılında britanya kralı william’ın at arabası kontrolden çıkar. bir baca temizleyicisi kralı araçtan çekerek kurtarır. william bu olaydan sonra baca temizleyicilerinin uğurlu olduğunu ilan eder.

    hikayenin başka bir versiyonuna göre, 18. yüzyılda bu defa saldırgan bir köpek kral georg’un atlarını ürkütür. yine bir baca temizleyicisi yetişir, arabanın takla atmasını engelleyerek kralın hayatını kurtarır. ve kral bundan böyle tüm baca temizleyicilerinin saygı görmesini ve uğurlu sayılmasını talep eder.

    söylenceye göre, bu olaydan sonra kızını evlendiren bir adam “krala uğur getiren kişi benim kızıma da uğur getirir” diye düşünerek düğüne bir baca temizleyici getirir ve böylece bir geleneği başlatır.

    ingiltere’de halen düğün konukları arasında bir baca temizleyici bulunmasının uğur getirdiğine inanılır. törende baca temizleyicinin gelini yanaklarından öpmesi ve damadın elini sıkması adettendir.

    bazı kaynaklara göre kraliçe elizabeth’in düğün törenine de bir baca temizleyici katılmıştır.
    örneğin

    bazı ülkelerde düğün törenlerine baca temizleyici çağrılması giderek popüler hale gelmektedir. bu da baca temizleyicilerine ek gelir kaynağı teşkil eder.

    konuyla ilgili gözüme çarpan kaynaklardan bazılarını aşağıda sunuyorum:

    kaynak1
    kaynak2
    kaynak3
    kaynak4

  • geçenlerde bu durumun benzeri benim de başıma geldi. iş çıkışı eve dönerken bizim mahallenin iki gencini yolda el ele gördüm. hatta sokak ortasında öpüşüyorlardı. hiddetlendim! gittim uyardım; "hılmi, dursun naapıyosunuz olm siz?"

  • edit 1: yazımın sonunda belirttiğim gibi 13 katrilyon eski para ile. yeni para ile 13 milyar lira. eski ve yeni para ayrımını yapmakta zorlanmamak adına başlığı bu şekilde açtığımı belirtmek istiyorum. yolsuzluk yapılan paranın büyüklüğünü şöyle belirteyim. bu parayı istanbul'da yaşayan 16 milyon kişiye paylaşsanız kişi başı 812,5 tl yapar. biraz daha açmak gerekirse ortalama kişi başı o zamanki kur ile 250 dolarlık bir yolsuzluk. bugün 4 kişilik bir aileye 1000 dolar versek pandeminin en azından iki ayını ağrısız atlatırdık.

    edit 2: bizden adam olmaz yemin ediyorum. adam büyük bir yolsuzluk dosyası açıklıyor kamuoyu yaratmaya çalışıyor ama ne bir haber sitesi, ne twitter''da, ne youtube'da şu konuyu konuşabilen, gündemde tutabilen,sorgulayan kimse çıkmıyor. ekşi'de bile yeterince gündem olmuyor. değil milyar,katrilyon bizi kentilyon da soysalar yine uyumaya devam ederiz. bizler uyudukça vergilerimiz birilerinin lüx araçlarında pudra şekeri olmaya devam edecek.

    troller sevinçle gelmeden belirteyim, akp döneminde gerçekleşen ve imamoğlu'nun dün akşam yayında açıkladığı, şu ana kadar tespit edilen yolsuzluk miktarıdır. "imamoğlu hani bunlardan hesap soracaktı, hiç soruşturma yapılmıyor" diyen yumuşak muhaliflerin de dikkatle izlemelerini ve okumalarını tavsiye ediyorum.

    şu ana kadar açılan soruşturma sayısı 50. içişleri bakanlığı "ben daha iyi soruştururum" diyerek hemen dosyaların üzerine çöküyor tabii. imamoğlu'nun ifade ettiğine göre bu dosyaların birçoğu bakan seviyesinde olan siyasilere uzandığı için haber sitelerinden anında kaldırılıyor. muhtemelen ekşiden de kaldırırlar yakında. neyse.

    aslında imamoğlu'na gelen soru şu :
    "kürşat ayvatoğlu olayı hakkında ne düşünüyorsunuz? " tabii başkan topu göğsünde yumuşatıyor ve bu olayın nedenlerini açıklayan yolsuzluklardan bahsediyor. 7 ocak 2016 yılında başakşehir'de 78 bin metrekarelik arazi bir özel şirket tarafından 49 milyon liraya alınıp, 11 ocak 2016 yılında yani tam 4 gün sonra -burası çokomelli- 130 milyon liraya ibb'ye (kiptaş'a) satılıyor. yani 4 günde 80 milyon lira kâr. ekliyor başkan "üzerine pudra şekeri bile dökmene gerek yok." yetmiyor, akp ibb seçimlerini kaybeder kaybetmez bu arazi yeşil alan ilan ediliyor. yani fahiş bir fiyatla kiptaş'ın konut yapmak üzere aldığı hatta projesinin maketinin bile hazır olduğu arazi, seçimi kaybedince yeşil alan olarak ilan ediliyor. tabi başkan o maketi ibret olsun diye hala kaldırtmamış.

    durmuyor başkan bir dosya daha açıklıyor. 2017 yılında fatih vatan caddesi'nde özel bir şirket tarafından 25 milyon liraya alınan yeşil alana daha sonra imar izni veriliyor ve yine özel şirket tarafından ibb'ye tam 430 milyon liraya satılıyor. 405 milyon lira kâr. güzel para. başkan asıl değeri 10 milyon dolar olan arazinin 116 milyon dolara ibb'ye geçirildiğini, pardon satıldığını söylüyor. yetmiyor. bu arazi de akp seçimi kaybeder kaybetmez yeşil alan ilan ediliyor.

    buna benzer tam 50 dosya!
    13 katrilyon, yeni para ile 13 milyar lira...
    bu arada dosyalar savcılıkta, akp dosyaların üzerine çöküp kapatmaya çalışsa da, ibb dosyaların asıllarını tutuyor ve peşine düşmeye devam ediyor.

    başkan akp çocuklarının pudra şekeri parasının nerden geldiğini güzel anlatmış. anlayacağınız pudra şekerini alan biziz. yine bize girmiş.

    2:18:30 sonrasını izleyerek detaylı öğrenebilirsiniz.

    https://youtu.be/crzaopicc3m

  • not: sen güzel kardeşim bu entryi okumayıp geçtiğinde veya bu entryi okuyup uplamadığında bir sonraki dolandırılan sen veya bir yakının olacaktır. dolandırılanın ünlü olmaması bunlara kimsenin dokunmamasını sağlıyor. sabah programlarına meze olmaz çünkü sıradan vatandaşın dolandırılması

    not 2: destekleyen herkes için çok teşekkürler. olumlu olumsuz bütün yorumlarınız önemli, hala yeterince insana ulaşmış değiliz. entrylerinizle de destek vermeniz gündemde kalması için çok önemli.

    bir dolandırıcılık şebekesi var. 2 yıldır kimse dokunmuyor muazzam paralar kazanıyorlar. ben devlet memuruyum. bunlara gücüm yetmez elim uzanmaz ama burada eli kolu uzun olanlar mutlaka vardır. zamanında ekşi sözlükte yazdığım entryi aşağıya bırakıyorum.

    dolandırıcılık kabaca şöyle işliyor. bu dolandırıcı grubu önce bir site açıyor. ve büyük alışveriş sitelerinde de mağaza açıp kendi açtıkları hesaplarla yorumlar yapıp mağazalarının puanlarını yükseltiyorlar.

    sonra ekşi sözlükten hesap satın alıp açtıkları siteyle ilgili olumlu geribildirim yapıyorlar.

    şikayetvar.com dan da açtıkları siteye olumlu yorumlar yapıyorlar. puanları yüksek oluyor anlayacağınız.

    sitelerini ticaret bakanlığının etbis sistemine kayıt yaptırıyorlar. ve siteye tamamen güven sağlanmış oluyorlar. ve bu insanlar nasıl hemen etbis kaydını alabiliyorlar orasını bilmiyorum.

    son olarak bütün siteyi hazırladıklarında bir haftasonu yada iş günü olmayan bir tatil gününde google'dan reklam çıkıyorlar. ve ürünleri değerlerinin %40 altına yazıyorlar (cep telefonu gibi resmi distribütör harici kimsenin %40 indirimle kar elde edemeyeceği kalemlerde yapıyorlar bunu)

    ve sepette ekstra şu kadar indirim ve haftasonuna özel diye reklam yapıp insanları haftasonunda bankaya ve hiçbir devlet kurumuna ulaşamayacakları günlerde düşünmeden alışveriş yaptırıyorlar. ve insanları eft/havaleye yönlendiriyorlar çünkü hemen karşıya geçiyor. eft ye özel ekstra %10 indirim yapıyorlar ve kimse kredi kartıyla almıyor. kredi kartında provizyonda kaldığı için zaten hedefleri de size eft yaptırmak.

    ve sonra birden site kapanıyor ve kaçıyorlar. yeni siteleri zaten yapılmış oluyor o esnada. yeniden aynı oyunu tekrar tekrar oynuyorlar.

    ciddi mağdurları var.

    artisepetim.com
    cepbilek.com
    televizyonn.com

    ve daha nicesi

    hatta sonuncusu sevgievim.com şikayetvardan bakabilirsiniz mağdurlar oluşmaya başlamış bile

    ara not: sevgievim.com da kapatıp kaçmışlar.

    en az 15 20 kere bu döngü tekrarlandı. yerel mahkemeler atıl kalıyor.

    dolandırıcılıklar bu kadar modayken vatandaşı dolandıranlar hakkında kimse bir şey yapmayacak mı ?

    kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. bu rezaleti üste taşıyın size güveniyorum sevgili suserler.

    ilgili entry: #148553795

    edit: arkadaşlar ben dolandırılmadım, çok akıllı olduğum için değil. şansım olduğu için. ama siteler gerçekten çok profesyonel hazırlanmış. ben artisepetim.com la karşılaştım bu çeteyle siteleri için epey para harcamışlar belli ki. ilk defa karşılaştığında üniversite mezunu bir insanın bile dolandırılma ihtimali var. boş anına denk geliyor insanın. bu başlık tamamen iyi niyetle açılmıştır başka insanların dolandırılmaması derdim. bu bir rezalet başlığı değildir.

    —————————————

    son edit: başlık debeye girmiş hepinize gösterdiğiniz hassasiyet için teşekkürler bunun üzerine başımdan geçen bir dolandırıcılık hikayesi daha anlatayım.

    1 yıl önce ev internetimin taahhütü bitmesi sonrası yeni internet servis sağlayıcı arayışına başladım. ve turk-nette karar kıldım. internetten başvuru yaptım. önce türknetten arandım gerekli onaylamaları yaptım.

    ardından türknet kampanya biriminden aradığını söyleyen birileri türknetle birlikte digiturk kanpanyası olduğunu söyleyip digiturk + turknetin aynı fiyata geleceğini söyledi. o zamanlar yalın internete ek vergi gelmişti. uydu yayınıyla vergiden kurtulmuş oluruz gibi bir mentaliteyle okeyledim.

    ertesi gün digiturk geldi başlandı ancak turknet in altyapı süreci uzayınca 1 hafta sonra turkneti arayıp hizmet sunumu yapamadınız digiturkle birlikte paketinizi iptal etmek istiyorum dediğimde aldığım cevap şuydu “ ne digiturk'ü”

    devamında digiturkü cayma süresi içerisinde iade ettim. gelen faturayı ödedim ve tüketici hakem heyeti tarafından ödediğim parayı da geri aldım.

    anlayacağınız digiturkte bayiler sizin yaptığınız üyelik üzerinden komisyon kazanacağı için böyle bir yola başvuruyor. digiturk desen bana üye geldiği sürece sorun yok diyerek ses çıkarmıyor. türknet desen daha senin kendilerine sunduğun kişisel bilgileri ve iletişim numaralarını dahi koruyamıyor.

    nerden tutsan elinde kalır. bu rezalet gerçekten.

  • babam öleli henüz 20 gün olmuştu.
    babam öldüğünde hastanede yoğun bakımda yatan anneme bu durumu söylemedik.
    cenazeden bir hafta sonra annemi taburcu ettiler çünkü yapacak bir şeyleri kalmamıştı.
    annem evde bir hastane yatağında solunum cihazıyla yatıyor
    ben, kardeşlerim ve bakıcısı hep çevresindeyiz.
    bir gün ablamı çağırdı yanına büyük bir telaşla ve dedi ki
    "yarın perşembe yumurtacı gelecek, yumurta alın ondan
    mutfakta cüzdanım var ve içinde 20 tl para..."

    oysa yarın çarşambaydı.
    kimse bu siparişi dikkate almadı tabi, çünkü daha önemli kaygılarımız vardı.
    artık günleri de karıştırıyor, bilinci gidiyor yavaş yavaş dedik.
    "tamam sen merak etme" deyip annemi geçiştirdik.
    sonra bu mevzu unutuldu haliyle...

    bundan dört gün sonra bir cumartesi sabahı annemi de kaybettik.
    annemin ölümü üzerinden iki ay geçmişti evdeki eşya, mobilya,
    anne babama ait kıyafetleri birilerine vermek için toplamaya başladık.
    işte o gün mutfaktaki bir çekmecede anneme ait
    eski, siyah, annem kadar yorgun görünen o küçük el çantasını gördüm.
    elim istemsizce çantaya gitti. küçük çıtçıtını açıp açmamakta tereddüt ettim
    ama sonra açtım.
    içi boştu, sonra çantanın içindeki küçük ceplere soktum parmaklarımı.
    elime bir şey değdi. çıkarıp baktım. 4'e katlanmış bir 20 tl...
    gözlerimden yaşlar boşandı.
    annem 3 aya yakın hastane, yoğun bakım hastalığıyla uğraşıyordu
    ve o cüzdandan uzaktı ama içindeki o 20 lirayı hatırlıyordu.

    o cüzdan ve arasından çıkmış 20 tl artık benim evimde.
    onu yakında çerçeveletip evimin mutena bir köşesine asacağım.
    66 yıllık bir evlilikten sonra 24 gün arayla ve
    babamın ölümünden haberi olmadan ölen annem gideli bugün tam 4 ay oluyor.
    ve bu benim annesiz ilk anneler günüm.

  • karamanoğulları'nın moğol hakimiyetine baş kaldırarak fırsat buldukça sağı solu yağmalayan bir çete beyliğinden merkezi bir devlet haline gelmesine büyük katkı sağlamış 14'üncü asır türk beyi.

    meşhur gezgin ibn-i battuta'nın bildirdiğine göre kendisi memlük sultanlığı'nın desteğini almak suretiyle 1318 senesinde büyük bir kıtlık ve zorluk içerisindeki karamanoğulları'na bey olmuştur. esasen, ağabeyi yahşihan da larende-ermenek hattına konuşlanarak ve moğol, daha doğrusu ilhanlı boyunduruğu altında kalarak anadolu'da söz sahibi olmalarının mümkün olmayacağını anlamıştır. lâkin, yahşihan'ın akşehir ve konya'ya yaptığı seferler de ilhanlılar'ın doğrudan baş vezir emir çoban ve oğlu anadolu valisi timurtaş komutasındaki devasa bir orduyla kendisini mağlup edip esir almasıyla son bulmuştur.

    bu vaziyette memlük desteğiyle kendisini karaman beyi makamında bulan bedreddin ibrahim bey ise timurtaş ile iyi ilişkiler kurma bahanesiyle sürekli anadolu valisine hediyeler göndermiş ve böylece toy vali timurtaş'ı, babası emir çoban ve çiçeği burnunda ilhanlı sultanı ebu said bahadır han'a karşı kışkırtmaya başlamıştır. bu süreçte, memlük sultanı ile de ilişkilerin bir hayli ilerlemesiyle birlikte konya-karaman-kahire hattında ilhanlılar'ın tamamen safdışı bırakıldığı adı konmamış bir siyasi ittifak oluşmuştur. bunun da etkisiyle ilhanlılar'a karşı isyan eden ve kendisini önce sultan, sonra da mehdi* ilan eden timurtaş, kısa süre içerisinde babası emir çoban'ın orduları tarafından anadolu'yu terk etmeye zorlanmış ve soluğu memlük sultanı'nın yanında almıştır. burada ilk etapta çok dostâne bir karşılamaya mazhar olmuş timurtaş, 1328 senesinde sebebi bilinmemekle birlikte memlük saray erkânının kararnamesi sonucunda idam edilmiştir.

    ilhanlılar da zaten kısa süre içerisinde dağılma sürecine girmişlerdir ve tüm bu gelişmeleri fırsat bilen bedreddin ibrahim bey de memlük sultanı adına sikke bastırmayı kabul ederek yenilenen ittifak doğrultusunda kendi emrine tahsis edilen memlük askerleriyle güçlendirilmiş kara ordusuyla kısa süre içerisinde sırasıyla akşehir, takkeli dağ, sille ve konya'yı ele geçirmeyi başarmıştır. 1331 senesinde larende'ye* dönerek emekli olduğunu duyuran bedreddin ibrahim bey, kardeşi halil mirza bey lehine tahttan çekilmiştir.

    bu dönemde beyliğin başşehri olarak konya öne çıkmaktaysa da hem yeni karaman beyi halil mirza hem de ağabeyi bedreddin ibrahim bey döneminde beyliğin esas merkezi ve nüfus, kültür ve yerleşim açısından kalbi olan larende ve ermenek'te dönemin mimarisinin nadide örneklerinden olan çok sayıda camii, zaviye ve bedestenler inşa edilmiştir.

    bedreddin ibrahim bey, kardeşinin 1339 senesindeki vefatından sonra bir kez daha beyliğin başına geçmişse de bu ikinci dönemi ne yazık ki pek de muvaffakiyet bahsiyle anılmamaktadır. 1343 ya da 1344 senesinde memlük sultanı ile ortak olarak düzenlenen kilikya* seferi esnasında hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir, ancak bu bilgi teyit edilmiş bir tarihi gerçeklik olmaktan uzaktır.

    lâkin; bedreddin ibrahim bey hakkında tarihi bir gerçeklik vardır ki o da kendisinin döneminde karamanoğulları'nın, anadolu'daki en güçlü beyliklerden birisi halini alacağı 14'üncü yüzyılın ikinci yarısı ve 15'inci yüzyılın ilk yarısındaki zirve döneminin son derece sağlam temellerinin atıldığıdır.