hesabın var mı? giriş yap

  • özellikle parasal rakamları gördükten sonra yaşadığım yerden şüphe ettiren yazıdır. günlük ortalama 200 euro nedir ya ne yapıyorsun sen her gün barda şişe mi açıyorsun. ortalama 120 kron nedir şehir içi ulaşım için, 20 krona metroya biniyorum ben stockholm'de.

    edit: yazarın isveç'te yaşadığına zerre kadar inanmıyorum. aklı sıra kanada'ya göç eden bir çiftin veda yazısı'na kontra yaparak debeye girecek çakal, yermiyiz bunları.

    edit 2: yazarın türkiye'de yaşadığının kanıtları kendi entrylerinden

    (bkz: #57756521)
    (bkz: #56927064)
    (bkz: #55637208)
    (bkz: #56617768)

  • anxious. enkşıs şeklinde telaffuz edilir. aslında okunuşalrı fonetik karakteler kullanarak ifade etmek isterdim ama 10 senedir bu konuyla ilgili pek birşey görmediğimden unutmuş bulunmaktayım

  • biz muhabbet kuşumuzu almak için uzunca bir süre bekledik. zira, yumurtadan yeni cıkmış olsun istedik. aldığımızda tüyleri bile yeni yeni çıkıyordu. alıp eve getirdik ve resmen bir evlat gibi baktık. uçmayı bilmiyordu, yemleri kıramıyordu velhasıl baya uğraştık.

    uçmayı öğrendi, sabahları kahvaltı soframızı işgal etti hatta. yemek yerken görünce hemen atlayıp dudaklarımızı ısırırdı ağzınızdaki yemeği yemek için. velhasıl çook cana yakındı. pencereye sineklik taktırmıştık kafeste durmak istemiyordu çünkü.

    babannem bir gün çok daralmış, ona defalarca tembih ettiğimiz halde sinekliği açmış, güzelim hayvan çekip gitmişti. nasıl ağladığımızı unutamıyorum. babam akşam eve geldiğince çok üzüldü. babanneme kızdı haliyle. zira bu evde babamın şefkatini o kuştan başka kimse görememişti. hatta sinirden sinekliği söküp kırdı. (abartı gelebilir ama o acı çok başka inanın)

    her boktan işte olduğu gibi anneme söyleme işi de bana devredildi. '' sen bağrımı yaktın kızım benim. onun senden tek farkı, onu doğurmamış olmamdı.'' üzüldü baya ağladı. gece hiç uyuyamadık. erkek kardeşimi kendiyle konuşurken yakaladım. ''uyu uyu, belki rüyana gelir. hemen uyu'' yavrum benim nasılda üzülmüş.

    1 aylık muhabbet kuşu ne adam gibi uçabilir, diğer kuşlardan kaçabilir ne de kediye yem olmaktan kurtulabilirdi. gece hiç uyuyamadım, bir ara dalacak gibi oldum 10 - 15 dakika. rüya gördüm hemencecik. kuşumuz geri dönüyormuş-da ben kafese koyuyormuşum-da yoh yea...

    sabah pencereleri açıp evi havalandıracak gibi oldum.

    kafamın üstünde kanat çırpıyordu. çığlıklar atıp evi ayağa kaldırdım. hepsi başıma üşüştü.

    inanın bana gidişinden çok, gelişine ağladım. inanılmaz duygulandım. hiç bilmediği halde gece dışarda kalmış, sağ salim dönebilmiş. üstelik daha önce balkona hiç çıkarmadığımız için çevreyi de tanımıyordu. evin dışını bilmeden, daha evde konacak yer bulamayıp yere çakılan miniğimiz geri gelmişti. inanılacak şey değildi.

    kafamın tepesinde ötüyor hınzır şimdi :)

    not: yeniden bir sineklik alınıp takıldı.

    ekleme: sonrası için #58067255

  • bu işin başında olan, doktora yapmayı düşünen öğrencilere vereceğim naçizane önerilerdir.

    birinci ve en önemli adım, çok iyi düzeyde ingilizce bilin. ingilizce okuyabilin, konuşabilin, yazabilin ve tartışabilin. ingilizce bilin.

    yurtiçinde ve yurtdışında politik kararlar, dışlamalar veya kayırmalar olacaktır. bu sadece akademide değil her yerde karşılaşabileceğiniz bir durum. bazı yerlerde çok bazı yerlerde az olur. bunu çalışmayı planladığınız yerde hali hazırda çalışan insanlarla konuşarak kestirebilirsiniz. ön yargılarınızı aşın ve bilin ki herkesin deneyimi kişiseldir. de-motive olmayın.

    kararlarınız tamamen araştırma odaklı olsun, parasal veya kadro kaygılı olmasın. başarılı olmanız, alanınızı sevmenize bağlıdır, para ve kadro en güzel ve en kolay başarıyla gelir.

    gerçekten ilgi duyduğunuz bir alanda çalışmaya karar verdiniz diyelim. ilk işiniz literatürde kimler ne yapmış iyice araştırmak olsun. bu akademik çalışmanın en temel ve en önemli basamağıdır. sonra kendinizi doğru yere konumlandırın. çok çalışılmış alanlarda özgünlük için yer kalmamış olabilir, az çalışılan alanların böyle seyrek nüfuslu olmasının da sebepleri olabilir. onun için dikkatli olun. ve unutmayın, literatürde okuduklarınız çarpıtılmış olabilir. taramanızı her zaman eleştirel bir gözle, şüpheci yaklaşarak yapın. kısa research proposal'ınızı bu aşamada yazın.

    danışmanınızı seçerken dikkat etmeniz gerekenlere gelirsek, aklınızdan geçen aday hocanız gençse eğer çok öğrencisi olmayabilir, ama daha oturaklı bir hocanın eğer çevresi boşsa şüphelenin. çok projesi olan hocanın da satüre olmadığına emin olun. doktora yaparken hocanızın size haftada bir kez zaman ayırması idealdir. eğer bunu ayıramayacak kadar yoğunsa zorlanabilirsiniz. diyelim ki çalışmak istediğiniz hocanın üniversitesinden değilsiniz ve oradan kimseyi tanımıyorsunuz. en kolay reality check yayınlara bakılarak yapılır. aday hocanızın son zamanlardaki yayınlarına bakin. google scholar, researchgate, acedemia.edu, linked-in ve kişisel web sitelerini kullanabilirsiniz. bu sitelerde hocanın ne kadar aktif olduğunu göreceksiniz. örneğin, yayınlarında çok isim var ve o hep son isimse, birçok projeyi yönetiyor demektir. kendi başına hala yayınları varsa, gerçekten yaratıcı bir araştırmacı demektir. eğer hep aynı insanlarla çalışmıyorsa, yayınlardaki insanlar değişiyorsa, birçok kurumla ortaklaşa çalışıyor demektir. yayınları bol atıf alıyorsa ilgi çekici bir alanda çalışıyor ve impact factor’ü yüksek dergilerde yayın yapıyor demektir. büyük bir grubun parçası olmanız bolca beyin fırtınası yapabilmeniz, yeni fikirler üretebilmeniz açısından avantajlıdır. ancak büyük gruplarda sizin üsteleneceğiniz iş dar alana sıkışabilir. onun için dengeli seçimler yapın. ve başta söylediğimi unutmayın, seçiminiz araştırma odaklı olsun.

    yayınlara gelirsek, yaptığınız araştırmayı insanlarla paylaşmanızın yolu makale ve bildiri yayınlamaktan geçer. kendi basınıza oturduğunuz yerde oturarak bir yere varamazsınız. latex kullanmayı öğrenmenizi öneririm, tezinizi yazarken de çok daha kolay yazmanızı sağlar. yayın yapmak için yeterli materyaliniz olduğunda hocanız size hangi dergide veya konferansta yayınlayabileceğiniz konusunda yol gösterecektir. dergilerin saygınlığı direkt olarak impact factor’ üne bağlı olmasa da, bu bir çeşit göstergedir. konferansların saygınlığını da rejection rate'lerinden anlayabilirsiniz. her gönderilen yayını kabul eden bir konferansta can sıkıntısından patlayabilirsiniz. akademik yazım konusunda tecrübeniz yoksa eğitim almanızı öneririm. dilbilgisi hatası yapmamalı, referanslar konusunda hassas olmalısınız. referanslarınızın doğru biçimlendirilmesinden de öte, yayın yaptığınız dergiden referans vermeye çalışmanız mantıklı bir yaklaşım olacaktır. size verilen template'a harfiyen uymalısınız. latex bu konuda da rahat etmenizi sağlayacaktır. hakemlerinizle iyi iletişim kurmaya çalışmalısınız. hakem demişken, yayın konusunda madalyonun obur yüzü ise hakemliktir. bu çarkın dönmesi için sadece yazar değil hakem de olmalıyız. size gelen hakemlik tekliflerini hemen değerlendirin. bunlar gönüllü yapılan işlerdir ve gözünüze angarya gibi gelebilir fakat hakemlik de akademik kariyerinizin büyük bir parçasıdır ve iyi hakem olmak tecrübeyle edinilir.

    gelelim akademik sunumlara. yansılarınızı ve konuşmanızı özenle hazırlayın. inanın özenmediğinizde kabak gibi belli oluyor. insanlara vermek istediğiniz mesaj net olsun. sizi başka araştırmacılardan ayıran noktanızı açıkça söyleyin ki bu önceki önerime bağlı, literature review’iniz sağlam olmalı. size soru soran insanlara karşı yapıcı olun. onlar ki sizi çok ileriye taşıyacak. sizin araştırmanıza taze gözlerle bakıp, daha önce düşünemediğiniz noktaları size görünür kılacaklar. çok sıradan bir soru bile alsanız, sabırla cevap verin. tavrınız insanalara sizi tanıtacaktır, savunmacı bir cevap mı veriyorsunuz, yoksa kapsayıcı bir cevap mı? bunlar kişilerin size yaklaşımını etkiler. unutmayın sizin sunumunuza gelip ilgi gösteren insanlar olası iş arkadaşlarınız, olası hakemleriniz ve hatta kariyerinizin nereye gideceğini yönlendirecek en önemli kişiler olabilirler. çünkü akademik hayat peer review üzerine kuruludur. networking’inizi iyi yapın, insanlara potansiyel ortak gözüyle bakmanızda bir sakınca görmüyorum. birlikte çalışmak için önerilerde bulunun, girişimci ve paylaşımcı olun. fakat yayınlamadığınız ve patentini almadığınız çözümlerinizi etrafta anlatmayın.

    son olarak hocanızla iyi anlaşmaya çalışın. hocasının destek olmadığı doktora öğrencisine çok az kimse destek olur. en başta hoca seçiminizi iyi yapmanız bu yüzden çok önemli.

    doktora savunması ayrıca bir giride islenebilir diyorum ve hepinize başarılar diliyorum. umarım akademik hayata hoş gelirsiniz.

  • ofiste sesli okudum ve hepberaber sesli güldük.

    bir tane akıllı adam da çıkıp diyemiyor mu "aga biz bunları yazdık da çok salak oldu be" diye.

  • mülteciliğin, sürgünün ne demek olduğunu bilmeyen ahlak yoksunları gelip ukraynalı kız şakası yaparlar şimdi. lokasyon vermek istemiyorum ama gördüğüm mültecinin dudaklarından kan gelerek param parça olmuş elleri, kıyafetleri ile 20 metreden gelen yoğun kokusunu hissederken hüngür hüngür ağlamasını gördüm.