hesabın var mı? giriş yap

  • ergenlik yıllarımdan (ki hala çıkamadığım iddia edilir) bir eylem. ne zaman diş hekimine gitsem izlediğim reklamların etkisiyle muayenenin sonunda sorardım: "peki hangi diş macununu önerirsiniz? hangisini kullanmalıyım?"

    yanıt ne olurdu dersiniz dostlarım? aha söylüyorum: "farketmez". şu ana kadar bana en çok alaka gösteren diş hekiminden aldığım yorum da şuydu: "hepsi üç aşağı beş yukarı aynı, farketmez aslında... bir açıdan fırça macundan daha önemli". fırça macundan önemliyse ver misvakla sazımı düşeyim anadolu yollarına aşık gülabi gibi.

    şu duygusuzluğa bak, hepsi aynıymış, domatesleri elleye elleye seçen kadını azarlıyor sanki pazarda. lan peki ben reklamlardaki sevgiyi göremeyeceksem ne anladım dolgudan, ne anladım yirmilik çekiminden, diş taşı temizliğinden. bunu kullanmanızı öneriyorum desene, kolgeyt desene, yumurta çıkarsana ipana testi yapsana. duygusuz.

  • içimde yara olan yorumlardır maalesef..üniversitenin maliye bölümünü kazandım. eş dost soruyor tabi "nereyi kazandın" diye..maliye diyorum. bütün akraba, eş dost, sohbet ortamında insanlar vs..hepsinin ortaklaşa yaptığı yorum şuydu:"oo iyi, girersin maliyeye, rüşvet müşvet, o biçim yolunu bulursun..aman sakın ihmal etme..cebine bakacan bu devirde. zaten tezgaha uymazsan seni tutmazlar, sürerler vs.." sadece akrabadan bir kişi "aman elinherifi, namusunla çalış da en azından bir tane namuslu memur olsun şu memlekette" dedi. sadece bir tek kişi...ama aynı insanlar memleket meselelerinden bahsedilen her sohbette rüşvet yiyen memurdan ağlarlar, ülkenin kötü yönetildiğinden şikâyet ederler..bir başka sohbette memura avanta verip işini nasıl hallettirdiğini sanki iyi bir halt yemiş gibi ballandıra ballandıra anlatırlar. sonuçta maliyeye girmedim, o işi de yapmadım ama öğrendim ki biz kendi kazığımızı toplum olarak kendimiz yontuyormuşuz.

    birgün ormanda ağaçlar toplantı yapmışlar. baltadan şikâyet ediyorlarmış..bizi şöyle kesiyor böyle koparıyor, acımasız , katil vs..hararetli hararetli konuşurlarken yaşlı bir çınar ağaçı demiş ki; "boşuna konuşmayın, sapı bizdendir"...

  • "on numara" pozisyonu ile alakalı başlayıp mesut'a bağlayacak olursak;

    muazzam bir everton kariyerine başlayan james rodriguez, rio ferdinand'ın youtube hesabında verdiği röportajda "eskiden herkes, ama istisnasız herkes 10 numara olmak isterdi. on numara dendiğinde tüm takımı yöneten, her oyuncunun yerini o an bilen oyuncular gelirdi gözümün önüne. ancak artık takımlar hızlı ve bire birde etkili oyuncuları tercih ediyorlar. on numara görevi artık futbolda yok gibi" diye bir açıklamada bulunmuş. bunu diyen adam 2014 dünya kupasında herkesin gözünün üstünde olduğu, muhteşem bir patlama yapmış bir on numaraydı. cv'inde bayern münih, real madrid gibi zirveler olsa da yine de kendisi hakkında düşünülen seviyede kalamadı.

    juan mata da verdiği bir röportajda juan carlos valeron, juan roman riquelme gibi oyuncuların artık varolmadığını, bu mevkinin başka bir şeye "evrildiğini" söylemiş. (ne çok juan var bu arada).

    bu iki oyuncu da dünya futbolunda herkesin bildiği büyük yetenekler olmasına rağmen artık isimlerinin bir zamanlar ulaştığı noktalarda değiller. üstelik o noktalara ulaştıkları görevlerin artık yok olduğunu kabullenip, oyunlarını buna göre de değiştirdiler.

    bu değişim o kadar da yeni değil üstelik. richard williams 2006 yılında çıkan the perfect 10 kitabında "bugün 10 numara olmak artık her zamankinden çok daha zor" diye anlatıyor durumu. hatta daha da eskiye gidersek michael platini de 2000'lerin başındaki bir röportajında "artık zinedine zidane gibi oyuncular için real madrid ve barcelona gibi takımlarda bu tip görevler bulunmuyor" bile demiş. akabinde zidane real madrid'de yıllarca oynasa da söylediği şey zamanla gerçekleşiyor.

    the athletic de zizou üzerinden bu "no 10" için güzel bir fikir paylaşılmış. juventus döneminde zidane forvet arkasında bu görevi üstlenirken, kendisini destekleyen didier deschamps, edgar davids ve antonio conte 3 defansif orta saha olarak sahaya çıkıyordu. bu da takımın üretkenliği adına hemen her şeyi zidane'ın omuzlarına yıkıyor, o iyi oynarsa juve iyi oluyor, o kötü performans gösterirse juve de kısır kalıyordu. günümüz futbolunda böyle bir şeyin ne kadar kabul edilebilir olduğunu siz düşünün.

    yani aslında on numaraları akıllarda yer ettiren şey tutarlı ve devamlı bir performans değil, mucizevi anlar ve üretkenlikleriyle değiştirdikleri gidişatlar oluyordu. manuel rui costa da ac milan döneminde çok eleştirildi ama akıllarda kalan ikonik anlarıyla hala unutulmazlar arasında.

    dönüşümün 2000'ler sonrası ilk yıldızlarından olan deco için porto'dan hocası jose mourinho "sadece bireysel yaratıcılık değil, aynı zamanda takım için adam kovalama ve top kapma" yetisinin de olmasının önemini vurguluyordu. gerçekten de deco şu an oynanan ve geçiş futbolunun maksimum öneme ulaştığı futbolda en aranan yetenekli ortasaha oyuncularının o yıllardaki en kusursuz örneklerindendi.

    bu tip yetenekli oyuncuların top seviyedeki şu anki örneklere bakınca liverpool'da thiago alcantara, manchester city'de kevin de bruyne ve bernardo silva'yı söyleyebiliriz. ancah thiago defansın arasına kadar gelip oyun kurarken, kdb ve bernardo silva'yı da teknik, oyun kurucu görevlerinin yanında 8 numara gibi de izliyoruz çok fazla. forvet arkasında yalnızca 20 metre geri gelip savunmaya yardımcı olmama gibi bir lüksleri yok onların bile. (olsa da yılda 5 maçtan fazla değil).

    mesut özil ise ne yazının en başındaki james rodriguez gibi bunu kabullendi, ne de kdb ya da thiago gibi teknik bir 8 numara olmayı başarabildi. 2019-2020 sezonunda toplamda 18 maçta forma giymişken, aynı sezonun pandemi sonrasında hiç bir şekilde gündeme bile gelmedi. yani şu "almanlıktan tad alamıyorum" konusundan sonra da aslında formayı giymişliği vardı. ancak arsenal'in bu kadar isteksiz ve defansa katkısı 0 olan bir oyuncu ile devam edebilme şansı yok.

    konunun pandemi döneminde indirime gitmeyi kabul etmemesiyle de alakası vardır illa ki. oyuncuyu yıldırıp 20 milyon pound değerindeki sözleşmesinden vazgeçirmeye çalışılıyor da olabilir. ancak yine de bu kadar isteksiz ve sahada ceset gibi dolanıyor olması ve yukarda "10 numara" ile ilgili geçen şeylerin hemen hepsinin kendisi için de aynen geçerli olması sebebiyle sonu aynı olacaktı; hem de isterse zonguldaklı değil de 1000 yıllık bir cermen soyundan geliyor olsun.

    mesut kaderini kendisi çizdi. üstelik artık pasörlükte kendisi kadar yetenekli olan dani ceballos'a da sahip arsenal. bundan sonra kendisini en fazla yeteneği karşılığında getirdiği zaafiyetleri kabul edebilecek seviyede takımlarda görebiliriz işin özü.

  • https://twitter.com/…omtr/status/886297704028147712

    agzim acik izledigim roportajda gecen cumle. sadece bu da degil, adam gordugum yerde de dovecegim, sizin araciliginizla soyluyorum, araya da adam koyup yalvariyor, bana yalvarmasin diyor.

    simdi adamin tam bir gereksiz, comar oldugu ortada lakin, fatih terim, arda, emre, volkan, burak gibi adamlarin boyle baltayi tasa vurmalarina bayiliyorum.

    oyle isinde gucunde egitimli sessiz sakin adamlari tehdit etmekle olmuyor iste bu isler. el yumrugu yemeyen kendi yumrugunu balyoz zannedermis. oyle dayagi yiyip kacarsiniz iste. son olarak da;

    (bkz: yiyin birbirinizi ete para vermeyin)