hesabın var mı? giriş yap

  • morgan freeman'a bir röportajında sorulur:

    "shawshank redemption filminde zenci bir mahkumu oynadınız........"

    sorunun devamı gelmeden freeman muhabirin sözünü keser:

    "ben zenci bir mahkumu oynamadım. ben zenciyim ve bir mahkumu oynadım."

  • üst kattaki kızla muhabbete girmek için pastaneden bi tane aşure alıp; ben yaptım, dağıtıyorum aşure gününüzü kutlarım ayağına yatayım dedim.

    sevgilisi varmış kızın.
    "varsa bitane daha alabilir miyiz" dedi.
    bende "getireyim" dedim.
    pastaneye gidiyorum şimdi kızın sevgilisine aşure almaya.

    hastane editi: komşuluk ölmüş canlar, çocuk önce aşureyi yedi üzerine bende güzel bi dayak yedim, bi daha iyilik yapanı siksinler :p

  • soğutur. ısı ile sıcaklık farklı şeyler.

    reaktörden atmanız gereken 100 joule enerji var diyelim. bunu sıcaklığı 25 derece 1 metreküp suyla da atabilirsiniz, 35 derece 1 metreküpten daha çok suyla da. sadece sistemden daha fazla su geçirmeniz gerekir.

    mühendisler daha iyi açıklar tabi. köpekbalığı uzmanı bile olan sözlükte bunun da uzmanı çıkar.

  • akşamki sokak çağrısı ile artık ülkeyi karıştırmak isteyen istihbarat örgütlertinin bir aparatı olduğu ortaya çıkan şahıs.

  • "bir nesil, bilginin cezalandırıldığı ve cehaletin saadet olduğunu öğrenerek yetişiyor. bir sonraki nesil cahil olduklarını bile bilmeyecek çünkü bilginin ne olduğunu bilmeyecekler."

    ursula k. le guin

  • biz 90'ların sonuna yetişmiş üniversiteliler, tek fitilli kadife pantolon, 2 şile bezi gömlek ve 2 el örgüsü hırka ile anadolu'nun her şehrinden akın akın gelmiştik siyasala.
    işaret ve orta parmak arası, ucuz sigaradan sararmış olurdu, esmer erkeklerin bıyık uçları bile tütünden sararırdı.

    para değil dürüme, memleketten gelen tarhanaya katık edecek ekmeğe bile yetmezdi ay sonları.
    tüm şehrin, öğlen yemeği en ucuz üniversitesinde, öğlen yemeği başlar başlamaz bir jeton atar yemek yer, 2 saat sonra yemek bitmeden bir tur daha yer, aha o yemekle günü gün ederdik. yemek 2500 tl idi. 2500tl madeni bir paraydı.

    ama kantinden hep masadaki insan sayısı kadar çay alırdık. para en çok kantin çayına giderdi. kendine kadar bir bardak çay almayı bilmezdik.
    ama bir tur 8-10 bardak çay alıp, akşama kadar başkasının çay tepsisinden ikram edileni içer yine aynı hesaba çıkardık. çay ise 500tl

    sigaraya winston ile başlar, 3 gün sonra 19 mayıs ballıca döner, 2 hafta maltepe içer, son hafta otlakçılıkla geçerdi.

    ben memur çocuğuyum, harçlığım 15'inde yatardı. bir arkadaş vardı engin. onun burs 1'inden birine gelirdi.
    ben ne zaman son maltepemi içsem, eve döndüğümde çantamda bir ballıca bulurdum, ayın 15'ine geldiğimizde de, muhakkak 2 paket alırdım sigarayı, gizliden ben de kaktırıverirdim birini çantasına.

    biz iki gariban, hiç birbirimize yol paramızın kalmadığını söylemedik.
    dipdibe 2 semtte, birbirinden gariban 2 ayrı öğrenci evimiz vardı. yakındık mesafe olarak.

    her gün okuldan o evlere, 12 durağı yağmur çamur demeden yürümek için bahaneler bulurduk.
    *dostum sana danışacağım bir durum var yürüyelim mi?
    *kardeşim bir film izledim, vaktin varsa yürüyelim anlatayım ister misin?
    *aksaray'daki ezgi müziğe bir baksak mı? almayız da bakarız, yürüyelim mi ki bugün?

    biz yürüdük, hiç gariban hissetmeden, para yok diye değil, biz istediğimiz için yürüyorduk neticede.
    midemizin gurultusu mühim değildi, sigaramız vardı hep, birimiz ballıca içeceğine ikimiz de maltepe içerdik.

    sanıyorduk ki üstesinden gelinir hayatta garibanlığın, bilmiyorduk garibanlık sandığımız parasızlıkmış sadece, kardeşlik ve dostluk karın doyuruyormuş meğerse.

    sonra bitti okul, ben fabrikalara o bankaya, olaylar olaylar, arada bir smsler, bazen facebook'tan kısa merhabalar.

    2014 ocak ayının 8'ydi, engin son vermiş hayatına, haberi geldi.
    demek -mış gibi yapamamış artık.
    ben de fark edememişim, hiç birimiz fark edememişiz.
    gariban kalmış cidden, paradan bağımsız, parayla alakasız.
    hepimiz garibanmışız da aslında, birbirimizi görmez olmuş gözümüz.

    insan sevdiklerini yitirmeye başlayınca ayakları yerden kesilmeye başlıyor.
    para olmayıversin de, ruhu garibanlaşmasın yeter ki insanın, kalbi fukara hissetmesin.

    fukaralığa dayanılıyor da garibanlık yükü çekilmiyor galiba.

    ömrümün en güzel 4 yılını geçirdiğim okulun kantininde, heykelinde, meydanında, yanımızda engin olmadan çekilmiş fotoğrafım yok diye, bakamıyorum 1 yıldır hatıralarıma, telefonunu silemiyorum, mesajlar da duruyor.
    kalbimde koca bir yük, içimde bir gariban kalmışlık, taşıyacağız artık bir ömür.

  • bir resim, sadece nesnelerin/figürlerin yan yana getirilmesi midir?

    hiç şüphesiz ki, nesnesiz bir dünya arzusuyla eserlerinde figürasyonu reddeden kazimir maleviç'in suprematist dehâsının doruk noktası olarak kabul edilen 1918 tarihli beyaz üzerine beyaz isimli tablo bu sorunun cevabıdır.

    nesneden, figürden ve hatta renkten arınmış; saf ruhun temsili olan tablo, sanat tarihindeki ilk monokrom olarak kabul edilir ve sanatçı, fiziksel dünyaya herhangi bir göndermeden yoksun olmasını amaçladığı bu sıra dışı kompozisyonla varlığı maddeden ayırarak özgür kıldığı eseri sonsuzluğa ulaştırır.

    iki beyaz kareyi üst üste bindiren sanatçı, 1915 tarihli siyah kare isimli tablosuyla zaten ulaştığı aşırılığın ötesine geçmeyi başarır. beyazın iki tonunu daha iyi ayırt etmemizi sağlayan ton farklılıkları dışında, siyah kareden farklı olarak, beyaz bir tuval üzerine yerleştirilen beyaz kare, üst kısımdan hafifçe sağa doğru eğilir ve bu asimetrik etkiyle saflığın bile kusurlu olduğunu kanıtlamaya çalışan sanatçı, metafizik resmin sınırlarını zorlar.

    üretken ve devrimci bir sanatçı olan maleviç, 1918'den itibaren giderek daha da radikalleşir, ancak figüratif olmayan sanatı, burjuva sanatı olarak kabul eden ve ülkenin toplumsal gerçeklerini yansıtan bir sanat anlayışını tercih eden stalinist hükümet, maleviç ve suprematizm'i kınar. sanatçı, baskı ve yasaklamalarla figüratif sanata geri çekilmeye zorlansa da sanatıyla ulaştığı boyut sayesinde, soyut sanatın en sembolik sanatçılarından biri olması önlenememiştir.

  • iki tez yazdım ve ikisinde de hakkını verdiğimi düşünüyorum. genel olarak kendi metodolojimi ve tavsiyelerimi paylaşayım,

    1- tez yazmanın en zor tarafı bir türlü başlayamamak, kesinlikle ertelemeyin ve kendinizi esnetmeyin. süreci uzattıkça üzerinizde baskı hissedeceksiniz.

    2- iyi bir kaynak taraması en önemli husus. hem teziniz verdiğiniz referanslarla güçlenecek, zenginleşecek, hem de kaynaklara göz attıkça çalışmanızın içeriğindeki giriş, materyal-yöntem, sonuçlar ve tartışma bölümleriyle ile ilgili zihninizde fikirler canlanacak ve kendinize yol çizmeniz kolaylaşacaktır.

    3- kaynak taraması için üniversitenizin kampüs dışı erişim sistemini mutlaka kullanın. web of science, sciencedirect, scopus vb kaynak havuzlarını öncelikli olarak kullanın. yök tez sistemini, ulusal toplu katalog sistemini kullanın. önceliğiniz hakemli dergi yayınları ve kitaplar olsun. ptentlerden faydalanın. daha sonrasında google üzerinden arama yaparak veritabanlarında görmediğiniz kaynakları bulmaya çalışın. eğer okul aracılığıyla erişimde, yayının tam haline ulaşamıyorsanız, makaleler için sci-hub kullanabilirsiniz. kitaplar için başka yollar var, biraz araştırırsanız ulaşabilirsiniz.

    4- veritabanlarında arama yaparken filtreleme kullanın, işinizi kolaylaştırır. önce başlıkta arayın, sonra, abstract (özet) ve en son da topic kısmında. google'da ararken uzun cümle ya da başlık şekinde değil, spesifik bir kaç kelimeyi ayrı ayrı tırnak işareti içerisine alarak arama yapın. eğer dar bir konuysa filtre kullanmayın, genişse, zaman kazanmak ve spesifik arama yapabilmek için filtre kullanın.

    5- hem makaleleri depolamak, tasniflemek hem de kolay yazım için endnote veya mendeley programlarını kullanın. ben mendeley'i tercih ediyorum, tavsiye ederim. bu programlar hem referansları tez içinde yazarken, hem de kaynakça kısmına eklerken oldukça kolaylık sağlıyor ve zamandan kazandırıyor. aynı zamanda indirdiklerinizle kendi kütüphanenizi oluşturuyorsunuz. indirdiklerinizi, muhakkak program içerisinde alt konularınızla ilgili klasörler oluşturun ve oraya kaydedin. daha sonra bulmanızı kolaylaştıracaktır. oradan kelime ile makalelerinizde arama bile yapabilirsiniz. ayrıca indirdiğiniz makaleleri, bilgisayarda aynı şekilde oluşturduğunuz klasörler içerisine kaydedin. bulmanız kolaylaşır ve zaman kazanırsınız.

    6- taradığınız kaynakları emin değilseniz sadece ismine bakarak direkt indirmeyin. önce bir göz gezdirin ve öyle indirin. böyle yapmak hem sizi gereksiz kaynak depolanmasından ve sonrasında bunlarla zaman kaybetmekten kurtaracak, hem de içerikleri okudukça tezinizin hangi kısmına referans olabileceği ve tezinizde değineceğiniz noktalarla ilgili size katkıda bulunacaktır.

    7- ister ilk başta, ister sonradan, makalede alıntı yapmayı düşündüğünüz kısmı, pdf'de sarıya boyayın ve makalenizde kullanacağınız kısma dair not ekleyin. yani girişse giriş, sonuçsa sonuç kısmı diye, ayrıca içerikle ilgili aklınızda kalacak şekilde notlar ve pdf'yi bu şekilde kaydedin.

    8- endnote yada mendeley'in word'e entegre uzantıları var. onu indirin ve onu kullanarak yazım işlemine geçin. enstitünüzün belirlemiş olduğu yazım şablonu, sayfa yapısını, sıfırdan sonra virgül veya nokta kullanımını, karakter boşluğunu vb baştan ayarlayın ki, sonradan ekstra zaman kaybetmek zorunda kalmayasınız.

    9- yazarken ayrıntılarda sıkışmak yerine bütünlüğe, ana başlıklara öncelik verin. kendinizi yazarken illa giriş, materyal-yöntem, sonuç, tartışma sıralamasına göre kısıtlamayın. böyle yaparsanız, aynı referanslara tekrar tekrar döner, zaman kaybedersiniz. onun yerine, bütün ana başlıkları açın ve referans makalelerde alıntı yapacağınız kısmı gördüğünüz ilgili başlıklar altına anında ekleyin. makalede gördüğünüz yeni alıntı kısımlarını sarıya boyayarak kaydetmeyi unutmayın.

    10- word'de tezi yazarken ilgili kısımları işaretleyip, word'ün gözden geçir kısmını kullanarak sayfanın sağ tarafına not almayı unutmayın. tezinize alıntı yapıp, referans eklediğiniz makale(ler) nin adını da aynı şekilde yan tarafa not olarak yazmayı unutmayın. teziniz ilerledikçe, bazı referansları eklemeyi, bazılarını işaretlemeyi unutacaksınız, bazılarını da yanlışlıkla sileceksiniz. zaman içinde neyi nerden aldığınızı unutabilir, karışıklıkların önüne geçmek ve zamandan kazanmak için mutlaka alıntıladığınız referansları da not olarak kaydedin. işiniz bittiğinde sileceksiniz zaten. yazarken aklınıza gelen şuna da değin, şu konuda birkaç referans daha ekle, şunu bil gibi küçük notları farklı renklerle not kısmınıza eklemeyi unutmayın.

    11- tezinizi yazarken 5-10 dakikaya bir tezinizi kaydetmeyi unutmayın. elektrik kesintisi, bilgisayarın donması, programın yanıt vermemesi gibi ihtimalleri unutmayın. emeğinizin boşa gitmemesi, canınızın sıkılmaması için tezi yazarken sık sık mutlaka kaydedin.

    12- tezinizi kaydederken kaydettiğiniz ismi arada güncelleyeceksiniz. sonuna 1, 2, 3...
    şeklinde rakam eklerseniz, son kaldığınız şablonunuzu karıştırmamış olursunuz. ilgili dokümanlarınızı birkaç yere kaydedin, kendinizi tek bir depolama yerine mahkum etmeyin. böyle yapmadığınızda her şeyi kaybedebileceğiniz bir durum yaşayabileceğinizi unutmayın, felaket olur. usb, bilgisayar ve bulut depolamayı birlikte kullanın. ara ara depolama alanlarınızı güncelleyin. tezinizi yazıp ilerlerken, bilgisayarınızı kapatmadan önce son olarak tezinizi mailinize gönderin, orada da dursun.

    13- dur şu kadar yazayayım, dur bitireyim ondan sonra danışman hocama göndereyim demeyin. her ne kadar enstitünün yazımsal bir şablonu olsa da gerek içerikle ilgili, gerekse de editoryal olarak danışman hocanızın söyleyeceği şeyler mutlaka olacaktır. her hocanın, bir yoğurt yiyişi vardır. yapboz yapmamak, başa dönmemek, teferruatlarla uğraşmamak ve zaman kaybetmemek için hocanıza sık sık danışın.

    14- istatistik öğrenin ya da iyi bilen birinden yardım alın. her halukarda rakamların istatistiki olarak anlamlı bir durum ortaya koyup koymadığı hususunda yorum yapabilmeli ve sonuçlar ile değişkenler arasındaki ilişkiyi yorumlayabilmelisiniz. bu hem tezinize hakimiyetinizi arttırır hem de savunmada ifade edebilmeniz, ikna ediciliğinizi arttırır. grafiklerden, diagramlardan faydalanın, tezinizin görselliğini arttıracaktır.

    15- çok kısa zamanda iyi, kaliteli bir iş çıkmasını beklemeyin. siz de, hocanız da umursamıyorsanız belki problem olmayabilir ama içeriği doyurucu olmaz. emek isteyen bu süreçte kesinlikle kopma yaşayacağınız boşluklar bırakmayın. hocanız esnek ise de siz boş bırakmayın, sıkıştırın, sonra tekrar konsantre olması oldukça zor oluyor.

    edit: dilbilgisi

    16- kaynaklardan alıntı yaparken, anlamı karşılayan daha iyi bir ifade olmadığını düşündüğünüz durumlar haricinde, ifadelerde mutlaka kendi cümlelerinizi kullanın. kesinlikle kopyala yapıştır yapmayın. ithenticate, turnitin gibi programlar kullanılarak kontrol yapılıyor. özellikle ithenticate makaleler ve doktora tezleri için tercih ediliyor ve çok daha güvenilir sonuçlar ortaya koyuyor. hem yayınınızın özgünlüğü açısından, hem gereğinden fazla alıntının önüne geçmek için kullandığınız cümleler size ait olsun. bu aynı zamanda daha fazla emek ve içeriğe daha fazla hakim olmak demektir.

    not: aklıma başka hususlar gelirse eklerim.

  • kabin amirini çağırın ve durumu anlatım. kişi ikaz edilecektir ve yeri değiştirilecektir. eğer kişi kalkmıyor ve tacizi sürdürüyorsa sakın o kişi ile muhattap olmayın. tekrar kabin amirini çağırın durumun sizin için can güvenliği yaratabileceğini, veya sinir ile kendinizi kaybedip kavga çıkarabileceğinizi, iki durumun da uçuş güvenliğini riske atabileceğini sakince anlatın. uçuş güvenliği riski olabileceği için kabin memuru şahsa kelepçe takacak ve ağzını bağlayacak. uçak indiğinde ise havalimanında polise teslim edilecek.

    kulağınıza küpe olsun hayatta hiç bir zaman maşa kullanmak varken köze dokunup elinizi yakmayın. bu örnek özelinde demek istediğim şu: şahısla muhattap olmayın, görevliye durumu eskale edin.