hesabın var mı? giriş yap

  • alakası yoktur. kasacı kızın yakasında isim soyisminden hemen elindeki telefondan facebooka girip bakıp kızın manitası olduğunu gören suser, bir kac hafta sonra ayyyy kız benim önerilenler listemde kartıma bakmış bla bla.. sie.

  • la daha benim maskem gelmedi hangi ara 90.000 haydutun salınması için işbirligi yaptınız da meclisten geçirdiniz. maske diyorum maske, hiç mi umrunuzda değiliz? vergi veren ve hapiste olmayan vatandaşı düşünen yok mu bu ülkede?

  • ben bunu bi kere yaptım bin yıl önce dağ başında bir şantiyede çalışırken birlikte kaldığım kız iş arkadaşlarımızla bi çıkalım dedik. anadolu'nun küçük sayılabilecek bir ilçesi. mekan sahibi de tanıdık. gittik dört kız söyledik rakılarımızı hazırlattık masamızı bir güzel içiyorduk ki bizim büyük şeflerden biri geldi. tesadüf diye düşündük adamın gelmesini meğer öyle değilmiş. mekan sahibi aramış sizin kızlar burada içiyor diye. şef bize biraz kızdı. burası istanbul değil, canınız içmek istiyorsa söyleyin bize diye. eee o zaman kız kıza rakısı olmaz dedik. o da olmaz dedi. konu kapandı. dört mühendis genç kadın anadolu'nun bir ilçesinde yalnız içemezmiş. bu da böyle bi anımdır.

  • maçtan sonra sıcağı sıcağına "yarın süleyman abi'nin mezarına gideceğim" dedi..

    reina'daki kutlamalara katılmak yerine evine gidip erken yatmış, dün sabah da gerçekten sessiz sedasız gidip çiçek bırakmış, mutlu haberi vermiş..

    ***

    aynı röportajda, "beşiktaş büyük kulüp tamam, biliyorum ama ben beşiktaş taraftarının da böyle olduğunu bilmiyordum" demişti..

    şenol hoca, asıl ben senin böyle büyük adam olduğunu bilmiyordum..

    alnının her terine helal olsun..

  • halihazırda öğretmenlik mesleğini icra eden kadına 7 bin lira nafaka niye bağlanır ki? ortada çocuk da yok.

  • son kibir bükücü olarak kibir bırakmaz insanda. üzerindeyken büyüklenirseniz "senden büyük allah var şerefsiz" deyip atıveriyor. sonrasında asfaltla french kiss.

    bir insanın kendini tanıması için kullanabileceği en önemli araçlardan biri motosiklet. çünkü her duygunuza, her hareketinize aynı şekilde karşılık veriyor. bir aynaya bakar gibi görebilirsiniz kendinizi. bakmak, sonrasında görmek lazım. bir oluyorsunuz onunla. o siz, siz de o. şans torbanız bitmemişse de çoğunlukla affedici.

    sayılabilecek daha bir sürü sebeple, sabahın ayazında kat kat giyinmiş ve soğana dönmüş halinize, üşüyen elleriniz yüzünden gözlerinizden akan sicim gibi yaşlara rağmen bırakamazsınız.

    not: elcik modeli ve montajı için istanbul içi bir usta tavsiyesi fena olmazdı ama. eziyetin de bir sınırı var.

  • ingiliz devrimi'nin niteliği konusunda muhtelif görüşler söz konusu olsa da genel anlamda hareketin hüviyetini iki temel anlayış üzerinden yorumlamak mümkündür. bunlardan ilki; mevzubahis değişimin püriten bir devrim yani dini farklılıklardan yol çıkılarak başlatılan bir hareket olduğunu savunurken, bir diğer görüş ise bunun sınıf temeline dayanan bir burjuva devrimi olduğunu iddia eder. 1485 yılında çifte güller savaşı'nın akabinde tahta çıkan tudor hanedanı döneminde ingiltere, hızlı bir kapitalistleşme sürecine girmiştir. bu dönemde yaşanan bir başka önemli gelişme de ingiltere'nin katolik kilisesi'nden yani papalıktan kopmasıdır. işin dini boyutu bir tarafa bırakılırsa ülkedeki tarıma uygun toprakların %20'sini elinde tutan kilisenin roma'dan ayrılmasıyla beraber tudorlar, hazineye ek gelir elde etmek adına bu toprakların ivedi bir biçimde özelleştirilmesini sağlamış ve bütün bu gelişmelerin ortaya çıkardığı sonuç, kaçınılmaz bir şekilde ingiliz burjuvazisi'nin güçlenmesi olmuştur. binaenaleyh gelişen burjuvazinin ve onun kalesi olan parlamentonun, velinimetleri olan tudor hanedanını desteklemesinde herhangi bir beis de bulunmamaktadır. ahvalin bu şekilde hasıl olduğu bir ortamda ingiltere, öz kaynaklarını yabancı bir gücün kontrolünden kurtarmasıyla beraber dünya ticaret egemenliği konusunda ispanya ile kıran kırana bir savaşa girmekten de çekinmemiştir. ancak kraliçe 1. elizabeth'in ölümünün ardından tahta çıkan stuart hanedanıyla burjuvazi arasında muhtelif konularda pek çok fikir ayrılığı söz konusu olunca meşhur 1640 devrimi gerçekleşmiştir. bu kısa anlatının bize gösterdiği, devrimin sınıf ve ekonomi temelli olduğu olsa da bütün bu hadiseler silsilesindeki dini öğeler de göz ardı edilmemelidir.

    ingiliz devrimi'nin aşamaları

    kraliçe elizabeth'in ölümün ardından ingiltere tahtına 1. james adıyla çıkan iskoç kralı 4. james, kendinden önceki ingiliz krallarının parlamento ile paylaşmış oldukları iktidarın tümünü kendi elinde toplamak istemektedir ve bu istencin içerisinde tabii olarak dinin denetimi de vardır.
    püriten devrim görüşüne göre iç savaş ve bunun sonucunda ortaya çıkan ihtilal; ingiltere'nin inancı ile alakalı bir temsil sorunudur. yani kimi bakımlardan muhafazakar olmalarına karşın demokrat nitelikli püritenler ve onları destekleyen parlamento ile merkeziyetçi bir anglikan kilisesini destekleyen kral arasında gerçekleşen çatışmadan ibarettir. keza 1. james de bu argümanı desteklercesine tahta çıktığı gibi habsburglar ile barış yapmış ve avrupa'nın her yanında protestanlara karşı yürütülen cadı avını desteklemiştir. nitekim 1. james'in pek de ileri görüşlü olmayan ispanyol sempatizanlığı, ingiltere'nin bilhassa ticari anlamda büyük fırsatlar kaçırmasına sebebiyet vermiştir. bu bağlamda ingiliz burjuvazisi de tepkisini koymuş ve dış politikada köklü bir yön değişikliğinin ancak toplumsal düzende değişim ile gerçekleşebileceğine kanaat getirmiştir. yine 1. james'in iktidarı esnasında gerçekleşen devlet toprağının ve soyluluk unvanlarının parayla satılması hadiseleri, başta burjuvazi olmak üzere ingiliz toplumunun tepkisini çekmiş ve bu tarz skandalların bir sonucu olarak ingilitere'de bir soylu enflasyonu durumu hasıl olmuştur.

    bu ve buna benzer gelişmeler 1. james ve onun halefi olan oğlu 1. charles ile parlamentonun arasının iyiden iyiye arasının açılmasına neden olmuştur. her ne kadar parlamento, 1625 yılında iktidara gelen charles'ın idaresi sırasında çıkardığı haklar bildirisi ile meclis kararı olmadan vergilendirme veyahut yasa dışı tutuklama gibi uygulamaların gerçekleşemeyeceğini ilan edip bunu da krala onaylatmış olsa da 1. charles, petition of rights'ı kabul etmesinden çok kısa bir süre sonra parlamentoyu lağvetmiş ve kendi başkanlığında bir hükümet oluşturmuştur. anglikan kilisesinin desteğini de alan kralın baskı rejimi, 11 yıl boyunca devam edecektir.

    11 yıllık zaman zarfı boyunca ülkenin maliyesinin gittikçe içinden çıkılmaz bir hal alması üzerine charles, parlamentoyu 1640 ilkbaharında tekrar toplamak zorunda kalır. ancak vergi konusundaki düzenlemelere dair çıkan anlaşmazlıklar sebebiyle kral, 3 hafta sonra meclisi yine kapatır. aynı yılın kasım ayına gelindiğinde baskılara daha fazla dayanamayan hükümet, parlamentoyu tekrar göreve çağırır ve bu kez daha ılımlı bir tavır takınır. 3 kasım 1640 yılında açılan ve 8 yıl sürecek olan namı diğer uzun parlamento'nun ilk 7 aylık görev süresinde yaşanan gelişmeler de ingiliz devrimi'ni oluşturacaktır.

    devrim parlamentosu da aslında selefleri gibi ekseriyetle eşraf ve zengin tüccarlardan müteşekkildir ancak yüzleşmek zorunda kaldığı sorunlar, ülkenin ekonomik anlamda daha önce karşılaştıklarıyla mukayese edilemeyecek derecededir. yine aynı şekilde parlamento dışındaki muhalefet de meclistekileri radikal kararlar alma konusunda baskı altına almış durumdadır. her şeyden evvel parlamento, kralın bakanlarının ve diğer sorumluların görevlerinden alınmalarını ve cezalandırılmalarını istemektedir ve nitekim bu istence paralel şekilde ağır bir yargılama dönemi başlar. kralın bakanlarının bir kısmı idam edilirken bir kısmı da hapse atılır. şanslı bir azınlık ise canını zor kurtararak ülke dışına kaçmayı başarmıştır. bu gelişmelere ek olarak uzun parlamento; kralın emri altında sürekli bir ordu bulundurmasını engellemiş, kilisenin denetimini kendi tekeline almış ve parasal önlemleri arttırmıştır.

    danışmanlarının harcanması konusunda oldukça cömert davranan 1. charles, konu kendi haklarına gelince aynı alicenaplığı gösteremez. muhtelif savaşımların akabinde parlamento ile kral arasındaki anlaşmazlığın sulh ile çözülemeyeceğine her iki taraf da kanaat getirmiş durumdadır ve 1642 yılının ocak ayında kılıçlar çekilir.

    si vis pacem para bellum

    savaşın ilk yıllarında şövalyeler adı verilen kralcı birlikler daha başarılı görünmektedir. zira savaş alışkanlıkları vardır ve bu doğrultuda yetiştirilmişlerdir. saç biçimlerinden mütevellit biraz da alaycı bir biçimde yuvarlak kafalılar denilen parlamento birlikleri ise bilgi ve deneyim eksikliklerinden dolayı ilk zamanlarda çok zor günler geçirirler. ibreyi parlamentonun yönüne çevirecek isim ise yeni bir askeri ve siyasi lider olarak sivrilen oliver cromwell olacaktır.

    cromwell, ismini ilk kez uzun parlamento'da duyurmuştur ve iç savaş başlayınca kendisine doğu kontluklarının savunulması görevi verilir. şövalyelerin parlamento birliklerini çok sıkıştırdığı bir dönemde cromwell'in ironsides yani "demir saflar" denilen kıtaları bu saldırıları engellediği gibi kralın kıtalarını geri püskürtmeyi de başarır. velhasıl 1646 yılında gerçekleşen ve ülkenin kaderini belirleyecek olan nihai muharebe olan naseby savaşı'nda galip gelen taraf cromwell'in komutası altındaki parlamento birlikleri olur. ancak savaş sonrası ne yapılması gerektiğine dair parlamento saflarında ortak bir görüş yoktur ve bu bilinmezlik içerisinde 1. charles, parlamento birliklerinin elinden kaçarak iç savaşı tekrar başlatır. sahne yine cromwell'dedir ve yeniden alevlenen mücadelenin galibi yine parlamento olur. bu sefer işini sağlama almak isteyen uzun parlamento, 1. charles'ı hemen yargılayarak 30 ocak 1649'da boynunu vurdurur.

    ingiltere artık "özgür bir cumhuriyettir" ancak asıl güç, bir savaş kahramanı halşne gelen cromwell'in ellerinde toplanacaktır. nitekim 1651'de 2. charles'ın iskoçya'da krallığını ilan etmesiyle beraber cromwell, bilhassa parlamento içerisinde kendi iktidarına karşı olanları da ezme şansını yakalar. ilk olarak werchester yakınlarında 2. charles ve ordusunu ağır bir yenilgiye uğratan bu dinamik adam, londra'ya geri döndüğünde ise parlamentoyu kapatarak kendi yönetimini tesis eder. ancak "özgürlüklerin savunucusu" olmasından dolayı kendisine teklif edilen! kral tacını nazikçe reddeder ...

    cromwell'in dikta rejimi, 1658 yılındaki vefatına dek sürer. onun ölümüyle beraber ortaya çıkan hem siyasi hem de askeri lider boşluğunu doldurmak için birtakım istişareler gerçekleşmişse de nihayetinde toplanan kurul, stuartları yeniden tahta çıkarmaya karar verir. stuart hanedanından 2. charles'ın 1660 yılında iktidara gelmesiyle beraber yaptığı ilk iş, cromwell'in adamlarını yönetimden temizlemek olur ancak parlamentonun saygınlığına herhangi bir halel getirmez. zira ingiliz demokrasisinin sarsılması çok güç olan temelleri de bu süreçte atılır. evvela 1679 yılında habeas corpus act ilan edilir. düzenlemeye göre bireysel hak ve özgürlüklerin güvencesi olan bu yasa, yargı gücüyle yürütme arasındaki dengeyi kurmakta ve tüm ingiliz vatandaşlarının yargıç kararı olmaksızın tutuklanmalarını ile uzun müddet gözaltında tutulmalarını yasaklamaktadır. bilahare 1689'da çıkacak olan bill of rights ile de siyasal sistem içerisinde parlamentonun ağırlıklı yeri belirlenmiştir.

    bill of rights'ın parlamentonun yetkisiyle alakalı hükümlerini özetlememiz gerekirse:

    - kral, parlamentonun onayı olmaksızın yasaları ve bunların uygulamasını durduramayacaktır.

    - yine parlamentonun onayı olmadan vergi toplamak yasa dışı sayılacaktır.

    - barış zamanlarında parlamentonun onayı olmadığı takdirde ordu toplanması ve bulundurulması yasaklanmıştır.

    - parlamento üyelerinin seçimi özgür bir biçimde yapılacaktır.

    görülebileceği üzere bu ilkeler, bağımsız bir yasama gücünün isteyebileceği ve bekleyebileceği hemen hemen tüm noktaları ve ayrıntıları kapsamaktadır. zira bu temeller ve denge üzerine oturmuş olan ingiliz demokrasisi de 17. yüzyılın son çeyreğinden itibaren günümüze dek ciddi sayılabilecek hiçbir buhran veyahut zorlama girişimi olmaksızın yaşamını sürdürebilmiştir.

    ingiliz devrimi hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenlere toktamış ateş'ten siyasal tarih adlı eseri tavsiye ediyorum.

  • evlenmek istemediği ancak ailesi tarafından evlendirilmeye zorlandığı hatunun "içkin, kumarın var mı?" sorusunu "içkisine kumar oynuyorum. tüm günahları tek potada eritiyorum." gibi harika bir şekilde cevaplamış geniş aile karakteridir.

  • öyle bir espri ki anlayabilmek için pek çok farklı konuya hakim olmalısınız.

    bilmeniz gerekenler;

    fettah can diye bir şarkıcı olduğunu bilmek.
    onun boş bardak adında bir şarkısı olduğunu bilmek.
    caner diye bir adam olduğunu bilmek.
    canerin kafasında bardak kırmak gibi bir hobisi olduğunu bilmek.
    meleklere iman.
    ahirete iman.

    burada gülüyoruz.

    edit:
    başlığın başa kalması.

    4 yıl sonra gelen edit:
    bu entrynin sırrı nedir çözemedim. üzerinen kaç bahar geçti hala oyluyorsunuz. sürekli hayatımda sizin yüzünüzden bu yazı. sözlük açıldığında ana sayfada mı karşılıyor sizi nereden buluyorsunuz da oyluyorsunuz. başlığı açan kişi bile kaçıp gitti ben burada sırık gibi dikiliyorum. mazide kötü bir şaka olarak kalsın rica ediyorum artık bu konu.

    6 yıl sonra editi:
    ülkede mizah anlayışı değişti, kıtalar kaydı hala oyluyorsunuz. her şeyden önce ayıp, ayrıca komik de değil. buna gülen beni msn'den silsin.

  • sıkmabaş ile ağır askeri efor eğitimlerini, kampta yaşama,doğa şartlarıyla mücadele etme vs nasıl tamamladı acaba? saçının telinin görünmesi bile yasak olan erkeklerle beraber nasıl kan ter içinde savaşacak? resmen arapçı siyasal islam showudur. 2000 yıllık mete hanın ordusu ne hallere düştü

  • her alanda özelleşilsin ki vatandaş yarı maaşa çalışsın aradaki farkı da biz yandaşa yedirelim naraları geliyor.