• şu anda houston rockets forması giyen eskinin iyi şutörlerinden ... steve francis in sakat olmasından dolayı kadroda yer buldu fakat houston'un kötü bir sezoun geçirmesi kariyerini kötü etkiliyor ... bir all-star maçında bir periyotta en çok sayı atma rekoru bu adamdadır 22 sayı idi yanlış hatırlamıyosam ... bu all-star maçından sonra en büyük benim demişti jordan*a kafa tutarak ... hemen sonraki maçta jordan a karşı oynamıştı ve tabiki majesteleri tokatlamıştı çok güzel bir şekilde ...
  • top gibi yusyuvarlak suratı vardır, hızlı olmaması en büyük dezavantajıdır, 5 sene önce en çok takdir ettiğim sf idi.
  • utahın kontratını satın alarak serbest bıraktığı, la clippersla 1 yıl 1.5 milyon dolara anlaşan yaşlı hantal ama iyi şutör sf.
  • mvp seçildiği allstar maçında bir periyotta 22 sayı atmıştı ve bu yüzden seçilmişti. lakin gel gör ki aynı maçta michael jordan all star tarihinde ilk triple double yapan oyuncu olmuştu tam hatırlamıyorum ama sanırım 14 satı 11 ribaund 11 asist gibi bişeydi. fakat amın düdükleri bu adamı mvp seçmişlerdi periyot rekoru yüzünden o zamanlar bilmiyoruz tabi bi siktirin gidin çay koyun diyemedik. sadece ibneler diye bağırdık sabahın kör bi vakti.
  • charlotte hornets zamanında takımın antremanı bittikten sonra salonun ı$ıklarını kapattırıp $ut calı$ırmı$ kendileri.
  • sürekli pişmiş kelle gibi sırıtan ve şakır şukur sakız çiğneyen koca kafalı bir tipti bu. basketbolu uzaktan şut sallamaktan ibaret sanırdı. düşünüyorum da tam okulda ya da parkta falan top oynarken karşınıza çıkan sinir tipler gibiydi bu adam. hiç bir şey yapmaz maçta zaten bin dereden su getirir maç yapmamak için ama öyle bir bal vardır ki herifte attığını sokar, herkesi bezdirir, maçın içine eder. maç yapsın diye o kadar dil döktüğünüze pişman eder. bu yüzden de herkes sinir olur. yarım saatlik öğle tatilinde kıravatları çözüp yapılan maçlarda işe yarar da nba'de kar etmez bu iş. gerçi ben ne konuşuyorum, herif mvp bile oldu, muhtemelen paranın da dibine vurmuştur. demek nba'de de söküyormuş.. neyse sonuçta bu glen rice'ın süper şut atma yeteneğine rağmen hiç bir zaman süperstar olamadığı ve sürekli sırıtışıyla nba'in en kıl oyuncularından biri olduğu gerçeğini değiştirmez.
  • 1997 nba all star maçı sonrasında mvp seçilmesinin ardından kendisine asla ısınamadığım basketbolcu. kariyerinin en iyi dönemini geçirdiği 96-97 sezonunun ardından sonraki sene çıktığı 97 all-star maçında oyuna sonradan girerek en çok süre alan ikinci oyuncu olmuş ve maçın uzak ara en çok şutunu kullanıp 26 sayıyla mvp seçilmiştir. bunda son periyotta ard arda soktuğu üçlüklerin etkisi büyüktür.
    benim tarafımdan şiddetle yadırganan durum ise aynı maçta michael jordan'ın bir ilki gerçekleştirerek bir nba all-star maçında triple double yapan ilk oyuncu olmasıdır. halen bir daha gerçekleştirilemeyen bu başarıyı majesteleri 14sayı 11 ribaunt ve 11 assist ile gerçekleştirmiştir. mvp olmayı onun haketmesine rağmen bu ödülün rice'a gitmesini hiç bir zaman kabul edemedim. zira o ödül mj'ye verilseydi bir ilk daha gerçekleşecek ve nba tarihinde bir sonraki yıl ki mvp ödülüyle beraber ard arda 3 kez mvp seçilen ilk oyuncu olacaktı jordan.
    (bkz: sözlüğe içini dökmek)
  • bir dönem öyle veya böyle nba'ye damga vurmuş iz bırakmış bence çok da sempatik bir oyuncunun ismidir. tanımayan yeni nesil için antoine walker'ın post up yapamayanı diyebiliriz. aynı kara deliklik aynı koca popo. bunun yanında harika bir şutördü ve şut mekaniği konusunda ders olarak bile okutulabilir. ağır bir oyuncu olmasına karşın savunması da vasatın üstündedir. herhangi bir nba franchise'ında göremiyorum. koca kafasını ve yavşak sırıtışını özlemedik dersem yalan konuşmuş olurum.
  • kariyeri boyunca 40% isabetle bulduğu 1.559 üçlükle nba tarihinin en fazla üçlük isabeti bulan şimdilik 4. oyuncusu durumundadır, zira 8. sıradaki predrag stojakovic'le arasında sadece 37 fark kaldı.
  • kendimi bildim bileli "görünümüyle oynadığı oyun arasında alakası olmayan oyuncu" tanımını john stockton kadar olmasa da başarıyla taşıyan birkaç nba oyuncusundan biriydi rice. kabak kemaneye benzeyen kafasıyla idmanlarda basketbol toplarını potaya atar -genelde tuttururdu- daha sonra formasnı -uğur getirmesi amaçlı- yere atar sonra tekrar giyerdi.

    dış görünüş itibariyle "45 yaşında yeni emekli memurum basketbol denen hadiseye bir gireyim bakayım nasılmış?" tipinde bir amca olup, zaten son derece hantal olduğu için ilk kez izleyen biri tarafından "haha bu kim ya?" denecek biriydi. ancak olay da burada başlardı zaten.

    glen rice koşmazdı, birebirde adam geçmek gibi -nba standardı açısından- gerekli huyları da yoktu. zaten basketbola 15'inde başlamış, fundamentalini hot dog yiyerek sağlamlaştırmıştı(!). gel gelelim "allah vergisi" deyimini kullanmaktan çekinen benim bile bu adam için daha uygun bir tanım olduğunu düşündürtmeyecek kadar iyi şut yeteneği olduğunu gösteren alem bir adamdır. önünde kendinden 20 cm kısa bir guard olsun, üçlüğün 2 metre dışına çıkar; biz "oha abi ne salladın ya" derken lafı ağzımıza tıkıverirdi.

    elbette kendisi gibi mükemmel şut yeteneğine sahip steve kerr, jason kapono, trent tucker, dale ellis gibi adamları bir kenara koymak gerekir. bu adamlar her zaman "çalışmaktan" söz ederler. glen paşa ise 90larda magazin basınını uyuşturucu alemleri ve alkol partileriyle epey meşgul ettikten sonraki gün maça çıkıp 8'de 7 üçlük atıverirdi. yüzünden "uyanıp direkt maça gelmiş olduğunu" anlar, gülerdik. ama sharpshooterdı bu adam.

    bir diger leziz özelligi de sayı ortalamasıdır. bilindiği gibi nba'de 2-3 sene sağlam üçlük yüzdesine sahip oyunculara bir süre sonra öyle sert savunma gelir ki neye uğradıklarını şaşırırlar. bu adama da benzeri yapıldı, -hatta fazlası da yapıldı- ancak o "daha cok çalışıp bunları aşmalıyım" demek yerine göbeğini büyüterek* işkembeden salladığı üçlükleri sokmaya, kritik buzzerları isabet ettirmeye devam etti.

    her zaman sevdiğim, kaliteli bulduğum gerçek bir şutör olmuştur.
hesabın var mı? giriş yap