hesabın var mı? giriş yap

  • afgan güzellemesi okudunuz.

    ülkemde sistematik olarak demografik darbe yapılıyor, sorun sadece afgan mülteci sorunu değil. bu ülke kendi vatandaşlarına iş fırsatı yaratamazken bu insanlar kayıt dışı istihdam ediliyor. ülkenin dili bozuluyor, istanbul'da her yer arapça tabelalarla doldu. suç oranları daha da arttı. bizim kendi sorunlarımız bize fazla gelirken bir de bunların sorunlarıyla uğraşıyoruz. o yüzden;

    (bkz: ülkemde afgan istemiyorum)

  • hevesli arkadaşın hevesini kursağından aşağı indirmek için yapılmış tavsiyelerdir.

    ilk önce sakın ama sakın markaya bakma güzel kardeşim. akustik gitarda aynı markanın aynı modelinin aynı yıl üretilmişleri bile farklı tınlar unutma. ayrıca dünyadaki bütün akustik gitarlar tektir bir başkası onun sesini vermeyecektir. bu yüzden denemeden alınmaz. mümkünse dükkandaki bütün gitarları deneyin. bakmaya gelmediğinizi ciddi alıcı olduğunuzu söyleyin ilgilensinler.

    ilk önce elektro akustik mi akustik mi olduğuna karar verin. sahneye çıkmıyorsanız elektro akustik almayın. iki katı para verirsiniz. düz akustik alırken kalbur üstü bir şey oluyorsa elektro akustikte vasat bir şey olur. ayrıca albümlerde dinlediğiniz bütün akustik gitarlar mikrofonlanmıştır, çok azı elektro akustiktir unutmayın. sahneye çıkmıyorsanız yani hem ritm hem solo calmıyorsanız cut-away kesik kasa almayın, seste ciddi kayıp yaratır. jumbo kasa gür sesli olur iyi tınlar ama çalması da taşıması da zor olabilir, tabi tercih meselesi çok gezenler drednought kasa tercih etsin.

    kararımızı verdikten sonra geldik asıl mevzuya, alacağınız gitar kontraplak olmasın all solid olsun 200 dolara all solid gitarlar var, bunun altında zaten gitar almayın o parayı gidin tatilde yiyin bari bir işe yarasın. maun kapalı ve baslı bir ton verir, supruce tizlidir takamine g serileri bu malzemedir çok iyi olanları var ama bakmak lazım. maple tizli ve midlidir, bas dengesi iyi olan bulmak lazım. ama ağaç da çok önemli değildir güzel tınlıyorsa sorun yoktur.

    kasanın boyutunu ve sesin gürlüğünü bas tiz dengesini sevdiyseniz bir sonraki aşamaya geçilebilir. bu arada tel konusu da çok önemli o ayrı bir başlığın konusu ama yeni teli çıngır çıngırdır rezil gitarı bile vezir eder, eskidikçe tizler kaybolur gevreklik gider ve baslar da boğuklaşır midli kapalı bir ton ortaya çıkar, güzelim gitarı harcıyabilirsiniz bir bilenle gitmek en iyisidir. neyse tek başınızasınız ve başımın çaresine bakabilirim diyorsunuz sorun yok.

    sonra sap incelemesi başlar ki gitarda kaliteyi ve papeli belirleyen saptır. teller yakın olmalı, satıcılar ayar yapınca iner der ama inanmayın inmez, inse de cızlar, adam sanki bilmiyor mu eline bir alyan alıp sapı indirmeyi. bu işlem en çok 5dksını alır, ve primat soylu her birey bu işlemi yapabilir. teker teker her telde her perdeye basın tellerde cızlama var mı, cızlama varsa bırakın o gitarı yere sakince.

    bare basın rahat mı tel gerilimi nasıl bir bakın bakalım. sonra sap kalınlığı, sap kalın olursa iyi sustain iyi bir titreşim ve tok baslı bir gitar demektir. ama rahatsız çalım. ince sap az sustain daha tiz bir ton ve rahat çalım, ben olsam akustik gitarda çok ince sapları tercih etmezdim, ince saplı iyi markaların iyi gitarları var ama onlar çok pahalı bebeğim. neyse elinize alın bakalım.

    klavye ağacı da çok önemlidir. gülağacının iyisi var kötüsü var, denemek lazım. ama bir de abanoz vardır ki aman aman çok serttir bu sayede sap atmaz ömürlük gitarlardır. tonlar tizli ve midli olur, çok iyi entonasyon tutar bu yüzden bol harmoniklidir. çok iyidir çok, ama papeli de ona göredir. neyse siz iyi bir gülağacı arayın. tip mip ıvır zıvır bunlar hikaye ama segul müdür nedir bir headstocklu gitar var ki dünyanın en iyi sesini veren gitarı olsa alıp kullanmam o derece.

    şöyle bir anekdotla bitireyim benim gitarım takamine g321 takaminenin 193 euroluk bir modeli. alt serilerinden bir tanesi, zamanında bütün dükkanlardaki bütün fiyat aralığındaki gitarları deneyip almıştım, ve çok sevmiştim, bir süre önce değiştireyim dedim ve yine dolaşmaya başladım lag gitarlara baktım 1400tllik olanı benim gitarın yanına yaklaşamaz, alt serileri hep clız ve tiz sesli çünkü sapları çok ince, he benim gitardan rahat mı rahat orası ayrı.

    lagları beğenmedim geçiniz, fenderler eh idare eder ama yok be gülüm geçiniz. epiphone aman yanına yaklaşmayın gerçekten çok vasat. yamaha alt modeller rezil üst modellerde de yine denemek lazım. sonra 3000 tlik taylor baktım ağzım açık kaldı çünkü rezildi. sonra 700 tllik bir cort baktım cirlop gibiydi hatta satıcının ağzı açık kaldı. ama diğer cortlar da sallantıdaydı. sonra segul denedik yok tutmadık. sonra bir prs denedim ki aman aman, prs se angulus custom, harika bir şeydi. resmen kendine ait bir tınısı vardı. ama abanoz klavyeli. onun standardına baktık corttan çok daha kötüydü. ama custom olanı dehşet bir şey, tabi ki fiyat 1500 papel benim 500 liralık gitardan 3 kat daha iyi mi diye sorarsanız hayır sadece daha iyi.

    mükemmel bir gitar değil. 10000 tllik gibsonları denedik ki alamayacağımı söylediğim halde dene olsun dedi ki helal olsun. onları da denedim, çok güzel gitarlar ama mükemmel değiller prsden daha iyi değiller mesela. kısacası benim takamineden daha iyi gitar bulamadan geldim. eve gelip af diledim takadan onu aldatmayı düşündüğüm için.

    bir ilave de şu e kardeşim mükemmel gitar ne diyebilirsiniz. satıcıda görmediğim bir arkadaşımdan alıp denediğim (bir arkadaş ekolü) martin d45 santur gibi gitardı. ayrı bir müzik aletiydi, nirvanaydı tabi 8000 papelcik. tl ile 16000 civarı ama peşin 15000e bırakırlar sanırsam.

    hadi kolay gelsin.

    edit: takamine gd 321'i değişirdim, yine takamine aldım gd 50. çok ama çok güzel bir gitar, ses kapağı all solid spruce, yani kontrplak değil, gerçek ağaç, ki bu bölüm sesin oluşumuna en fazla katkı sağlayan bölüm. yanları ve arka kapağı lamine gül ağacı, her ne kadar lamine olsa da takamine bu işi iyi biliyor, ucuz bir lamine malzeme gelmesin aklınıza. sapı çok rahat, sap kalınlığı çok ideal ayarlanmış, yani sonuç olarak gümbür gümbür gevrek bir gitar. ayrıca çok hafif, bunu da belirtmeliyim.

    bu gitarı alırken de bütün gitarcıları dolaştım, deneyebildiğim her gitarı denedim. bu belki de en sevdiğim gitar oldu ve alabileceğim fiyat seviyesinde olması mucizeydi. 10.000 tllik gitar da denedim, 500tllik de ve yine gördüm ki akustik gitar isi hiç belli olmuyor, 2000tlye 10.000liği dövecek gitarlar vardı.bazı lamine kasalar masif ağaç kasalardan daha iyi tınlıyordu. ama bazı masif kasalar vardı ki, cidden tam anlamıyla gitardı. bir de şunu farkettim, diğer markaların gitarları arasında ciddi kalite farkı olabiliyor ama takamine standardı iyi tutturmuş, aynı serideki gitarlar arasında atla deve fark yok.özellikle internetten sipariş edecekler bunu göz önünde bulundurabilir.

  • erkeğin profilindeyse;

    "kız arkadaşım beraber fotoğrafımızı koymamızı istedi. ben önce hayır dedim. o tavır yaptı ve ben de haklı bir bahane bulmak konusunda yaratıcı olamadım. bu kız facebook hesabım dahil olmak üzere hayatımın her yerine müdahale ediyor. şimdilik iyiyiz ama sonunda ya patlarım ya da alışır giderim bu tahakküme" şeklinde bir bilinç altı mesajı gönderendir. böyle acıklı bir alt metin içerendir.

  • durup dururken aslı astarı olmayan yere kendine sıkıntı edecek işlere bulaşması.uzun ama komik diye yazıyorum.

    tam bir hafta önce, pazar gecesi iki buçukta uyanıp odama geldi ve direkt:
    -senin aklındaki ne? ne zaman evlenip barklanacaksın. senin sonunu hiç iyi görmüyorum.

    az çok huyunu suyunu bildiğimden gecenin bir yarısı rüyanda mı gördün demiyorum tabii, babamın bu tarz çıkışları normal geliyor bana.
    + baba o işler öyle kolay olmuyor pek
    -bence senin evlenmeye niyetin yok.
    + baba anladım da kimse yok şimdi hayatımda. kendi kendime mi evlenicem?
    - kız bulsam evlenirim diyorsun yani?
    + yani, evlenirim heralde.
    kalktı gitti.

    tek konuştuğumuz bu. aradan pazartesi geçti salı günü akşam eve geldim. elinde bir kağıt neşeyle:
    - oğlum bu kız seni seviyor, senden çok hoşlanmış. sen de bak beğenirsen hemen evlenin.

    abartıyorsam şerefsizim.işten gelmişim, elinde birinin adının soyadının yazıldığı bir kağıt. baba bu nerden çıktı şimdi diyorum, geçen konuştuk ya diyor. hayır olay nasıl bu hale geldi benden habersiz diyorum, anlatıyor.

    iş yerindekilere evlendirmek istediğim bir oğlum var diye konuyu açmış, mesai arkadaşlarından biri de benim de evlendirmek istediğim bir yeğenim var demiş, birbirlerine isimlerimizi vermişler pazartesi günü, adam salı sabahı iş yerinde ''bizim yeğen bakmış facebooktan senin oğlanı beğenmiş, senin oğlan da baksın kızı beğenirse görüşsünler'' demiş.

    şimdi tip olarak ahım şahım yakışıklılığım yok fotoğraflarda da kesinlikle fotojenik çıkabilen biri değilim ''kız seni beğenmiş.'' deyince insan bi' kıllanıyor. durumu arz ettim.
    - ne kadar kötü olabilir ki, dedi
    - beğenmezsen ararım adamı, oğlum yeğenini beğenmedi derim olur biter, dedi

    beklentiyi düşük tutarak açtım facebooku, ailecek pc başındayız, kızı arattım facebooktan. ilk tepki benim biraderden geldi:
    k-oooooha.
    + abartma lan hayvan herif, diye atarlandı bizim biradere.

    sonra bana baktılar. bende bir sessizlik. beklentiyi ne kadar düşük tutarsan tut, gördüğüm, düşük tuttuğum beklentinin de kat be kat altında. öyle sessizce bir otuz-kırk saniye ekrana baktık. babam konuştu yine ilk:
    - tabi biraz kilosu var, yok değil.
    + bayağı var baba.
    k- tam kışlık
    - lan sen sus (biradere atar.) abin ne diyecek bakalım.
    + valla baba, çok da konuşacak bir şey yok sanki. sen adamı ara bizim oğlan beğenmedi de o zaman.
    - böyle şeyler telefondan söylenmez, yüz yüze söylerim yarın iş yerinde. sen eminsin di mi oğlum, olmaz diyosun?
    + olmaz baba.

    sessizce dağıldılar. çarşamba günü işteyim, o adını arattığım kız ''merhaba nasılsın.'' yazmış facebooktan bana. akşam eve geldim, babam erkenden odasına çekilmiş, uyku moduna girmiş. girdim odasına, koltukta yatıyor gözünü aralıyor ama beni görünce geri kapatıyor, annem de yanında televizyon izliyor.
    + baba kızın dayısına söylemedin mi sen bugün, kız bana mesaj atmış.
    - söyledim oğlum bişe yok onda atabilir ya arkadaş olarak. o kadar şey oldu sonuçta aranızda.
    + baba sen adama oğlum kızı beğenmedi diye net olarak söyledin mi söylemedin mi?

    annemden çekindiğine eveleyip geveliyor. benim odaya geçtik. söylememiş, adam salı sabahı yeğenim senin oğlanı beğendi, senin oğlan da beğenirse görüştürelim deyince sevinçten benim oğlan kesin beğenir, oldu bu iş emin ol demiş adama. çarşamba sabahı da o dediğinden cayamamış, benim oğlum da senin yeğenini beğendi demiş.

    + e şimdi ne olacak?
    - ne yazmış kız sana?
    + merhaba nasılsın yazmış.
    - iyiyim sağolun siz nasılsınız yazsan eline mi yapışır oğlum?

    aynı akşam yazdım, çıktım.
    perşembe oldu, kız da kezbanın önde gideni. normalde herkesle konuşmazmış ama arada dayısı olunca bi' oturup kahve içebilirmiş, müsait olduğu gün haber verirmiş bana.sahi nelerden hoşlanırmışım, en sevdiğim yemek hangisiymiş, o en çok pembeyi severmiş... yazmış da yazmış. okuyorum, okuyorum cevap vermiyorum. perşembe günü de öyle geçti,

    cuma sabahı bi' baktım ''ya yazmayacaktın madem, babana neden aşık oldum dedirtiyosun.'' demiş.''oha öyle mi demiş gerçekten.kusura bakmayın o an boşluktaydım, boş bulundum hoşlandığımı söyledim ama inanın bir ilişki yürütecek durumda değilim psikolojik olarak, gerçekten özür dilerim.'' yazdım. kız kapak fotoğrafına ''beş kuruşluk adamları musallat ettik ömrümüze'' diye kapak resmi paylaşmış facebooktan. bu kadar kolay mıydı falan yazıyor. tekrar özür dileyip artık yazışmamızın da bir anlamı olmadığını söyledim.

    cuma da öyle geçti. cumartesi günü işe gittim, işten geldim, arkadaşı babama bozuk atmış iş yerinde, babam da benimle konuşmuyor şimdi.