hesabın var mı? giriş yap

  • ahahahhah stark arena mustafa kemal'in askerleyiz sloganı ile inliyor. ahahahaha silemeyeceksiniz olm, bu 20 yılda tek adam rejiminde bunca ahlaksızlığa ve embesil seçmene rağmen silemediniz silemeyeceksiniz. o yıktığınız ya da adını sildiğiniz atatürk isimlerinin hepsi geri gelecek. hatta ulu önder gazi mustafa kemal atatürk olacak adları. sadece atatürk ile de yetinmeyeceğiz. ahahahahahah çok keyiflendim ya, asla bu kadar saygı ve sevgi göremeyeceksiniz. bu ülke kurtulacak! temizlenecek.

  • az önce biten boston celtics maçında 70 (yetmiş) sayı atan basketbolcudur. 17/29 iki sayı, 4/11 üç sayı, 24/26 serbest atış istatistikleri ile bu sayıya ulaşmış ve bu arkadaşımız henüz 20 yaşında.
    bugün basketbolu bıraksa herhalde kimse birşey demez kendisine.*

  • çok itici ve samimiyetsiz bir tabir bence bu. kendini üstün gören kezbanımsı bir laf. genelde hiçbir şey bilmiyordu ben adam ettim büyüttüm vs şeklinde kullanılmakta. nereden baksan kezbanlık akıyor.

  • yine türbanlı bacılar mağdurum da mağdurum edebiyatı yapıyor. çıkmış bir başka dövmeli ve açık giyinimli troll kız, lgbt'yi desteklerken niye başörtülüleri desteklemedin diye saçmalıyor. karşında hizbullah var senin yakında o dövmelerin ve açık giyimin yüzünden seni dört duvara kilitleyip sahiplendirmek isteyecekler bre akılsız satılık köpek.

  • devamlı dalga geçercesine konuşur, seni salak gibi hissettirmeye çalışırlar. suratlarında hep aynı aşağılayıcı gülümseme vardır. bunda o kadar başarılı olurlar ki, kendini salak hissetmeye başlarsın. derken hüüüp gitti enerji.

  • terlikli halde kitap okunamayacağını düşünen bir adet dingil tarafından dalga geçilmektir. kitap okumayı karı kız düşürme aracı olarak gören bir beynin kitaba bakış açısından ne beklenebilir amk.

  • bunun temel motivasyonu, o çok nefret edilen ve tüm kötülüklerin anası olarak görülen elitliğe bir övgü ve öykünmedir, "elit" diye güya hakaret ederken o kavramın içinde belli bir kültür birikimini, görgüyü, aileden gelen manevi bir zenginliği* barındırdığını, ihale sayesinde zengin olup paranın bir tarafına koysan da, arabanın en iyisine binip o elitlerin gezdiği yerde gezebilsen de, onların yazlık mekanlarında kadın-erkek plajı ayrı tatil yapabilsen de, bazı şeyleri parayla asla değiştiremeyeceğini ve elde edemeyeceğini, tüm "bakın artık ben de yapabiliyorum/sahip olabiliyorum" dediklerinin kendilerinde nasıl eğreti durduğunu bilmenin öfkesidir.
    çünkü taktılan saatin, modanisa gibi yerlerden alınan ve muhafazakar makastan çıkınca çok güzel oldu zannedilen o acıklı kitsch kıyafetlerin, havalimanında göze sokulan louis vuitton valizlerin, alta çekilen jeepin, en özel üniversitenin uluslararası bilmemne bölümünden mezun olmak için dökülen onca paranın, kendi çapında bir cemiyet, bir sosyete oluşturmak için mado'da pazar kahvaltısı edip huqqa'da latte içmenin bir boka, hiç ama hiçbir boka yaramadığını içten içe bilmenin çaresiz hırsıdır. ne tiyatroyla, ne kitapla, ne filmle, ne seyahatle telafi edilemeyecek keskin bir sakilliğin kinidir. çünkü bilir ki bugün islami moda dergisinin lansmanına gitmesine izin veren, modern zamana son derece uyumlu görünen kocası bir anda sinirlenip dayak atabilir, elitler gibi roma'ya gidilip alışveriş de yapılsa yolculuk hep maraş'taki köye kaynanaya gitmekle biter, tüm çaba dini bayramlarda ıslak ayak üzerine giyilmiş çorapların kokusuyla dolmuş havasız bir odada biter. çünkü bilir ki "çok şükür elhamdülillah, allahım, canım rabbim, bugün de bize bahçeşehir'deki evimizin bahçesinde dostlarımızla toplanmayı nasip etti" diye şükredilen her şey bir anda allak bullak olabilir ve hemen olmasa da birkaç yıl sonra kendilerini geldikleri yerde bulabilirler, ama yıllarca karı koca öğretmenlik yapıp ege'de yazlık alan beyefendiyle hanımefendinin öyle bir riski yoktur, insanın kumaşında olan bir şeyin öyle aniden kaybedilme riski olmaz.

    edit: "neden maraş?" diye soranlara cevap vermek adına, bu "italya'dan sonra maraş'a gitmekten ve köşelerden erkek çorabı toplamaktan ve kokudan ne kadar iğreniyoruz" benim nişantaşı dolaylarında bir cafede iki kadının muhabbetinden duyduğum bir şeydi, maraş'a ya da doğu'ya bir garezim yok, buradan tüm maraşlı vatandaşlarımıza "maraş'ın yollarına çıkayım dağlarına" şarkısını armağan ediyorum.

    edit: haters gonna hate.