hesabın var mı? giriş yap

  • bir düğündeyiz, ben de nikah şahidiyim. nikah için adım anons edildi, yerimden kalktım, imzayı atıp , kız arkadaşımın yanına döndüm.

    - ya bizim orada bir baklavacı var, baklavaları çok güzel.
    + ?!?!?!
    - ne oldu? sana da getirmiştim bir ara. hatırladın mı?
    + az önce arkadaşının nikah şahidiydin. aklına bu mu geldi?
    - evet, ne var ki bunda?
    + yani sence bir gariplik yok?
    - yok, niye bir gariplik olsun?
    + off off, allah aşkına, nereden geldi aklına? baklava da yok masada.
    - nikah memuru bizim playstationcı abiye benziyor.
    + eee?
    - o abinin karşısında da, bu baklavacı var.
    + offf. neyse haberi olmasın çocuğun. sonra "nikahımda canı sıkılmış" diye düşünür.

    2 ay sonra

    - oğlum senin nikahta benim aklıma bizim baklavacı geldi len?!
    + oğlum benim de aklıma bisikletçi ibo geldi len?!
    - ahahaha.

  • çakı attık, meşale attık, kapıyı kırıp attık, direği söküp attık, bir büyük rakı attık, üstüne sabri'yi saldık, melo çükületosuyla gol attı, sneijder ile iki tarafa selam verdirdik. ne dedin de ayının zoruna gitti söyle bağıralım.

  • aydın 1. sulh ceza mahkemesi kararıdır.

    aydın’da gezi parkı gösterileri sırasında “katil erdoğan” sloganı atan cem türkoğlu ve zafer kasap, suçsuz bulundu. aydın 1. sulh ceza mahkemesi hakimi fethiye bilici, gezi parkı gösterilerinde çok sayıda kişinin polis şiddetiyle öldürüldüğünü ve yaralandığını, sanıkların bunun üzüntüsüyle hareket ettiğini belirterek, “katil erdoğan’ sözünün provokatif olduğu kabul edilse bile bunların gezi olayları olgusuna dayandığı, bu sözlerin slogan şeklinde yaygın olarak kitleler tarafından söylenmesi için yeterli ölçüde olgusal dayanağın bulunduğunu” gerekçesiyle beraat kararı verdi.

  • - sayma fasulyeleri gerçek fasulyeydi.
    - fişlerle okumayı söktüler.
    - sert plastikten beslenme çantaları vardı renk renk. bir dilim ekmek, bir dilim peynir ve 5-6 zeytin fiks menü. en zengin beslenmede sarma olurdu, öğretmene bile ikram edilirdi. bir de beslenme çantalarına kumaş peçete konurdu. selpak mı vardı?
    - 1 lira harçlık alırlardı çok şanslılarsa babalarından.
    - bakkaldan un kurabiyesi alırlardı tenefüslerde.
    - basmalı kalemleri yoktu. kurşun kalem ve sivretgeç kullandılar hep.
    - arı maya'lı silgiler çıktığında ilkokulu bitirmişlerdi.
    - 23 nisan'larda ront oynamak için bir örnek ront elbiseleri diktirirlerdi. bayram gerçekten bayramdı.
    - kedi merdiveni yapmayı iyi bilirlerdi.
    - pazartesileri mendil ve tırnak kontrolü yanında bit kontrolü de olurdu.
    - ünite dergileri ilkokulu bitirmeye yakın çıktı, renkli renkli ne güzellerdi.
    - tebeşirler kare idi, yuvarlak tebeşir bile yoktu.
    - müzik dersinde flüt ve melodika çalmayı, çok iyi mandolin çalan öğretmenlerinden öğrenmişlerdi.
    - beslenmeye muz koymak ayıptı, muz herkesce ulaşılabilir bir meyve değildi çünkü.
    - karnelerini hala saklarlar.

    - şimdi korkarım ki "orta yaşta" diye anılıyorlar.

  • memo tembelçizer'in yıllar önce utanmadan iddia ediyorum adlı sayfasında yer verdiği iddiaydı bu; görünce buna inananların zeka seviyelerini ve bakkala olan borcumu düşünüp kederlendim.

    şaka bir yana, yerçekimi tıpkı günbatımı gibi işin aslı anlaşılmadan önce adlandırılmıştır ve yanlış bir ifadedir. gün * batmaz ya da doğmaz; dünyanın dönüşü bizde bu izlenimi uyandırır. aynı şekilde "yerçekimi" ifadesi hem "çekme" kavramını kullandığından, hem de bu çekmenin dünyaya özgü bir olguymuş izlenimini uyandırdığından hatalıdır diyebiliriz.

    yukarıda da bahsedildiği gibi einstein, yerçekimine yeni bir bakış açısı getirmiş ve yerçekiminin aslında objelerin çevrelerindeki uzay-zaman düzlemini bükmesinden kaynaklandığını, ışığın bile bu bükülmeden kaçamayacağını öne sürmüştür.

    sir arthur eddington ve silah arkadaşları bunun doğru olmadığını ispatlamak için 1919'da giriştikleri deneyde dünyanın güneş etrafındaki dönüşü nedeniyle zaman zaman güneşin arkasında kalan yıldızların ışığının güneş tarafından bükülüp bükülmediğini anlamak için 29 mayıs tarihindeki tam güneş tutulması sırasında ölçümler yapmışlardır. güneş tutulmasını beklemelerinin sebebi elbette güneş ışığının yapılacak olan gözleme engel olmamasıdır. yıldızlar güneşin arkasındayken göründükleri yerlerle aynı yıldızların şubat ayında güneşin arkasında olmadıkları zaman göründükleri yerleri kıyaslayıp yanlışlamaya çalıştıkları teorinin ilk sağlam kanıtını üretmeleri elbet eddington için hüzünlü olmuştur.

    (bkz: kutsal bilgi kaynağı)

  • yönetmenlik koltuğunda ilk uzun metrajını çeken maggie gyllenhaal'un oturduğu, oyuncu kadrosunda olivia colman, jessie buckley, dakota johnson, peter sarsgaard ve paul mescal'ın yer aldığı film.

    film, dünya prömiyerini yaptığı 78. venedik film festivali'nde "en iyi senaryo (maggie gyllenhaal)" ödülünün sahibi olmuştur.

    film, bir üniversite profesörünün gittiği yaz tatilinde geçmişindeki sırlarla karşılaşmasını ve anneliğinin ilk dönemlerinde hissettiği duygu karmaşasını konu alıyor. filmde olivia colman, hayatına giren yeni insanlar sonucunda bir kaosun içerisine sürüklenen üniversite profesörü leda'ya hayat verirken; dakota johnson ise leda'yı deniz kenarında gören ve bütün olayların başlamasına vesile olan nina karakterini canlandırıyor.

  • alamancılara kimsenin nefret beslediği yok.
    almanya'nın etinden sütünden faydalanıp her fırsatta kötülemeleri ve türkiye'de yaşayan bizlere türkiye'yi övmeleri midemizi bulandırıyor, o kadar

  • yanlışı doğrusu bir kenara itilirse. 9. cumhurbaşkanı süleyman demirel’in eşi nazmiye hanım alzheimer hastasıydı. uzun süre hastanede yattı. süleyman bey de sık sık ziyaret ediyordu. doktorlar süleyman bey’e “efendim sizi tanımıyor, gelmenize gerek yok” demişler. demirel “olsun ben onu tanıyorum” demiş. son zamanlar için bu olabilir dedirten durum.