hesabın var mı? giriş yap

  • galiba en guzel tanımını eşkiya da baran yapmıştı.ölümden korkan cumali ye oyle guzel anlatmıştı ki ölümü.

    "çok korkuyorum eşkıya,beni bırakma.çok korkuyorum çok...

    korkma.
    sadece toprağa gideceksin.sonra toprak olacaksın.
    sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin.oradan özüne ulaşacaksın.
    çiçeğin özüne bir arı konacak.
    belki;
    belki o arı ben olacağım... "

    beni bu kadar etkilemesinde erkan ogur un müziklerinin de etkisi yadsınamaz tabiki.

  • okuduğunda bana kızacağını biliyorum ama yazmadan edemedim. benim kocamın ilk tepkisi oflayıp, puflayıp kendini hazır hissetmediğini söylemek oldu. gerçi o biraz tuhaftı; iki gebeliğimde de benim canım hiç özel bir şey çekmedi ama kendisi 9'ar ay aşerdi. aşerince de gece dörtte ağır ateşte zeytinyağlı fasulye pişirip sabah altıda yediğine şahit oldum. ben öğürdüm o kustu, koku hassasiyeti benden daha fazlaydı. maalesef doğum sonrası fazla kilolarını da veremedi...

  • ölüm tanrısı. eski mısırlılar hayatın ölümle bittiğine inanmak istemezler, insan son nefesini verdiği anda ruhunun uzun bir yolculuğa çıkıp ölüm tanrısı osiris ile yargıçlarının huzuruna vardığını düşünürlerdi. onlara göre, ölen bir insanın ruhu öteki dünyaya gidiyordu. diriler ve ölüler ülkesi arasındaki korku ülkesini geçince, büyük yargıcın karşısına, anubis veya horus tarafından getirilirdi. orada bir tören düzenleniyor, bu törende ölenin kalbi tartılıyordu. bu tören sırasında yeraltı tanrısı anubis elinde bir terazi tutardı. ölünün kalbi bu terazinin kefelerinden birine konurdu. öteki kefede ise adaleti ve doğruluğu ölçebilecek bir tüy bulunurdu. eğer ölü adil ve dürüst bir yaşam sürmüş ise kefeler dengelenirdi. eğer kalp tartıda eksik gelirse, yemesi için ament adlı canavara verilirdi. bütün bu olup biteni tanrıların katibi thoth kayda geçirirdi.

  • çalın. iyi çalamayacaksanız da, virtüoz olamayacaksanız da, küçük yaşta başlamadıysanız da, günün birinde adınız gitarla birlikte anılmayacaksa da çalın. çalmak istiyorsanız, çalın.

    "gitar ayağa düştü hacı." diyenlere takılmayın. neymiş, vay efendim, herkes gitar çalmaya heves ediyormuş. bir toplum düşünün ki her bir ferdi bir enstrümanla az buçuk uğraşmış, bir enstrümandan üç beş ses çıkarmasını biliyor. ne büyük felaket, değil mi?

    güzeldir kardeşim. al gitarını, istersen iki tıngırdat bırak. istersen uğraş, çalış, öğren çalmasını. kimseye borcun yok, virtüoz falan olmak zorunda değilsin. çal gitsin.

  • aşmış bir adamdan geliyor, adam üşenmemiş hesaplamış abi:

    "şimdi en büyük euro banknotu 500.. 30 milyon euro'yu bölersek 500'e, toplam 60.000 banknot olduğu ortaya çıkar.. ki hepsi 500 euro ise..

    o da 600 tane 100'lük 500 euro destesi eder..

    bir 500 euro banknotunun uzunluğu 160 mm, genişliği 82 mm, destenin yüksekliği yazmıyor da o da 100 mm civarı olsa..

    basit bir hesapla *, bir 500 euro destesinin hacmi 160x82x100=1312000 mm3 eder.

    600 tane desteyi hesaplarsak da 1312000x600=787200000 mm3 eder..

    basit bir çevirme ile bu da 787200 cm3 eder..

    bir bay ayakkabı kutusu 34 cm x 18 cm x 13 cm olduğundan, bir ayakkabı kutusunun hacmi 7956 cm 3 eder..

    demek ki bilal erdoğan'ın evi araştırılsa 787,200 / 7956 dan yaklaşık 99 tane ayakkabı kutusu bulabilme ihtimalimiz var..

    ben bu hesabı neden yaptım peki??

    kafayı yedim sabah sabah da ondan..

    30 milyon euro nedir abi yaa.. orada kimlerin hakkı var kimlerin..

    daha neyin mazlumiyetini yapıyorlar utanmadan..."

    (bkz: hesaplayan adamlar)

  • gerizekalı ruslar bu savaşta yenilmek için ellerinden geleni ardına koymamışlardır. özetle:

    -daha savaşın başlarında yetersiz rus pasifik donanması vladivostok limanına hapsolur, japonlar port arthur ve civarında rus kara kuvvetlerini silkelemeye başlar.
    -ruslar baltık donanmasını pasifiğe göndermeye karar verir.
    -rusların sahip olduğu en modern 6 savaş gemisi yola çıkar ama ne gemiler ne tayfa savaşa hazır haldedir
    -oryol zırhlısı daha limanı terk edemeden batar.
    -oryol tekrar yüzdürülür ancak bu defa da bir amerikan yelkenlisinde bulunan minyatür bir denizaltı bütün üssü sinsi bir japon saldırısı ihtimaliyle alarma geçirir.
    -sonunda rus hükümetinin amerikalılardan bir denizaltı satın aldığı ve söylemeyi unuttuğu anlaşılır.
    -bir şekilde 1904 sonbaharında kuzey denizine doğru takvimin gerisinde yolculuk başlar
    -japonya'nın müttefiği olan birleşik krallık bizzat savaşta değildir ama ruslar britlere güvenmemektedir.
    -bir gece yarısı, filo dogger bank civarında seyrederken ikmal gemisi kamchatka alarm verir ve torpido botlar tarafından saldırıya uğradığını bildirir.
    -bütün filo geminin yardımına koşar ve silahlar ateşlenir.
    -çatışma sırasında rus kruvazörleri aurora ve donskoy düşman gemisi sanılarak defalarca kendi gemileri tarafından vurulur, 2 denizci ölür.
    -bir çok gemi torpido saldırısına uğradığını bildirir, hatta borodino japon askerlerinin saldırısına uğradığını bildirir ve kaptan gemiyi tahliye etmeye kalkar.
    -20 dakikalık çatışmadan sonra ateş kesilir, arama ışıkları yakıldığında düşmanın oldukça korkmuş ingilizlerle dolu bir grup balıkçı teknesi olduğu görülür.
    -teknelerden biri batmış, 3 ingiliz balıkçı ölmüştür.
    -rus filosu hiçbir şey olmamış gibi yola devam eder.

    dikkat edilirse rus filosunun balıkçı teknelerine karşı kayıp oranı 2'ye 3 ölüdür, oryol 500 top mermisi ateşleyip hiçbir şeyi vuramamıştır ve bu filonun vladivostok'u japonlardan kurtarması beklenmektedir.

    -sabah olduğunda ingiliz balıkçılar limanlarına dönüp olanları anlatınca ingiliz donanması cinnet getirir ve bütün kanal donanması denize açılır.
    -ruslar birdenbire, kuyruklarında kendilerini takip eden 28 savaş gemisi bulurlar.
    -ingilizler rus filosunu ispanya açıklarında yakalayıp kuşatır ve ancak st. petersburg resmi olarak özür dileyip ingilizlerin intikam olarak bütün rus gemilerini batırmaması karşılığında yeterli tazminatı ödedikten sonra bırakırlar.
    -filo sonunda tam yol okyanusa açılır ama ümit burnunu dönene kadar ikmal gemilerinin yarısı mekanik arızalar yüzünden bozulur.
    -madagaskara vardıklarında ise, ikinci bir emir gelene kadar orada kalmaları istenir: görünüşe göre rus hükümeti başta çok eski oldukları için filoya katılmayan diğer baltık filosu gemilerinin de pasifiğe gönderilmelerine karar vermiştir.
    -ruslar 2 uzun ve sıcak yaz ayı boyunca madagaskar limanında beklerler, denizcilerin gemilerden çıkmasına izin verilmediği için içerideki yaşam şartları gittikçe güçleşir, sıtma salgınları başlar ve filo mürettebatı üç ayrı isyan çıkarır.
    -sıkıntıdan atış tatbikatı yapılmasına karar verilir; gemilerin hiçbiri, hedef gemiyi çeken bir tug dışında hiçbir hareketli hedefi vuramaz.
    -tatbikat erkenden iptal edilir çünkü limandan yeterli cephane alınmadan yola çıkıldığı fark edilir. bu sırada ikmal gemisi kamchatka ortada bir neden yokken batmaya başlar ve kruvazörlerden biri ana toplarından birini tıkayan "oldukça büyük bir yılan" yüzünden ateş edemediğini iddia etmektedir.
    -nihayet destek gemileri gelir ve pasifiğe doğru yola çıkılır, bu sırada limanda ölen denizciler için cenaze töreni yapılır ama borodino selamlama salvosu sırasında gerçek cephane kullanarak aurora'yı tekrar vurur.
    -filo nihayet pasifiğe ulaşır ve vladivostok'a gitmek üzere tsushima boğazına girer.

    sonrası için:

    (bkz: tsushima deniz savaşı)

  • oğlum siz nasıl bu kadar kötü olabiliyorsunuz gerçekten anlayamıyorum. şu içinde bulunduğunuz çukurun, dilsel ve zihinsel mevcudiyetinizin bende hiçbir karşılığı yok. yazdığı şeye bak zırtonun. midemi bulandırıyorsunuz. siz ne bir insanı gerçekten sevebilirsiniz ne de çocuklarınıza bir şey kazandırabilirsiniz. aynen devam edin.

    t: eski dizi oyuncusu.

    edit: nick altında hakaret etmiş. özelden de küfretmiş. hımm.

  • bence bu dizideki en saçma şey çocukların isimleri.

    türkiye'de oğullarına kuzey, güney isimlerini koymuş tek bir fırıncı bulamazsınız.

    fırıncı çocukları sabri olur, remzi olur, mahmut olur.

  • bir örnekle ele alalım konuyu. diyelim ki birisi size nüfuzunu kullanarak sizin ya da çocuklarınızın ya da bir yakınınızın haksız kazanç elde ettiğini söylüyor. yetinmiyor elindeki gücü kullanarak evinize baskın yapıp, hayatın olağan akışına aykırı miktarda parayı evinizdeki 7 kasanın ve ayakkabı kutularının içinde buluyor. bunun üzerine size bu paraları haksız yollardan elde ettin, rüşvet aldın, vs. diyor.

    yapmanız gereken nedir? elbette ki bu paranın kaynağını açıklamak, belgeleriyle ortaya koymaktır. mesela o para ev satışından mı geldi? ev nerededir, ne zaman, kime satılmıştır, bunun karşılığında kaç para alınmıştır, bu para neden bankada değil de evde durmaktadır bunların belgelerini ortaya koyarsın iddia çöker. türkiye’de ev alım satımları takas usulü yapılmıyor, 1.200 milyon gibi bir para elden verilmiyor. genelde bu işler için bankalar kullanılıyor. para hareketleri, evin emsal değeri, tapu, ipotek gibi kayıtlar tutuluyor. eğer sen yasalara uygun bir ev satışı yapmış ve parayı yine yasalara uygun yollar üzerinden temin etmişsen bu iftirayı (!) 2 saat içinde çökertirsin.

    peki durum böyle değilse? o zaman alnımız ak başımız dik! diye sağda solda böğürürsün ki sesinin tellerini seveyim ben.