hesabın var mı? giriş yap

  • böyle beklenti içinde olan kişiler, en hafif tabirle gerizekalıdır.

    türkiye’de en son neyin fiyatı düştü amk.

  • güler misin ağlar mısın moduna sokabilir. okulda müzik dersinde gitar veya mandolin çalmamız şart koşulmuştu. babamın evinde çalışıyordum. müzik hocası disiplinli biriydi. öğrendiğim bir melodiyi sıkıntıyla çalıyordum. rahmetli babam duydu bunu.

    diyalog şu;

    - haftaya yemeğe kalabalık misafir gelecek. gitar çalar mısın o gece?
    - çalarım tabii.
    - iyi. çal da, erken kaçsınlar.

  • afedersiniz ama beş senem kaldı. iyiki de almışım. beş sene önce almasaydım evimi, şu anda alabileceğimi hiç sanmıyorum.

  • asgari ücretin 1400 tl, dört kişilik bir ailenin açlık sınırının ise 1500 tl olduğu bir ülkede tartışılan durum. hangi ütopyanın karikatürüsünüz siz ya, ben onu anlamıyorum her şeyden önce.

    bakın meselenin cinsiyetçi boyutunu geçiyorum: nasıl geçinecek bu insanlar?

    annem de babam da çalışıyor. babam bir gün bir kaza sonucu ayağını kırdı. bedensel güç gerektiren bir işte çalıştığı için iyileşene kadar çalışması zaten mümkün değildi. iyileşince de yaşı nedeniyle kimse işe almadı ve babam senelerce işsiz kaldı. sizin o bayat türk dizisi kıvamındaki mutlu aile tablonuzda olduğu gibi annem de çalışmıyor olsaydı, neyle geçinecektik biz? iki çocuk var, ikisi de kız -çalışması tabiatına aykırı (!) olan cinsiyetten yani. ne yapacaktık o zaman bana bunu söyler misiniz? evdeki dantel işlemeleri mi yiyecektik?

    hayır bir de sonra kadınlar zengin koca peşinde koşuyor diye ahlanıp vahlanıyorsunuz. sizin gibilere müstahak öyle kadınlar. umarım o hayalinizdeki "genç, güzel, doğurganlığının zirvesinde" kadınlar iliklerinize kadar sömürür sizi. bunu hak ediyorsunuz.

    tarih boyunca kadınlar sadece ev işi yaptı, şimdi de yapsın iddiası komik. hepinizin mi ananesi paşa torunuydu da evinde hizmetçileri vardı, ben anlamıyorum. kadınlar çalışsın derken bizim kastettiğimiz şey kadınlar sömürülsün değil -ki kimse sömürülmesin- kadınlar ekonomik özgürlüğüne sahip olsun, kendi hayatına sahip olsun, kendisine kötü davranan bir adamla karşılaştığında hiç düşünmeden postasını koyabilsin. yoksa kadınlar ezelden beri eşşek gibi çalışıyordu zaten, ekonomik özgürlüğü yoktu sadece. orayı hiç merak etmeyin yani. kadının doğasına aykırıymış da, fiziksel gücü yetmezmiş. modern ataerkil plaza erkeğinin derdine tasasına bak sen. benim ananem çocukken tarlada, gençken halı dokuma atölyesinde çalışmış, evlenince evden iş yapmaya devam etmiş (çünkü kayınvalidesi işe gitmesini istememiş), üzerine üç çocuk büyütmüş, bir kaynana bir kocaya bakmış. yetmemiş elalemin çocuklarına bakmış. çamaşır, bulaşık makinesinin olmadığı bir zaman diliminden bahsediyorum farkındaysanız. babaannemin misafir ağırlamaktan üç gece üstüste uyumadığı zamanlar olmuş. şurada alfa erkeğim diye kasım kasım dolanan tiplerden kaç tanesi bu kırılgan ve naif kadın doğasına erişebilir?

    şu "kadınlar çalışmasın" saçmalığı aslında sanılanın aksine şehirli modern muhafazakarlığın bir ürünü. yoksa kimsenin "ay kadının doğasına aykırı böyle şeyler, kadınlar kırılgandır" gibi bir derdi olmadı. köy ekonomisinde eli ayağı tutan herkes çalışır. herkes. çocuklar dahil. fakat tarla eve ve kocaya yakındır, dolayısıyla da kadını kontrol altında tutmak da kolaydır. şehir ekonomisiyle birlikte iş ve özel alan ayrımı başlar ki, erkekleri asıl kaygılandıran şey de budur: "karım evden uzaklaşınca ben onu nasıl zapt edeceğim?" ha bir de tabii "ya benden daha çok kazanırsa" kaygısı var -köy hayatında böyle bir dert yok tabii, kim ne kadar üretirse üretsin her şey erkeğin tasarrufunda. yoksa "kadının anaç doğasına aykırı, kadınlar da mutsuz oluyor zaten" filan kimsenin umrunda değil. yahu onu geç, türkiye gibi bir ülkede çalışma hayatının kendi doğasına tam uyduğunu düşünen kaç erkek var allah aşkına? kaçınız bu kadar şanslısınız? adam çalışma hayatının kötü koşullarına karşı savaşacağına, buna karşı örgütleneceğine çalışmak isteyen kadına karşı örgütleniyor, akım filan başlatıyor ya şaka gibi. sonra da "biz kadın düşmanı değiliz". doğru, kadın düşmanı bile değilsin, düpedüz eziksin. patronuna kölelik etmeyi normal bir şey addettiğin için "kocama köle olmak istemiyorum" diyen kadına "kocana köle olmayacaksın da patronuna mı köle olacaksın" diyebildiğin için ezik ve aptalsın. mide bulandırıcı ve gereksizsin. işyerinde sömürülmeye karşı koyamadığın tepkin içinde patlıyor ve istiyorsun ki eve döndüğünde senin sikinin ihtiyaçları etrafında dönen sahte bir hayat olsun. bunu da mutlu aile tablosu sanıyorsun, "insan doğası" sanıyorsun. komik. beyaz atlı prens masalları bile daha gerçekçi ya.

    trp'ci cahilin teki de gelip feminizmin kadınlara mutluluk vadettiğini filan yazmış. daha neye karşı çıktığını bile bilmiyor cahil. feminizm mutluluk vadetmez. özgürlük, bağımsızlık ve eşitlik vadeder. bunlar bambaşka şeylerdir, ki zaten öyle size mutluluk vadeden bir öğreti filan görürseniz koşarak uzaklaşın. birincisi kimse kimsenin neyle mutlu olacağını bilemez, hele ki astrolojik burç yorumu kıvamında iki tane kıytırık psödobilimsel blog yazısı okuyarak her şeyi çözdüğünü sanan cahiller hiç bilemez. ikincisi insaflı bir sahibiniz varsa kelimenin gerçek anlamıyla köle bile olsanız kişiliğinize bağlı olarak mutlu olabilirsiniz. tarihte azat edilmek istemeyen pek çok köle olmuştur (ve buna erkekler de dahildir). feminizm kadınlara kariyer yaparsanız mutlu olursunuz demez. feminizmin kadınların çalışmasındaki ısrarı, kadınların kendi hayatının sınırlarını kendileri belirleyecek kadar güçlü olması, dolayısıyla da birisi o kadına kötülük etmeye kalktığında arkasına bakmadan, kimseye muhtaç olmadan çekip gidebilecek durumda olması içindir. ayrıca, daha önce de söylediğim gibi elli çeşit feminizm var. ben anarko-feminizmin ya da sosyalist feminizmin kadınlara kariyer yapın çağrısında bulunduğuna şahit olmadım mesela hiç. ama cahil işte, daha neye karşı çıktığını bile bilmiyor.

    çalışan kadınlar mutsuz olurmuş, çocuktan ziyade işine odaklanırsa depresyona girermiş. ahahah dünyanın en mutsuz ülkeleri arasındayız, dünyanın en mutlu ülkeleri ise kadın istihdamının en fazla olduğu ülkeler ve adamın dediği şeye bak. canım çok güldüm ama kadınsı ve sevgi dolu güleç yüzümle değil, makatımla. ya valla ev hanımı olup da "şimdiki aklım olsa çalışırdım, kimsenin eline bakmazdım" diyen çok ev hanımı tanıdığım için yemiyor bunlar maalesef.

    ay şimdi bir daha okudum da yazdıklarımı, tüh bak görüyor musun çalışma hayatı nasıl bozmuş üslubumu, ay hiç kadınsı ve çicek gibi değil. oysa toplayıcılık yapan büyük büyük ninelerim gibi tam bir hanfendi olmam gerekirdi, ama olmadı, olamadı :/

  • - alın lan alın... size bu işte size... aaaaaaaaaaaaaaaaaallllllllllllllllllllllllllllllllll... aaaaaaaaaaaaaaaaaallllllllllllllllllllllllllll.... böyle alırlar ödülünüzü işte böyle... türkiya... türkiyaaa... allahım eve gitmek istiyom laaaynnnn... fincanı taştan oooyarlar balam oooyarlar akademiye böyle koyarlaaaar... laynnn biret pit fak yu... şan pen fak yu... ancelina coli ay em kaming... al paçino yu ar ekzampıl for mi tenk yu paçino.... biret pit fak yu, ancelina kis yu... türkiyaaaaa.....

    (bkz: yılların birikimi)

  • kesinlikle kayı boyudur. kınık, peçenek, kıpçak... boy boy kadınla beraber oldum hiçbiri kayı'nın yerini tutmadı.

  • 3.5 yıllık mühendisim. geçen müdür kenarıya çekti. sadede gelecek olursak bey maaşınıza 500? zam geldi dedi. yani dedim 3500? oldu. evet dedi. sustum. ne düşünüyorsun diye sordu. dedim ki elimden geleni yapıyorum, yapacağım. doğru ya da yanlış bir iş etiği vardır, bunu çiğnemem. ama az dedim. biliyorum dedi. sustuk. onluk bir iş olmadığını biliyorum. onun da elinden bir şey gelmiyor.
    maalesef ki beterin beteri var. gelecek adına pek bir ümidim yok. onlar da biliyor daha iyi bir iş bulsam bırakacağımı.
    şu anda tüm birikimimi kendime harcıyorum ve kenarda bir ay yetecek param yok. kendimi geliştirip gitmek istiyorum ama annemi bırakmak da zor. türkiye’de aha böyle başlıklara içimi dökerek ömrümü tamamlayacağım.

  • yurt dışında da çokça örneği görülen olay. hatta bir program vardı internet üzerinden pedoları bulup ifşa ediyorlardı reality show tadında. tabii işin içine polis vs. de giriyordu. aslında bizim ülke için de fena olmaz lan. hem sapıklar yakalanır hem de deli gibi reyting alır. acun ılıcalı'yı göreve çağırıyorum.

    edit: neil manke söyledi programın adı to catch a predatormış.