hesabın var mı? giriş yap

  • ortada tek tip formayla gezen 10 oyuncu arasından fark edilebilmek için kullanılan aksesuarların tartışmasız en başında gelir. torex, pro-shot, kinetix ve muadillerinden başlanır "fundamental versus time" grafiği ivmelendikçe nike, reebok, adidas çekilir ayağa. ankara'da üniversitede okuyan kuzenden sipariş üzerine gelecek olan ayakkabının 1 ay hayali kurulur. bir sabah ev telefonu çalar arayan kuzendir.
    +verdim koçum ayakkabıyı kargoya, hadi güle güle giy.
    -aslansın özgür abim benim.
    ertesi günkü maça yetişip yetişmeyeceği merak konusudur. ama süper anne yine imdada yetişir. kargoyla gelen ayakkabıyı evden koşa koşa spor salonuna getirir. gelen ayakkabı tamamen kuzenin zevkine kaldığından soyunma odasında kutu yırtılırcasına açılır. ve kutudan parıltılarla kendini gösterir. arkadaşlar arasında `glen rice ayakkabısı sayesinde o kadar üçlük atıyomuş` diye efsanelere konu olan ayakkabıdır o göz kamaştıran nesne. her gün ama her gün temizlenir, tozu alınır.
    kısacası 13 yaşındaki ergen için salt bir ayakkabıdan çok çok ötedir.

  • fifa 98'de yalnizca ingiltere v fransayi secebilerek, 2ser dakikalik mactan 100lerce kez oynamis nesildir.
    1 yil sonra, babasi bir gun is gezisinden donerken oyunun tam versiyonunu getirdiginde havaya ucmus, hayatinin o gune kadarki en mutlu anini yasamis nesildir ayni zamanda.

  • suserler tarafından unutulmaması gereken değerlerimizden olan serie a için artık kurulması elzem olan dernek.

    sheva, crespo, batistuta, maldini, nesta, cannavaro, del piero, salas, ronaldo, recoba... böyle gider bu.

    (bkz: unutma unutturma)

    edit: ulen madem bu kadar fazlaydık, bu lig niye izlenmiyor türkiye'de :( nasreddin hoca'nın kedi hikayesine dönmesin olay.*

  • siz hiç kalp ritm bozukluğuna 'kardiyolojik çeşitlilik' diyen bir kardiyolog duydunuz mu?

    siz hiç kanser hastalığına 'hücre üretimi farklılığı' diyen bir onkolog gördünüz mü?

    peki söz konusu zihinsel - ruhsal anomaliler / bozukluklar / hastalıklar olduğunda neden 'farklılık', 'çeşitlilik' tanımlamalarına gerek duyuyoruz?

    burada sözü edilen her bireyin standart kalıplarda bir vücuda ve beyne sahip olması gerekliliği değil. elbette her vücut, her zihin, her kişilik başka başka.

    fakat kişinin hayatının büyük kısmında veya tamamında işlevsizliğe, uyum ve davranış problemlerine, hayatını tek başına idame ettirememeye sebep olan nörogelişimsel anomalilere hastalık, bozukluk yerine 'çeşitlilik', 'farklılık' ve hatta 'zenginlik' yakıştırması yapmanın gerçekçiliği sıfırdır.

    dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, otizm, özel öğrenme güçlüğü gibi mefhumların dereceleri vardır. herkeste aynı şekilde seyretmez. ortak özellikleri olsa da etki derecesi aynı değildir.

    evet, bazıları için otizm yüksek işlevselliği beraberinde getirir ancak çoğunluk otizmin zihinsel gelişim geriliği, öfke krizleri, saldırganlık, kendine zarar verme, öz bakım becerilerini kazanamama, dürtü kontrol bozukluğu gibi çok ağır yüzüyle yaşamak zorundadır. evet, bazıları için dehb yüksek enerjiyi verimli bir şekilde kanalize etme fırsatıyla gelir, ancak çoğunluk dehb'nin ani duygu değişimleriyle, öfke patlamalarıyla, akademik başarısızlıklarıyla, iş ve sosyal hayatta yaşattığı çalkantılarıyla mücadele etmekten dolayı krizi fırsata çeviremez. evet, leonardo da vinci de disleksiydi ancak her disleksi mucize beyinle yaşamıyor.

    peki nöroçeşitlilik kavramı nereden çıktı? engellilerin, dezavantajlı koşullara sahip insanların, hasta olanların toplumca eşit kabul edilmesi gerekliliğini tamamen yanlış yorumlayan insanların bu kavramları yumuşatmaya ihtiyaç duymasıyla ortaya çıktı. bir sorunu tüm yönleriyle tespit edip ihtiyaca uygun şekilde hareket etmek için ortada bir sorun olduğunu kabul etmek gerekir. nöroçeşitlilik ortada var olan durumu sorun olarak kategorize etmenin yaftalayıcı, kısıtlayıcı olduğu görüşünden yola çıkıyor ve ruhsal/zihinsel hastalıkları/bozuklukları olan insanlara diyor ki "hayır, siz hasta değilsiniz. farklısınız. tedavi edilmeye ihtiyacınız yok. anlaşılmaya ihtiyacınız var. bu bir bozukluk değil, farklılık. hatta zenginlik."

    nöroçeşitlilik yanlıları otizm, dehb, özel öğrenme güçlüğü, bipolar bozukluk gibi durumlar hakkında genetik araştırmaların yapılmasına dahi şiddetle karşı. bunun öjenik bir tutum olduğunu iddia edip bu 'farklılıklara' tedavi bulmaya çalışan insanları nazi olmakla suçluyorlar. aynı şekilde çocuğu için tedavi arayan ailelere çocuklarını her şeyiyle kabul etmeyi reddeden anne babalar olduklarını söyleyerek bu ebeveynlerin çocuklarına duydukları sevgiyi sorguluyorlar. hatta yetişkin olup bu sorunları için tedavi olmak istediğini belirten kişileri bile toplum baskısını içselleştirmekle, kendilerine nefret duymakla itham ediyorlar.

    nöroçeşitlilik yanlıları genelde bu hastalıkların kaymak tabakası diyebileceğimiz, aman aman sorun yaşamayan, hatta ancak 30lu yaşlardan sonra tanı alacak kadar kendi hayatını idame ettirebilen, üniversite/yüksek lisans/doktora mezunu, kariyer ve aile sahibi insanlar oluyor. evet, sosyal hayatta ve akademik anlamda onlar da sorun yaşıyor ancak bunlarla başa çıkabilecek öz kaynaklara, çevresel desteğe sahipler.

    bu avantajlarının sadece azınlık bir kesim için geçerli olduğu gerçeğini es geçen nöroçeşitlilikçiler, kendileriyle hiç ilgisi olmayan insanları sırf aynı tanıya sahip oldukları için iddia ettikleri çeşitlilikten çok uzak ifadelerle tek bir çatı altında genelleme hakkını kendilerinde bulabiliyorlar. bu topluluklarda 30 yaşındaki ağır otizmli oğlunun altına hâlâ bez bağlamak zorunda kalan ebeveynleri göremezsiniz çünkü nöroçeşitlilikçiler için ağır otizmli diye bir şey yoktur! otizm otizmdir. aspergerli de altı bezli gezen otizmli de birdir. sadece toplumdan farklılardır.

    ancak aynı olduklarını iddia ettikleri ağır otizmlileri 2 nisanlarda onların yanında göremezsiniz. belki çağırmak akıllarına gelmiyordur bilmiyorum tabii.

    şu bir gerçek ki hastalık, bozukluk kavramlarına lanetliymişçesine bir tutum sergileyenler tedavi arayanlar değil, tam tersine bu çeşitlilikçi arkadaşlar. hastalığı, bozukluğu ayıp, utanılacak bir şeymiş gibi görüp bunu yumuşatma gereği duyan maalesef kendileri. farklılığım, zenginliğim diye sahiplendikleri nöroçeşitlilikleri de maalesef bir reklam malzemesi.

    işin acı yanı 'nöroçeşitliliklerin' eziyetini her allah'ın günü yaşayan ailelerin ve bireylerin bu nöroçeşitlilikçi, yaftalama karşıtı, aşırı duyarlı güruha tek kelime bile edecek zamanı yok. bu yüzden de yine en çok bu güruhun sesi çıkıyor ve yine bu yüzden bu nöroçeşitliliklerin asıl durumu, asıl ihtiyaçları bir türlü gün yüzüne çıkamıyor.

  • iki kova boya atmışlar, alt tarafı mazgal sökmüşlermişmiş.

    o otogar mafyanın elindeyken içerde otopark haracı kavgası bitmiyordu. otobüs manevra için alt katlara indiğinde midemiz bulanıyordu. tuvaletleri saymıyorum...

    e yapılsaymış madem bu kadar kolaysa?

    25 sene neden yapılmadı? anca tıraş.

  • pek görüsülmeyen, aslinda dogum gününüzden hic haberi olmayan insanlarin facebook'ta dogum gününüzü kutlamasini bir garip bulsam da, bugüne kadar cok da yadirgamamistim.
    ancak bugün 9 ay önce ölen bir arkadasin dogum günüydü. ve kendisinin öldügünden bile haberi olmayan 5 arkadasi duvarina dogum günü dileklerini ilistirmisler. icim acidi... eger bi insanin 8 aydir ortada olmadigini farketmiyorsaniz, öldügünü kimseden duymuyorsaniz, gercekten o insanin arkadasi misiniz?

    edit: kiz vefat edeli 4 sene oldu, hala bi kac arkadasi her sene israrla dogumgunu mesaji yaziyorlar duvarina, ne tuhaf insanlar var

  • bana ne kadar selanik göçmeniyim diyen kız varsa hepsine tek tek baktım..vicdansızlar.. hadi kiminiz izmirlisiniz eyvallah da lan çankırı, çorum, kırşehir ne lan..

  • 11 yabanciyla sahaya cikarken yabanci siniri gelsin, turk oyuncular formayi kaptiktan sonra daha fazla yabanci hakki.

    gercekten galatasaray'in durumuna gore sekillenen bir konu bu.